Skip to content

Suresi Ahzab - Page: 6

Al-Ahzab

(al-ʾAḥzāb)

51

۞ تُرْجِيْ مَنْ تَشَاۤءُ مِنْهُنَّ وَتُـْٔوِيْٓ اِلَيْكَ مَنْ تَشَاۤءُۗ وَمَنِ ابْتَغَيْتَ مِمَّنْ عَزَلْتَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكَۗ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ تَقَرَّ اَعْيُنُهُنَّ وَلَا يَحْزَنَّ وَيَرْضَيْنَ بِمَآ اٰتَيْتَهُنَّ كُلُّهُنَّۗ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا فِيْ قُلُوْبِكُمْ ۗوَكَانَ اللّٰهُ عَلِيْمًا حَلِيْمًا ٥١

tur'jī
تُرْجِى
geri bırakır
man
مَن
kimseyi
tashāu
تَشَآءُ
dilediği
min'hunna
مِنْهُنَّ
onlardan
watu'wī
وَتُـْٔوِىٓ
ve alırsın
ilayka
إِلَيْكَ
yanına
man
مَن
kimseyi
tashāu
تَشَآءُۖ
dilediğin
wamani
وَمَنِ
ve kimseye
ib'taghayta
ٱبْتَغَيْتَ
arzu ettiği(ne dönmekte)
mimman ʿazalta
مِمَّنْ عَزَلْتَ
ayrıldıklarından
falā
فَلَا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalayka
عَلَيْكَۚ
senin üzerine
dhālika
ذَٰلِكَ
budur
adnā
أَدْنَىٰٓ
en elverişli olan
an taqarra
أَن تَقَرَّ
aydınlanmasına
aʿyunuhunna
أَعْيُنُهُنَّ
onların gözlerinin
walā
وَلَا
ve
yaḥzanna
يَحْزَنَّ
tasalanmamalarına
wayarḍayna
وَيَرْضَيْنَ
ve razı olmalarına
bimā ātaytahunna
بِمَآ ءَاتَيْتَهُنَّ
senin verdiklerine
kulluhunna
كُلُّهُنَّۚ
hepsinin
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
مَا
olanı
fī qulūbikum
فِى قُلُوبِكُمْۚ
sizin kalblerinizde
wakāna
وَكَانَ
ve
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
ʿalīman
عَلِيمًا
bilendir
ḥalīman
حَلِيمًا
halimdir
Bunlardan istediğini bırakır, istediğini yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzülmemelerini, hepsine verdiğin şeylere razı olmalarını daha iyi sağlar. Allah kalblerinizde olanı bilir; Allah bilendir, Halim olandır. ([33] Ahzab: 51)
Tefsir
52

لَا يَحِلُّ لَكَ النِّسَاۤءُ مِنْۢ بَعْدُ وَلَآ اَنْ تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنْ اَزْوَاجٍ وَّلَوْ اَعْجَبَكَ حُسْنُهُنَّ اِلَّا مَا مَلَكَتْ يَمِيْنُكَۗ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ رَّقِيْبًا ࣖ ٥٢

لَّا
değildir
yaḥillu
يَحِلُّ
helal
laka
لَكَ
sana
l-nisāu
ٱلنِّسَآءُ
(başka) kadınlar
min baʿdu
مِنۢ بَعْدُ
bundan sonra
walā
وَلَآ
ve yoktur
an tabaddala
أَن تَبَدَّلَ
değiştirmen
bihinna
بِهِنَّ
bunları
min azwājin
مِنْ أَزْوَٰجٍ
başka eşlerle
walaw
وَلَوْ
şayet
aʿjabaka
أَعْجَبَكَ
çok hoşuna gitse de
ḥus'nuhunna
حُسْنُهُنَّ
güzellikleri
illā
إِلَّا
bunun dışındadır
mā malakat
مَا مَلَكَتْ
bulunanlar (cariyeler)
yamīnuka
يَمِينُكَۗ
elinde
wakāna
وَكَانَ
ve
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
ʿalā
عَلَىٰ
üzerine
kulli
كُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şey
raqīban
رَّقِيبًا
gözetleyicidir
Bundan sonra sana hiçbir kadın, cariyelerin bir yana, güzellikleri ne kadar hoşuna giderse gitsin, hiçbirini boşayıp başka bir eşle değiştirmen helal değildir. Allah her şeyi gözetmektedir. ([33] Ahzab: 52)
Tefsir
53

يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا لَا تَدْخُلُوْا بُيُوْتَ النَّبِيِّ اِلَّآ اَنْ يُّؤْذَنَ لَكُمْ اِلٰى طَعَامٍ غَيْرَ نٰظِرِيْنَ اِنٰىهُ وَلٰكِنْ اِذَا دُعِيْتُمْ فَادْخُلُوْا فَاِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوْا وَلَا مُسْتَأْنِسِيْنَ لِحَدِيْثٍۗ اِنَّ ذٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِى النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيٖ مِنْكُمْ ۖوَاللّٰهُ لَا يَسْتَحْيٖ مِنَ الْحَقِّۗ وَاِذَا سَاَلْتُمُوْهُنَّ مَتَاعًا فَاسْـَٔلُوْهُنَّ مِنْ وَّرَاۤءِ حِجَابٍۗ ذٰلِكُمْ اَطْهَرُ لِقُلُوْبِكُمْ وَقُلُوْبِهِنَّۗ وَمَا كَانَ لَكُمْ اَنْ تُؤْذُوْا رَسُوْلَ اللّٰهِ وَلَآ اَنْ تَنْكِحُوْٓا اَزْوَاجَهٗ مِنْۢ بَعْدِهٖٓ اَبَدًاۗ اِنَّ ذٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللّٰهِ عَظِيْمًا ٥٣

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
lā tadkhulū
لَا تَدْخُلُوا۟
girmeyin
buyūta
بُيُوتَ
evlerine
l-nabiyi
ٱلنَّبِىِّ
Peygamber'in
illā
إِلَّآ
ancak hariçtir
an yu'dhana
أَن يُؤْذَنَ
izin verilmesi
lakum
لَكُمْ
size
ilā ṭaʿāmin
إِلَىٰ طَعَامٍ
yemeğe
ghayra
غَيْرَ
olmadan
nāẓirīna
نَٰظِرِينَ
gözetleyiciler
ināhu
إِنَىٰهُ
vaktini
walākin
وَلَٰكِنْ
fakat
idhā
إِذَا
zaman
duʿītum
دُعِيتُمْ
çağrıldığınız
fa-ud'khulū
فَٱدْخُلُوا۟
girin
fa-idhā ṭaʿim'tum
فَإِذَا طَعِمْتُمْ
yemeği yeyince
fa-intashirū
فَٱنتَشِرُوا۟
dağılın
walā mus'tanisīna
وَلَا مُسْتَـْٔنِسِينَ
dalmayın
liḥadīthin
لِحَدِيثٍۚ
söze
inna
إِنَّ
çünkü
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
bu
kāna yu'dhī
كَانَ يُؤْذِى
incitiyordu
l-nabiya
ٱلنَّبِىَّ
Peygamberi
fayastaḥyī
فَيَسْتَحْىِۦ
fakat o utanıyordu
minkum
مِنكُمْۖ
sizden
wal-lahu
وَٱللَّهُ
fakat Allah
lā yastaḥyī
لَا يَسْتَحْىِۦ
utanmaz
mina l-ḥaqi
مِنَ ٱلْحَقِّۚ
gerçek(i söylemek)ten
wa-idhā
وَإِذَا
zaman
sa-altumūhunna
سَأَلْتُمُوهُنَّ
onlarda istediğiniz
matāʿan
مَتَٰعًا
bir şey
fasalūhunna
فَسْـَٔلُوهُنَّ
isteyin
min warāi
مِن وَرَآءِ
arkasından
ḥijābin
حِجَابٍۚ
perde
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
bu
aṭharu
أَطْهَرُ
daha temizdir
liqulūbikum
لِقُلُوبِكُمْ
sizin kalbleriniz için
waqulūbihinna
وَقُلُوبِهِنَّۚ
ve onların kalbleri için
wamā
وَمَا
ve olamaz
kāna lakum
كَانَ لَكُمْ
sizin
an tu'dhū
أَن تُؤْذُوا۟
incitmeniz
rasūla
رَسُولَ
Elçisini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
walā
وَلَآ
ve olamaz
an tankiḥū
أَن تَنكِحُوٓا۟
nikahlamanız
azwājahu
أَزْوَٰجَهُۥ
onun eşlerini
min baʿdihi
مِنۢ بَعْدِهِۦٓ
kendisinden sonra
abadan
أَبَدًاۚ
asla
inna
إِنَّ
çünkü
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
bu
kāna ʿinda
كَانَ عِندَ
katında
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
ʿaẓīman
عَظِيمًا
büyük(bir günah)tır
Ey inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nuneşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir. ([33] Ahzab: 53)
Tefsir
54

