1
وَالْمُرْسَلٰتِ عُرْفًاۙ ١
- wal-mur'salāti
- وَٱلْمُرْسَلَٰتِ
- andolsun gönderilenlere
- ʿur'fan
- عُرْفًا
- birbiri ardınca
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 1)Tefsir
2
فَالْعٰصِفٰتِ عَصْفًاۙ ٢
- fal-ʿāṣifāti
- فَٱلْعَٰصِفَٰتِ
- esip
- ʿaṣfan
- عَصْفًا
- savuranlara
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 2)Tefsir
3
وَّالنّٰشِرٰتِ نَشْرًاۙ ٣
- wal-nāshirāti
- وَٱلنَّٰشِرَٰتِ
- ve yayanlara
- nashran
- نَشْرًا
- yaydıkça
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 3)Tefsir
4
فَالْفٰرِقٰتِ فَرْقًاۙ ٤
- fal-fāriqāti
- فَٱلْفَٰرِقَٰتِ
- ve ayıranlara
- farqan
- فَرْقًا
- ayırdıkça
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 4)Tefsir
5
فَالْمُلْقِيٰتِ ذِكْرًاۙ ٥
- fal-mul'qiyāti
- فَٱلْمُلْقِيَٰتِ
- ve bırakanlara
- dhik'ran
- ذِكْرًا
- öğüt
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 5)Tefsir
6
عُذْرًا اَوْ نُذْرًاۙ ٦
- ʿudh'ran
- عُذْرًا
- özür
- aw
- أَوْ
- yahut
- nudh'ran
- نُذْرًا
- uyarı
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 6)Tefsir
7
اِنَّمَا تُوْعَدُوْنَ لَوَاقِعٌۗ ٧
- innamā
- إِنَّمَا
- ki mutlaka
- tūʿadūna
- تُوعَدُونَ
- size va'dedilen
- lawāqiʿun
- لَوَٰقِعٌ
- elbette olacaktır
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır. ([77] Murselat: 7)Tefsir
8
فَاِذَا النُّجُوْمُ طُمِسَتْۙ ٨
- fa-idhā
- فَإِذَا
- zaman
- l-nujūmu
- ٱلنُّجُومُ
- yıldızların
- ṭumisat
- طُمِسَتْ
- silindiği
Yıldızların ışığı giderildiği zaman, ([77] Murselat: 8)Tefsir
9
وَاِذَا السَّمَاۤءُ فُرِجَتْۙ ٩
- wa-idhā
- وَإِذَا
- ve zaman
- l-samāu
- ٱلسَّمَآءُ
- gök
- furijat
- فُرِجَتْ
- yarıldığı
Gök yarıldığı zaman, ([77] Murselat: 9)Tefsir
10
وَاِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْۙ ١٠
- wa-idhā
- وَإِذَا
- ve zaman
- l-jibālu
- ٱلْجِبَالُ
- dağlar
- nusifat
- نُسِفَتْ
- ufalanıp savrulduğu
Dağlar pamuk gibi atıldığı zaman, ([77] Murselat: 10)Tefsir