Skip to content

Suresi Enam - Page: 9

Al-An'am

(al-ʾAnʿām)

81

وَكَيْفَ اَخَافُ مَآ اَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُوْنَ اَنَّكُمْ اَشْرَكْتُمْ بِاللّٰهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهٖ عَلَيْكُمْ سُلْطٰنًا ۗفَاَيُّ الْفَرِيْقَيْنِ اَحَقُّ بِالْاَمْنِۚ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُوْنَۘ ٨١

wakayfa
وَكَيْفَ
ve nasıl
akhāfu
أَخَافُ
ben korkarım
مَآ
şeylerden
ashraktum
أَشْرَكْتُمْ
sizin ortak koştuğunuz
walā takhāfūna
وَلَا تَخَافُونَ
korkmuyorsunuz da
annakum
أَنَّكُمْ
siz
ashraktum
أَشْرَكْتُم
ortak koşmaktan
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'ın
مَا
şeyleri
lam yunazzil
لَمْ يُنَزِّلْ
indirmediği
bihi
بِهِۦ
hakkında
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
sul'ṭānan
سُلْطَٰنًاۚ
hiçbir delil
fa-ayyu
فَأَىُّ
şimdi hangisi
l-farīqayni
ٱلْفَرِيقَيْنِ
iki topluluktan
aḥaqqu
أَحَقُّ
daha layıktır
bil-amni
بِٱلْأَمْنِۖ
güvende olmağa
in
إِن
eğer
kuntum
كُنتُمْ
iseniz
taʿlamūna
تَعْلَمُونَ
biliyor
"Allah'a koştuğunuz ortaklardan nasıl korkarım? Oysa siz, Allah'ın hakkında size bir delil indirmediği bir şeyi O'na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz. İki taraftan hangisine güvenmek daha gereklidir, bir bilseniz." ([6] Enam: 81)
Tefsir
82

اَلَّذِيْنَ اٰمَنُوْا وَلَمْ يَلْبِسُوْٓا اِيْمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُولٰۤىِٕكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُّهْتَدُوْنَ ࣖ ٨٢

alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
walam
وَلَمْ
ve
yalbisū
يَلْبِسُوٓا۟
bulamayanlar
īmānahum
إِيمَٰنَهُم
imanlarını
biẓul'min
بِظُلْمٍ
bir haksızlıkla
ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
lahumu
لَهُمُ
onlarındır
l-amnu
ٱلْأَمْنُ
güven
wahum
وَهُم
ve onlardır
muh'tadūna
مُّهْتَدُونَ
doğru yolu bulanlar da
İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar. ([6] Enam: 82)
Tefsir
83

وَتِلْكَ حُجَّتُنَآ اٰتَيْنٰهَآ اِبْرٰهِيْمَ عَلٰى قَوْمِهٖۗ نَرْفَعُ دَرَجٰتٍ مَّنْ نَّشَاۤءُۗ اِنَّ رَبَّكَ حَكِيْمٌ عَلِيْمٌ ٨٣

watil'ka
وَتِلْكَ
işte bunlar
ḥujjatunā
حُجَّتُنَآ
hüccetlerimizdir
ātaynāhā
ءَاتَيْنَٰهَآ
verdiğimiz
ib'rāhīma
إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim'e
ʿalā
عَلَىٰ
karşı
qawmihi
قَوْمِهِۦۚ
kavmine
narfaʿu
نَرْفَعُ
yükseltiriz
darajātin
دَرَجَٰتٍ
derecelerle
man
مَّن
kimseyi
nashāu
نَّشَآءُۗ
dilediğimiz
inna
إِنَّ
şüphesiz
rabbaka
رَبَّكَ
Rabbin
ḥakīmun
حَكِيمٌ
hüküm ve hikmet sahibidir
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilendir
Bu, İbrahim'e, milletine karşı verdiğimiz hüccetimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Doğrusu Rabbin Hakim'dir, Bilen'dir. ([6] Enam: 83)
Tefsir
84

