Skip to content

Suresi Yusuf - Page: 2

Yusuf

(Yūsuf)

11

قَالُوْا يٰٓاَبَانَا مَالَكَ لَا تَأْمَنَّ۫ا عَلٰى يُوْسُفَ وَاِنَّا لَهٗ لَنَاصِحُوْنَ ١١

qālū
قَالُوا۟
dediler ki
yāabānā
يَٰٓأَبَانَا
ey babamız
مَا
neden
laka
لَكَ
sen
lā tamannā
لَا تَأْمَ۫نَّا
bize güvenmiyorsun
ʿalā
عَلَىٰ
hakkında
yūsufa
يُوسُفَ
Yusuf
wa-innā
وَإِنَّا
oysa biz
lahu
لَهُۥ
ona
lanāṣiḥūna
لَنَٰصِحُونَ
öğüt verenleriz
Bunun üzerine "Ey babamız! Yusuf'un iyiliğini istediğimiz halde, onu niçin bize emniyet etmiyorsun? Yarın onu bizimle beraber gönder de gezsin oynasın, biz onu herhalde koruruz" dediler. ([12] Yusuf: 11)
Tefsir
12

اَرْسِلْهُ مَعَنَا غَدًا يَّرْتَعْ وَيَلْعَبْ وَاِنَّا لَهٗ لَحٰفِظُوْنَ ١٢

arsil'hu
أَرْسِلْهُ
onu gönder
maʿanā
مَعَنَا
bizimle beraber
ghadan
غَدًا
yarın
yartaʿ
يَرْتَعْ
gezsin
wayalʿab
وَيَلْعَبْ
ve oynasın;
wa-innā
وَإِنَّا
ve biz elbette
lahu
لَهُۥ
onu
laḥāfiẓūna
لَحَٰفِظُونَ
koruruz
Bunun üzerine "Ey babamız! Yusuf'un iyiliğini istediğimiz halde, onu niçin bize emniyet etmiyorsun? Yarın onu bizimle beraber gönder de gezsin oynasın, biz onu herhalde koruruz" dediler. ([12] Yusuf: 12)
Tefsir
13

قَالَ اِنِّيْ لَيَحْزُنُنِيْٓ اَنْ تَذْهَبُوْا بِهٖ وَاَخَافُ اَنْ يَّأْكُلَهُ الذِّئْبُ وَاَنْتُمْ عَنْهُ غٰفِلُوْنَ ١٣

qāla
قَالَ
dedi ki
innī
إِنِّى
şüphesiz
layaḥzununī
لَيَحْزُنُنِىٓ
beni üzer
an tadhhabū
أَن تَذْهَبُوا۟
götürmeniz
bihi
بِهِۦ
onu
wa-akhāfu
وَأَخَافُ
ve korkarım
an
أَن
diye
yakulahu
يَأْكُلَهُ
onu yer
l-dhi'bu
ٱلذِّئْبُ
bir kurt
wa-antum
وَأَنتُمْ
sizin
ʿanhu
عَنْهُ
ondan
ghāfilūna
غَٰفِلُونَ
haberiniz yokken
Babaları, "Onu götürmeniz beni üzüyor; siz farkına varmadan onu kurdun yemesinden korkarım" dedi. ([12] Yusuf: 13)
Tefsir
14

قَالُوْا لَىِٕنْ اَكَلَهُ الذِّئْبُ وَنَحْنُ عُصْبَةٌ اِنَّآ اِذًا لَّخٰسِرُوْنَ ١٤

qālū
قَالُوا۟
dediler ki
la-in
لَئِنْ
andolsun
akalahu
أَكَلَهُ
onu yerse
l-dhi'bu
ٱلذِّئْبُ
kurt
wanaḥnu
وَنَحْنُ
biz (olduğumuz halde)
ʿuṣ'batun
عُصْبَةٌ
bir topluluk
innā
إِنَّآ
elbette biz
idhan
إِذًا
o zaman
lakhāsirūna
لَّخَٰسِرُونَ
tamamen kaybedenlerdeniz
"And olsun ki, biz kuvvetli bir toplulukken kurt onu yerse, biz aciz sayılırız" dediler. ([12] Yusuf: 14)
Tefsir
15

