Skip to content

Suresi Murselat - Page: 5

Al-Mursalat

(al-Mursalāt)

41

اِنَّ الْمُتَّقِيْنَ فِيْ ظِلٰلٍ وَّعُيُوْنٍۙ ٤١

inna
إِنَّ
şüphesiz
l-mutaqīna
ٱلْمُتَّقِينَ
muttakiler ise
فِى
altındadır
ẓilālin
ظِلَٰلٍ
gölgeler
waʿuyūnin
وَعُيُونٍ
ve çeşme başındadırlar
Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar, elbette gölgeliklerde ve pınar başlarındadırlar. ([77] Murselat: 41)
Tefsir
42

وَّفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُوْنَۗ ٤٢

wafawākiha
وَفَوَٰكِهَ
ve meyvalar (içindedirler)
mimmā
مِمَّا
şeylerden
yashtahūna
يَشْتَهُونَ
gönüllerinin çektiği
Canlarının istediği meyveler arasındadırlar. ([77] Murselat: 42)
Tefsir
43

كُلُوْا وَاشْرَبُوْا هَنِيْۤـًٔا ۢبِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُوْنَ ٤٣

kulū
كُلُوا۟
yeyin
wa-ish'rabū
وَٱشْرَبُوا۟
ve için
hanīan
هَنِيٓـًٔۢا
afiyetle
bimā
بِمَا
karşılık
kuntum
كُنتُمْ
olduğunuza
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yapıyor(sunuz)
Onlara denir ki: "İşlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz, içiniz." ([77] Murselat: 43)
Tefsir
44

اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِى الْمُحْسِنِيْنَ ٤٤

innā
إِنَّا
elbette biz
kadhālika
كَذَٰلِكَ
böyle
najzī
نَجْزِى
mükafatlandırırız
l-muḥ'sinīna
ٱلْمُحْسِنِينَ
güzel davrananları
Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz. ([77] Murselat: 44)
Tefsir
45

وَيْلٌ يَّوْمَىِٕذٍ لِّلْمُكَذِّبِيْنَ ٤٥

waylun
وَيْلٌ
vay haline
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
lil'mukadhibīna
لِّلْمُكَذِّبِينَ
yalanlayanların
O gün yalanlamış olanların vay haline ([77] Murselat: 45)
Tefsir
46

كُلُوْا وَتَمَتَّعُوْا قَلِيْلًا اِنَّكُمْ مُّجْرِمُوْنَ ٤٦

kulū
كُلُوا۟
yiyin
watamattaʿū
وَتَمَتَّعُوا۟
ve sefa sürün
qalīlan
قَلِيلًا
azıcık
innakum
إِنَّكُم
siz
muj'rimūna
مُّجْرِمُونَ
suçlularsınız
Yiyiniz, biraz zevkleniniz bakalım, doğrusu sizler suçlularsınız. ([77] Murselat: 46)
Tefsir
47

وَيْلٌ يَّوْمَىِٕذٍ لِّلْمُكَذِّبِيْنَ ٤٧

waylun
وَيْلٌ
vay haline
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
lil'mukadhibīna
لِّلْمُكَذِّبِينَ
yalanlayanların
O gün yalanlamış olanların vay haline! ([77] Murselat: 47)
Tefsir
48

وَاِذَا قِيْلَ لَهُمُ ارْكَعُوْا لَا يَرْكَعُوْنَ ٤٨

wa-idhā
وَإِذَا
ve zaman
qīla
قِيلَ
dendiği
lahumu
لَهُمُ
onlara
ir'kaʿū
ٱرْكَعُوا۟
rüku' edin
lā yarkaʿūna
لَا يَرْكَعُونَ
rüku' etmezler
Onlara "Rüku edin" denildiğinde rükua varmazlar. ([77] Murselat: 48)
Tefsir
49

وَيْلٌ يَّوْمَىِٕذٍ لِّلْمُكَذِّبِيْنَ ٤٩

waylun
وَيْلٌ
vay haline
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
lil'mukadhibīna
لِّلْمُكَذِّبِينَ
yalanlayanların
O gün yalanlamış olanların vay haline! ([77] Murselat: 49)
Tefsir
50

فَبِاَيِّ حَدِيْثٍۢ بَعْدَهٗ يُؤْمِنُوْنَ ࣖ ۔ ٥٠

fabi-ayyi
فَبِأَىِّ
hangi?
ḥadīthin
حَدِيثٍۭ
söze
baʿdahu
بَعْدَهُۥ
bundan sonra
yu'minūna
يُؤْمِنُونَ
inanacaklar
Kuran'dan başka hangi söze inanacaklar? ([77] Murselat: 50)
Tefsir