Skip to content

Suresi Araf - Page: 18

Al-A'raf

(al-ʾAʿrāf)

171

۞ وَاِذْ نَتَقْنَا الْجَبَلَ فَوْقَهُمْ كَاَنَّهٗ ظُلَّةٌ وَّظَنُّوْٓا اَنَّهٗ وَاقِعٌۢ بِهِمْۚ خُذُوْا مَآ اٰتَيْنٰكُمْ بِقُوَّةٍ وَّاذْكُرُوْا مَا فِيْهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُوْنَ ࣖ ١٧١

wa-idh
وَإِذْ
hani
nataqnā
نَتَقْنَا
kaldırmıştık
l-jabala
ٱلْجَبَلَ
dağı
fawqahum
فَوْقَهُمْ
üzerlerine
ka-annahu
كَأَنَّهُۥ
sanki gibi
ẓullatun
ظُلَّةٌ
bir gölge
waẓannū
وَظَنُّوٓا۟
ve sanmışlardı
annahu
أَنَّهُۥ
onlar şüphesiz
wāqiʿun
وَاقِعٌۢ
üstlerine düşecek
bihim
بِهِمْ
onların
khudhū
خُذُوا۟
tutun
مَآ
şeyi (Kitabı)
ātaynākum
ءَاتَيْنَٰكُم
size verdiğim
biquwwatin
بِقُوَّةٍ
kuvvetle
wa-udh'kurū
وَٱذْكُرُوا۟
ve hatırlayın
مَا
olanı
fīhi
فِيهِ
içinde
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
belki
tattaqūna
تَتَّقُونَ
korunursunuz
Tur dağını, gölgelik gibi onların üzerlerine yükseltmiştik, onlar tepelerine düşeceğini sanmışlardı. Onlara: "Size verdiğimiz Kitap'a sıkıca sarılın, içinde olanı düşünün ki sakınanlardan olasınız" demiştik. ([7] Araf: 171)
Tefsir
172

وَاِذْ اَخَذَ رَبُّكَ مِنْۢ بَنِيْٓ اٰدَمَ مِنْ ظُهُوْرِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَاَشْهَدَهُمْ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْۚ اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْۗ قَالُوْا بَلٰىۛ شَهِدْنَا ۛاَنْ تَقُوْلُوْا يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اِنَّا كُنَّا عَنْ هٰذَا غٰفِلِيْنَۙ ١٧٢

wa-idh
وَإِذْ
ve hani
akhadha
أَخَذَ
almıştı
rabbuka
رَبُّكَ
Rabbin
min banī
مِنۢ بَنِىٓ
oğullarından
ādama
ءَادَمَ
Adem
min ẓuhūrihim
مِن ظُهُورِهِمْ
bellerinden
dhurriyyatahum
ذُرِّيَّتَهُمْ
zürriyetlerini
wa-ashhadahum
وَأَشْهَدَهُمْ
ve şahid tutmuştu
ʿalā
عَلَىٰٓ
onları
anfusihim
أَنفُسِهِمْ
kendilerine
alastu
أَلَسْتُ
ben değil miyim?
birabbikum
بِرَبِّكُمْۖ
sizin Rabbiniz
qālū
قَالُوا۟
dediler
balā
بَلَىٰۛ
evet
shahid'nā
شَهِدْنَآۛ
şahidiz
an taqūlū
أَن تَقُولُوا۟
demeyesiniz
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
innā
إِنَّا
biz elbette
kunnā
كُنَّا
idik
ʿan hādhā
عَنْ هَٰذَا
bundan
ghāfilīna
غَٰفِلِينَ
habersiz
Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da: "Evet şahidiz" demişlerdi. Bu, kıyamet günü, "Bizim bundan haberimiz yoktu" dersiniz veya "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlardı, biz de onlardan sonra gelen bir soyuz, bizi, boşa çalışanların yaptıklarından ötürü yok eder misin?" dersiniz diyedir. ([7] Araf: 172)
Tefsir
173

اَوْ تَقُوْلُوْٓا اِنَّمَآ اَشْرَكَ اٰبَاۤؤُنَا مِنْ قَبْلُ وَكُنَّا ذُرِّيَّةً مِّنْۢ بَعْدِهِمْۚ اَفَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ الْمُبْطِلُوْنَ ١٧٣

aw
أَوْ
yahut
taqūlū
تَقُولُوٓا۟
demeyesiniz
innamā
إِنَّمَآ
şüphesiz
ashraka
أَشْرَكَ
ortak koştu
ābāunā
ءَابَآؤُنَا
babalarımız
min qablu
مِن قَبْلُ
daha önce
wakunnā
وَكُنَّا
biz de olduk
dhurriyyatan
ذُرِّيَّةً
bir nesil
min baʿdihim
مِّنۢ بَعْدِهِمْۖ
onlardan sonra gelen
afatuh'likunā
أَفَتُهْلِكُنَا
bizi helak mı ediyorsun?
bimā
بِمَا
yüzünden
faʿala
فَعَلَ
yaptıkları
l-mub'ṭilūna
ٱلْمُبْطِلُونَ
iptal edenlerin
Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da: "Evet şahidiz" demişlerdi. Bu, kıyamet günü, "Bizim bundan haberimiz yoktu" dersiniz veya "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koşmuşlardı, biz de onlardan sonra gelen bir soyuz, bizi, boşa çalışanların yaptıklarından ötürü yok eder misin?" dersiniz diyedir. ([7] Araf: 173)
Tefsir
174