فَلَمَّا ذَهَبُوْا بِهٖ وَاَجْمَعُوْٓا اَنْ يَّجْعَلُوْهُ فِيْ غَيٰبَتِ الْجُبِّۚ وَاَوْحَيْنَآ اِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُمْ بِاَمْرِهِمْ هٰذَا وَهُمْ لَا يَشْعُرُوْنَ ١٥

falammā
فَلَمَّا
nihayet
dhahabū
ذَهَبُوا۟
götürdüler
bihi
بِهِۦ
onu
wa-ajmaʿū
وَأَجْمَعُوٓا۟
ve karar verdiler
an yajʿalūhu
أَن يَجْعَلُوهُ
atmaya
fī ghayābati
فِى غَيَٰبَتِ
dibine
l-jubi
ٱلْجُبِّۚ
kuyunun
wa-awḥaynā
وَأَوْحَيْنَآ
ve biz vahyettik
ilayhi
إِلَيْهِ
O'na
latunabbi-annahum
لَتُنَبِّئَنَّهُم
andolsun haber vereceksin
bi-amrihim
بِأَمْرِهِمْ
onların işlerini
hādhā
هَٰذَا
bu
wahum
وَهُمْ
ve onlar
لَا
hiç değillerken
yashʿurūna
يَشْعُرُونَ
farkında
Yusuf'u oturup bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz ona, kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına varmadan haber vereceksin, diye vahyettik. ([12] Yusuf: 15)
Tefsir
16

وَجَاۤءُوْٓ اَبَاهُمْ عِشَاۤءً يَّبْكُوْنَۗ ١٦

wajāū
وَجَآءُوٓ
ve geldiler
abāhum
أَبَاهُمْ
babalarına
ʿishāan
عِشَآءً
akşamleyin
yabkūna
يَبْكُونَ
ağlayarak
Akşam üstü ağlayarak babalarına geldiklerinde: "Ey babamız! İnan olsun biz yarış yapıyorduk; Yusuf'u eşyamızın yanına bırakmıştık; bir kurt onu yedi. Her ne kadar doğru söylüyorsak da sen bize inanmazsın" dediler. ([12] Yusuf: 16)
Tefsir
17

قَالُوْا يٰٓاَبَانَآ اِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوْسُفَ عِنْدَ مَتَاعِنَا فَاَكَلَهُ الذِّئْبُۚ وَمَآ اَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَّنَا وَلَوْ كُنَّا صٰدِقِيْنَ ١٧

qālū
قَالُوا۟
dediler
yāabānā
يَٰٓأَبَانَآ
Ey babamız
innā
إِنَّا
biz
dhahabnā
ذَهَبْنَا
gittik
nastabiqu
نَسْتَبِقُ
yarışıyorduk
wataraknā
وَتَرَكْنَا
ve bırakmıştık
yūsufa
يُوسُفَ
Yusuf'u
ʿinda
عِندَ
yanında
matāʿinā
مَتَٰعِنَا
yiyeceğimizin
fa-akalahu
فَأَكَلَهُ
onu yemiş
l-dhi'bu
ٱلذِّئْبُۖ
kurt
wamā
وَمَآ
fakat değilsin
anta
أَنتَ
sen
bimu'minin
بِمُؤْمِنٍ
inanacak
lanā
لَّنَا
bize
walaw
وَلَوْ
şayet
kunnā
كُنَّا
(söylesek de)
ṣādiqīna
صَٰدِقِينَ
dosdoğru
Akşam üstü ağlayarak babalarına geldiklerinde: "Ey babamız! İnan olsun biz yarış yapıyorduk; Yusuf'u eşyamızın yanına bırakmıştık; bir kurt onu yedi. Her ne kadar doğru söylüyorsak da sen bize inanmazsın" dediler. ([12] Yusuf: 17)
Tefsir
18