اِنْ تُبْدُوْا شَيْـًٔا اَوْ تُخْفُوْهُ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيْمًا ٥٤

in
إِن
eğer
tub'dū
تُبْدُوا۟
açığa vursanız
shayan
شَيْـًٔا
bir şeyi
aw
أَوْ
yahut
tukh'fūhu
تُخْفُوهُ
onu gizleseniz
fa-inna
فَإِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
kāna bikulli
كَانَ بِكُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeyi
ʿalīman
عَلِيمًا
bilmektedir
Bir şeyi açıklasanız de gizleseniz de Allah şüphesiz hepsini bilir. ([33] Ahzab: 54)
Tefsir
55

لَا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِيْٓ اٰبَاۤىِٕهِنَّ وَلَآ اَبْنَاۤىِٕهِنَّ وَلَآ اِخْوَانِهِنَّ وَلَآ اَبْنَاۤءِ اِخْوَانِهِنَّ وَلَآ اَبْنَاۤءِ اَخَوٰتِهِنَّ وَلَا نِسَاۤىِٕهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّۚ وَاتَّقِيْنَ اللّٰهَ ۗاِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيْدًا ٥٥

لَّا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalayhinna
عَلَيْهِنَّ
onlara
فِىٓ
hakkında
ābāihinna
ءَابَآئِهِنَّ
babaları
walā
وَلَآ
ve yoktur
abnāihinna
أَبْنَآئِهِنَّ
oğulları
walā
وَلَآ
ve yoktur
ikh'wānihinna
إِخْوَٰنِهِنَّ
kardeşleri
walā
وَلَآ
ve yoktur
abnāi
أَبْنَآءِ
oğulları
ikh'wānihinna
إِخْوَٰنِهِنَّ
kardeşlerinin
walā
وَلَآ
ve yoktur
abnāi
أَبْنَآءِ
oğulları
akhawātihinna
أَخَوَٰتِهِنَّ
kızkardeşlerinin
walā
وَلَا
ve yoktur
nisāihinna
نِسَآئِهِنَّ
kadınları
walā
وَلَا
ve yoktur
mā malakat
مَا مَلَكَتْ
bulunan(köle)leri
aymānuhunna
أَيْمَٰنُهُنَّۗ
ellerinde
wa-ittaqīna
وَٱتَّقِينَ
ve korkun
l-laha
ٱللَّهَۚ
Allah'tan
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
kāna ʿalā
كَانَ عَلَىٰ
üzerine
kulli
كُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şey
shahīdan
شَهِيدًا
şahittir
Onların; babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve cariyeleri hakkında bir sorumluluğu yoktur. Allah'tan sakının, çünkü Allah her şeye şahiddir. ([33] Ahzab: 55)
Tefsir
56

اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰۤىِٕكَتَهٗ يُصَلُّوْنَ عَلَى النَّبِيِّۗ يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا صَلُّوْا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوْا تَسْلِيْمًا ٥٦

inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
wamalāikatahu
وَمَلَٰٓئِكَتَهُۥ
ve melekleri
yuṣallūna
يُصَلُّونَ
salat etmektedir
ʿalā
عَلَى
üzerine
l-nabiyi
ٱلنَّبِىِّۚ
Peygamber
yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
ṣallū
صَلُّوا۟
siz de salat edin
ʿalayhi
عَلَيْهِ
ona
wasallimū
وَسَلِّمُوا۟
ve selam edin
taslīman
تَسْلِيمًا
içtenlikle
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve selam getirin. ([33] Ahzab: 56)
Tefsir
57

اِنَّ الَّذِيْنَ يُؤْذُوْنَ اللّٰهَ وَرَسُوْلَهٗ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُّهِيْنًا ٥٧

inna
إِنَّ
şüphesiz
alladhīna yu'dhūna
ٱلَّذِينَ يُؤْذُونَ
incitenler
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ı
warasūlahu
وَرَسُولَهُۥ
ve Elçisini
laʿanahumu
لَعَنَهُمُ
onlara la'net etmiştir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
fī l-dun'yā
فِى ٱلدُّنْيَا
dünyada
wal-ākhirati
وَٱلْءَاخِرَةِ
ve ahirette
wa-aʿadda
وَأَعَدَّ
ve hazırlamıştır
lahum
لَهُمْ
onlar için
ʿadhāban
عَذَابًا
bir azab
muhīnan
مُّهِينًا
alçaltıcı
Allah'ı ve Peygamber'ini incitenlere, Allah dünyada da ahirette de lanet eder; onlara alçaltıcı bir azap hazırlar. ([33] Ahzab: 57)
Tefsir
58

