Skip to content

Suresi Kamer - Page: 3

Al-Qamar

(al-Q̈amar)

21

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِيْ وَنُذُرِ ٢١

fakayfa
فَكَيْفَ
nasıl?
kāna
كَانَ
oldu
ʿadhābī
عَذَابِى
benim azabım
wanudhuri
وَنُذُرِ
ve uyarılarım
Benim azabım ve uyarmam nasılmış? ([54] Kamer: 21)
Tefsir
22

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُّدَّكِرٍ ࣖ ٢٢

walaqad
وَلَقَدْ
ve andolsun
yassarnā
يَسَّرْنَا
biz kolaylaştırdık
l-qur'āna
ٱلْقُرْءَانَ
Kur'an'ı
lildhik'ri
لِلذِّكْرِ
öğüt almak için
fahal
فَهَلْ
yok mudur?
min
مِن
hiç
muddakirin
مُّدَّكِرٍ
öğüt alan
And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? ([54] Kamer: 22)
Tefsir
23

كَذَّبَتْ ثَمُوْدُ بِالنُّذُرِ ٢٣

kadhabat
كَذَّبَتْ
yalandı
thamūdu
ثَمُودُ
Semud (da)
bil-nudhuri
بِٱلنُّذُرِ
uyarıları
Semud milleti uyaran peygamberleri yalanladı. ([54] Kamer: 23)
Tefsir
24

فَقَالُوْٓا اَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهٗٓ ۙاِنَّآ اِذًا لَّفِيْ ضَلٰلٍ وَّسُعُرٍ ٢٤

faqālū
فَقَالُوٓا۟
dediler
abasharan
أَبَشَرًا
insana mı?
minnā
مِّنَّا
bizden
wāḥidan
وَٰحِدًا
bir
nattabiʿuhu
نَّتَّبِعُهُۥٓ
uyacağız
innā
إِنَّآ
elbette biz
idhan
إِذًا
o takdirde
lafī
لَّفِى
içine düşmüş oluruz
ḍalālin
ضَلَٰلٍ
apaçık bir sapıklık
wasuʿurin
وَسُعُرٍ
ve çılgınlık
"İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler. ([54] Kamer: 24)
Tefsir
25

ءَاُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْۢ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ اَشِرٌ ٢٥

a-ul'qiya
أَءُلْقِىَ
Zikir-mı bırakıldı?
l-dhik'ru ʿalayhi
ٱلذِّكْرُ عَلَيْهِ
Zikir
min bayninā
مِنۢ بَيْنِنَا
aramızdan
bal
بَلْ
hayır
huwa
هُوَ
o
kadhābun
كَذَّابٌ
yalancıdır
ashirun
أَشِرٌ
küstahtır
"İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler. ([54] Kamer: 25)
Tefsir
26

سَيَعْلَمُوْنَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْاَشِرُ ٢٦

sayaʿlamūna
سَيَعْلَمُونَ
onlar bilecekler
ghadan
غَدًا
yarın
mani
مَّنِ
kim olduğunu
l-kadhābu
ٱلْكَذَّابُ
yalancı
l-ashiru
ٱلْأَشِرُ
küstahın
Yarın, kimin pek yalancı ve şımarık olduğunu bileceklerdir. ([54] Kamer: 26)
Tefsir
27

اِنَّا مُرْسِلُوا النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْۖ ٢٧

innā
إِنَّا
elbette biz
mur'silū
مُرْسِلُوا۟
onlara göndereceğiz
l-nāqati
ٱلنَّاقَةِ
dişi deveyi
fit'natan
فِتْنَةً
sınamak için
lahum
لَّهُمْ
kendilerini
fa-ir'taqib'hum
فَٱرْتَقِبْهُمْ
sen onları gözetle
wa-iṣ'ṭabir
وَٱصْطَبِرْ
ve sabret
Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: "Onları gözetle ve sabret; ([54] Kamer: 27)
Tefsir
28

وَنَبِّئْهُمْ اَنَّ الْمَاۤءَ قِسْمَةٌ ۢ بَيْنَهُمْۚ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ ٢٨

wanabbi'hum
وَنَبِّئْهُمْ
onlara haber ver
anna
أَنَّ
muhakkak
l-māa
ٱلْمَآءَ
suyun
qis'matun
قِسْمَةٌۢ
paylaştırılacağını
baynahum
بَيْنَهُمْۖ
aralarında
kullu
كُلُّ
her
shir'bin
شِرْبٍ
içme (sırası gelen)
muḥ'taḍarun
مُّحْتَضَرٌ
hazır bulunsun (suyunu alsın)
Onlara, sıralarına göre suyun kendileriyle o deve aralarında pay edilmiş olunduğunu söyle." ([54] Kamer: 28)
Tefsir
29

فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطٰى فَعَقَرَ ٢٩

fanādaw
فَنَادَوْا۟
çağırdılar
ṣāḥibahum
صَاحِبَهُمْ
bir arkadaşlarını
fataʿāṭā
فَتَعَاطَىٰ
o da bıçağı çekti
faʿaqara
فَعَقَرَ
(deveyi) kesti
Ama bir arkadaşlarını çağırdılar, o da kılıcını alarak deveyi kesti. ([54] Kamer: 29)
Tefsir
30

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِيْ وَنُذُرِ ٣٠

fakayfa
فَكَيْفَ
ama nasıl?
kāna
كَانَ
oldu
ʿadhābī
عَذَابِى
azabım
wanudhuri
وَنُذُرِ
ve uyarılarım
Benim azabım ve uyarmam nasılmış? ([54] Kamer: 30)
Tefsir