Skip to content

Suresi Nisa - Kelime kelime

An-Nisa

(an-Nisāʾ)

bismillaahirrahmaanirrahiim
1

يٰٓاَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوْا رَبَّكُمُ الَّذِيْ خَلَقَكُمْ مِّنْ نَّفْسٍ وَّاحِدَةٍ وَّخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثِيْرًا وَّنِسَاۤءً ۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذِيْ تَسَاۤءَلُوْنَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَ ۗ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيْبًا ١

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
Ey
l-nāsu
ٱلنَّاسُ
insanlar
ittaqū
ٱتَّقُوا۟
korkun
rabbakumu
رَبَّكُمُ
Rabbinizden
alladhī
ٱلَّذِى
o ki
khalaqakum
خَلَقَكُم
sizi yarattı
min nafsin
مِّن نَّفْسٍ
bir nefisten
wāḥidatin
وَٰحِدَةٍ
bir tek
wakhalaqa
وَخَلَقَ
ve yarattı
min'hā
مِنْهَا
ondan
zawjahā
زَوْجَهَا
eşini
wabatha
وَبَثَّ
ve üretti
min'humā
مِنْهُمَا
ikisinden
rijālan
رِجَالًا
erkekler
kathīran
كَثِيرًا
birçok
wanisāan
وَنِسَآءًۚ
ve kadınlar
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
ve sakının
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
alladhī
ٱلَّذِى
o ki
tasāalūna
تَسَآءَلُونَ
birbirinizden dilekte bulunduğunuz
bihi
بِهِۦ
adına
wal-arḥāma
وَٱلْأَرْحَامَۚ
ve akrabalık(bağlarını kırmak)tan
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
kāna ʿalaykum
كَانَ عَلَيْكُمْ
sizin üzerinizde
raqīban
رَقِيبًا
gözetleyicidir
Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizliktende sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. ([4] Nisa: 1)
Tefsir
2

وَاٰتُوا الْيَتٰمٰىٓ اَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَبِيْثَ بِالطَّيِّبِ ۖ وَلَا تَأْكُلُوْٓا اَمْوَالَهُمْ اِلٰٓى اَمْوَالِكُمْ ۗ اِنَّهٗ كَانَ حُوْبًا كَبِيْرًا ٢

waātū
وَءَاتُوا۟
ve verin
l-yatāmā
ٱلْيَتَٰمَىٰٓ
öksüzlere
amwālahum
أَمْوَٰلَهُمْۖ
mallarını
walā tatabaddalū
وَلَا تَتَبَدَّلُوا۟
değiştirmeyin
l-khabītha
ٱلْخَبِيثَ
pis olanı
bil-ṭayibi
بِٱلطَّيِّبِۖ
temiz olanla
walā takulū
وَلَا تَأْكُلُوٓا۟
yemeyin
amwālahum
أَمْوَٰلَهُمْ
onların mallarını
ilā
إِلَىٰٓ
katarak
amwālikum
أَمْوَٰلِكُمْۚ
sizin mallarınıza
innahu
إِنَّهُۥ
çünkü bu
kāna ḥūban
كَانَ حُوبًا
bir günahtır
kabīran
كَبِيرًا
büyük
Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin, onların mallariyle kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur. ([4] Nisa: 2)
Tefsir
3

وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُقْسِطُوْا فِى الْيَتٰمٰى فَانْكِحُوْا مَا طَابَ لَكُمْ مِّنَ النِّسَاۤءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبٰعَ ۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوْا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ ۗ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَلَّا تَعُوْلُوْاۗ ٣

wa-in
وَإِنْ
şayet
khif'tum
خِفْتُمْ
korkarsanız
allā tuq'siṭū
أَلَّا تُقْسِطُوا۟
adaleti sağlayamıyacağınızdan
فِى
hakkında
l-yatāmā
ٱلْيَتَٰمَىٰ
öksüz(kızlar)
fa-inkiḥū
فَٱنكِحُوا۟
alın
مَا
olan
ṭāba
طَابَ
helal
lakum
لَكُم
size
mina l-nisāi
مِّنَ ٱلنِّسَآءِ
kadınlardan
mathnā
مَثْنَىٰ
ikişer
wathulātha
وَثُلَٰثَ
ve üçer
warubāʿa
وَرُبَٰعَۖ
ve dörder
fa-in
فَإِنْ
yine
khif'tum
خِفْتُمْ
korkarsanız
allā taʿdilū
أَلَّا تَعْدِلُوا۟
adalet yapamayacağınızdan
fawāḥidatan
فَوَٰحِدَةً
bir tane (alın)
aw
أَوْ
yahut
مَا
şeyle (yetinin)
malakat
مَلَكَتْ
sahip olduğu
aymānukum
أَيْمَٰنُكُمْۚ
ellerinizin
dhālika
ذَٰلِكَ
budur
adnā
أَدْنَىٰٓ
en uygun olan
allā taʿūlū
أَلَّا تَعُولُوا۟
haksızlık etmemeniz için
Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur. ([4] Nisa: 3)
Tefsir
4