وَوَهَبْنَا لَهٗٓ اِسْحٰقَ وَيَعْقُوْبَۗ كُلًّا هَدَيْنَا وَنُوْحًا هَدَيْنَا مِنْ قَبْلُ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهٖ دَاوٗدَ وَسُلَيْمٰنَ وَاَيُّوْبَ وَيُوْسُفَ وَمُوْسٰى وَهٰرُوْنَ ۗوَكَذٰلِكَ نَجْزِى الْمُحْسِنِيْنَۙ ٨٤

wawahabnā
وَوَهَبْنَا
ve biz hediye ettik
lahu
لَهُۥٓ
ona
is'ḥāqa
إِسْحَٰقَ
İshak'ı
wayaʿqūba
وَيَعْقُوبَۚ
ve Ya'kub'u da
kullan
كُلًّا
hepsine de
hadaynā
هَدَيْنَاۚ
doğru yolu gösterdik
wanūḥan
وَنُوحًا
Nuh'a
hadaynā
هَدَيْنَا
yol göstermiştik
min qablu
مِن قَبْلُۖ
daha önce
wamin
وَمِن
ve
dhurriyyatihi
ذُرِّيَّتِهِۦ
onun soyundan
dāwūda
دَاوُۥدَ
Davud'a
wasulaymāna
وَسُلَيْمَٰنَ
ve Süleyman'a
wa-ayyūba
وَأَيُّوبَ
ve Eyyub'a
wayūsufa
وَيُوسُفَ
ve Yusuf'a
wamūsā
وَمُوسَىٰ
ve Musa'ya
wahārūna
وَهَٰرُونَۚ
ve Harun'a
wakadhālika
وَكَذَٰلِكَ
ve böylece
najzī
نَجْزِى
biz ödüllendiririz
l-muḥ'sinīna
ٱلْمُحْسِنِينَ
güzel davrananları
Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik. ([6] Enam: 84)
Tefsir
85

وَزَكَرِيَّا وَيَحْيٰى وَعِيْسٰى وَاِلْيَاسَۗ كُلٌّ مِّنَ الصّٰلِحِيْنَۙ ٨٥

wazakariyyā
وَزَكَرِيَّا
ve Zekeriyya'ya
wayaḥyā
وَيَحْيَىٰ
ve Yahya'ya
waʿīsā
وَعِيسَىٰ
ve Îsa
wa-il'yāsa
وَإِلْيَاسَۖ
ve İlyas'a
kullun
كُلٌّ
hepsi
mina l-ṣāliḥīna
مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
salihlerden (idi)
Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik. ([6] Enam: 85)
Tefsir
86

وَاِسْمٰعِيْلَ وَالْيَسَعَ وَيُوْنُسَ وَلُوْطًاۗ وَكُلًّا فَضَّلْنَا عَلَى الْعٰلَمِيْنَۙ ٨٦

wa-is'māʿīla
وَإِسْمَٰعِيلَ
ve İsma'il'e
wal-yasaʿa
وَٱلْيَسَعَ
ve el-Yesa'a
wayūnusa
وَيُونُسَ
ve Yunus'a
walūṭan
وَلُوطًاۚ
ve Lut'a da
wakullan
وَكُلًّا
hepsini
faḍḍalnā
فَضَّلْنَا
üstün kıldık
ʿalā
عَلَى
üzerine
l-ʿālamīna
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemler
Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik. ([6] Enam: 86)
Tefsir
87

وَمِنْ اٰبَاۤىِٕهِمْ وَذُرِّيّٰتِهِمْ وَاِخْوَانِهِمْ ۚوَاجْتَبَيْنٰهُمْ وَهَدَيْنٰهُمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيْمٍ ٨٧

wamin
وَمِنْ
ve
ābāihim
ءَابَآئِهِمْ
babalarından
wadhurriyyātihim
وَذُرِّيَّٰتِهِمْ
ve çocuklarından
wa-ikh'wānihim
وَإِخْوَٰنِهِمْۖ
ve kardeşlerinden
wa-ij'tabaynāhum
وَٱجْتَبَيْنَٰهُمْ
onları seçtik
wahadaynāhum
وَهَدَيْنَٰهُمْ
ve onları ilettik
ilā ṣirāṭin
إِلَىٰ صِرَٰطٍ
yola
mus'taqīmin
مُّسْتَقِيمٍ
doğru
Babalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını seçtik ve doğru yola eriştirdik. ([6] Enam: 87)
Tefsir
88

