Skip to content

Suresi Mümtahine - Kelime kelime

Al-Mumtahanah

(al-Mumtaḥanah)

bismillaahirrahmaanirrahiim
1

يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا لَا تَتَّخِذُوْا عَدُوِّيْ وَعَدُوَّكُمْ اَوْلِيَاۤءَ تُلْقُوْنَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوْا بِمَا جَاۤءَكُمْ مِّنَ الْحَقِّۚ يُخْرِجُوْنَ الرَّسُوْلَ وَاِيَّاكُمْ اَنْ تُؤْمِنُوْا بِاللّٰهِ رَبِّكُمْۗ اِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِيْ سَبِيْلِيْ وَابْتِغَاۤءَ مَرْضَاتِيْ تُسِرُّوْنَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَاَنَا۠ اَعْلَمُ بِمَآ اَخْفَيْتُمْ وَمَآ اَعْلَنْتُمْۗ وَمَنْ يَّفْعَلْهُ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاۤءَ السَّبِيْلِ ١

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
lā tattakhidhū
لَا تَتَّخِذُوا۟
edinmeyin
ʿaduwwī
عَدُوِّى
benim düşmanımı
waʿaduwwakum
وَعَدُوَّكُمْ
ve sizin düşmanınızı
awliyāa
أَوْلِيَآءَ
dostlar
tul'qūna
تُلْقُونَ
siz iletiyorsunuz
ilayhim
إِلَيْهِم
onlara
bil-mawadati
بِٱلْمَوَدَّةِ
sevgi
waqad
وَقَدْ
halbuki
kafarū
كَفَرُوا۟
onlar inkar ettiler
bimā
بِمَا
şeyi
jāakum
جَآءَكُم
size gelen
mina l-ḥaqi
مِّنَ ٱلْحَقِّ
haktan
yukh'rijūna
يُخْرِجُونَ
(yurdunuzdan) çıkardılar
l-rasūla
ٱلرَّسُولَ
Elçiyi
wa-iyyākum
وَإِيَّاكُمْۙ
ve sizi
an
أَن
dolayı
tu'minū
تُؤْمِنُوا۟
inandığınızdan
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'a
rabbikum
رَبِّكُمْ
Rabbiniz
in
إِن
eğer
kuntum
كُنتُمْ
iseniz
kharajtum
خَرَجْتُمْ
çıkmış
jihādan
جِهَٰدًا
cihadetmek için
fī sabīlī
فِى سَبِيلِى
benim yolumda
wa-ib'tighāa
وَٱبْتِغَآءَ
ve kazanmak için
marḍātī
مَرْضَاتِىۚ
benim rızamı
tusirrūna
تُسِرُّونَ
(nasıl) gizliyorsunuz
ilayhim
إِلَيْهِم
onlara
bil-mawadati
بِٱلْمَوَدَّةِ
içinizde sevgi
wa-anā
وَأَنَا۠
oysa ben
aʿlamu
أَعْلَمُ
bilirim
bimā
بِمَآ
şeyleri
akhfaytum
أَخْفَيْتُمْ
sizin gizlediğiniz
wamā
وَمَآ
ve şeyleri
aʿlantum
أَعْلَنتُمْۚ
açığa vurduğunuz
waman
وَمَن
ve kim
yafʿalhu
يَفْعَلْهُ
bunu yaparsa
minkum
مِنكُمْ
sizden
faqad
فَقَدْ
elbette
ḍalla
ضَلَّ
sapmıştır
sawāa
سَوَآءَ
doğru
l-sabīli
ٱلسَّبِيلِ
yoldan
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan ötürü sizi ve Peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara sevgi gösteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır. ([60] Mümtahine: 1)
Tefsir
2

