11
اُولٰۤىِٕكَ الْمُقَرَّبُوْنَۚ ١١
- ulāika
- أُو۟لَٰٓئِكَ
- işte onlardır
- l-muqarabūna
- ٱلْمُقَرَّبُونَ
- yaklaştırılanlar
Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır. ([56] Vakia: 11)Tefsir
12
فِيْ جَنّٰتِ النَّعِيْمِ ١٢
- fī jannāti
- فِى جَنَّٰتِ
- cennetlerinde
- l-naʿīmi
- ٱلنَّعِيمِ
- Ni'met
Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır. ([56] Vakia: 12)Tefsir
13
ثُلَّةٌ مِّنَ الْاَوَّلِيْنَۙ ١٣
- thullatun
- ثُلَّةٌ
- çoğu bir ümmettir
- mina l-awalīna
- مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ
- öncekilerden
Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. ([56] Vakia: 13)Tefsir
14
وَقَلِيْلٌ مِّنَ الْاٰخِرِيْنَۗ ١٤
- waqalīlun
- وَقَلِيلٌ
- ve birazı da
- mina l-ākhirīna
- مِّنَ ٱلْءَاخِرِينَ
- sonrakilerden
Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. ([56] Vakia: 14)Tefsir
15
عَلٰى سُرُرٍ مَّوْضُوْنَةٍۙ ١٥
- ʿalā
- عَلَىٰ
- üzerindedirler
- sururin
- سُرُرٍ
- tahtlar
- mawḍūnatin
- مَّوْضُونَةٍ
- altın ve cevahirle işlenmiş
Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar. ([56] Vakia: 15)Tefsir
16
مُّتَّكِـِٕيْنَ عَلَيْهَا مُتَقٰبِلِيْنَ ١٦
- muttakiīna
- مُّتَّكِـِٔينَ
- yaslanırlar
- ʿalayhā
- عَلَيْهَا
- onların üzerinde
- mutaqābilīna
- مُتَقَٰبِلِينَ
- karşılıklı
Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar. ([56] Vakia: 16)Tefsir
17
يَطُوْفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُوْنَۙ ١٧
- yaṭūfu
- يَطُوفُ
- dolaşır
- ʿalayhim
- عَلَيْهِمْ
- çevrelerinde
- wil'dānun
- وِلْدَٰنٌ
- gençler
- mukhalladūna
- مُّخَلَّدُونَ
- ebedi yaşamağa erdirilmiş
Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. ([56] Vakia: 17)Tefsir
18
بِاَكْوَابٍ وَّاَبَارِيْقَۙ وَكَأْسٍ مِّنْ مَّعِيْنٍۙ ١٨
- bi-akwābin
- بِأَكْوَابٍ
- testilerle
- wa-abārīqa
- وَأَبَارِيقَ
- ve ibrikler
- wakasin
- وَكَأْسٍ
- ve kadehlerle
- min maʿīnin
- مِّن مَّعِينٍ
- kaynağından doldurulmuş
Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. ([56] Vakia: 18)Tefsir
19
لَّا يُصَدَّعُوْنَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُوْنَۙ ١٩
- lā yuṣaddaʿūna
- لَّا يُصَدَّعُونَ
- başları ağrıtmayan
- ʿanhā
- عَنْهَا
- ondan
- walā
- وَلَا
- ve
- yunzifūna
- يُنزِفُونَ
- akılları gidermeyen
Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. ([56] Vakia: 19)Tefsir
20
وَفَاكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُوْنَۙ ٢٠
- wafākihatin
- وَفَٰكِهَةٍ
- ve meyva(lar)
- mimmā
- مِّمَّا
- şeylerden
- yatakhayyarūna
- يَتَخَيَّرُونَ
- beğendikleri
Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. ([56] Vakia: 20)Tefsir