وَاٰتُوا النِّسَاۤءَ صَدُقٰتِهِنَّ نِحْلَةً ۗ فَاِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوْهُ هَنِيْۤـًٔا مَّرِيْۤـًٔا ٤

waātū
وَءَاتُوا۟
ve verin
l-nisāa
ٱلنِّسَآءَ
kadınlara
ṣaduqātihinna
صَدُقَٰتِهِنَّ
mehirlerini
niḥ'latan
نِحْلَةًۚ
bir hak olarak
fa-in
فَإِن
eğer
ṭib'na
طِبْنَ
bağışlarlarsa
lakum
لَكُمْ
size
ʿan shayin
عَن شَىْءٍ
bir kısmını
min'hu
مِّنْهُ
ondan
nafsan
نَفْسًا
kendi istekleriyle
fakulūhu
فَكُلُوهُ
onu yeyin
hanīan
هَنِيٓـًٔا
afiyetle
marīan
مَّرِيٓـًٔا
iç huzuruyla
Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. ([4] Nisa: 4)
Tefsir
5

وَلَا تُؤْتُوا السُّفَهَاۤءَ اَمْوَالَكُمُ الَّتِيْ جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ قِيٰمًا وَّارْزُقُوْهُمْ فِيْهَا وَاكْسُوْهُمْ وَقُوْلُوْا لَهُمْ قَوْلًا مَّعْرُوْفًا ٥

walā tu'tū
وَلَا تُؤْتُوا۟
vermeyin
l-sufahāa
ٱلسُّفَهَآءَ
aklı ermezlere
amwālakumu
أَمْوَٰلَكُمُ
mallarınızı
allatī
ٱلَّتِى
ki
jaʿala
جَعَلَ
yapmıştır
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
lakum
لَكُمْ
sizin için
qiyāman
قِيَٰمًا
bir geçim kaynağı
wa-ur'zuqūhum
وَٱرْزُقُوهُمْ
ve onları besleyin
fīhā
فِيهَا
onunla
wa-ik'sūhum
وَٱكْسُوهُمْ
ve giydirin
waqūlū
وَقُولُوا۟
ve söyleyin
lahum
لَهُمْ
onlara
qawlan
قَوْلًا
söz
maʿrūfan
مَّعْرُوفًا
güzel
Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. ([4] Nisa: 5)
Tefsir
6

وَابْتَلُوا الْيَتٰمٰى حَتّٰىٓ اِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَۚ فَاِنْ اٰنَسْتُمْ مِّنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُوْٓا اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ ۚ وَلَا تَأْكُلُوْهَآ اِسْرَافًا وَّبِدَارًا اَنْ يَّكْبَرُوْا ۗ وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ ۚ وَمَنْ كَانَ فَقِيْرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوْفِ ۗ فَاِذَا دَفَعْتُمْ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ فَاَشْهِدُوْا عَلَيْهِمْ ۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَسِيْبًا ٦

wa-ib'talū
وَٱبْتَلُوا۟
deneyin
l-yatāmā
ٱلْيَتَٰمَىٰ
öksüzleri
ḥattā
حَتَّىٰٓ
kadar
idhā balaghū
إِذَا بَلَغُوا۟
varıncaya
l-nikāḥa
ٱلنِّكَاحَ
nikah (çağına)
fa-in
فَإِنْ
eğer
ānastum
ءَانَسْتُم
görürseniz
min'hum
مِّنْهُمْ
onlarda
rush'dan
رُشْدًا
bir olgunluk
fa-id'faʿū
فَٱدْفَعُوٓا۟
hemen verin
ilayhim
إِلَيْهِمْ
kendilerine
amwālahum
أَمْوَٰلَهُمْۖ
mallarını
walā takulūhā
وَلَا تَأْكُلُوهَآ
yemeğe kalkmayın
is'rāfan
إِسْرَافًا
israf ile
wabidāran
وَبِدَارًا
ve tez elden
an yakbarū
أَن يَكْبَرُوا۟ۚ
büyüyüp (geri alacaklar) diye
waman
وَمَن
ve kimse
kāna
كَانَ
olan
ghaniyyan
غَنِيًّا
zengin
falyastaʿfif
فَلْيَسْتَعْفِفْۖ
çekinsin
waman
وَمَن
ve kimse de
kāna
كَانَ
olan
faqīran
فَقِيرًا
yoksul
falyakul
فَلْيَأْكُلْ
yesin
bil-maʿrūfi
بِٱلْمَعْرُوفِۚ
uygun şekilde
fa-idhā
فَإِذَا
zaman da
dafaʿtum
دَفَعْتُمْ
geri verdiğiniz
ilayhim
إِلَيْهِمْ
onlara
amwālahum
أَمْوَٰلَهُمْ
mallarını
fa-ashhidū
فَأَشْهِدُوا۟
şahid bulundurun
ʿalayhim
عَلَيْهِمْۚ
yanlarında
wakafā
وَكَفَىٰ
yeter
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah
ḥasīban
حَسِيبًا
hesapçı olarak
Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter. ([4] Nisa: 6)
Tefsir
7

