Skip to content

Kuran-i Kerim Suresi Zariyat ayet 40

Qur'an Surah Adh-Dhariyat Verse 40

Zariyat [51]: 40 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)

فَاَخَذْنٰهُ وَجُنُوْدَهٗ فَنَبَذْنٰهُمْ فِى الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيْمٌۗ (الذاريات : ٥١)

fa-akhadhnāhu
فَأَخَذْنَٰهُ
So We took him
biz de onu yakaladık
wajunūdahu
وَجُنُودَهُۥ
and his hosts
ve askerlerini
fanabadhnāhum
فَنَبَذْنَٰهُمْ
and threw them
ve onları attık
fī l-yami
فِى ٱلْيَمِّ
into the sea
denize
wahuwa
وَهُوَ
while he
ve o
mulīmun
مُلِيمٌ
(was) blameworthy
kendi kendini kınıyordu

Transliteration:

Fa akhaznaahu wa junoo dahoo fanabaznaahum fil yammi wa huwa muleem (QS. aḏ-Ḏāriyāt:40)

English Sahih International:

So We took him and his soldiers and cast them into the sea, and he was blameworthy. (QS. Adh-Dhariyat, Ayah 40)

Diyanet Isleri:

Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti. (Zariyat, ayet 40)

Abdulbaki Gölpınarlı

Derken onu ve ordusunu helak etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı.

Adem Uğur

Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.

Ali Bulaç

Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'

Ali Fikri Yavuz

Bunun üzerine tuttuk kendisini ve ordularını denize attık. Öyle ki, küfür ve inad üzere bulunuyordu.

Celal Yıldırım

Bu sebeple onu da, ordusunu da yakalayıp (deniz) dalgaları arasına fırlattık ki (o sırada) kendini kınıyordu.

Diyanet Vakfı

Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.

Edip Yüksel

Onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti.

Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.

Fizilal-il Kuran

Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.

Gültekin Onan

Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,), ´kınanacak işler yapıyordu´.

Hasan Basri Çantay

Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.

İbni Kesir

Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.

İskender Ali Mihr

Sonunda onu ve ordularını yakaladık ve böylece onları kınanmış olarak denize attık.

Muhammed Esed

ve Biz onu ve adamlarını yakalayıp hepsini denize atmıştık, (bütün bu olup bitenler için) suçlanması gereken, (Firavun´dan başkası değildi,) yalnız o idi (tek suçlu).

Muslim Shahin

Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.

Ömer Nasuhi Bilmen

Artık O´nu da, ordularını da yakaladık, hemen onları denize atıverdik. Ve o, levm edilecek şeyleri yaparken (öyle bir felakete uğramış oldu).

Rowwad Translation Center

Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık. O (küfründen dolayı) kınanmış bir kimseydi.

Şaban Piriş

Biz de onu ve askerlerini yakalamış ve denize atmıştık. O pişman olmuştu.

Shaban Britch

Biz de onu ve askerlerini yakalamış ve denize atmıştık. O kınanacak işler yapıp durmaktaydı.

Suat Yıldırım

Biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.

Süleyman Ateş

Biz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize attık. (O boğulurken pişmanlıkla) Kendi kendini kınıyordu.

Tefhim-ul Kuran

Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) ´kınanacak işler yapıp durmaktaydı´.

Yaşar Nuri Öztürk

Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.