Kuran-i Kerim Suresi Sad ayet 20
Qur'an Surah Sad Verse 20
Sad [38]: 20 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)
وَشَدَدْنَا مُلْكَهٗ وَاٰتَيْنٰهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ (ص : ٣٨)
- washadadnā
- وَشَدَدْنَا
- And We strengthened
- güçlendirmiştik
- mul'kahu
- مُلْكَهُۥ
- his kingdom
- onun mülkünü
- waātaynāhu
- وَءَاتَيْنَٰهُ
- and We gave him
- ve kendisine vermiştik
- l-ḥik'mata
- ٱلْحِكْمَةَ
- [the] wisdom
- hikmet
- wafaṣla
- وَفَصْلَ
- and decisive
- ve ayırd edici
- l-khiṭābi
- ٱلْخِطَابِ
- speech
- konuşma
Transliteration:
Wa shadadnaa mulkahoo wa aatainaahul Hikmata wa faslal khitaab(QS. Ṣād:20)
English Sahih International:
And We strengthened his kingdom and gave him wisdom and discernment in speech. (QS. Sad, Ayah 20)
Diyanet Isleri:
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve kesin hüküm selahiyeti vermiştik. (Sad, ayet 20)
Abdulbaki Gölpınarlı
Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona peygamberlik ve gerçekle batılı ayırt ediş bilgisini verdik.
Adem Uğur
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
Ali Bulaç
Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Ali Fikri Yavuz
Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiştik. Kendisine de peygamberlik ile kaza-hüküm ilmini verdik.
Celal Yıldırım
Onun mülk ü saltanatını sağlamlaştırdık; Ona hikmet ve hakkı bâtıldan ayırd etme yeteneği verdik.
Diyanet Vakfı
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
Edip Yüksel
Yönetimini güçlendirdik; ona bilgelik ve çok iyi bir yargılama gücü verdik.
Elmalılı Hamdi Yazır
Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiş ve kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
Fizilal-il Kuran
O´nun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, O´na hikmet ve açık, güzel konuşma yeteneği vermiştik.
Gültekin Onan
Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Hasan Basri Çantay
Onun mülkünü de kuvvetlendirdik. Ona hikmet ve fasl-ı Kitâb verdik.
İbni Kesir
Onun mülkünü pekiştirmiş, kendisine hikmet ve kesin söz söyleme hakkı vermiştik.
İskender Ali Mihr
Ve onun mülkünü (idaresini) güçlendirdik. Ve ona, hikmet ve faslı hitap (hak ile bâtılı ayırıp adaletle hükmetme, hitap etme yeteneği) verdik.
Muhammed Esed
Biz de (buna karşılık) o´nun otoritesini güçlendirmiş ve kararlarında hikmet ve basiret üzere olmasını sağlamıştık.
Muslim Shahin
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
Ömer Nasuhi Bilmen
Ve O´nun mülkünü kuvvetlendirmiştik ve O´na hikmet ve fasl-ı hitap vermiş idik.
Rowwad Translation Center
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve kesin hüküm kabiliyeti vermiştik.
Şaban Piriş
Onun iktidarını güçlendirmiş, ona hikmet ve açık sözlülük vermiştik.
Shaban Britch
Onun (Davud'un) mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmeti ve açık/güzel konuşmayı vermiştik
Suat Yıldırım
Biz onun hakimiyetini güçlendirdik, ona hikmet, nübüvvet, isabetli karar verme ve meramını güzelce ifade etme kabiliyeti verdik.
Süleyman Ateş
Onun mülkünü güçlendirmiştik, kendisine hikmet (peygamberlik, yüksek bilgi, hakkı batıldan ayırma, davaları çözme) ve açık, güzel konuşma (yeteneği) vermiştik.
Tefhim-ul Kuran
Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Yaşar Nuri Öztürk
Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik.