Skip to content

Suresi Zariyat - Page: 2

Adh-Dhariyat

(aḏ-Ḏāriyāt)

11

الَّذِيْنَ هُمْ فِيْ غَمْرَةٍ سَاهُوْنَۙ ١١

alladhīna
ٱلَّذِينَ
ki
hum
هُمْ
onlar
فِى
içinde
ghamratin
غَمْرَةٍ
aptallık
sāhūna
سَاهُونَ
yanılıp durmaktadırlar
Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! ([51] Zariyat: 11)
Tefsir
12

يَسْـَٔلُوْنَ اَيَّانَ يَوْمُ الدِّيْنِۗ ١٢

yasalūna
يَسْـَٔلُونَ
sorarlar
ayyāna
أَيَّانَ
ne zaman?
yawmu
يَوْمُ
günü
l-dīni
ٱلدِّينِ
ceza
İşlerin karşılık göreceği günün zamanını sorarlar. ([51] Zariyat: 12)
Tefsir
13

يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُوْنَ ١٣

yawma
يَوْمَ
o gün
hum
هُمْ
onlar
ʿalā
عَلَى
üzerinde
l-nāri
ٱلنَّارِ
ateş
yuf'tanūna
يُفْتَنُونَ
yakılacaklardır
O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür. ([51] Zariyat: 13)
Tefsir
14

ذُوْقُوْا فِتْنَتَكُمْۗ هٰذَا الَّذِيْ كُنْتُمْ بِهٖ تَسْتَعْجِلُوْنَ ١٤

dhūqū
ذُوقُوا۟
tadın
fit'natakum
فِتْنَتَكُمْ
fitnenizi
hādhā
هَٰذَا
budur işte
alladhī
ٱلَّذِى
şey
kuntum
كُنتُم
olduğunuz
bihi
بِهِۦ
onu
tastaʿjilūna
تَسْتَعْجِلُونَ
acele istiyor(lar)
Onlara: "Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi" denir. ([51] Zariyat: 14)
Tefsir
15

اِنَّ الْمُتَّقِيْنَ فِيْ جَنّٰتٍ وَّعُيُوْنٍۙ ١٥

inna
إِنَّ
şüphesiz
l-mutaqīna
ٱلْمُتَّقِينَ
muttakiler
fī jannātin
فِى جَنَّٰتٍ
cennetlerdedir
waʿuyūnin
وَعُيُونٍ
ve çeşme başlarındadırlar
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı. ([51] Zariyat: 15)
Tefsir
16

اٰخِذِيْنَ مَآ اٰتٰىهُمْ رَبُّهُمْ ۗ اِنَّهُمْ كَانُوْا قَبْلَ ذٰلِكَ مُحْسِنِيْنَۗ ١٦

ākhidhīna
ءَاخِذِينَ
alırlar
مَآ
şeyi
ātāhum
ءَاتَىٰهُمْ
kendilerine verdiği
rabbuhum
رَبُّهُمْۚ
Rablerinin
innahum
إِنَّهُمْ
çünkü onlar
kānū
كَانُوا۟
idiler
qabla
قَبْلَ
önce
dhālika
ذَٰلِكَ
bundan
muḥ'sinīna
مُحْسِنِينَ
güzel davranan
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı. ([51] Zariyat: 16)
Tefsir
17

كَانُوْا قَلِيْلًا مِّنَ الَّيْلِ مَا يَهْجَعُوْنَ ١٧

kānū
كَانُوا۟
idiler
qalīlan
قَلِيلًا
pek az
mina al-layli
مِّنَ ٱلَّيْلِ
geceleri
mā yahjaʿūna
مَا يَهْجَعُونَ
uyuyor(lar)
Onlar, geceleri az uyuyanlardı. ([51] Zariyat: 17)
Tefsir
18

وَبِالْاَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُوْنَ ١٨

wabil-asḥāri
وَبِٱلْأَسْحَارِ
seherlerde
hum
هُمْ
onlar
yastaghfirūna
يَسْتَغْفِرُونَ
istiğfar ederlerdi
Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi. ([51] Zariyat: 18)
Tefsir
19

وَفِيْٓ اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّاۤىِٕلِ وَالْمَحْرُوْمِ ١٩

wafī
وَفِىٓ
vardı
amwālihim
أَمْوَٰلِهِمْ
mallarında
ḥaqqun
حَقٌّ
bir hak
lilssāili
لِّلسَّآئِلِ
dilenci için
wal-maḥrūmi
وَٱلْمَحْرُومِ
ve yoksul için
Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi. ([51] Zariyat: 19)
Tefsir
20

وَفِى الْاَرْضِ اٰيٰتٌ لِّلْمُوْقِنِيْنَۙ ٢٠

wafī
وَفِى
ve vardır
l-arḍi
ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
āyātun
ءَايَٰتٌ
nice ibretler
lil'mūqinīna
لِّلْمُوقِنِينَ
kesin inanacaklar için
Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz? ([51] Zariyat: 20)
Tefsir