اِنْ يَّثْقَفُوْكُمْ يَكُوْنُوْا لَكُمْ اَعْدَاۤءً وَّيَبْسُطُوْٓا اِلَيْكُمْ اَيْدِيَهُمْ وَاَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوْۤءِ وَوَدُّوْا لَوْ تَكْفُرُوْنَۗ ٢

in
إِن
eğer
yathqafūkum
يَثْقَفُوكُمْ
onlar sizi ele geçirseler
yakūnū
يَكُونُوا۟
olurlar
lakum
لَكُمْ
size
aʿdāan
أَعْدَآءً
düşman
wayabsuṭū
وَيَبْسُطُوٓا۟
ve uzatırlar
ilaykum
إِلَيْكُمْ
size
aydiyahum
أَيْدِيَهُمْ
ellerini
wa-alsinatahum
وَأَلْسِنَتَهُم
ve dillerini
bil-sūi
بِٱلسُّوٓءِ
kötülükle
wawaddū
وَوَدُّوا۟
ve isterler
law
لَوْ
keşke
takfurūna
تَكْفُرُونَ
inkar etseniz
Eğer sizi elegeçirirlerse sizin onlara gösterdiğiniz sevgiyi göstermezler, size düşman olurlar, ellerini ve dillerini fenalık etmek için uzatırlar, keşke inkar etseniz isterler. ([60] Mümtahine: 2)
Tefsir
3

لَنْ تَنْفَعَكُمْ اَرْحَامُكُمْ وَلَآ اَوْلَادُكُمْ ۛيَوْمَ الْقِيٰمَةِ ۛيَفْصِلُ بَيْنَكُمْۗ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُوْنَ بَصِيْرٌ ٣

lan
لَن
asla
tanfaʿakum
تَنفَعَكُمْ
size fayda vermez
arḥāmukum
أَرْحَامُكُمْ
akrabanız
walā
وَلَآ
ne de
awlādukum
أَوْلَٰدُكُمْۚ
çocuklarınız
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
yafṣilu
يَفْصِلُ
ayırır
baynakum
بَيْنَكُمْۚ
aranızı
wal-lahu
وَٱللَّهُ
ve Allah
bimā
بِمَا
şeyleri
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
baṣīrun
بَصِيرٌ
görmektedir
Yakınlarınız ve çocuklarınız size kıyamet gününde bir fayda veremezler. Allah onlarla sizi ayırır. Allah işlediklerinizi görendir. ([60] Mümtahine: 3)
Tefsir
4

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِيْٓ اِبْرٰهِيْمَ وَالَّذِيْنَ مَعَهٗۚ اِذْ قَالُوْا لِقَوْمِهِمْ اِنَّا بُرَءٰۤؤُا مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُوْنَ مِنْ دُوْنِ اللّٰهِ ۖ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاۤءُ اَبَدًا حَتّٰى تُؤْمِنُوْا بِاللّٰهِ وَحْدَهٗٓ اِلَّا قَوْلَ اِبْرٰهِيْمَ لِاَبِيْهِ لَاَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَآ اَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۗ رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَاِلَيْكَ اَنَبْنَا وَاِلَيْكَ الْمَصِيْرُ ٤