ذٰلِكَ هُدَى اللّٰهِ يَهْدِيْ بِهٖ مَنْ يَّشَاۤءُ مِنْ عِبَادِهٖ ۗوَلَوْ اَشْرَكُوْا لَحَبِطَ عَنْهُمْ مَّا كَانُوْا يَعْمَلُوْنَ ٨٨

dhālika
ذَٰلِكَ
İşte bu
hudā
هُدَى
hidayetidir
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
yahdī
يَهْدِى
doğru yola iletir
bihi
بِهِۦ
bununla
man yashāu
مَن يَشَآءُ
dilediğini
min ʿibādihi
مِنْ عِبَادِهِۦۚ
kullarından
walaw
وَلَوْ
eğer
ashrakū
أَشْرَكُوا۟
ortak koşsalardı
laḥabiṭa
لَحَبِطَ
boşa giderdi
ʿanhum
عَنْهُم
onlar
مَّا
şeyler
kānū
كَانُوا۟
oldukları
yaʿmalūna
يَعْمَلُونَ
yaptıkları
Bu, Allah'ın kullarından dilediğini eriştirdiği yoludur. Eğer ortak koşsalarda amelleri boşa çıkardı. ([6] Enam: 88)
Tefsir
89

اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ اٰتَيْنٰهُمُ الْكِتٰبَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ ۚفَاِنْ يَّكْفُرْ بِهَا هٰٓؤُلَاۤءِ فَقَدْ وَكَّلْنَا بِهَا قَوْمًا لَّيْسُوْا بِهَا بِكٰفِرِيْنَ ٨٩

ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
İşte onlar
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerdir
ātaynāhumu
ءَاتَيْنَٰهُمُ
verdiğimiz
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
Kitap
wal-ḥuk'ma
وَٱلْحُكْمَ
ve hüküm
wal-nubuwata
وَٱلنُّبُوَّةَۚ
ve peygamberlik
fa-in
فَإِن
eğer
yakfur
يَكْفُرْ
inkar ederse
bihā
بِهَا
bunları
hāulāi
هَٰٓؤُلَآءِ
şimdi şunlar
faqad
فَقَدْ
mukakkak
wakkalnā
وَكَّلْنَا
biz vekil bırakmışızdır
bihā
بِهَا
bunlara
qawman
قَوْمًا
bir toplumu
laysū
لَّيْسُوا۟
bunları etmeyecek
bihā bikāfirīna
بِهَا بِكَٰفِرِينَ
inkar
Kendilerine kitap, hüküm ve peygamberlik verdiklerimiz işte bunlardır. Kafirler onları inkar ederlerse, inkar etmeyecek bir milleti onlara vekil kılarız. ([6] Enam: 89)
Tefsir
90

اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ هَدَى اللّٰهُ فَبِهُدٰىهُمُ اقْتَدِهْۗ قُلْ لَّآ اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًاۗ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْعٰلَمِيْنَ ࣖ ٩٠

ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
İşte onlar
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerdir
hadā
هَدَى
hidayet ettikleridir
l-lahu
ٱللَّهُۖ
Allah'ın
fabihudāhumu
فَبِهُدَىٰهُمُ
onların yoluna
iq'tadih
ٱقْتَدِهْۗ
uy
qul
قُل
de ki
lā asalukum
لَّآ أَسْـَٔلُكُمْ
sizden istemiyorum
ʿalayhi
عَلَيْهِ
ona karşılık
ajran
أَجْرًاۖ
bir ücret
in
إِنْ
değildir
huwa
هُوَ
O
illā
إِلَّا
ancak
dhik'rā
ذِكْرَىٰ
bir öğüttür
lil'ʿālamīna
لِلْعَٰلَمِينَ
alemlere
İşte bunlar Allah'ın doğru yola eriştirdikleridir, onların yoluna uy, "Sizden buna karşılık bir ücret istemem, bu sadece herkes için bir hatırlatmadır" de. ([6] Enam: 90)
Tefsir