Skip to content

Suresi Kaf - Page: 2

Qaf

(Q̈āf)

11

رِّزْقًا لِّلْعِبَادِۙ وَاَحْيَيْنَا بِهٖ بَلْدَةً مَّيْتًاۗ كَذٰلِكَ الْخُرُوْجُ ١١

riz'qan
رِّزْقًا
rızıktır
lil'ʿibādi
لِّلْعِبَادِۖ
kullar için
wa-aḥyaynā
وَأَحْيَيْنَا
ve can verdik
bihi
بِهِۦ
onunla (su ile)
baldatan
بَلْدَةً
bir ülkeye
maytan
مَّيْتًاۚ
ölü
kadhālika
كَذَٰلِكَ
işte öyledir
l-khurūju
ٱلْخُرُوجُ
çıkış
Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir. ([50] Kaf: 11)
Tefsir
12

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوْحٍ وَّاَصْحٰبُ الرَّسِّ وَثَمُوْدُ ١٢

kadhabat
كَذَّبَتْ
yalanlamıştı
qablahum
قَبْلَهُمْ
onlardan önce
qawmu
قَوْمُ
kavmi
nūḥin
نُوحٍ
Nuh
wa-aṣḥābu
وَأَصْحَٰبُ
ve halkı
l-rasi
ٱلرَّسِّ
Res
wathamūdu
وَثَمُودُ
ve Semud
Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti. ([50] Kaf: 12)
Tefsir
13

وَعَادٌ وَّفِرْعَوْنُ وَاِخْوَانُ لُوْطٍۙ ١٣

waʿādun
وَعَادٌ
ve Ad
wafir'ʿawnu
وَفِرْعَوْنُ
ve Fir'avn
wa-ikh'wānu
وَإِخْوَٰنُ
ve kardeşleri
lūṭin
لُوطٍ
Lut'un
Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti. ([50] Kaf: 13)
Tefsir
14

وَّاَصْحٰبُ الْاَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍۗ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيْدِ ١٤

wa-aṣḥābu
وَأَصْحَٰبُ
ve halkı
l-aykati
ٱلْأَيْكَةِ
Eyke
waqawmu
وَقَوْمُ
ve kavmi
tubbaʿin
تُبَّعٍۚ
Tubba'
kullun
كُلٌّ
bunların hepsi
kadhaba
كَذَّبَ
yalanlayıp
l-rusula
ٱلرُّسُلَ
elçileri
faḥaqqa
فَحَقَّ
hak ettiler
waʿīdi
وَعِيدِ
tehdidimi
Onlardan önce Nuh milleti, Ressliler, Semud, Ad, Firavun milletleri, Lut'un kardeşleri, Eykeliler, Tubba milleti de yalanlamışlardı; evet bunların hepsi peygamberleri yalanlamışlardı da tehdidim gerçekleşmişti. ([50] Kaf: 14)
Tefsir
15

اَفَعَيِيْنَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِۗ بَلْ هُمْ فِيْ لَبْسٍ مِّنْ خَلْقٍ جَدِيْدٍ ࣖ ١٥

afaʿayīnā
أَفَعَيِينَا
aciz mi kaldık?
bil-khalqi
بِٱلْخَلْقِ
yaratışta
l-awali
ٱلْأَوَّلِۚ
ilk
bal
بَلْ
doğrusu
hum
هُمْ
onlar
فِى
içindedirler
labsin
لَبْسٍ
kuşku
min khalqin
مِّنْ خَلْقٍ
bir yaratmadan
jadīdin
جَدِيدٍ
yeni
Biz ilk yaratışta yorulduk mu? Hayır; onlar yeniden yaratılmaktan şüphe etmektedirler. ([50] Kaf: 15)
Tefsir
16

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهٖ نَفْسُهٗ ۖوَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيْدِ ١٦

walaqad
وَلَقَدْ
ve andolsun
khalaqnā
خَلَقْنَا
biz yarattık
l-insāna
ٱلْإِنسَٰنَ
insanı
wanaʿlamu
وَنَعْلَمُ
ve biliriz
مَا
ne
tuwaswisu
تُوَسْوِسُ
fısıldadığını
bihi
بِهِۦ
ona
nafsuhu
نَفْسُهُۥۖ
nefsinin
wanaḥnu
وَنَحْنُ
çünkü biz
aqrabu
أَقْرَبُ
daha yakınız
ilayhi
إِلَيْهِ
ona
min ḥabli l-warīdi
مِنْ حَبْلِ ٱلْوَرِيدِ
şah damarından
And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız. ([50] Kaf: 16)
Tefsir
17

اِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيٰنِ عَنِ الْيَمِيْنِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيْدٌ ١٧

idh
إِذْ
o zaman
yatalaqqā
يَتَلَقَّى
kaydetmektedir
l-mutalaqiyāni
ٱلْمُتَلَقِّيَانِ
iki alıcı (melek)
ʿani l-yamīni
عَنِ ٱلْيَمِينِ
onun sağında
waʿani
وَعَنِ
ve
l-shimāli
ٱلشِّمَالِ
solunda
qaʿīdun
قَعِيدٌ
oturan
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler. ([50] Kaf: 17)
Tefsir
18

مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَقِيْبٌ عَتِيْدٌ ١٨

mā yalfiẓu
مَّا يَلْفِظُ
söylemez
min
مِن
hiçbir
qawlin
قَوْلٍ
söz
illā
إِلَّا
olmadan
ladayhi
لَدَيْهِ
yanında
raqībun
رَقِيبٌ
gözetleyiciler
ʿatīdun
عَتِيدٌ
hazır bulunan
Sağında ve solunda, onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zaptederler. ([50] Kaf: 18)
Tefsir
19

وَجَاۤءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ۗذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَحِيْدُ ١٩

wajāat
وَجَآءَتْ
ve geldi
sakratu
سَكْرَةُ
sarhoşluğu
l-mawti
ٱلْمَوْتِ
ölüm
bil-ḥaqi
بِٱلْحَقِّۖ
gerçekten
dhālika
ذَٰلِكَ
işte bu
مَا
şeydir
kunta
كُنتَ
senin olduğun
min'hu
مِنْهُ
ondan
taḥīdu
تَحِيدُ
kaçmış
Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir. ([50] Kaf: 19)
Tefsir
20

وَنُفِخَ فِى الصُّوْرِۗ ذٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيْدِ ٢٠

wanufikha
وَنُفِخَ
ve üflendi
fī l-ṣūri
فِى ٱلصُّورِۚ
Sur'a
dhālika
ذَٰلِكَ
işte bu
yawmu
يَوْمُ
gündür
l-waʿīdi
ٱلْوَعِيدِ
kendisine karşı uyarılan
Sura üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür. ([50] Kaf: 20)
Tefsir