Skip to content

Kuran-i Kerim Suresi Taha ayet 96

Qur'an Surah Taha Verse 96

Taha [20]: 96 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)

قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوْا بِهٖ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِّنْ اَثَرِ الرَّسُوْلِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذٰلِكَ سَوَّلَتْ لِيْ نَفْسِيْ (طه : ٢٠)

qāla
قَالَ
He said
dedi ki
baṣur'tu
بَصُرْتُ
"I perceived
ben gördüm
bimā
بِمَا
what
şeyleri
lam yabṣurū
لَمْ يَبْصُرُوا۟
not they perceive
onların görmedikleri
bihi
بِهِۦ
in it
onda
faqabaḍtu
فَقَبَضْتُ
so I took
sonra aldım
qabḍatan
قَبْضَةً
a handful
bir avuç
min athari
مِّنْ أَثَرِ
from (the) track
eserinden
l-rasūli
ٱلرَّسُولِ
(of) the Messenger
Elçinin
fanabadhtuhā
فَنَبَذْتُهَا
then threw it
ve onu attım
wakadhālika
وَكَذَٰلِكَ
and thus
ve böyle (yapmayı)
sawwalat
سَوَّلَتْ
suggested
hoş gösterdi
لِى
to me
bana
nafsī
نَفْسِى
my soul"
nefsim

Transliteration:

Qaala basurtu bimaa lam yabsuroo bihee faqabadtu qabdatam min asarir Rasooli fanabaztuhaa wa kazaalika sawwalat lee nafsee (QS. Ṭāʾ Hāʾ:96)

English Sahih International:

He said, "I saw what they did not see, so I took a handful [of dust] from the track of the messenger and threw it, and thus did my soul entice me." (QS. Taha, Ayah 96)

Diyanet Isleri:

Samiri: "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o sana gelen elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim böyle yaptırdı" dedi. (Taha, ayet 96)

Abdulbaki Gölpınarlı

Samiri, onların görmediklerini gördüm ben, sana gelen elçi meleğin izinden bir avuç toprak aldım, eriyen külçeye attım onu ve nefsim, bu işi bana böylece hoş gösterdi dedi.

Adem Uğur

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.

Ali Bulaç

Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."

Ali Fikri Yavuz

Sâmirî şöyle dedi: “- Ben İsrail oğullarının görmedikleri Cibrîl’i gördüm de, O Rasûlün izinden bir avuç toprak aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Böylece bunu, bana, nefsim hoş gösterdi.”

Celal Yıldırım

Sâmiriy, «onların görmediği şeyi gördüm, o (Tanrı) elçisinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (potanın içine) attım; işte böylece nefsim bunu bana hoş gösterdi» dedi.

Diyanet Vakfı

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.

Edip Yüksel

Dedi ki, "Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm."

Elmalılı Hamdi Yazır

Sâmirî: "Onların görmedikleri bir şey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi" dedi.

Fizilal-il Kuran

Samiri dedi ki; «Ben onların görmediklerini gördüm. Bana gelen ilahi elçinin ayak izlerinden avucumu doldurarak onu erimiş altın külçesinin bulunduğu potaya attım. Böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.»

Gültekin Onan

Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."

Hasan Basri Çantay

O da (şöyle) dedi: — «Ben onların görmediklerini gördüm. Binâen´aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyâtın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle».

İbni Kesir

O da: Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Ve bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi, dedi.

İskender Ali Mihr

(Samiri): “Ben, onların görmediği şeyi gördüm. Resûl´ün (Cebrail A.S´ın) izinden (ayağının bastığı yerdeki topraktan) bir avuç aldım. Sonra da onu (erimiş madenin içine) attım. Ve böylece (bu), nefsime (bana) güzel göründü.” dedi.

Muhammed Esed

"Ben onların göremediği bir şeyi gördüm; ve bu yüzden, Elçi´nin öğretilerinden bir tutam aldım ve onu fırlatıp attım; içimde bir şey böyle (yapmaya) itti beni."

Muslim Shahin

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen

(Sâmirî de) Dedi ki: «Onların görmediklerini ben gördüm. Artık Resûlün izinden bir avuç (toprak) aldım da onu attım ve nefsim bana öylece hoş göstermiş oldu.»

Rowwad Translation Center

O da: "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin (Cebrail -aleyhisselam-'ın) izinden bir avuç (toprak) avuçladım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi." dedi.

Şaban Piriş

O da: -Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin izinden bir avuç avuçladım ve onu attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi. dedi.

Shaban Britch

O da: Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin izinden bir avuç (toprak) avuçladım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi, dedi.

Suat Yıldırım

“Ben,” dedi, onların görmedikleri bir şeyi gördüm. O resul'ün izinden bir avuç toprak alıp onu potanın içine attım. İşte böylece nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi.”

Süleyman Ateş

(Samiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi."

Tefhim-ul Kuran

Dedi ki: «Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi.»

Yaşar Nuri Öztürk

Sâmirî dedi: "Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi."