Skip to content

Kuran-i Kerim Suresi Maide ayet 41

Qur'an Surah Al-Ma'idah Verse 41

Maide [5]: 41 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)

۞ يٰٓاَيُّهَا الرَّسُوْلُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِيْنَ يُسَارِعُوْنَ فِى الْكُفْرِ مِنَ الَّذِيْنَ قَالُوْٓا اٰمَنَّا بِاَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوْبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِيْنَ هَادُوْا ۛ سَمّٰعُوْنَ لِلْكَذِبِ سَمّٰعُوْنَ لِقَوْمٍ اٰخَرِيْنَۙ لَمْ يَأْتُوْكَ ۗ يُحَرِّفُوْنَ الْكَلِمَ مِنْۢ بَعْدِ مَوَاضِعِهٖۚ يَقُوْلُوْنَ اِنْ اُوْتِيْتُمْ هٰذَا فَخُذُوْهُ وَاِنْ لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوْا ۗوَمَنْ يُّرِدِ اللّٰهُ فِتْنَتَهٗ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهٗ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔا ۗ اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُّطَهِّرَ قُلُوْبَهُمْ ۗ لَهُمْ فِى الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖوَّلَهُمْ فِى الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيْمٌ (المائدة : ٥)

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
O!
Ey
l-rasūlu
ٱلرَّسُولُ
Messenger!
Elçi
lā yaḥzunka
لَا يَحْزُنكَ
Let not grieve you
seni üzmesin
alladhīna
ٱلَّذِينَ
those who
kimseler
yusāriʿūna
يُسَٰرِعُونَ
hasten
yarış eden(ler)
fī l-kuf'ri
فِى ٱلْكُفْرِ
in (to) [the] disbelief
küfürde
mina alladhīna
مِنَ ٱلَّذِينَ
of those who
onlar ki
qālū
قَالُوٓا۟
said
derler
āmannā
ءَامَنَّا
"We believe"
inandık
bi-afwāhihim
بِأَفْوَٰهِهِمْ
with their mouths
ağızlariyle
walam tu'min
وَلَمْ تُؤْمِن
and not believe
inanmamış iken
qulūbuhum
قُلُوبُهُمْۛ
their hearts
kalbleri
wamina
وَمِنَ
and from
ve arasında
alladhīna
ٱلَّذِينَ
those who
olanlar
hādū
هَادُوا۟ۛ
(are) Jews
yahudi(ler)
sammāʿūna
سَمَّٰعُونَ
They (are) listeners
kulak verirler
lil'kadhibi
لِلْكَذِبِ
to falsehood
yalana
sammāʿūna
سَمَّٰعُونَ
(and) listeners
kulak verirler
liqawmin
لِقَوْمٍ
for people
bir kavme
ākharīna
ءَاخَرِينَ
other
başka
lam yatūka
لَمْ يَأْتُوكَۖ
(who have) not come to you
sana gelmemiş olan
yuḥarrifūna
يُحَرِّفُونَ
They distort
onlar kaydırırlar
l-kalima
ٱلْكَلِمَ
the words
kelimeleri
min baʿdi
مِنۢ بَعْدِ
from after
bazısının
mawāḍiʿihi
مَوَاضِعِهِۦۖ
their context
yerlerinden
yaqūlūna
يَقُولُونَ
saying
derler
in
إِنْ
"If
eğer
ūtītum
أُوتِيتُمْ
you are given
size verilirse
hādhā
هَٰذَا
this
bu
fakhudhūhu
فَخُذُوهُ
[so] take it
alın
wa-in
وَإِن
but if
ve eğer
lam tu'tawhu
لَّمْ تُؤْتَوْهُ
not you are given it
verilmezse
fa-iḥ'dharū
فَٱحْذَرُوا۟ۚ
then beware"
sakının
waman
وَمَن
And (for) whom
ve birini
yuridi
يُرِدِ
intends
isterse
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
Allah
fit'natahu
فِتْنَتَهُۥ
his trial
şaşırtmak
falan tamlika
فَلَن تَمْلِكَ
then never will you have power
sen yapamazsın
lahu
لَهُۥ
for him
onun için
mina
مِنَ
against
karşı
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
Allah'a
shayan
شَيْـًٔاۚ
anything
hiçbir şey
ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
Those
işte onlar
alladhīna
ٱلَّذِينَ
(are) the ones
o kimseler ki
lam yuridi
لَمْ يُرِدِ
never will intend
istememiştir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
Allah
an yuṭahhira
أَن يُطَهِّرَ
that He purifies
temizlemesini
qulūbahum
قُلُوبَهُمْۚ
their hearts
kalblerini
lahum
لَهُمْ
For them
onlar için vardır
fī l-dun'yā
فِى ٱلدُّنْيَا
in the world
dünyada
khiz'yun
خِزْىٌۖ
(is) disgrace
rezillik
walahum
وَلَهُمْ
and for them
ve onlar için vardır
fī l-ākhirati
فِى ٱلْءَاخِرَةِ
in the Hereafter
ahirette de
ʿadhābun
عَذَابٌ
(is) a punishment
bir azab
ʿaẓīmun
عَظِيمٌ
great
büyük

Transliteration:

Yaaa ayyuhar Rasoolu laa yahzukal lazeena yusaa ri'oona fil kufri minal lazeena qaaloo aamannaa bi afwaahihim wa lam tu'min quloobuhum; wa minal lazeena haadoo sammaa'oona lilkazibi sammaa'oona liqawmin aakhareena lam yaatooka yuharifoonal kalima mim ba'di mawaadi'ihee yaqooloona in ooteetum haazaa fakhuzoohu wa il lam tu'tawhu fahzaroo; wa many-yuridil laahu fitnatahoo falan tamlika lahoo minal laahi shai'aa; ulaaa 'ikal lazeena lam yuridil laahu any-yutahhira quloobahum; lahum fid dunyaa khizyunw wa lahum fil Aakhirati'azaabun 'azeem (QS. al-Māʾidah:41)

English Sahih International:

O Messenger, let them not grieve you who hasten into disbelief of those who say, "We believe" with their mouths, but their hearts believe not, and from among the Jews. [They are] avid listeners to falsehood, listening to another people who have not come to you. They distort words beyond their [proper] places [i.e., usages], saying, "If you are given this, take it; but if you are not given it, then beware." But he for whom Allah intends fitnah – never will you possess [power to do] for him a thing against Allah. Those are the ones for whom Allah does not intend to purify their hearts. For them in this world is disgrace, and for them in the Hereafter is a great punishment. (QS. Al-Ma'idah, Ayah 41)

Diyanet Isleri:

Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır. (Maide, ayet 41)

Abdulbaki Gölpınarlı

Ey Peygamber, ağızlarıyla inandık diyen, fakat yürekleriyle inanmayanlardan ve Yahudilerden, boyuna kafirliğe koşuşanlar, seni mahzun etmesin. Onlar, sözleri, yalan söylemek için boyuna dinleyip dururlar, senin yanına gelmemiş olan bir başka kavim için dinlerler boyuna. Onlar, sözlerin bazısının yerlerini değiştirirler de size şu tarzda fetva verilirse derler, kabul edin, verilmezse çekinin kabul etmekten ve Allah, kime azab etmek isterse sen, Allah'ın isteğine karşı o adama hiçbir şey yapamazsın. Onlar, öyle kişilerdir ki Allah, yüreklerini temizlemeyi murad etmemiştir. Onlar içindir dünya da horluk ve onlar içindir ahirette pek büyük bir azap.

Adem Uğur

Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah´a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah´ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

Ali Bulaç

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

Ali Fikri Yavuz

Ey şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle (münafıklarla) Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, casusluk edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler: “- Eğer size şu (fetva) verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah’dan hiç bir şeye sahip olamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir perişanlık, âhirette de büyük bir azab vardır.

Celal Yıldırım

Ey Peygamber! Ağızlarıyla İnandık deyip kalbleri inanmayanlarla Yahudilerden küfre koşuşanlar seni üzmesin. Onlar yalana iyice kulak verir, sana gelmeyen bir topluluktan yana kulak kabartıp casusluk yaparlar ; kelimeleri yerine konulmuşken kaydırıp değiştirirler de, «size bu anlamda (bir hüküm) verirlerse alın, böyle vermezlerse kaçının !» derler. Allah kimin fitne içinde kalmasını dilerse artık onun için Allah´tan (doğru yolu bulmasına) hiçbir şey ile sahip olamazsın. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalblerini temizlemeyi dilememiştir. Dünya´da onlar için aşağılık ve rüsvaylık, Âhirette de onlara büyük bir azâb vardır.

Diyanet Vakfı

Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

Edip Yüksel

Ağızlarıyla "İnandık," dedikleri halde kalpleriyle inanmıyanların inkarcılıktaki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerin bir grubu var ki yalana kulak veriyor, seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimelerin anlamını kaydırıp. "Size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının," diyorlar. ALLAH birini şaşırtmak isterse ALLAH'a karşı kimse ona yardım edemez. İşte onlar, ALLAH'ın kalplerini temizlemeyi dilemediği kişiler. Onlar için dünyada aşağılanma, ve ahirette de büyük bir azap var.

Elmalılı Hamdi Yazır

Ey peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.

Fizilal-il Kuran

Ey peygamber, kalpleri iman etmediği halde ağızdan «inandık» diyenler ile yahudilerden oluşmuş küfür yarışçılarının tutumu seni üzmesin. Bunlar körü körüne yalana kanarlar ve senin karşına çıkmayan bir grubun sözlerini tutarlar. Onlar da kelimelerin anlamlarını çarpıtan ve «size şöyle bir fetva verilerse ona uyun, eğer başka bir fetva verilirse ona kulak asmayın» diyen kimselerdir. Eğer Allah birini saptırmayı dilerse sen Allah´a karşı onun için hiç bir şey yapamazsın. İşte bunlar, Allah kalplerini arıtmayı dilememiştir. Onlar için dünyada perişanlık vardır, ahirette de onları ağır bir azap beklemektedir.

Gültekin Onan

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerle Yahudiler´den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar. "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Tanrı kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Tanrı´dan hiç birşeye malik olamazsın. İşte onlar, Tanrı´nın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.

Hasan Basri Çantay

Ey peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle «İnandık» diyen (münafık) larla Yahudilerden o küfr içinde (alabildiğine) koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden (kimse) lerdir. Kelimeleri (Allah tarafından) yerlerine konuldukdan sonra (tutub) bir tarafa atarlar onlar, «Eğer size şu (fetva) verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekden) çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde ederse artık sen Allahın ona âid (meşiyyetini) önlemiye hiç bir vech ile muktedir olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerini temizlemek dilememişdir. Dünyâda hor ve hakıyr olmak onların hakkıdır. Âhiretde de onlara pek büyük bir azâb vardır.

İbni Kesir

Ey peygamber; ağızlarıyla inandık dedikleri halde kalbleriyle inanmayanlardan, yahudi olanlardan, yalan kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir kavmin sözünü dnleyenlerden küfre koşanlar, sen, üzmesin. Sözlerin yerlerini değiştirirler de; size bu verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah, kimin de fitneye düşmesini isterse; onun için senin Allah´a karşı hiçbir şeye gücün yetmez. İşte onlar; Allah´ın kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada rüsvaylık, onlaradır. Ve onlar için ahirette, büyük bir azab vardır.

