Kuran-i Kerim Suresi Kasas ayet 58
Qur'an Surah Al-Qasas Verse 58
Kasas [28]: 58 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)
وَكَمْ اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ ۢ بَطِرَتْ مَعِيْشَتَهَا ۚفَتِلْكَ مَسٰكِنُهُمْ لَمْ تُسْكَنْ مِّنْۢ بَعْدِهِمْ اِلَّا قَلِيْلًاۗ وَكُنَّا نَحْنُ الْوَارِثِيْنَ (القصص : ٢٨)
- wakam
- وَكَمْ
- And how many
- ve nicesini
- ahlaknā
- أَهْلَكْنَا
- We have destroyed
- helak ettik
- min qaryatin
- مِن قَرْيَةٍۭ
- of a town
- kent(ler)den
- baṭirat
- بَطِرَتْ
- which exulted
- şımarmış
- maʿīshatahā
- مَعِيشَتَهَاۖ
- (in) its means of livelihood
- refah içinde
- fatil'ka
- فَتِلْكَ
- And these
- İşte şunlar
- masākinuhum
- مَسَٰكِنُهُمْ
- (are) their dwellings
- onların meskenleri
- lam tus'kan
- لَمْ تُسْكَن
- not have been inhabited
- oralarda oturulmadı
- min baʿdihim
- مِّنۢ بَعْدِهِمْ
- after them after them
- onlardan sonra
- illā
- إِلَّا
- except
- ancak
- qalīlan
- قَلِيلًاۖ
- a little
- pek az
- wakunnā
- وَكُنَّا
- And indeed, [We]
- ve biz olduk
- naḥnu
- نَحْنُ
- We
- biz
- l-wārithīna
- ٱلْوَٰرِثِينَ
- (are) the inheritors
- varisler
Transliteration:
Wa kam ahlaknaa min qaryatim batirat ma'eeshatahaa fatilka masaainuhum lam tuskam mim ba'dihim illaa qaleelaa; wa kunnaa Nahnul waariseen(QS. al-Q̈aṣaṣ:58)
English Sahih International:
And how many a city have We destroyed that was insolent in its [way of] living, and those are their dwellings which have not been inhabited after them except briefly. And it is We who were the inheritors. (QS. Al-Qasas, Ayah 58)
Diyanet Isleri:
Nimet ve refaha karşı nankörlük eden nice şehri yok etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimseler oturabilmiştir. Oralara Biz varis olmuşuzdur. (Kasas, ayet 58)
Abdulbaki Gölpınarlı
Ve biz, geçim bolluğuna nail olmuş ve şükretmemiş nice şehirlerin halkını helak ettik; işte pek azı müstesna, kendilerinden sonra insanlara yurt olmayan evleri ve oralara biz varis olmuşuzdur.
Adem Uğur
Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.
Ali Bulaç
Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar Biziz.
Ali Fikri Yavuz
Biz (böyle) geçimi ile şımarıb azmış nice memleket halkını helâk ettik. İşte meskenleri, (seyahatlerinizde gördüğünüz harabeye dönmüş evleri) ki, kendilerinden sonra pek azı iskân edilmiştir!... Varis olan (bâkî kalan ve hakikî mutasarrıf bulunan) da ancak biz olduk.
Celal Yıldırım
Biz, geçimleri konusunda refah içinde şımaran nice kasaba halkını yok ettik. İşte onların kalıntıları; kendilerinden sonra pek az kimseler o yerlerde oturabilmiştir. (Onlara) biz, evet biz vârisler olduk.
Diyanet Vakfı
Biz, refahından şımarmış nice memleketi helak etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz varis olmuşuzdur.
Edip Yüksel
Kendilerine verilen nimetlere nankörlük eden nice toplumları yok etmişizdir. İşte şunlar, kendilerinden sonra pek az kimse tarafından ikametgah edinilmiş evleridir. Oralara biz varis olduk.
Elmalılı Hamdi Yazır
Biz, maişetleriyle şımarmış nice memleketi helak etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz varis olmuşuzdur.
Fizilal-il Kuran
Biz refah içinde şımarmış nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimse oturabilmiştir. Onlara hep biz varis olmuşuzdur.
Gültekin Onan
Biz, yaşama biçimleriyle ´refah içinde şımarıp azmış´ nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.
Hasan Basri Çantay
Biz, (bol) geçimi ile (halkı) şımarmış nice memleket (ler) helak etdik. İşte kendilerinden sonra ancak pek az kimselerin konabileceği (haraab) meskenleri! (Bütün onlara.) biz vâris olmuşuzdur.
İbni Kesir
Biz; nimet ve refahıyla şımarmış nice kasabaları yok etmişizdir. İşte kendilerinden sonra çok az kimselerin oturabileceği yerleri. Ve oralara varis olanlar Biz´dik, Biz.
İskender Ali Mihr
Ve azarak, maişetlerine şükretmeyen nice ülkeyi helâk ettik. İşte bunlar, onların meskenleri, onlardan sonra (çok) az bir süre hariç, iskân edilmedi (oturulmadı). Ve Biz, onların varisleri, Biziz.
Muhammed Esed
Oysa, Biz, varlık ve refahtan ötürü azgınlaşan nice toplumları yok etmişizdir; işte, (gözönünde) onların yaşadıkları yerler: pek azı dışında, onlardan sonra oralarda kimse yerleşmemiştir; çünkü herkes göçüp gittikten sonra, ebediyyen kalacak olan yalnızca Biziz!
Muslim Shahin
Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur.
Ömer Nasuhi Bilmen
Ve bir nice kasabayı da helâke uğrattık ki, (ahalisi) maişetlerinin çokluğuyla şımarmış idi. İşte şu onların konaklarıdır ki, onlardan sonra pek azı müstesna (kimseye) ikametgâh olmadı ve Bizler varisler olduk.
Rowwad Translation Center
Biz geçimlerinde şımarmış nice ülkeleri helâk ettik. İşte onlardan sonra –çok kısa bir süre dışında- kimsenin oturmadığı meskenleri. Mirasçı olanlar biz olduk biz.
Şaban Piriş
Biz, geçim bolluğu içinde yaşamış fakat, hakkı kabul etmemiş nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri, onlardan sonra orada çok az oturan oldu. Onların mirasçısı biz olduk.
Shaban Britch
Biz, geçim bolluğu içinde yaşayıp şımarmış nice memleket (leri) helak ettik. İşte meskenleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Oralara biz varis olmuşuzdur.
Suat Yıldırım
Bununla beraber Biz, kazançlarının çokluğu sebebiyle şımarmış pek çok memleketi helâk ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturuldu. Bütün onlara Biz vâris olduk (hepsi geçti, bâki Biz'iz).
Süleyman Ateş
Biz refah içinde şımarmış nice kenti helak ettik. İşte şunlar, onların meskenleri, onlardan sonra oralarda pek az oturuldu. Onlara hep biz varis olduk (hepsi bize kaldı).
Tefhim-ul Kuran
Biz, yaşama biçimleriyle ´refah içinde şımarıp azmış´ nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Varis olanlar biziz.
Yaşar Nuri Öztürk
Yaşayışı şımarıklık ve gösterişe yol açmış nice kenti helâk ettik biz. İşte yerleri yurtları! Onlardan sonra oralarda çok az oturuldu. Biziz Vâris olanlar/mirasçılar, biz!