Skip to content

Suresi Enam - Page: 16

Al-An'am

(al-ʾAnʿām)

151

۞ قُلْ تَعَالَوْا اَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ اَلَّا تُشْرِكُوْا بِهٖ شَيْـًٔا وَّبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًاۚ وَلَا تَقْتُلُوْٓا اَوْلَادَكُمْ مِّنْ اِمْلَاقٍۗ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَاِيَّاهُمْ ۚوَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَۚ وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِيْ حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّۗ ذٰلِكُمْ وَصّٰىكُمْ بِهٖ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُوْنَ ١٥١

qul
قُلْ
de ki
taʿālaw
تَعَالَوْا۟
gelin
atlu
أَتْلُ
okuyayım
مَا
şeyleri
ḥarrama
حَرَّمَ
haram kıldığı
rabbukum
رَبُّكُمْ
Rabbinizin
ʿalaykum
عَلَيْكُمْۖ
size
allā
أَلَّا
asla
tush'rikū
تُشْرِكُوا۟
ortak koşmayın
bihi
بِهِۦ
O'na
shayan
شَيْـًٔاۖ
hiçbir şeyi
wabil-wālidayni
وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ
ve ana babaya
iḥ'sānan
إِحْسَٰنًاۖ
iyilik edin
walā
وَلَا
ve
taqtulū
تَقْتُلُوٓا۟
öldürmeyin
awlādakum
أَوْلَٰدَكُم
çocuklarınızı
min im'lāqin
مِّنْ إِمْلَٰقٍۖ
fakirlik korkusuyla
naḥnu
نَّحْنُ
biz
narzuqukum
نَرْزُقُكُمْ
sizi besliyoruz
wa-iyyāhum
وَإِيَّاهُمْۖ
onları
walā taqrabū
وَلَا تَقْرَبُوا۟
yaklaşmayın
l-fawāḥisha
ٱلْفَوَٰحِشَ
fuhuşlara
مَا
ne
ẓahara
ظَهَرَ
açığına
min'hā
مِنْهَا
onun
wamā
وَمَا
ve nede
baṭana
بَطَنَۖ
kapalısına
walā taqtulū
وَلَا تَقْتُلُوا۟
ve kıymayın
l-nafsa
ٱلنَّفْسَ
cana
allatī ḥarrama
ٱلَّتِى حَرَّمَ
yasakladığı
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah'ın
illā
إِلَّا
olmadan
bil-ḥaqi
بِٱلْحَقِّۚ
hak ile
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
işte
waṣṣākum
وَصَّىٰكُم
size tavsiye etti
bihi
بِهِۦ
bunları
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
taʿqilūna
تَعْقِلُونَ
düşünürsünüz
De ki: "Gelin size Rabbinizin haram kıldığı şeyleri söyleyeyim: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anaya babaya iyilik yapın, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin ve onların rızkını veren Biziz, gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Allah bunları size düşünesiniz diye buyurmaktadır." ([6] Enam: 151)
Tefsir
152

وَلَا تَقْرَبُوْا مَالَ الْيَتِيْمِ اِلَّا بِالَّتِيْ هِيَ اَحْسَنُ حَتّٰى يَبْلُغَ اَشُدَّهٗ ۚوَاَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيْزَانَ بِالْقِسْطِۚ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَاۚ وَاِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوْا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۚ وَبِعَهْدِ اللّٰهِ اَوْفُوْاۗ ذٰلِكُمْ وَصّٰىكُمْ بِهٖ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُوْنَۙ ١٥٢

walā taqrabū
وَلَا تَقْرَبُوا۟
yaklaşmayın
māla
مَالَ
malına
l-yatīmi
ٱلْيَتِيمِ
yetimin
illā
إِلَّا
müstesna
bi-allatī
بِٱلَّتِى
(olması)
hiya
هِىَ
onun
aḥsanu
أَحْسَنُ
en güzel biçimde
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yablugha
يَبْلُغَ
erişinceye
ashuddahu
أَشُدَّهُۥۖ
erginlik çağına
wa-awfū
وَأَوْفُوا۟
ve tam yapın
l-kayla
ٱلْكَيْلَ
ölçü
wal-mīzāna
وَٱلْمِيزَانَ
ve tartıyı
bil-qis'ṭi
بِٱلْقِسْطِۖ
adaletle
lā nukallifu
لَا نُكَلِّفُ
biz teklif etmeyiz
nafsan
نَفْسًا
kişiye
illā
إِلَّا
dışındakini
wus'ʿahā
وُسْعَهَاۖ
gücünün yettiğinden
wa-idhā
وَإِذَا
ve zaman
qul'tum
قُلْتُمْ
söylediğiniz
fa-iʿ'dilū
فَٱعْدِلُوا۟
adalet yapın
walaw
وَلَوْ
eğer
kāna
كَانَ
olsa da
dhā qur'bā
ذَا قُرْبَىٰۖ
akrabanız
wabiʿahdi
وَبِعَهْدِ
ve tutun
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'a
awfū
أَوْفُوا۟ۚ
verdiğiniz sözü
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
işte
waṣṣākum
وَصَّىٰكُم
size tavsiye etti.
bihi
بِهِۦ
bunları
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
tadhakkarūna
تَذَكَّرُونَ
öğüt alırsınız
Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır. ([6] Enam: 152)
Tefsir
153