وَكَذٰلِكَ نُفَصِّلُ الْاٰيٰتِ وَلَعَلَّهُمْ يَرْجِعُوْنَ ١٧٤

wakadhālika
وَكَذَٰلِكَ
işte böyle
nufaṣṣilu
نُفَصِّلُ
biz açıklıyoruz
l-āyāti
ٱلْءَايَٰتِ
ayetleri
walaʿallahum
وَلَعَلَّهُمْ
artık herhalde
yarjiʿūna
يَرْجِعُونَ
döner(yola gelir)ler
Belki doğru yola dönerler diye ayetleri böylece uzun uzadıya açıklıyoruz. ([7] Araf: 174)
Tefsir
175

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ الَّذِيْٓ اٰتَيْنٰهُ اٰيٰتِنَا فَانْسَلَخَ مِنْهَا فَاَتْبَعَهُ الشَّيْطٰنُ فَكَانَ مِنَ الْغٰوِيْنَ ١٧٥

wa-ut'lu
وَٱتْلُ
ve oku
ʿalayhim
عَلَيْهِمْ
onlara
naba-a
نَبَأَ
haberini
alladhī
ٱلَّذِىٓ
ki
ātaynāhu
ءَاتَيْنَٰهُ
kendisine verdik
āyātinā
ءَايَٰتِنَا
ayetlerimizi
fa-insalakha
فَٱنسَلَخَ
sıyrıldı çıktı'
min'hā
مِنْهَا
onlardan
fa-atbaʿahu
فَأَتْبَعَهُ
onu peşine taktı
l-shayṭānu
ٱلشَّيْطَٰنُ
şeytan
fakāna
فَكَانَ
böylece oldu
mina l-ghāwīna
مِنَ ٱلْغَاوِينَ
azgınlardan
Onlara, şeytanın peşine takdığı ve kendisine verdiğimiz ayetlerden sıyrılarak azgınlıklardan olan kişinin olayını anlat. ([7] Araf: 175)
Tefsir
176

وَلَوْ شِئْنَا لَرَفَعْنٰهُ بِهَا وَلٰكِنَّهٗٓ اَخْلَدَ اِلَى الْاَرْضِ وَاتَّبَعَ هَوٰىهُۚ فَمَثَلُهٗ كَمَثَلِ الْكَلْبِۚ اِنْ تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ اَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَثْۗ ذٰلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِيْنَ كَذَّبُوْا بِاٰيٰتِنَاۚ فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُوْنَ ١٧٦

walaw
وَلَوْ
ve şayet
shi'nā
شِئْنَا
dileseydik
larafaʿnāhu
لَرَفَعْنَٰهُ
elbette onu yükseltirdik
bihā
بِهَا
onlarla (ayetlerle)
walākinnahu
وَلَٰكِنَّهُۥٓ
fakat o
akhlada
أَخْلَدَ
saplandı
ilā l-arḍi
إِلَى ٱلْأَرْضِ
yere
wa-ittabaʿa
وَٱتَّبَعَ
ve peşine düştü
hawāhu
هَوَىٰهُۚ
hevesinin
famathaluhu
فَمَثَلُهُۥ
onun durumu
kamathali
كَمَثَلِ
durumuna benzer
l-kalbi
ٱلْكَلْبِ
şu köpeğin
in
إِن
eğer
taḥmil
تَحْمِلْ
varsan
ʿalayhi
عَلَيْهِ
üstüne
yalhath
يَلْهَثْ
dilini sarkıtıp solur
aw
أَوْ
veyahut
tatruk'hu
تَتْرُكْهُ
onu bıraksan
yalhath
يَلْهَثۚ
dilini sarkıtıp solur
dhālika
ذَّٰلِكَ
işte budur
mathalu
مَثَلُ
durumu
l-qawmi
ٱلْقَوْمِ
toplumların
alladhīna kadhabū
ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟
yalanlayan
biāyātinā
بِـَٔايَٰتِنَاۚ
ayetlerimizi
fa-uq'ṣuṣi
فَٱقْصُصِ
anlat
l-qaṣaṣa
ٱلْقَصَصَ
bu kıssayı
laʿallahum
لَعَلَّهُمْ
belki
yatafakkarūna
يَتَفَكَّرُونَ
düşünürler
Dileseydik, onu ayetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hali böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler. ([7] Araf: 176)
Tefsir
177

