Skip to content

Suresi İnsan - Page: 2

Al-Insan

(al-ʾInsān)

11

فَوَقٰىهُمُ اللّٰهُ شَرَّ ذٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقّٰىهُمْ نَضْرَةً وَّسُرُوْرًاۚ ١١

fawaqāhumu
فَوَقَىٰهُمُ
onları korumuştur
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
sharra
شَرَّ
şerrinden
dhālika
ذَٰلِكَ
o
l-yawmi
ٱلْيَوْمِ
günün
walaqqāhum
وَلَقَّىٰهُمْ
ve onlara vermiştir
naḍratan
نَضْرَةً
parlaklık
wasurūran
وَسُرُورًا
ve sevinç
Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir. ([76] İnsan: 11)
Tefsir
12

وَجَزٰىهُمْ بِمَا صَبَرُوْا جَنَّةً وَّحَرِيْرًاۙ ١٢

wajazāhum
وَجَزَىٰهُم
onların ödülleri
bimā
بِمَا
dolayı
ṣabarū
صَبَرُوا۟
sabrettiklerinden
jannatan
جَنَّةً
cennettir
waḥarīran
وَحَرِيرًا
ve ipektir
Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir. ([76] İnsan: 12)
Tefsir
13

مُّتَّكِـِٕيْنَ فِيْهَا عَلَى الْاَرَاۤىِٕكِۚ لَا يَرَوْنَ فِيْهَا شَمْسًا وَّلَا زَمْهَرِيْرًاۚ ١٣

muttakiīna
مُّتَّكِـِٔينَ
yaslanırlar
fīhā
فِيهَا
orada
ʿalā
عَلَى
üzerinde
l-arāiki
ٱلْأَرَآئِكِۖ
divanlar
lā yarawna
لَا يَرَوْنَ
görmezler
fīhā
فِيهَا
orada
shamsan
شَمْسًا
(yakıcı) güneş
walā
وَلَا
ve ne de
zamharīran
زَمْهَرِيرًا
dondurucu soğuk
Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler. ([76] İnsan: 13)
Tefsir
14

وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلٰلُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوْفُهَا تَذْلِيْلًا ١٤

wadāniyatan
وَدَانِيَةً
ve yaklaşmıştır
ʿalayhim
عَلَيْهِمْ
üzerlerine
ẓilāluhā
ظِلَٰلُهَا
onun gölgeleri
wadhullilat
وَذُلِّلَتْ
ve eğdirilmiştir
quṭūfuhā
قُطُوفُهَا
meyvaları
tadhlīlan
تَذْلِيلًا
aşağı eğdirilerek
Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır. ([76] İnsan: 14)
Tefsir
15

وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِاٰنِيَةٍ مِّنْ فِضَّةٍ وَّاَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيْرَا۠ ١٥

wayuṭāfu
وَيُطَافُ
ve dolaştırılır
ʿalayhim
عَلَيْهِم
yanlarında
biāniyatin
بِـَٔانِيَةٍ
kablar
min fiḍḍatin
مِّن فِضَّةٍ
gümüşten
wa-akwābin
وَأَكْوَابٍ
ve kupalar
kānat
كَانَتْ
olan
qawārīrā
قَوَارِيرَا۠
billur
Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kaseler dolaştırılır. ([76] İnsan: 15)
Tefsir
16

قَوَارِيْرَا۟ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوْهَا تَقْدِيْرًا ١٦

qawārīrā
قَوَارِيرَا۟
billurlar ki
min fiḍḍatin
مِن فِضَّةٍ
gümüşten
qaddarūhā
قَدَّرُوهَا
onları takdir etmişlerdir
taqdīran
تَقْدِيرًا
istedikleri ölçüde
Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar. ([76] İnsan: 16)
Tefsir
17

وَيُسْقَوْنَ فِيْهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَبِيْلًاۚ ١٧

wayus'qawna
وَيُسْقَوْنَ
ve onlara içirilir
fīhā
فِيهَا
orada
kasan
كَأْسًا
kadehten
kāna
كَانَ
olan
mizājuhā
مِزَاجُهَا
karışımı
zanjabīlan
زَنجَبِيلًا
zencefil
Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler. ([76] İnsan: 17)
Tefsir
18

عَيْنًا فِيْهَا تُسَمّٰى سَلْسَبِيْلًا ١٨

ʿaynan
عَيْنًا
bir çeşme
fīhā
فِيهَا
orada
tusammā
تُسَمَّىٰ
adına denir
salsabīlan
سَلْسَبِيلًا
Selsebil
O pınara "Selsebil" denir. ([76] İnsan: 18)
Tefsir
19

۞ وَيَطُوْفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُوْنَۚ اِذَا رَاَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤًا مَّنْثُوْرًا ١٩

wayaṭūfu
وَيَطُوفُ
dolaşır
ʿalayhim
عَلَيْهِمْ
çevrelerinde
wil'dānun
وِلْدَٰنٌ
gençler
mukhalladūna
مُّخَلَّدُونَ
ölümsüz
idhā ra-aytahum
إِذَا رَأَيْتَهُمْ
onları görsen
ḥasib'tahum
حَسِبْتَهُمْ
kendilerini sanırsın
lu'lu-an
لُؤْلُؤًا
inci
manthūran
مَّنثُورًا
saçılmış
Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın. ([76] İnsan: 19)
Tefsir
20

وَاِذَا رَاَيْتَ ثَمَّ رَاَيْتَ نَعِيْمًا وَّمُلْكًا كَبِيْرًا ٢٠

wa-idhā
وَإِذَا
ve zaman
ra-ayta
رَأَيْتَ
baktığın
thamma
ثَمَّ
sonra
ra-ayta
رَأَيْتَ
görürsün
naʿīman
نَعِيمًا
bir ni'met
wamul'kan
وَمُلْكًا
ve bir mülk
kabīran
كَبِيرًا
büyük
Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün. ([76] İnsan: 20)
Tefsir