Skip to content

Suresi Araf - Page: 13

Al-A'raf

(al-ʾAʿrāf)

121

قَالُوْٓا اٰمَنَّا بِرَبِّ الْعٰلَمِيْنَۙ ١٢١

qālū
قَالُوٓا۟
dediler
āmannā
ءَامَنَّا
inandık
birabbi
بِرَبِّ
Rabbine
l-ʿālamīna
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin
Sihirbazlar secdeye kapanıp, "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler. ([7] Araf: 121)
Tefsir
122

رَبِّ مُوْسٰى وَهٰرُوْنَ ١٢٢

rabbi
رَبِّ
Rabbine
mūsā
مُوسَىٰ
Musa'nın
wahārūna
وَهَٰرُونَ
ve Harun'un
Sihirbazlar secdeye kapanıp, "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler. ([7] Araf: 122)
Tefsir
123

قَالَ فِرْعَوْنُ اٰمَنْتُمْ بِهٖ قَبْلَ اَنْ اٰذَنَ لَكُمْۚ اِنَّ هٰذَا لَمَكْرٌ مَّكَرْتُمُوْهُ فِى الْمَدِيْنَةِ لِتُخْرِجُوْا مِنْهَآ اَهْلَهَاۚ فَسَوْفَ تَعْلَمُوْنَ ١٢٣

qāla
قَالَ
dedi
fir'ʿawnu
فِرْعَوْنُ
Fir'avn
āmantum
ءَامَنتُم
inandınız mı?
bihi
بِهِۦ
ona
qabla
قَبْلَ
önce
an ādhana
أَنْ ءَاذَنَ
ben izin vermeden
lakum
لَكُمْۖ
size
inna
إِنَّ
muhakkak ki
hādhā
هَٰذَا
bu
lamakrun
لَمَكْرٌ
bir tuzaktır
makartumūhu
مَّكَرْتُمُوهُ
kurduğunuz
fī l-madīnati
فِى ٱلْمَدِينَةِ
şehirde
litukh'rijū
لِتُخْرِجُوا۟
çıkarmak için
min'hā
مِنْهَآ
oradan
ahlahā
أَهْلَهَاۖ
halkını
fasawfa
فَسَوْفَ
ama yakında
taʿlamūna
تَعْلَمُونَ
bileceksiniz
Firavun: "Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz bir hiledir, fakat siz göreceksiniz. And olsun ki, ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım" dedi. ([7] Araf: 123)
Tefsir
124

لَاُقَطِّعَنَّ اَيْدِيَكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ مِّنْ خِلَافٍ ثُمَّ لَاُصَلِّبَنَّكُمْ اَجْمَعِيْنَ ١٢٤

la-uqaṭṭiʿanna
لَأُقَطِّعَنَّ
elbette keseceğim
aydiyakum
أَيْدِيَكُمْ
ellerinizi
wa-arjulakum
وَأَرْجُلَكُم
ve ayaklarınızı
min khilāfin
مِّنْ خِلَٰفٍ
çaprazlama
thumma
ثُمَّ
sonra
la-uṣallibannakum
لَأُصَلِّبَنَّكُمْ
asacağım
ajmaʿīna
أَجْمَعِينَ
hepinizi
Firavun: "Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz bir hiledir, fakat siz göreceksiniz. And olsun ki, ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım" dedi. ([7] Araf: 124)
Tefsir
125

قَالُوْٓا اِنَّآ اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُوْنَۙ ١٢٥

qālū
قَالُوٓا۟
dediler ki
innā
إِنَّآ
biz zaten
ilā rabbinā
إِلَىٰ رَبِّنَا
Rabbimize
munqalibūna
مُنقَلِبُونَ
döneceğiz
Onlar da: "Doğrusu biz ancak Rabbimize döneriz. Rabbimizin ayetleri gelince, onlara inanmamızdan ötürü bizden öç alıyorsun. Rabbimiz! Bize sabır ver ve canımızı müslim olarak al" dediler. ([7] Araf: 125)
Tefsir
126

وَمَا تَنْقِمُ مِنَّآ اِلَّآ اَنْ اٰمَنَّا بِاٰيٰتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاۤءَتْنَا ۗرَبَّنَآ اَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَّتَوَفَّنَا مُسْلِمِيْنَ ࣖ ١٢٦

wamā
وَمَا
ve
tanqimu
تَنقِمُ
öc almıyorsun
minnā
مِنَّآ
bizden
illā
إِلَّآ
dışında
an āmannā
أَنْ ءَامَنَّا
inanmamız
biāyāti
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerine
rabbinā
رَبِّنَا
Rabbimizin
lammā
لَمَّا
zaman
jāatnā
جَآءَتْنَاۚ
bize geldiği
rabbanā
رَبَّنَآ
Rabbimiz
afrigh
أَفْرِغْ
boşalt
ʿalaynā
عَلَيْنَا
üzerimize
ṣabran
صَبْرًا
sabır
watawaffanā
وَتَوَفَّنَا
ve bizi öldür
mus'limīna
مُسْلِمِينَ
müslümanlar olarak
Onlar da: "Doğrusu biz ancak Rabbimize döneriz. Rabbimizin ayetleri gelince, onlara inanmamızdan ötürü bizden öç alıyorsun. Rabbimiz! Bize sabır ver ve canımızı müslim olarak al" dediler. ([7] Araf: 126)
Tefsir
127

