Skip to content

Suresi Nebe - Page: 4

An-Naba

(an-Nabaʾ)

31

اِنَّ لِلْمُتَّقِيْنَ مَفَازًاۙ ٣١

inna
إِنَّ
şüphesiz
lil'muttaqīna
لِلْمُتَّقِينَ
muttakiler için vardır
mafāzan
مَفَازًا
başarı ödülü
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır. ([78] Nebe: 31)
Tefsir
32

حَدَاۤىِٕقَ وَاَعْنَابًاۙ ٣٢

ḥadāiqa
حَدَآئِقَ
bahçeler
wa-aʿnāban
وَأَعْنَٰبًا
ve bağlar
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır. ([78] Nebe: 32)
Tefsir
33

وَّكَوَاعِبَ اَتْرَابًاۙ ٣٣

wakawāʿiba
وَكَوَاعِبَ
ve göğüsleri tomurcuklanmış
atrāban
أَتْرَابًا
yaşıt kızlar
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır. ([78] Nebe: 33)
Tefsir
34

وَّكَأْسًا دِهَاقًاۗ ٣٤

wakasan
وَكَأْسًا
ve kadeh(ler)
dihāqan
دِهَاقًا
dolu
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır. ([78] Nebe: 34)
Tefsir
35

لَا يَسْمَعُوْنَ فِيْهَا لَغْوًا وَّلَا كِذَّابًا ٣٥

lā yasmaʿūna
لَّا يَسْمَعُونَ
işitmezler
fīhā
فِيهَا
orada
laghwan
لَغْوًا
boş söz
walā
وَلَا
ve ne de
kidhāban
كِذَّٰبًا
yalan
Orada boş ve yalan söz işitmezler. ([78] Nebe: 35)
Tefsir
36

جَزَاۤءً مِّنْ رَّبِّكَ عَطَاۤءً حِسَابًاۙ ٣٦

jazāan
جَزَآءً
bir karşılık
min rabbika
مِّن رَّبِّكَ
Rabbinden
ʿaṭāan
عَطَآءً
bir bağış olarak
ḥisāban
حِسَابًا
yeterli
Bunlar Rabbinin katından, hesabları karşılığı verilenlerdir. ([78] Nebe: 36)
Tefsir
37

رَّبِّ السَّمٰوٰتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُوْنَ مِنْهُ خِطَابًاۚ ٣٧

rabbi
رَّبِّ
Rabbi
l-samāwāti
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerin
wal-arḍi
وَٱلْأَرْضِ
ve yerin
wamā
وَمَا
ve bulunanların
baynahumā
بَيْنَهُمَا
ikisi arasında
l-raḥmāni
ٱلرَّحْمَٰنِۖ
çok merhametli
lā yamlikūna
لَا يَمْلِكُونَ
güçleri yetmez
min'hu
مِنْهُ
O'nun huzurunda
khiṭāban
خِطَابًا
konuşmaya
O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmayacağı Rahman olan Allah'tır. ([78] Nebe: 37)
Tefsir
38

يَوْمَ يَقُوْمُ الرُّوْحُ وَالْمَلٰۤىِٕكَةُ صَفًّاۙ لَّا يَتَكَلَّمُوْنَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَابًا ٣٨

yawma
يَوْمَ
o gün
yaqūmu
يَقُومُ
dururlar
l-rūḥu
ٱلرُّوحُ
Ruh
wal-malāikatu
وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
ve melekler
ṣaffan
صَفًّاۖ
sıra sıra
lā yatakallamūna
لَّا يَتَكَلَّمُونَ
konuşamaz
illā
إِلَّا
dışındakiler
man
مَنْ
kimseler
adhina
أَذِنَ
izin verdiği
lahu
لَهُ
kendisine
l-raḥmānu
ٱلرَّحْمَٰنُ
Rahman'ın
waqāla
وَقَالَ
ve o da söyler
ṣawāban
صَوَابًا
doğruyu
Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir. ([78] Nebe: 38)
Tefsir
39

ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَاۤءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّهٖ مَاٰبًا ٣٩

dhālika
ذَٰلِكَ
işte bu
l-yawmu
ٱلْيَوْمُ
günüdür
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّۖ
hak
faman
فَمَن
artık kimse
shāa
شَآءَ
dileyen
ittakhadha
ٱتَّخَذَ
tutar
ilā
إِلَىٰ
varan
rabbihi
رَبِّهِۦ
Rabbine
maāban
مَـَٔابًا
bir yol
İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser. ([78] Nebe: 39)
Tefsir
40

اِنَّآ اَنْذَرْنٰكُمْ عَذَابًا قَرِيْبًا ەۙ يَّوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُوْلُ الْكٰفِرُ يٰلَيْتَنِيْ كُنْتُ تُرَابًا ࣖ ٤٠

innā
إِنَّآ
elbette biz
andharnākum
أَنذَرْنَٰكُمْ
siz uyardık
ʿadhāban
عَذَابًا
bir azab ile
qarīban
قَرِيبًا
yakın
yawma
يَوْمَ
o gün
yanẓuru
يَنظُرُ
bakar
l-maru
ٱلْمَرْءُ
kişi
مَا
işlere
qaddamat
قَدَّمَتْ
öne sürdüğü
yadāhu
يَدَاهُ
ellerinin
wayaqūlu
وَيَقُولُ
ve der
l-kāfiru
ٱلْكَافِرُ
kafir
yālaytanī
يَٰلَيْتَنِى
ey keşke
kuntu
كُنتُ
ben olsaydım
turāban
تُرَٰبًۢا
toprak
Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der. ([78] Nebe: 40)
Tefsir