وَجَاۤءُوْ عَلٰى قَمِيْصِهٖ بِدَمٍ كَذِبٍۗ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْرًاۗ فَصَبْرٌ جَمِيْلٌ ۗوَاللّٰهُ الْمُسْتَعَانُ عَلٰى مَا تَصِفُوْنَ ١٨

wajāū
وَجَآءُو
ve getirdiler
ʿalā
عَلَىٰ
üzeri
qamīṣihi
قَمِيصِهِۦ
gömleğinin
bidamin
بِدَمٍ
kanlı
kadhibin
كَذِبٍۚ
yalandan
qāla
قَالَ
dedi ki
bal
بَلْ
herhalde
sawwalat
سَوَّلَتْ
aldattıp sürüklemiş
lakum
لَكُمْ
sizi
anfusukum
أَنفُسُكُمْ
nefisleriniz
amran
أَمْرًاۖ
bir işe
faṣabrun
فَصَبْرٌ
artık (tek çarem) sabretmektir
jamīlun
جَمِيلٌۖ
güzelce
wal-lahu
وَٱللَّهُ
ancak Allan'tan
l-mus'taʿānu
ٱلْمُسْتَعَانُ
yardım istenir
ʿalā
عَلَىٰ
kaşı
mā taṣifūna
مَا تَصِفُونَ
dediğinize
Üzerine başka bir kan bulaşmış olarak Yusuf'un gömleğini de getirmişlerdi. Babaları: "Sizi nefsiniz bir iş yapmaya sürükledi; artık bana güzelce sabır gerekir. Anlattıklarınıza ancak Allah'tan yardım istenir" dedi. ([12] Yusuf: 18)
Tefsir
19

وَجَاۤءَتْ سَيَّارَةٌ فَاَرْسَلُوْا وَارِدَهُمْ فَاَدْلٰى دَلْوَهٗ ۗقَالَ يٰبُشْرٰى هٰذَا غُلٰمٌ ۗوَاَسَرُّوْهُ بِضَاعَةً ۗوَاللّٰهُ عَلِيْمٌ ۢبِمَا يَعْمَلُوْنَ ١٩

wajāat
وَجَآءَتْ
ve geldi
sayyāratun
سَيَّارَةٌ
bir kervan
fa-arsalū
فَأَرْسَلُوا۟
gönderdiler
wāridahum
وَارِدَهُمْ
sucularını
fa-adlā
فَأَدْلَىٰ
sarkıttı
dalwahu
دَلْوَهُۥۖ
kovasını
qāla
قَالَ
dedi ki
yābush'rā
يَٰبُشْرَىٰ
Ey! müjde!
hādhā
هَٰذَا
bu
ghulāmun
غُلَٰمٌۚ
bir oğlan!
wa-asarrūhu
وَأَسَرُّوهُ
ve onu sakladılar
biḍāʿatan
بِضَٰعَةًۚ
ticaret için
wal-lahu
وَٱللَّهُ
halbuki Allah
ʿalīmun
عَلِيمٌۢ
biliyordu
bimā
بِمَا
şeyleri
yaʿmalūna
يَعْمَلُونَ
onların yaptıkları
Bir kervan geldi, sucularını gönderdiler; sucu kovasını kuyuya saldı, "Müjde! İşte bir oğlan" dedi. Yusuf'u alıp onu ticari bir mal olarak sakladılar. Oysa Allah yaptıklarını bilir. ([12] Yusuf: 19)
Tefsir
20

وَشَرَوْهُ بِثَمَنٍۢ بَخْسٍ دَرَاهِمَ مَعْدُوْدَةٍ ۚوَكَانُوْا فِيْهِ مِنَ الزَّاهِدِيْنَ ࣖ ٢٠

washarawhu
وَشَرَوْهُ
ve onu sattılar
bithamanin
بِثَمَنٍۭ
bir pahaya
bakhsin
بَخْسٍ
düşük
darāhima
دَرَٰهِمَ
paraya
maʿdūdatin
مَعْدُودَةٍ
birkaç
wakānū
وَكَانُوا۟
ve idiler
fīhi
فِيهِ
ona karşı
mina l-zāhidīna
مِنَ ٱلزَّٰهِدِينَ
isteksiz
Onu yanlarında alıkoymak istemedikleri için ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. ([12] Yusuf: 20)
Tefsir