51
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍۗ ٥١
- farrat
- فَرَّتْ
- ürkmüş
- min qaswaratin
- مِن قَسْوَرَةٍۭ
- aslandan
Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler. ([74] Müddessir: 51)Tefsir
52
بَلْ يُرِيْدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ اَنْ يُّؤْتٰى صُحُفًا مُّنَشَّرَةًۙ ٥٢
- bal
- بَلْ
- hayır
- yurīdu
- يُرِيدُ
- istiyor
- kullu
- كُلُّ
- her
- im'ri-in
- ٱمْرِئٍ
- kişi
- min'hum
- مِّنْهُمْ
- onlardan
- an yu'tā
- أَن يُؤْتَىٰ
- kendisine verilmesini
- ṣuḥufan
- صُحُفًا
- sahifeler
- munasharatan
- مُّنَشَّرَةً
- açılan
Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister. ([74] Müddessir: 52)Tefsir
53
كَلَّاۗ بَلْ لَّا يَخَافُوْنَ الْاٰخِرَةَۗ ٥٣
- kallā
- كَلَّاۖ
- hayır
- bal
- بَل
- bilakis
- lā yakhāfūna
- لَّا يَخَافُونَ
- onlar korkmuyorlar
- l-ākhirata
- ٱلْءَاخِرَةَ
- ahiretten
Hayır; daha doğrusu ahiretten korkmazlar. ([74] Müddessir: 53)Tefsir
54
كَلَّآ اِنَّهٗ تَذْكِرَةٌ ۚ ٥٤
- kallā
- كَلَّآ
- hayır
- innahu
- إِنَّهُۥ
- muhakkak o
- tadhkiratun
- تَذْكِرَةٌ
- bir ikazdır
Hayır; şüphesiz bu Kuran bir öğüttür. ([74] Müddessir: 54)Tefsir
55
فَمَنْ شَاۤءَ ذَكَرَهٗۗ ٥٥
- faman
- فَمَن
- kimse
- shāa
- شَآءَ
- dileyen
- dhakarahu
- ذَكَرَهُۥ
- onu düşünür öğüt alır'
Dileyen kimse öğüt alır. ([74] Müddessir: 55)Tefsir
56
وَمَا يَذْكُرُوْنَ اِلَّآ اَنْ يَّشَاۤءَ اللّٰهُ ۗهُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ ࣖ ٥٦
- wamā
- وَمَا
- ve
- yadhkurūna
- يَذْكُرُونَ
- onlar öğüt almazlar
- illā
- إِلَّآ
- dışında
- an yashāa
- أَن يَشَآءَ
- dilemesi
- l-lahu
- ٱللَّهُۚ
- Allah
- huwa
- هُوَ
- O'dur
- ahlu
- أَهْلُ
- ehli
- l-taqwā
- ٱلتَّقْوَىٰ
- takva
- wa-ahlu
- وَأَهْلُ
- ve ehli
- l-maghfirati
- ٱلْمَغْفِرَةِ
- mağfiret
Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir. ([74] Müddessir: 56)Tefsir