21
مُّطَاعٍ ثَمَّ اَمِيْنٍۗ ٢١
- muṭāʿin
- مُّطَاعٍ
- ita'at edilendir
- thamma
- ثَمَّ
- orada
- amīnin
- أَمِينٍ
- güvenilendir
Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. ([81] Tekvir: 21)Tefsir
22
وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُوْنٍۚ ٢٢
- wamā
- وَمَا
- ve değildir
- ṣāḥibukum
- صَاحِبُكُم
- arkadaşınız
- bimajnūnin
- بِمَجْنُونٍ
- cinli
Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir. ([81] Tekvir: 22)Tefsir
23
وَلَقَدْ رَاٰهُ بِالْاُفُقِ الْمُبِيْنِۚ ٢٣
- walaqad
- وَلَقَدْ
- ve andolsun
- raāhu
- رَءَاهُ
- onu görmüştür
- bil-ufuqi
- بِٱلْأُفُقِ
- ufukta
- l-mubīni
- ٱلْمُبِينِ
- apaçık
And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür. ([81] Tekvir: 23)Tefsir
24
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِيْنٍۚ ٢٤
- wamā
- وَمَا
- ve değildir
- huwa
- هُوَ
- O
- ʿalā
- عَلَى
- hakkında
- l-ghaybi
- ٱلْغَيْبِ
- gayb
- biḍanīnin
- بِضَنِينٍ
- cimri
Peygamber, görülmeyenler hakkında söylediklerinden ötürü töhmet altında tutulamaz. ([81] Tekvir: 24)Tefsir
25
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطٰنٍ رَّجِيْمٍۚ ٢٥
- wamā
- وَمَا
- ve değildir
- huwa
- هُوَ
- O
- biqawli
- بِقَوْلِ
- sözü
- shayṭānin
- شَيْطَٰنٍ
- şeytanın
- rajīmin
- رَّجِيمٍ
- kovulmuş
Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz. ([81] Tekvir: 25)Tefsir
26
فَاَيْنَ تَذْهَبُوْنَۗ ٢٦
- fa-ayna
- فَأَيْنَ
- o halde nereye?
- tadhhabūna
- تَذْهَبُونَ
- gidiyorsunuz
Nereye gidiyorsunuz? ([81] Tekvir: 26)Tefsir
27
اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعٰلَمِيْنَۙ ٢٧
- in
- إِنْ
- hayır
- huwa
- هُوَ
- O
- illā
- إِلَّا
- ancak
- dhik'run
- ذِكْرٌ
- öğüttür
- lil'ʿālamīna
- لِّلْعَٰلَمِينَ
- alemlere
Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür. ([81] Tekvir: 27)Tefsir
28
لِمَنْ شَاۤءَ مِنْكُمْ اَنْ يَّسْتَقِيْمَۗ ٢٨
- liman
- لِمَن
- kimse için
- shāa
- شَآءَ
- isteyen
- minkum
- مِنكُمْ
- aranızdan
- an yastaqīma
- أَن يَسْتَقِيمَ
- doğru hareket etmek
Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür. ([81] Tekvir: 28)Tefsir
29
وَمَا تَشَاۤءُوْنَ اِلَّآ اَنْ يَّشَاۤءَ اللّٰهُ رَبُّ الْعٰلَمِيْنَ ࣖ ٢٩
- wamā
- وَمَا
- ve
- tashāūna
- تَشَآءُونَ
- siz dileyemezsiniz
- illā
- إِلَّآ
- dışında
- an yashāa
- أَن يَشَآءَ
- dilemesi
- l-lahu
- ٱللَّهُ
- Allah(ın)
- rabbu
- رَبُّ
- Rabbi
- l-ʿālamīna
- ٱلْعَٰلَمِينَ
- alemlerin
Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz. ([81] Tekvir: 29)Tefsir