Skip to content

Suresi Fussilet - Kelime kelime

Fussilat

(Fuṣṣilat)

bismillaahirrahmaanirrahiim
1

حٰمۤ ۚ ١

hha-meem
حمٓ
Hâ Mîm
Ha, Mim. ([41] Fussilet: 1)
Tefsir
2

تَنْزِيْلٌ مِّنَ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيْمِ ۚ ٢

tanzīlun
تَنزِيلٌ
indirilmiştir
mina l-raḥmāni
مِّنَ ٱلرَّحْمَٰنِ
Rahmandan
l-raḥīmi
ٱلرَّحِيمِ
Rahim(den)
Bu Kitap, merhametli olan Allah katından indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyarıcı olmak üzere Arapça okunarak, ayetleri uzun uzun açıklanmıştır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, onlar işitmezler de: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır; istediğini yap, biz de yapacağız" derler. ([41] Fussilet: 2)
Tefsir
3

كِتٰبٌ فُصِّلَتْ اٰيٰتُهٗ قُرْاٰنًا عَرَبِيًّا لِّقَوْمٍ يَّعْلَمُوْنَۙ ٣

kitābun
كِتَٰبٌ
bir Kitaptır
fuṣṣilat
فُصِّلَتْ
açıklanmış
āyātuhu
ءَايَٰتُهُۥ
ayetleri
qur'ānan
قُرْءَانًا
okunan
ʿarabiyyan
عَرَبِيًّا
Arapça
liqawmin
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
yaʿlamūna
يَعْلَمُونَ
bilen
Bu Kitap, merhametli olan Allah katından indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyarıcı olmak üzere Arapça okunarak, ayetleri uzun uzun açıklanmıştır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, onlar işitmezler de: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır; istediğini yap, biz de yapacağız" derler. ([41] Fussilet: 3)
Tefsir
4

بَشِيْرًا وَّنَذِيْرًاۚ فَاَعْرَضَ اَكْثَرُهُمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُوْنَ ٤

bashīran
بَشِيرًا
müjdeleyici olarak
wanadhīran
وَنَذِيرًا
ve uyarıcı olarak
fa-aʿraḍa
فَأَعْرَضَ
fakat yüz çevirmiştir
aktharuhum
أَكْثَرُهُمْ
çokları
fahum
فَهُمْ
onlar
lā yasmaʿūna
لَا يَسْمَعُونَ
işitmezler
Bu Kitap, merhametli olan Allah katından indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyarıcı olmak üzere Arapça okunarak, ayetleri uzun uzun açıklanmıştır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, onlar işitmezler de: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır; istediğini yap, biz de yapacağız" derler. ([41] Fussilet: 4)
Tefsir
5

وَقَالُوْا قُلُوْبُنَا فِيْٓ اَكِنَّةٍ مِّمَّا تَدْعُوْنَآ اِلَيْهِ وَفِيْٓ اٰذَانِنَا وَقْرٌ وَّمِنْۢ بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ اِنَّنَا عٰمِلُوْنَ ٥

waqālū
وَقَالُوا۟
ve dediler ki
qulūbunā
قُلُوبُنَا
kalblerimiz
فِىٓ
içinde var
akinnatin
أَكِنَّةٍ
kılıflar
mimmā
مِّمَّا
şeye karşı
tadʿūnā
تَدْعُونَآ
bizi çağırdığın
ilayhi
إِلَيْهِ
kendisine
wafī
وَفِىٓ
ve var
ādhāninā
ءَاذَانِنَا
kulaklarımızda
waqrun
وَقْرٌ
bir ağırlık
wamin
وَمِنۢ
ve
bayninā
بَيْنِنَا
bizim aramızda var
wabaynika
وَبَيْنِكَ
ve senin aranda
ḥijābun
حِجَابٌ
bir perde
fa-iʿ'mal
فَٱعْمَلْ
sen (istediğini) yap
innanā
إِنَّنَا
elbette biz de
ʿāmilūna
عَٰمِلُونَ
yapıyoruz
Bu Kitap, merhametli olan Allah katından indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyarıcı olmak üzere Arapça okunarak, ayetleri uzun uzun açıklanmıştır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, onlar işitmezler de: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır; istediğini yap, biz de yapacağız" derler. ([41] Fussilet: 5)
Tefsir
6

قُلْ اِنَّمَآ اَنَا۟ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوْحٰىٓ اِلَيَّ اَنَّمَآ اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَّاحِدٌ فَاسْتَقِيْمُوْٓا اِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوْهُ ۗوَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِيْنَۙ ٦

qul
قُلْ
de ki
innamā
إِنَّمَآ
elbette
anā
أَنَا۠
ben
basharun
بَشَرٌ
bir insanım
mith'lukum
مِّثْلُكُمْ
sizin gibi
yūḥā
يُوحَىٰٓ
vahyediliyor
ilayya
إِلَىَّ
bana
annamā
أَنَّمَآ
elbette
ilāhukum
إِلَٰهُكُمْ
tanrınızın
ilāhun
إِلَٰهٌ
tanrı olduğu
wāḥidun
وَٰحِدٌ
bir tek
fa-is'taqīmū
فَٱسْتَقِيمُوٓا۟
artık doğrulun
ilayhi
إِلَيْهِ
O'na
wa-is'taghfirūhu
وَٱسْتَغْفِرُوهُۗ
ve O'ndan mağfiret dileyin
wawaylun
وَوَيْلٌ
vay haline
lil'mush'rikīna
لِّلْمُشْرِكِينَ
ortak koşanların
Onlara söyle: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana, tanrınızın tek bir Tanrı olduğu vahyolunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan bağışlanma dileyin; vay ortak koşanlara!" ([41] Fussilet: 6)
Tefsir
7

الَّذِيْنَ لَا يُؤْتُوْنَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كٰفِرُوْنَ ٧

alladhīna
ٱلَّذِينَ
onlar ki
lā yu'tūna
لَا يُؤْتُونَ
vermezler
l-zakata
ٱلزَّكَوٰةَ
zekat
wahum
وَهُم
ve onlar
bil-ākhirati
بِٱلْءَاخِرَةِ
ahireti
hum
هُمْ
onlar
kāfirūna
كَٰفِرُونَ
inkar ederler
Onlar zekat vermezler; ahireti inkar edenler de yalnız onlardır. ([41] Fussilet: 7)
Tefsir
8

اِنَّ الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا وَعَمِلُوا الصّٰلِحٰتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُوْنٍ ࣖ ٨

inna
إِنَّ
şüphesiz
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
iman eden(ler)
waʿamilū
وَعَمِلُوا۟
ve yapanlar
l-ṣāliḥāti
ٱلصَّٰلِحَٰتِ
iyi işler
lahum
لَهُمْ
onlar için vardır
ajrun
أَجْرٌ
bir mükafat
ghayru
غَيْرُ
olmaksızın
mamnūnin
مَمْنُونٍ
kesinti
Doğrusu inanıp yararlı iş işleyenlere, onlara kesintisiz bir ecir vardır. ([41] Fussilet: 8)
Tefsir
9

۞ قُلْ اَىِٕنَّكُمْ لَتَكْفُرُوْنَ بِالَّذِيْ خَلَقَ الْاَرْضَ فِيْ يَوْمَيْنِ وَتَجْعَلُوْنَ لَهٗٓ اَنْدَادًا ۗذٰلِكَ رَبُّ الْعٰلَمِيْنَ ۚ ٩

qul
قُلْ
de ki
a-innakum
أَئِنَّكُمْ
siz mi?
latakfurūna
لَتَكْفُرُونَ
inkar ediyorsunuz
bi-alladhī khalaqa
بِٱلَّذِى خَلَقَ
yaratanı
l-arḍa
ٱلْأَرْضَ
arzı
فِى
içinde
yawmayni
يَوْمَيْنِ
iki gün
watajʿalūna
وَتَجْعَلُونَ
ve koşuyorsunuz
lahu
لَهُۥٓ
O'na
andādan
أَندَادًاۚ
eşler
dhālika
ذَٰلِكَ
O
rabbu
رَبُّ
Rabbidir
l-ʿālamīna
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin
"Siz yeri iki günde yaratanı mı inkar ediyor ve O'na eşler koşuyorsunuz! O, alemlerin Rabbidir" de. ([41] Fussilet: 9)
Tefsir
10

وَجَعَلَ فِيْهَا رَوَاسِيَ مِنْ فَوْقِهَا وَبٰرَكَ فِيْهَا وَقَدَّرَ فِيْهَآ اَقْوَاتَهَا فِيْٓ اَرْبَعَةِ اَيَّامٍۗ سَوَاۤءً لِّلسَّاۤىِٕلِيْنَ ١٠

wajaʿala
وَجَعَلَ
ve yaptı
fīhā
فِيهَا
orada (arzda)
rawāsiya
رَوَٰسِىَ
ağır baskılar
min fawqihā
مِن فَوْقِهَا
üstünden
wabāraka
وَبَٰرَكَ
ve bereketler
fīhā
فِيهَا
orada
waqaddara
وَقَدَّرَ
ve takdir etti
fīhā
فِيهَآ
orada
aqwātahā
أَقْوَٰتَهَا
gıdalarını
فِىٓ
içinde
arbaʿati
أَرْبَعَةِ
dört
ayyāmin
أَيَّامٍ
gün
sawāan
سَوَآءً
eşit olarak
lilssāilīna
لِّلسَّآئِلِينَ
arayıp soranlar için
Yeryüzüne üstünden ağır baskılar (dağlar) yerleştirdi, onu bereketli kıldı; arayıp soranlar için gıdalarını tam (toplam) dört gün içinde yetiştirmesi kanununu koydu (takdir etti). ([41] Fussilet: 10)
Tefsir