Skip to content

Suresi Sad - Page: 7

Sad

(Ṣād)

61

قَالُوْا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِى النَّارِ ٦١

qālū
قَالُوا۟
dediler
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
man
مَن
kim
qaddama
قَدَّمَ
önümüze getirdiyse
lanā
لَنَا
bizim
hādhā
هَٰذَا
bunu
fazid'hu
فَزِدْهُ
onun artır
ʿadhāban
عَذَابًا
azabını
ḍiʿ'fan
ضِعْفًا
bir kat daha
fī l-nāri
فِى ٱلنَّارِ
ateşteki
"Rabbimiz! Bunu kim başımıza getirdiyse, ateşte onun azabını kat kat artır" derler. ([38] Sad: 61)
Tefsir
62

وَقَالُوْا مَا لَنَا لَا نَرٰى رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُمْ مِّنَ الْاَشْرَارِ ٦٢

waqālū
وَقَالُوا۟
ve dediler
مَا
ne oldu ki?
lanā
لَنَا
bize
lā narā
لَا نَرَىٰ
görmüyoruz
rijālan
رِجَالًا
adamları
kunnā naʿudduhum
كُنَّا نَعُدُّهُم
saydığımız
mina l-ashrāri
مِّنَ ٱلْأَشْرَارِ
kötülerden
Şöyle derler: "Kendilerini dünyada iken kötü saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?" ([38] Sad: 62)
Tefsir
63

اَتَّخَذْنٰهُمْ سِخْرِيًّا اَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْاَبْصَارُ ٦٣

attakhadhnāhum
أَتَّخَذْنَٰهُمْ
hani onları edinirdik
sikh'riyyan
سِخْرِيًّا
alay konusu
am
أَمْ
yoksa
zāghat
زَاغَتْ
kaydı (mı?)
ʿanhumu
عَنْهُمُ
onlardan
l-abṣāru
ٱلْأَبْصَٰرُ
gözler(imiz)
"Onları alaya alırdık; yoksa şimdi gözlere görünmezler mi?" ([38] Sad: 63)
Tefsir
64

اِنَّ ذٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ اَهْلِ النَّارِ ࣖ ٦٤

inna
إِنَّ
mutlaka
dhālika
ذَٰلِكَ
bu
laḥaqqun
لَحَقٌّ
gerçektir
takhāṣumu
تَخَاصُمُ
tartışmasıdır
ahli
أَهْلِ
halkının
l-nāri
ٱلنَّارِ
ateş
İşte cehennemliklerin bu şekilde tartışması gerçektir. ([38] Sad: 64)
Tefsir
65

قُلْ اِنَّمَآ اَنَا۠ مُنْذِرٌ ۖوَّمَا مِنْ اِلٰهٍ اِلَّا اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ ٦٥

qul
قُلْ
de ki
innamā
إِنَّمَآ
ancak
anā
أَنَا۠
ben
mundhirun
مُنذِرٌۖ
bir uyarıcıyım
wamā
وَمَا
ve yoktur
min
مِنْ
hiçbir
ilāhin
إِلَٰهٍ
tanrı
illā
إِلَّا
başka
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah'tan
l-wāḥidu
ٱلْوَٰحِدُ
tek
l-qahāru
ٱلْقَهَّارُ
kahreden
De ki: "Ben sadece bir uyarıcıyım. Gücü her şeye yeten tek Allah'tan başka tanrı yoktur." ([38] Sad: 65)
Tefsir
66

رَبُّ السَّمٰوٰتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيْزُ الْغَفَّارُ ٦٦

rabbu
رَبُّ
Rabbidir
l-samāwāti
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerin
wal-arḍi
وَٱلْأَرْضِ
ve yerin
wamā
وَمَا
ve olanların
baynahumā
بَيْنَهُمَا
ikisi arasında
l-ʿazīzu
ٱلْعَزِيزُ
daima üstündür
l-ghafāru
ٱلْغَفَّٰرُ
çok bağışlayandır
"Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi, güçlüdür, çok bağışlayandır." ([38] Sad: 66)
Tefsir
67

قُلْ هُوَ نَبَؤٌا عَظِيْمٌۙ ٦٧

qul
قُلْ
de ki
huwa
هُوَ
O
naba-on
نَبَؤٌا۟
bir haberdir
ʿaẓīmun
عَظِيمٌ
büyük
De ki: "Bu Kuran büyük bir haberdir, ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz." ([38] Sad: 67)
Tefsir
68

اَنْتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُوْنَ ٦٨

antum
أَنتُمْ
siz
ʿanhu
عَنْهُ
ondan
muʿ'riḍūna
مُعْرِضُونَ
yüz çeviriyorsunuz
De ki: "Bu Kuran büyük bir haberdir, ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz." ([38] Sad: 68)
Tefsir
69

مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍۢ بِالْمَلَاِ الْاَعْلٰٓى اِذْ يَخْتَصِمُوْنَ ٦٩

مَا
yoktu
kāna liya
كَانَ لِىَ
benim
min
مِنْ
hiçbir
ʿil'min
عِلْمٍۭ
bilgi(m)
bil-mala-i
بِٱلْمَلَإِ
topluluk
l-aʿlā
ٱلْأَعْلَىٰٓ
yüce
idh
إِذْ
sırada
yakhtaṣimūna
يَخْتَصِمُونَ
tartıştıkları
"Onlar tartışırlarken Melei Ala'daki bu olanlar hakkında bir bilgim yoktu." ([38] Sad: 69)
Tefsir
70

اِنْ يُّوْحٰىٓ اِلَيَّ اِلَّآ اَنَّمَآ اَنَا۠ نَذِيْرٌ مُّبِيْنٌ ٧٠

in yūḥā
إِن يُوحَىٰٓ
vahyedilmiyor
ilayya
إِلَىَّ
bana
illā
إِلَّآ
dışında
annamā
أَنَّمَآ
sadece
anā
أَنَا۠
ben (olduğum için)
nadhīrun
نَذِيرٌ
bir uyarıcı
mubīnun
مُّبِينٌ
apaçık
"Bana sadece vahyolunuyor; doğrusu ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." ([38] Sad: 70)
Tefsir