سَاۤءَ مَثَلًا ۨالْقَوْمُ الَّذِيْنَ كَذَّبُوْا بِاٰيٰتِنَا وَاَنْفُسَهُمْ كَانُوْا يَظْلِمُوْنَ ١٧٧

sāa
سَآءَ
ne kötüdür
mathalan
مَثَلًا
durumu
l-qawmu
ٱلْقَوْمُ
topluluğun
alladhīna kadhabū
ٱلَّذِينَ كَذَّبُوا۟
yalanlayan
biāyātinā
بِـَٔايَٰتِنَا
ayetlerimizi
wa-anfusahum
وَأَنفُسَهُمْ
ve kendilerine
kānū
كَانُوا۟
olan
yaẓlimūna
يَظْلِمُونَ
zulmediyor
Ayetlerimizi yalan sayan, kendine zulmeden millet ne kötü bir misaldir! ([7] Araf: 177)
Tefsir
178

مَنْ يَّهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِيْۚ وَمَنْ يُّضْلِلْ فَاُولٰۤىِٕكَ هُمُ الْخٰسِرُوْنَ ١٧٨

man
مَن
kime
yahdi
يَهْدِ
yol gösterirse
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
fahuwa
فَهُوَ
işte odur
l-muh'tadī
ٱلْمُهْتَدِىۖ
yolu bulan
waman
وَمَن
ve kimi de
yuḍ'lil
يُضْلِلْ
saptırırsa
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
humu
هُمُ
onlardır
l-khāsirūna
ٱلْخَٰسِرُونَ
ziyana uğrayanlar
Allah'ın doğru yola sevkettiği kimse doğru yolda olur. Saptırdığı kimseler ise, işte onlar mahvolanlardır. ([7] Araf: 178)
Tefsir
179

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيْرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۖ لَهُمْ قُلُوْبٌ لَّا يَفْقَهُوْنَ بِهَاۖ وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَّا يُبْصِرُوْنَ بِهَاۖ وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَّا يَسْمَعُوْنَ بِهَاۗ اُولٰۤىِٕكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ ۗ اُولٰۤىِٕكَ هُمُ الْغٰفِلُوْنَ ١٧٩

walaqad
وَلَقَدْ
ve andolsun
dharanā
ذَرَأْنَا
yarattık
lijahannama
لِجَهَنَّمَ
cehennem için
kathīran
كَثِيرًا
birçok
mina l-jini
مِّنَ ٱلْجِنِّ
cin
wal-insi
وَٱلْإِنسِۖ
ve insan
lahum
لَهُمْ
vardır
qulūbun
قُلُوبٌ
kalbleri
lā yafqahūna
لَّا يَفْقَهُونَ
fakat anlamazlar
bihā
بِهَا
onlarla
walahum
وَلَهُمْ
vardır
aʿyunun
أَعْيُنٌ
gözleri
lā yub'ṣirūna
لَّا يُبْصِرُونَ
fakat görmezler
bihā
بِهَا
onlarla
walahum
وَلَهُمْ
ve vardır
ādhānun
ءَاذَانٌ
kulakları
lā yasmaʿūna
لَّا يَسْمَعُونَ
fakat işitmezler
bihā
بِهَآۚ
onlarla
ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
kal-anʿāmi
كَٱلْأَنْعَٰمِ
hayvanlar gibidir
bal
بَلْ
hatta
hum
هُمْ
onlar
aḍallu
أَضَلُّۚ
daha da sapıktır
ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
humu
هُمُ
onlardır
l-ghāfilūna
ٱلْغَٰفِلُونَ
gafiller
And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir. ([7] Araf: 179)
Tefsir
180

وَلِلّٰهِ الْاَسْمَاۤءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوْهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذِيْنَ يُلْحِدُوْنَ فِيْٓ اَسْمَاۤىِٕهٖۗ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوْا يَعْمَلُوْنَ ۖ ١٨٠

walillahi
وَلِلَّهِ
ve Allah'ındır
l-asmāu
ٱلْأَسْمَآءُ
isimler
l-ḥus'nā
ٱلْحُسْنَىٰ
en güzel
fa-id'ʿūhu
فَٱدْعُوهُ
o halde O'na du'a edin
bihā
بِهَاۖ
onlarla
wadharū
وَذَرُوا۟
ve bırakın
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseleri
yul'ḥidūna
يُلْحِدُونَ
eğriliğe sapan(ları)
فِىٓ
hakkında
asmāihi
أَسْمَٰٓئِهِۦۚ
O'nun isimleri
sayuj'zawna
سَيُجْزَوْنَ
onlar cezasını çekeceklerdir
مَا
şeylerin
kānū
كَانُوا۟
oldukları
yaʿmalūna
يَعْمَلُونَ
yapıyor(lar)
En güzel isimler Allah'ındır, O'na o isimlerle dua edin, O'nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir. ([7] Araf: 180)
Tefsir