İskender Ali Mihr

Ey Resûl! Ağızlarıyla iman ettik deyip, kalpleri iman etmeyenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Ve yahudilerden dinleyenlerin bir kısmı, sana gelmeyen başka bir kavme yalan söylemek için dinleyenlerdir. Kelimeleri sonradan yerlerinden kaydırıp, değiştirirler ve: “Eğer size bu verilirse o zaman onu alın, eğer (böyle) verilmezse o taktirde kaçının.” derler. Ve Allâh, kimin fitne içinde kalmasını dilerse, artık sen, onun için Allâh´tan birşeye asla mani olacak değilsin. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allâh, onların kalplerini temizlemeyi dilemez. Onlar için, dünyada bir rezillik vardır, ahirette de onlara “büyük azap” vardır.

Muhammed Esed

Ey Peygamber! Hakikati inkarda birbirleriyle yarışanlardan dolayı üzülme: şu, ağızlarıyla "Biz inanıyoruz!" diyen, halbuki kalben inanmayanlardan ve her türlü yalanı can kulağıyla dinleyen ve (aydınlanmak için) sana gelmek yerine başka insanlara kulak veren Yahudilerden. Onlar, (vahyedilen) sözleri asıl bağlamlarından kopararak anlamlarını çarpıtırlar ve "Eğer size şöyle şöyle (bir öğreti) verilirse onu kabul edin; ama verilmezse uzak durun!" derler. (Onlara bakıp üzülme,) çünkü Allah, bir kişinin kötülüğe meyletmesini dilemişse Allahın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde mani olamazsın. İşte onlar kalplerini Allahın temizlemek istemedikleridir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da korkunç bir azap bekler;

Muslim Shahin

Ey Rasûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla «inandık» diyen (münafık) lerin ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar ( ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; (Tevrât'taki) kelimeleri (anlayıp aklettikten sonra) yerlerinden kaydırıp değiştirirler. «Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen

Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki: «Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap vardır.

Rowwad Translation Center

Ey Peygamber! Kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “İman ettik” diyerek küfürde yarışanlar, seni üzmesin. Yahudilerden yalana kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir topluluk hesabına seni dinleyenler kelimeleri (konuldukları) yerlerinden tahrif ederler. Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının, derler. Allah’ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.

Şaban Piriş

- Ey peygamber, kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “iman ettik” diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenlerden ve sana gelmeyen başka bir toplum hesabına casusluk yapanlardan küfre koşturanlar seni üzmesin. Kelimeleri asıl anlamlarından saptıranlar da: - Bu fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah’ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

Shaban Britch

Ey Peygamber! Kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “İman ettik” diyerek küfürde yarışanlar, seni üzmesin. Yahudilerden yalana kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir topluluk hesabına seni dinleyenler kelimeleri (konuldukları) yerlerinden/anlamlarından tahrif ederler. Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının, derler. Allah’ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

Suat Yıldırım

Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “iman ettik.” diyen münafıklarla, Yahudilerden kâfirlikte yarışanlar seni üzmesin.Zira onlar yalancılık etmek için dinlerler. Senin yanında olmayan bir grup hesabına casusluk için dinlerler. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. “Size şu fetva verilirse onu kabul edin, o verilmezse onu kabul etmekten geri durun” derler.Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun lehinde Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın.Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini arındırmak istememiştir. Onların hakkı dünyada rüsvaylık olduğu gibi, âhirette de müthiş bir cezadır. [2,75; 4,46] {KM, İşaya 29,13. Matta 15,8; Markos 7,6}

Süleyman Ateş

Ey Elçi, ağızlariyle "inandık" dedikleri halde kalbleri inanmamış olanlar arasında küfürde yarış edenler seni üzmesin. yahudiler arasında da yalana kulak veren, sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırırlar: "Eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının!" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın, kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.

Tefhim-ul Kuran

Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla «inandık» diyenlerle Yahudiler´den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar) dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, «Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının» derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah´tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah´ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azab vardır.

Yaşar Nuri Öztürk

Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.