وَالَّذِيْنَ يُؤْذُوْنَ الْمُؤْمِنِيْنَ وَالْمُؤْمِنٰتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوْا فَقَدِ احْتَمَلُوْا بُهْتَانًا وَّاِثْمًا مُّبِيْنًا ࣖ ٥٨

wa-alladhīna yu'dhūna
وَٱلَّذِينَ يُؤْذُونَ
incitenler
l-mu'minīna
ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'min erkekleri
wal-mu'mināti
وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ
ve mü'min kadınları
bighayri
بِغَيْرِ
dışındaki
مَا
bir şeyle
ik'tasabū
ٱكْتَسَبُوا۟
yaptıklarının
faqadi
فَقَدِ
elbette
iḥ'tamalū
ٱحْتَمَلُوا۟
yüklenmişlerdir
buh'tānan
بُهْتَٰنًا
bir iftira
wa-ith'man
وَإِثْمًا
ve bir günah
mubīnan
مُّبِينًا
açık
İnanan erkek ve kadınları, yapmadıkları bir şeyden ötürü incitenler, şüphesiz iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar. ([33] Ahzab: 58)
Tefsir
59

يٰٓاَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِّاَزْوَاجِكَ وَبَنٰتِكَ وَنِسَاۤءِ الْمُؤْمِنِيْنَ يُدْنِيْنَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيْبِهِنَّۗ ذٰلِكَ اَدْنٰىٓ اَنْ يُّعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۗ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوْرًا رَّحِيْمًا ٥٩

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
l-nabiyu
ٱلنَّبِىُّ
Peygamber
qul
قُل
söyle
li-azwājika
لِّأَزْوَٰجِكَ
eşlerine
wabanātika
وَبَنَاتِكَ
ve kızlarına
wanisāi
وَنِسَآءِ
ve kadınlarına
l-mu'minīna
ٱلْمُؤْمِنِينَ
inananların
yud'nīna
يُدْنِينَ
salsınlar
ʿalayhinna
عَلَيْهِنَّ
üstlerine
min jalābībihinna
مِن جَلَٰبِيبِهِنَّۚ
örtülerini
dhālika
ذَٰلِكَ
budur
adnā
أَدْنَىٰٓ
en elverişli olan
an yuʿ'rafna
أَن يُعْرَفْنَ
onların tanınması için
falā yu'dhayna
فَلَا يُؤْذَيْنَۗ
incitilmemesi için
wakāna
وَكَانَ
ve
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
ghafūran
غَفُورًا
çok bağışlayandır
raḥīman
رَّحِيمًا
çok esirgeyendir
Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder. ([33] Ahzab: 59)
Tefsir
60

۞ لَىِٕنْ لَّمْ يَنْتَهِ الْمُنٰفِقُوْنَ وَالَّذِيْنَ فِيْ قُلُوْبِهِمْ مَّرَضٌ وَّالْمُرْجِفُوْنَ فِى الْمَدِيْنَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُوْنَكَ فِيْهَآ اِلَّا قَلِيْلًا ٦٠

la-in
لَّئِن
andolsun eğer
lam yantahi
لَّمْ يَنتَهِ
vazgeçmezlerse
l-munāfiqūna
ٱلْمُنَٰفِقُونَ
iki yüzlüler
wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve
فِى
bulunanlar
qulūbihim
قُلُوبِهِم
kalblerinde
maraḍun
مَّرَضٌ
bir hastalık
wal-mur'jifūna
وَٱلْمُرْجِفُونَ
kötü haberler yayanlar
fī l-madīnati
فِى ٱلْمَدِينَةِ
şehirde
lanugh'riyannaka
لَنُغْرِيَنَّكَ
seni üstüne süreriz
bihim
بِهِمْ
onların
thumma
ثُمَّ
sonra
lā yujāwirūnaka
لَا يُجَاوِرُونَكَ
senin yanında kalamazlar
fīhā
فِيهَآ
orada
illā
إِلَّا
dışında
qalīlan
قَلِيلًا
az bir zaman
İkiyüzlüler, kalblerinde fesat bulunanlar, şehirde bozguncu haberler yayanlar, eğer bundan vazgeçmezlerse, and olsun ki, seni onlarla mücadeleye davet ederiz; sonra çevrende az bir zamandan fazla kalamazlar. ([33] Ahzab: 60)
Tefsir