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطِيْ مُسْتَقِيْمًا فَاتَّبِعُوْهُ ۚوَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيْلِهٖ ۗذٰلِكُمْ وَصّٰىكُمْ بِهٖ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُوْنَ ١٥٣

wa-anna
وَأَنَّ
ve işte
hādhā
هَٰذَا
budur
ṣirāṭī
صِرَٰطِى
benim yolum
mus'taqīman
مُسْتَقِيمًا
dosdoğru
fa-ittabiʿūhu
فَٱتَّبِعُوهُۖ
ona uyun
walā tattabiʿū
وَلَا تَتَّبِعُوا۟
uymayın
l-subula
ٱلسُّبُلَ
yollara
fatafarraqa
فَتَفَرَّقَ
ayırmasın
bikum
بِكُمْ
sizi
ʿan sabīlihi
عَن سَبِيلِهِۦۚ
O'nun yolundan
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
böylece
waṣṣākum
وَصَّىٰكُم
size tavsiye etti
bihi
بِهِۦ
kendisiyle
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
tattaqūna
تَتَّقُونَ
korunursunuz
Bu, dosdoğru olan yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları sakınasınız diye buyurmaktadır. ([6] Enam: 153)
Tefsir
154

ثُمَّ اٰتَيْنَا مُوْسَى الْكِتٰبَ تَمَامًا عَلَى الَّذِيْٓ اَحْسَنَ وَتَفْصِيْلًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَّهُدًى وَّرَحْمَةً لَّعَلَّهُمْ بِلِقَاۤءِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُوْنَ ࣖ ١٥٤

thumma
ثُمَّ
sonra
ātaynā
ءَاتَيْنَا
verdik
mūsā
مُوسَى
Musa'ya
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
tamāman
تَمَامًا
(ni'metimizi) tamamlamak için
ʿalā
عَلَى
üzerine
alladhī
ٱلَّذِىٓ
kimselere
aḥsana
أَحْسَنَ
iyilik eden(lere)
watafṣīlan
وَتَفْصِيلًا
ve açıklamak (için)
likulli
لِّكُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeyi
wahudan
وَهُدًى
ve yola iletici
waraḥmatan
وَرَحْمَةً
ve rahmet olarak
laʿallahum
لَّعَلَّهُم
umulur ki
biliqāi
بِلِقَآءِ
kavuşacaklarına
rabbihim
رَبِّهِمْ
Rablerine
yu'minūna
يُؤْمِنُونَ
inanırlar
Sonra, iyilik işleyenlere nimeti tamamlamak, her şeyi uzun uzadıya açıklamak, doğruyu göstermek ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitap'ı verdik. Rablerine kavuşacaklarına belki artık inanırlar. ([6] Enam: 154)
Tefsir
155

وَهٰذَا كِتٰبٌ اَنْزَلْنٰهُ مُبٰرَكٌ فَاتَّبِعُوْهُ وَاتَّقُوْا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُوْنَۙ ١٥٥

wahādhā
وَهَٰذَا
işte bu (Kur'an) da
kitābun
كِتَٰبٌ
Kitaptır
anzalnāhu
أَنزَلْنَٰهُ
indirdiğimiz
mubārakun
مُبَارَكٌ
mübarek
fa-ittabiʿūhu
فَٱتَّبِعُوهُ
O'na uyun
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
ve korunun
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki siz
tur'ḥamūna
تُرْحَمُونَ
merhamet olunursunuz
Bu, indirdiğimiz kutsal Kitap'dır, ona uyun. "Bizden önce iki topluluğa kitap indirildi, bizim onların okuduklarından haberimiz yok" demekten veya "Bize kitap indirilseydi onlardan daha doğru yolda olurduk" demekten sakının ki merhamet olunasınız. Şüphesiz o, size Rabbinizden belge, yol gösteren ve rahmet olarak gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü, kötü bir azabla cezalandıracağız. ([6] Enam: 155)
Tefsir
156