لِلرِّجَالِ نَصِيْبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدٰنِ وَالْاَقْرَبُوْنَۖ وَلِلنِّسَاۤءِ نَصِيْبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدٰنِ وَالْاَقْرَبُوْنَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ اَوْ كَثُرَ ۗ نَصِيْبًا مَّفْرُوْضًا ٧

lilrrijāli
لِّلرِّجَالِ
erkeklere vardır
naṣībun
نَصِيبٌ
bir pay
mimmā
مِّمَّا
şeylerden
taraka
تَرَكَ
geriye bıraktıkları
l-wālidāni
ٱلْوَٰلِدَانِ
ana babanın
wal-aqrabūna
وَٱلْأَقْرَبُونَ
ve akrabanın
walilnnisāi
وَلِلنِّسَآءِ
ve kadınlara vardır
naṣībun
نَصِيبٌ
bir pay
mimmā
مِّمَّا
şeylerden
taraka
تَرَكَ
geriye bıraktıkları
l-wālidāni
ٱلْوَٰلِدَانِ
ana babanın
wal-aqrabūna
وَٱلْأَقْرَبُونَ
ve akrabanın
mimmā
مِمَّا
olandan
qalla
قَلَّ
az
min'hu
مِنْهُ
ondan
aw
أَوْ
veya
kathura
كَثُرَۚ
çoğundan
naṣīban
نَصِيبًا
bir hisse
mafrūḍan
مَّفْرُوضًا
ayrılmıştır
Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir. ([4] Nisa: 7)
Tefsir
8

وَاِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ اُولُوا الْقُرْبٰى وَالْيَتٰمٰى وَالْمَسٰكِيْنُ فَارْزُقُوْهُمْ مِّنْهُ وَقُوْلُوْا لَهُمْ قَوْلًا مَّعْرُوْفًا ٨

wa-idhā
وَإِذَا
ne zaman
ḥaḍara
حَضَرَ
hazır bulunursa
l-qis'mata
ٱلْقِسْمَةَ
(miras) taksim(in)de
ulū l-qur'bā
أُو۟لُوا۟ ٱلْقُرْبَىٰ
akrabalar
wal-yatāmā
وَٱلْيَتَٰمَىٰ
ve öksüzler
wal-masākīnu
وَٱلْمَسَٰكِينُ
ve yoksullar
fa-ur'zuqūhum
فَٱرْزُقُوهُم
onları rızıklandırın
min'hu
مِّنْهُ
ondan
waqūlū
وَقُولُوا۟
ve söyleyin
lahum
لَهُمْ
onlara
qawlan
قَوْلًا
söz
maʿrūfan
مَّعْرُوفًا
güzel
Taksimde, yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin. ([4] Nisa: 8)
Tefsir
9

وَلْيَخْشَ الَّذِيْنَ لَوْ تَرَكُوْا مِنْ خَلْفِهِمْ ذُرِّيَّةً ضِعٰفًا خَافُوْا عَلَيْهِمْۖ فَلْيَتَّقُوا اللّٰهَ وَلْيَقُوْلُوْا قَوْلًا سَدِيْدًا ٩

walyakhsha
وَلْيَخْشَ
kaygı duyanlar
alladhīna law
ٱلَّذِينَ لَوْ
şayet
tarakū
تَرَكُوا۟
bırakırlarsa
min khalfihim
مِنْ خَلْفِهِمْ
arkalarında
dhurriyyatan
ذُرِّيَّةً
çocuklar
ḍiʿāfan
ضِعَٰفًا
güçsüz
khāfū
خَافُوا۟
çekinsinler
ʿalayhim
عَلَيْهِمْ
onların durumundan
falyattaqū
فَلْيَتَّقُوا۟
korksunlar
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
walyaqūlū
وَلْيَقُولُوا۟
ve söylesinler
qawlan
قَوْلًا
söz
sadīdan
سَدِيدًا
doğru
Arkalarında cılız çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar; dürüst söz söylesinler. ([4] Nisa: 9)
Tefsir
10

اِنَّ الَّذِيْنَ يَأْكُلُوْنَ اَمْوَالَ الْيَتٰمٰى ظُلْمًا اِنَّمَا يَأْكُلُوْنَ فِيْ بُطُوْنِهِمْ نَارًا ۗ وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيْرًا ࣖ ١٠

inna
إِنَّ
şüphesiz
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
yakulūna
يَأْكُلُونَ
yiyen(ler)
amwāla
أَمْوَٰلَ
mallarını
l-yatāmā
ٱلْيَتَٰمَىٰ
öksüzlerin
ẓul'man
ظُلْمًا
zulüm ile
innamā
إِنَّمَا
doğrusu
yakulūna
يَأْكُلُونَ
yemektedirler
fī buṭūnihim
فِى بُطُونِهِمْ
karınlarına
nāran
نَارًاۖ
ateş
wasayaṣlawna
وَسَيَصْلَوْنَ
ve gireceklerdir
saʿīran
سَعِيرًا
çılgın bir ateşe
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır. ([4] Nisa: 10)
Tefsir