qad
قَدْ
elbette
kānat
كَانَتْ
vardır
lakum
لَكُمْ
sizin için
us'watun
أُسْوَةٌ
bir örnek
ḥasanatun
حَسَنَةٌ
güzel
fī ib'rāhīma
فِىٓ إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim'de
wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve bulunanlarda
maʿahu
مَعَهُۥٓ
onunla beraber
idh
إِذْ
hani
qālū
قَالُوا۟
onlar demişlerdi
liqawmihim
لِقَوْمِهِمْ
kavimlerine
innā
إِنَّا
elbette biz
buraāu
بُرَءَٰٓؤُا۟
uzağız
minkum
مِنكُمْ
sizden
wamimmā
وَمِمَّا
ve
taʿbudūna
تَعْبُدُونَ
taptıklarınızdan
min dūni
مِن دُونِ
başka
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'tan
kafarnā
كَفَرْنَا
tanımıyoruz
bikum
بِكُمْ
sizi
wabadā
وَبَدَا
ve belirmiştir
baynanā
بَيْنَنَا
bizim aramızda
wabaynakumu
وَبَيْنَكُمُ
sizinle
l-ʿadāwatu
ٱلْعَدَٰوَةُ
bir düşmanlık
wal-baghḍāu
وَٱلْبَغْضَآءُ
ve nefret
abadan
أَبَدًا
sürekli
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
tu'minū
تُؤْمِنُوا۟
siz inanıncaya
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'a
waḥdahu
وَحْدَهُۥٓ
bir tek
illā
إِلَّا
yalnız hariçtir
qawla
قَوْلَ
demesi
ib'rāhīma
إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim'in
li-abīhi
لِأَبِيهِ
babasına
la-astaghfiranna
لَأَسْتَغْفِرَنَّ
mağfiret dileyeceğim
laka
لَكَ
senin için
wamā
وَمَآ
fakat
amliku
أَمْلِكُ
gücüm yetmez
laka
لَكَ
senin için
mina l-lahi
مِنَ ٱللَّهِ
Allahtan
min
مِن
(gelecek)
shayin
شَىْءٍۖ
bir şeye
rabbanā
رَّبَّنَا
Rabbimiz
ʿalayka
عَلَيْكَ
sana
tawakkalnā
تَوَكَّلْنَا
dayandık
wa-ilayka
وَإِلَيْكَ
ve sana
anabnā
أَنَبْنَا
yöneldik
wa-ilayka
وَإِلَيْكَ
ve sanadır
l-maṣīru
ٱلْمَصِيرُ
dönüş
İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin dininizi inkar ediyoruz; bizimle sizin aranızda yalnız Allah'a inanmanıza kadar ebedi düşmanlık ve öfke başgöstermiştir." -Yalnız, İbrahim'in, babasına: "And olsun ki, senin için mağfiret dileyeceğim, fakat sana Allah'tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez" sözü bu örneğin dışındadır- "Rabbimiz! Sana güvendik, Sana yöneldik; dönüş Sanadır." ([60] Mümtahine: 4)
Tefsir
5

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِيْنَ كَفَرُوْا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَاۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَزِيْزُ الْحَكِيْمُ ٥

rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
lā tajʿalnā
لَا تَجْعَلْنَا
bizi yapma
fit'natan
فِتْنَةً
bir sınav
lilladhīna
لِّلَّذِينَ
kimseler için
kafarū
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
wa-igh'fir
وَٱغْفِرْ
e bağışla
lanā
لَنَا
bizi
rabbanā
رَبَّنَآۖ
Rabbimiz
innaka
إِنَّكَ
ancak Sensin
anta
أَنتَ
Sen
l-ʿazīzu
ٱلْعَزِيزُ
yegane galib
l-ḥakīmu
ٱلْحَكِيمُ
hüküm ve hikmet sahibi
"Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerle deneme; bizi bağışla, doğrusu Sen, güçlü olan, Hakim olansın." ([60] Mümtahine: 5)
Tefsir
6

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِيْهِمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَنْ كَانَ يَرْجُو اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَۗ وَمَنْ يَّتَوَلَّ فَاِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيْدُ ࣖ ٦

laqad
لَقَدْ
andolsun
kāna
كَانَ
vardır
lakum
لَكُمْ
sizin için
fīhim
فِيهِمْ
onlarda
us'watun
أُسْوَةٌ
bir örnek
ḥasanatun
حَسَنَةٌ
güzel
liman
لِّمَن
kimseler için
kāna yarjū
كَانَ يَرْجُوا۟
arzu edenler
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ı
wal-yawma
وَٱلْيَوْمَ
ve gününü
l-ākhira
ٱلْءَاخِرَۚ
ahiret
waman
وَمَن
ve kim
yatawalla
يَتَوَلَّ
yüz çevirirse
fa-inna
فَإِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
huwa
هُوَ
O'dur
l-ghaniyu
ٱلْغَنِىُّ
zengin olan
l-ḥamīdu
ٱلْحَمِيدُ
övgüye layık olan
And olsun ki, sizlerden, Allah'ı ve ahiret gününü uman kimse için, bunlarda güzel örnekler vardır. Kim yüz çevirirse kendi aleyhine olur, doğrusu Allah müstağnidir, övülmeğe layıktır. ([60] Mümtahine: 6)
Tefsir
7

۞ عَسَى اللّٰهُ اَنْ يَّجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِيْنَ عَادَيْتُمْ مِّنْهُمْ مَّوَدَّةًۗ وَاللّٰهُ قَدِيْرٌۗ وَاللّٰهُ غَفُوْرٌ رَّحِيْمٌ ٧