اَنْ تَقُوْلُوْٓا اِنَّمَآ اُنْزِلَ الْكِتٰبُ عَلٰى طَاۤىِٕفَتَيْنِ مِنْ قَبْلِنَاۖ وَاِنْ كُنَّا عَنْ دِرَاسَتِهِمْ لَغٰفِلِيْنَۙ ١٥٦

an taqūlū
أَن تَقُولُوٓا۟
demeyesiniz
innamā
إِنَّمَآ
yalnız
unzila
أُنزِلَ
indirildi
l-kitābu
ٱلْكِتَٰبُ
Kitap
ʿalā
عَلَىٰ
üzerine
ṭāifatayni
طَآئِفَتَيْنِ
iki topluluk
min qablinā
مِن قَبْلِنَا
bizden önceki
wa-in kunnā
وَإِن كُنَّا
biz ise idik
ʿan dirāsatihim
عَن دِرَاسَتِهِمْ
onların okumasından
laghāfilīna
لَغَٰفِلِينَ
habersiz
Bu, indirdiğimiz kutsal Kitap'dır, ona uyun. "Bizden önce iki topluluğa kitap indirildi, bizim onların okuduklarından haberimiz yok" demekten veya "Bize kitap indirilseydi onlardan daha doğru yolda olurduk" demekten sakının ki merhamet olunasınız. Şüphesiz o, size Rabbinizden belge, yol gösteren ve rahmet olarak gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü, kötü bir azabla cezalandıracağız. ([6] Enam: 156)
Tefsir
157

اَوْ تَقُوْلُوْا لَوْ اَنَّآ اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتٰبُ لَكُنَّآ اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَاۤءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِّنْ رَّبِّكُمْ وَهُدًى وَّرَحْمَةٌ ۚفَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيٰتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَا ۗسَنَجْزِى الَّذِيْنَ يَصْدِفُوْنَ عَنْ اٰيٰتِنَا سُوْۤءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوْا يَصْدِفُوْنَ ١٥٧

aw
أَوْ
yahut
taqūlū
تَقُولُوا۟
demeyesiniz
law
لَوْ
eğer
annā
أَنَّآ
şüphesiz ki
unzila
أُنزِلَ
indirilseydi
ʿalaynā
عَلَيْنَا
bize
l-kitābu
ٱلْكِتَٰبُ
Kitap
lakunnā
لَكُنَّآ
biz olurduk
ahdā
أَهْدَىٰ
daha doğru yolda
min'hum
مِنْهُمْۚ
onlardan
faqad
فَقَدْ
işte
jāakum
جَآءَكُم
size de geldi
bayyinatun
بَيِّنَةٌ
açık delil
min rabbikum
مِّن رَّبِّكُمْ
Rabbinizden
wahudan
وَهُدًى
ve hidayet
waraḥmatun
وَرَحْمَةٌۚ
ve rahmet
faman
فَمَنْ
kim olabilir?
aẓlamu
أَظْلَمُ
daha zalim
mimman
مِمَّن
kimseden
kadhaba
كَذَّبَ
yalanlayıp
biāyāti
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
waṣadafa
وَصَدَفَ
ve yüz çeviren
ʿanhā
عَنْهَاۗ
onlardan
sanajzī
سَنَجْزِى
cezalandıracağız
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseleri
yaṣdifūna
يَصْدِفُونَ
yüz çevirenleri
ʿan āyātinā
عَنْ ءَايَٰتِنَا
ayetlerimizden
sūa
سُوٓءَ
en kötüsüyle
l-ʿadhābi
ٱلْعَذَابِ
azabın
bimā
بِمَا
ötürü
kānū yaṣdifūna
كَانُوا۟ يَصْدِفُونَ
yüz çevirmelerinden
Bu, indirdiğimiz kutsal Kitap'dır, ona uyun. "Bizden önce iki topluluğa kitap indirildi, bizim onların okuduklarından haberimiz yok" demekten veya "Bize kitap indirilseydi onlardan daha doğru yolda olurduk" demekten sakının ki merhamet olunasınız. Şüphesiz o, size Rabbinizden belge, yol gösteren ve rahmet olarak gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü, kötü bir azabla cezalandıracağız. ([6] Enam: 157)
Tefsir
158

هَلْ يَنْظُرُوْنَ اِلَّآ اَنْ تَأْتِيَهُمُ الْمَلٰۤىِٕكَةُ اَوْ يَأْتِيَ رَبُّكَ اَوْ يَأْتِيَ بَعْضُ اٰيٰتِ رَبِّكَ ۗيَوْمَ يَأْتِيْ بَعْضُ اٰيٰتِ رَبِّكَ لَا يَنْفَعُ نَفْسًا اِيْمَانُهَا لَمْ تَكُنْ اٰمَنَتْ مِنْ قَبْلُ اَوْ كَسَبَتْ فِيْٓ اِيْمَانِهَا خَيْرًاۗ قُلِ انْتَظِرُوْٓا اِنَّا مُنْتَظِرُوْنَ ١٥٨