وَقَالَ الْمَلَاُ مِنْ قَوْمِ فِرْعَوْنَ اَتَذَرُ مُوْسٰى وَقَوْمَهٗ لِيُفْسِدُوْا فِى الْاَرْضِ وَيَذَرَكَ وَاٰلِهَتَكَۗ قَالَ سَنُقَتِّلُ اَبْنَاۤءَهُمْ وَنَسْتَحْيٖ نِسَاۤءَهُمْۚ وَاِنَّا فَوْقَهُمْ قَاهِرُوْنَ ١٢٧

waqāla
وَقَالَ
dedi ki
l-mala-u
ٱلْمَلَأُ
ileri gelen bir topluluk
min qawmi
مِن قَوْمِ
kavminden
fir'ʿawna
فِرْعَوْنَ
Fir'avn
atadharu
أَتَذَرُ
bırakacak mısın?
mūsā
مُوسَىٰ
Musa'yı
waqawmahu
وَقَوْمَهُۥ
ve kavmini
liyuf'sidū
لِيُفْسِدُوا۟
bozgunculuk yapsınlar diye
fī l-arḍi
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
wayadharaka
وَيَذَرَكَ
ve seni terk edip
waālihataka
وَءَالِهَتَكَۚ
ve tanrılarını
qāla
قَالَ
dedi
sanuqattilu
سَنُقَتِّلُ
biz öldüreceğiz
abnāahum
أَبْنَآءَهُمْ
onların oğullarını
wanastaḥyī
وَنَسْتَحْىِۦ
ve sağ bırakacağız
nisāahum
نِسَآءَهُمْ
kadınlarını
wa-innā
وَإِنَّا
ve biz daima
fawqahum
فَوْقَهُمْ
onların üstünde
qāhirūna
قَٰهِرُونَ
eziciler olacağız
Firavun milletinin ileri gelenleri: "Musa'yı ve milletini yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni ve tanrılarını bıraksınlar diye mi koyveriyorsun?" dediler. Firavun: "Onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz" dedi. ([7] Araf: 127)
Tefsir
128

قَالَ مُوْسٰى لِقَوْمِهِ اسْتَعِيْنُوْا بِاللّٰهِ وَاصْبِرُوْاۚ اِنَّ الْاَرْضَ لِلّٰهِ ۗيُوْرِثُهَا مَنْ يَّشَاۤءُ مِنْ عِبَادِهٖۗ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِيْنَ ١٢٨

qāla
قَالَ
dedi
mūsā
مُوسَىٰ
Musa
liqawmihi
لِقَوْمِهِ
kavmine
is'taʿīnū
ٱسْتَعِينُوا۟
yardım isteyin
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'tan
wa-iṣ'birū
وَٱصْبِرُوٓا۟ۖ
ve sabredin
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-arḍa
ٱلْأَرْضَ
yeryüzü
lillahi
لِلَّهِ
Allah'ındır
yūrithuhā
يُورِثُهَا
onu verir
man
مَن
kimseye
yashāu
يَشَآءُ
dilediği
min ʿibādihi
مِنْ عِبَادِهِۦۖ
kullarından
wal-ʿāqibatu
وَٱلْعَٰقِبَةُ
ve sonuç
lil'muttaqīna
لِلْمُتَّقِينَ
korunanlarındır
Musa milletine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin; yeryüzü şüphesiz Allah'ındır, kullarından dilediğini ona mirasçı kılar; sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır" dedi. ([7] Araf: 128)
Tefsir
129

قَالُوْٓا اُوْذِيْنَا مِنْ قَبْلِ اَنْ تَأْتِيَنَا وَمِنْۢ بَعْدِ مَا جِئْتَنَا ۗقَالَ عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُّهْلِكَ عَدُوَّكُمْ وَيَسْتَخْلِفَكُمْ فِى الْاَرْضِ فَيَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُوْنَ ࣖ ١٢٩

qālū
قَالُوٓا۟
dediler
ūdhīnā
أُوذِينَا
bize işkence edildi
min qabli
مِن قَبْلِ
önceden
an tatiyanā
أَن تَأْتِيَنَا
sen bize gelmezden
wamin
وَمِنۢ
ve
baʿdi
بَعْدِ
sonradan
mā ji'tanā
مَا جِئْتَنَاۚ
sen bize geldikten
qāla
قَالَ
dedi
ʿasā
عَسَىٰ
umulur ki
rabbukum
رَبُّكُمْ
Rabbiniz
an yuh'lika
أَن يُهْلِكَ
yok eder
ʿaduwwakum
عَدُوَّكُمْ
düşmanınızı
wayastakhlifakum
وَيَسْتَخْلِفَكُمْ
ve sizi hakim kılar
fī l-arḍi
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzüne
fayanẓura
فَيَنظُرَ
böylece bakar
kayfa
كَيْفَ
nasıl
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
hareket edeceğinize
Milleti: "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyet çektik" dediler. Musa da: "Rabbinizin düşmanlarınızı yok etmesi ve yeryüzünde sizi onların yerine geçirmesi umulur. O zaman nasıl davranacağınıza bakar" dedi. ([7] Araf: 129)
Tefsir
130

وَلَقَدْ اَخَذْنَآ اٰلَ فِرْعَوْنَ بِالسِّنِيْنَ وَنَقْصٍ مِّنَ الثَّمَرٰتِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُوْنَ ١٣٠

walaqad
وَلَقَدْ
ve andolsun
akhadhnā
أَخَذْنَآ
biz tuttuk
āla
ءَالَ
ailesini
fir'ʿawna
فِرْعَوْنَ
Fir'avn
bil-sinīna
بِٱلسِّنِينَ
yıllarca
wanaqṣin
وَنَقْصٍ
ve darlığıyla
mina l-thamarāti
مِّنَ ٱلثَّمَرَٰتِ
ürünlerin
laʿallahum
لَعَلَّهُمْ
belki (diye)
yadhakkarūna
يَذَّكَّرُونَ
öğüt alırlar
And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. ([7] Araf: 130)
Tefsir