ʿasā
عَسَى
belki de
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
an yajʿala
أَن يَجْعَلَ
koyar
baynakum
بَيْنَكُمْ
sizinle
wabayna
وَبَيْنَ
arasına
alladhīna ʿādaytum
ٱلَّذِينَ عَادَيْتُم
düşman olduklarınız
min'hum
مِّنْهُم
onlardan
mawaddatan
مَّوَدَّةًۚ
bir sevgi
wal-lahu
وَٱللَّهُ
ve Allah
qadīrun
قَدِيرٌۚ
kadirdir
wal-lahu
وَٱللَّهُ
ve Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
çok bağışlayandır
raḥīmun
رَّحِيمٌ
çok esirgeyendir
Allah'ın sizinle, düşmanlık gösterdiğiniz kimseler arasında bir sevgi yaratması umulur; Allah Kadir'dir, Allah bağışlayandır, acıyandır. ([60] Mümtahine: 7)
Tefsir
8

لَا يَنْهٰىكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذِيْنَ لَمْ يُقَاتِلُوْكُمْ فِى الدِّيْنِ وَلَمْ يُخْرِجُوْكُمْ مِّنْ دِيَارِكُمْ اَنْ تَبَرُّوْهُمْ وَتُقْسِطُوْٓا اِلَيْهِمْۗ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِيْنَ ٨

lā yanhākumu
لَّا يَنْهَىٰكُمُ
sizi men'etmez
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
ʿani alladhīna
عَنِ ٱلَّذِينَ
kimselerden
lam yuqātilūkum
لَمْ يُقَٰتِلُوكُمْ
sizinle savaşmayan
فِى
hakkında
l-dīni
ٱلدِّينِ
din
walam
وَلَمْ
ve
yukh'rijūkum
يُخْرِجُوكُم
sizi çıkarmayan
min diyārikum
مِّن دِيَٰرِكُمْ
yurtlarınızdan;
an tabarrūhum
أَن تَبَرُّوهُمْ
iyilik etmekten
watuq'siṭū
وَتُقْسِطُوٓا۟
ve adaletli davranmaktan
ilayhim
إِلَيْهِمْۚ
onlara
inna
إِنَّ
şüphesiz ki
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
yuḥibbu
يُحِبُّ
sever
l-muq'siṭīna
ٱلْمُقْسِطِينَ
adalet yapanları
Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever. ([60] Mümtahine: 8)
Tefsir
9

اِنَّمَا يَنْهٰىكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذِيْنَ قَاتَلُوْكُمْ فِى الدِّيْنِ وَاَخْرَجُوْكُمْ مِّنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوْا عَلٰٓى اِخْرَاجِكُمْ اَنْ تَوَلَّوْهُمْۚ وَمَنْ يَّتَوَلَّهُمْ فَاُولٰۤىِٕكَ هُمُ الظّٰلِمُوْنَ ٩

innamā
إِنَّمَا
ancak
yanhākumu
يَنْهَىٰكُمُ
sizi men'eder
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
ʿani alladhīna
عَنِ ٱلَّذِينَ
kimselerden
qātalūkum
قَٰتَلُوكُمْ
sizinle savaşan
فِى
hakkında
l-dīni
ٱلدِّينِ
din
wa-akhrajūkum
وَأَخْرَجُوكُم
ve sizi çıkaran
min diyārikum
مِّن دِيَٰرِكُمْ
yurtlarınızdan
waẓāharū
وَظَٰهَرُوا۟
ve yardım eden
ʿalā ikh'rājikum
عَلَىٰٓ إِخْرَاجِكُمْ
çıkarılmanıza
an tawallawhum
أَن تَوَلَّوْهُمْۚ
dost olmanızdan
waman
وَمَن
ve kim
yatawallahum
يَتَوَلَّهُمْ
onlarla dost olursa
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
humu
هُمُ
onlardır
l-ẓālimūna
ٱلظَّٰلِمُونَ
zalimler
Allah, ancak sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardım edenleri dost edinmenizi yasak eder; kim onları dost edinirse, işte onlar zalimdir. ([60] Mümtahine: 9)
Tefsir
10

يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْٓا اِذَا جَاۤءَكُمُ الْمُؤْمِنٰتُ مُهٰجِرٰتٍ فَامْتَحِنُوْهُنَّۗ اَللّٰهُ اَعْلَمُ بِاِيْمَانِهِنَّ فَاِنْ عَلِمْتُمُوْهُنَّ مُؤْمِنٰتٍ فَلَا تَرْجِعُوْهُنَّ اِلَى الْكُفَّارِۗ لَا هُنَّ حِلٌّ لَّهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّوْنَ لَهُنَّۗ وَاٰتُوْهُمْ مَّآ اَنْفَقُوْاۗ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اَنْ تَنْكِحُوْهُنَّ اِذَآ اٰتَيْتُمُوْهُنَّ اُجُوْرَهُنَّۗ وَلَا تُمْسِكُوْا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَسْـَٔلُوْا مَآ اَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْـَٔلُوْا مَآ اَنْفَقُوْاۗ ذٰلِكُمْ حُكْمُ اللّٰهِ ۗيَحْكُمُ بَيْنَكُمْۗ وَاللّٰهُ عَلِيْمٌ حَكِيْمٌ ١٠

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوٓا۟
inanan(lar)
idhā
إِذَا
zaman
jāakumu
جَآءَكُمُ
size geldiği
l-mu'minātu
ٱلْمُؤْمِنَٰتُ
mü'min kadınlar
muhājirātin
مُهَٰجِرَٰتٍ
göç ederek
fa-im'taḥinūhunna
فَٱمْتَحِنُوهُنَّۖ
onları imtihan edin
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
aʿlamu
أَعْلَمُ
daha iyi bilir
biīmānihinna
بِإِيمَٰنِهِنَّۖ
onların imanlarını
fa-in
فَإِنْ
eğer
ʿalim'tumūhunna
عَلِمْتُمُوهُنَّ
anlarsanız
mu'minātin
مُؤْمِنَٰتٍ
inanmış olduklarını
falā tarjiʿūhunna
فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ
onları geri döndürmeyin
ilā l-kufāri
إِلَى ٱلْكُفَّارِۖ
kafirlere
لَا
değildir
hunna
هُنَّ
bunlar (kadınlar)
ḥillun
حِلٌّ
helal
lahum
لَّهُمْ
onlara
walā
وَلَا
ve değildir
hum
هُمْ
onlar
yaḥillūna
يَحِلُّونَ
helal
lahunna
لَهُنَّۖ
bunlara
waātūhum
وَءَاتُوهُم
ve onlara verin
مَّآ
şey(leri)
anfaqū
أَنفَقُوا۟ۚ
onların harcadıkları
walā
وَلَا
ve yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
sizin için
an tankiḥūhunna
أَن تَنكِحُوهُنَّ
bunlarla evlenmenizde
idhā
إِذَآ
takdirde
ātaytumūhunna
ءَاتَيْتُمُوهُنَّ
kendilerine verdiğiniz
ujūrahunna
أُجُورَهُنَّۚ
ücretlerini
walā
وَلَا
ve
tum'sikū
تُمْسِكُوا۟
tutmayın
biʿiṣami
بِعِصَمِ
ismetlerini
l-kawāfiri
ٱلْكَوَافِرِ
kafir kadınların
wasalū
وَسْـَٔلُوا۟
isteyin
مَآ
şeyi (mehri)
anfaqtum
أَنفَقْتُمْ
harcadığınız
walyasalū
وَلْيَسْـَٔلُوا۟
ve onlar da istesinler
مَآ
şeyi
anfaqū
أَنفَقُوا۟ۚ
harcadıkları
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
bu size
ḥuk'mu
حُكْمُ
hükmüdür
l-lahi
ٱللَّهِۖ
Allah'ın
yaḥkumu
يَحْكُمُ
(böyle) hükmediyor
baynakum
بَيْنَكُمْۚ
aranızda
wal-lahu
وَٱللَّهُ
ve Allah
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilendir
ḥakīmun
حَكِيمٌ
hüküm ve hikmet sahibidir
Ey inananlar! İnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar. İnkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin; inkarcı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Allah bilendir, Hakim'dir. ([60] Mümtahine: 10)
Tefsir