hal
هَلْ
mı?
yanẓurūna
يَنظُرُونَ
bekliyorlar
illā
إِلَّآ
ille
an tatiyahumu
أَن تَأْتِيَهُمُ
gelmesini
l-malāikatu
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
meleklerin
aw
أَوْ
yahut
yatiya
يَأْتِىَ
gelmesini
rabbuka
رَبُّكَ
Rabbinin
aw
أَوْ
ya da
yatiya
يَأْتِىَ
gelmesini
baʿḍu
بَعْضُ
bazı
āyāti
ءَايَٰتِ
ayetlerinin
rabbika
رَبِّكَۗ
Rabbinin
yawma
يَوْمَ
gün
yatī
يَأْتِى
geldiği
baʿḍu
بَعْضُ
bazı
āyāti
ءَايَٰتِ
ayetleri
rabbika
رَبِّكَ
Rabbinin
lā yanfaʿu
لَا يَنفَعُ
fayda sağlamaz
nafsan
نَفْسًا
kimseye
īmānuhā
إِيمَٰنُهَا
inanması
lam
لَمْ
hiç
takun
تَكُنْ
etmemiş
āmanat
ءَامَنَتْ
iman
min qablu
مِن قَبْلُ
daha önce
aw
أَوْ
ya da
kasabat
كَسَبَتْ
kazanmamış olan
fī īmānihā
فِىٓ إِيمَٰنِهَا
imanında
khayran
خَيْرًاۗ
bir hayır
quli
قُلِ
de ki
intaẓirū
ٱنتَظِرُوٓا۟
bekleyin
innā
إِنَّا
biz de
muntaẓirūna
مُنتَظِرُونَ
beklemekteyiz
Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabbinin gelmesini mi, yahut Rablerinden bir takım mucizelerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bir takım mucizeleri geldiği gün, bir kimse daha önce inanmamışsa veya imaniyle bir iyilik kazanmamışsa, imanı ona fayda vermez. Onlara: "Bekleyin, doğrusu biz de bekliyoruz" de. ([6] Enam: 158)
Tefsir
159

اِنَّ الَّذِيْنَ فَرَّقُوْا دِيْنَهُمْ وَكَانُوْا شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِيْ شَيْءٍۗ اِنَّمَآ اَمْرُهُمْ اِلَى اللّٰهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوْا يَفْعَلُوْنَ ١٥٩

inna
إِنَّ
gerçekten
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
farraqū
فَرَّقُوا۟
parça parça eden
dīnahum
دِينَهُمْ
dinlerini;
wakānū
وَكَانُوا۟
ve olanlar (var ya)
shiyaʿan
شِيَعًا
grup grup
lasta
لَّسْتَ
senin yoktur
min'hum
مِنْهُمْ
onlarla
fī shayin
فِى شَىْءٍۚ
hiçbir (ilişkin)
innamā
إِنَّمَآ
ancak
amruhum
أَمْرُهُمْ
onların işi
ilā l-lahi
إِلَى ٱللَّهِ
Allah'a (kalmış)tır
thumma
ثُمَّ
sonra
yunabbi-uhum
يُنَبِّئُهُم
onlara haber verecektir
bimā
بِمَا
şeyleri
kānū
كَانُوا۟
oldukları
yafʿalūna
يَفْعَلُونَ
yapıyorlar
Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlarla senin hiçbir ilişiğin olamaz. Onların işi Allah'a kalmıştır, yaptıklarını onlara sonra bildirecektir. ([6] Enam: 159)
Tefsir
160

مَنْ جَاۤءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهٗ عَشْرُ اَمْثَالِهَا ۚوَمَنْ جَاۤءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزٰٓى اِلَّا مِثْلَهَا وَهُمْ لَا يُظْلَمُوْنَ ١٦٠

man
مَن
kim
jāa
جَآءَ
gelirse
bil-ḥasanati
بِٱلْحَسَنَةِ
bir iyilikle
falahu
فَلَهُۥ
ona vardır
ʿashru
عَشْرُ
on (katı)
amthālihā
أَمْثَالِهَاۖ
o(getirdiği)nin
waman
وَمَن
ve kim
jāa
جَآءَ
gelirse
bil-sayi-ati
بِٱلسَّيِّئَةِ
bir kötülükle
falā yuj'zā
فَلَا يُجْزَىٰٓ
cezalandırılmaz
illā
إِلَّا
dışında
mith'lahā
مِثْلَهَا
onun dengi
wahum
وَهُمْ
ve onlar
lā yuẓ'lamūna
لَا يُظْلَمُونَ
haksızlığa uğratılmazlar
Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir; ortaya bir kötülük koyan ise ancak misliyle cezalandırılır; onlara haksızlık yapılmaz. ([6] Enam: 160)
Tefsir