Skip to content

Suresi Kasas - Page: 3

Al-Qasas

(al-Q̈aṣaṣ)

21

فَخَرَجَ مِنْهَا خَاۤىِٕفًا يَّتَرَقَّبُ ۖقَالَ رَبِّ نَجِّنِيْ مِنَ الْقَوْمِ الظّٰلِمِيْنَ ࣖ ٢١

fakharaja
فَخَرَجَ
(Musa) çıktı
min'hā
مِنْهَا
oradan
khāifan
خَآئِفًا
korka korka
yataraqqabu
يَتَرَقَّبُۖ
kollayarak
qāla
قَالَ
dedi
rabbi
رَبِّ
Rabbim
najjinī
نَجِّنِى
beni kurtar
mina l-qawmi
مِنَ ٱلْقَوْمِ
kavimden
l-ẓālimīna
ٱلظَّٰلِمِينَ
zalim
Musa, korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi. ([28] Kasas: 21)
Tefsir
22

وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَاۤءَ مَدْيَنَ قَالَ عَسٰى رَبِّيْٓ اَنْ يَّهْدِيَنِيْ سَوَاۤءَ السَّبِيْلِ ٢٢

walammā
وَلَمَّا
ne zaman ki
tawajjaha
تَوَجَّهَ
yönelince
til'qāa
تِلْقَآءَ
tarafına
madyana
مَدْيَنَ
Medyen
qāla
قَالَ
dedi
ʿasā
عَسَىٰ
umarım ki
rabbī
رَبِّىٓ
Rabbim
an yahdiyanī
أَن يَهْدِيَنِى
beni iletir
sawāa
سَوَآءَ
doğru
l-sabīli
ٱلسَّبِيلِ
yola
Medyen'e doğru yöneldiğinde: "Rabbimin bana doğru yolu göstereceğini umarım" dedi. ([28] Kasas: 22)
Tefsir
23

وَلَمَّا وَرَدَ مَاۤءَ مَدْيَنَ وَجَدَ عَلَيْهِ اُمَّةً مِّنَ النَّاسِ يَسْقُوْنَ ەۖ وَوَجَدَ مِنْ دُوْنِهِمُ امْرَاَتَيْنِ تَذُوْدٰنِۚ قَالَ مَا خَطْبُكُمَا ۗقَالَتَا لَا نَسْقِيْ حَتّٰى يُصْدِرَ الرِّعَاۤءُ وَاَبُوْنَا شَيْخٌ كَبِيْرٌ ٢٣

walammā
وَلَمَّا
ne zaman ki
warada
وَرَدَ
varınca
māa
مَآءَ
suyuna
madyana
مَدْيَنَ
Medyen
wajada
وَجَدَ
buldu
ʿalayhi
عَلَيْهِ
onun başında
ummatan
أُمَّةً
bir grubu
mina l-nāsi
مِّنَ ٱلنَّاسِ
insanlardan
yasqūna
يَسْقُونَ
(hayvanlarını) sularken
wawajada
وَوَجَدَ
ve buldu
min dūnihimu
مِن دُونِهِمُ
onların gerisinde
im'ra-atayni
ٱمْرَأَتَيْنِ
iki kız
tadhūdāni
تَذُودَانِۖ
sudan meneden
qāla
قَالَ
(Musa) dedi
مَا
nedir?
khaṭbukumā
خَطْبُكُمَاۖ
sizin işiniz
qālatā
قَالَتَا
dediler ki
lā nasqī
لَا نَسْقِى
biz sulayamayız
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yuṣ'dira
يُصْدِرَ
sulayıp çekilinceye
l-riʿāu
ٱلرِّعَآءُۖ
çobanlar
wa-abūnā
وَأَبُونَا
ve babamız da
shaykhun
شَيْخٌ
bir ihtiyardır
kabīrun
كَبِيرٌ
büyük
Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü. Onlara: "Derdiniz nedir?" dedi. "Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, onun için bu işi biz yapıyoruz" dediler. ([28] Kasas: 23)
Tefsir
24

فَسَقٰى لَهُمَا ثُمَّ تَوَلّٰىٓ اِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ اِنِّيْ لِمَآ اَنْزَلْتَ اِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيْرٌ ٢٤

fasaqā
فَسَقَىٰ
(Musa) hemen suladı
lahumā
لَهُمَا
onlarınkini
thumma
ثُمَّ
sonra
tawallā
تَوَلَّىٰٓ
çekildi
ilā l-ẓili
إِلَى ٱلظِّلِّ
gölgeye
faqāla
فَقَالَ
dedi
rabbi
رَبِّ
Rabbim
innī
إِنِّى
doğrusu ben
limā
لِمَآ
ne varsa
anzalta
أَنزَلْتَ
indireceğin
ilayya
إِلَىَّ
bana
min khayrin
مِنْ خَيْرٍ
hayırdan
faqīrun
فَقِيرٌ
muhtacım
Musa onların davarlarını suladı. Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım" dedi. ([28] Kasas: 24)
Tefsir
25

فَجَاۤءَتْهُ اِحْدٰىهُمَا تَمْشِيْ عَلَى اسْتِحْيَاۤءٍ ۖقَالَتْ اِنَّ اَبِيْ يَدْعُوْكَ لِيَجْزِيَكَ اَجْرَ مَا سَقَيْتَ لَنَاۗ فَلَمَّا جَاۤءَهٗ وَقَصَّ عَلَيْهِ الْقَصَصَۙ قَالَ لَا تَخَفْۗ نَجَوْتَ مِنَ الْقَوْمِ الظّٰلِمِيْنَ ٢٥

fajāathu
فَجَآءَتْهُ
derken ona geldi
iḥ'dāhumā
إِحْدَىٰهُمَا
o iki kızdan biri
tamshī
تَمْشِى
yürüyerek
ʿalā is'tiḥ'yāin
عَلَى ٱسْتِحْيَآءٍ
utana utana
qālat
قَالَتْ
dedi
inna
إِنَّ
muhakkah
abī
أَبِى
babam
yadʿūka
يَدْعُوكَ
seni çağırıyor
liyajziyaka
لِيَجْزِيَكَ
ödemek için
ajra
أَجْرَ
ücretini
mā saqayta
مَا سَقَيْتَ
sulamanın
lanā
لَنَاۚ
bizim için
falammā
فَلَمَّا
ne zaman ki
jāahu
جَآءَهُۥ
(Musa) ona gelince
waqaṣṣa
وَقَصَّ
ve anlatınca
ʿalayhi
عَلَيْهِ
ona
l-qaṣaṣa
ٱلْقَصَصَ
hikayeyi
qāla
قَالَ
dedi
lā takhaf
لَا تَخَفْۖ
korkma
najawta
نَجَوْتَ
kurtuldun
mina l-qawmi
مِنَ ٱلْقَوْمِ
o kavimden
l-ẓālimīna
ٱلظَّٰلِمِينَ
zalim
O sırada, kadınlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: "Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor" dedi. Musa ona gelince, başından geçeni anlattı. O: "Korkma, artık zalim milletten kurtuldun" dedi. ([28] Kasas: 25)
Tefsir
26

قَالَتْ اِحْدٰىهُمَا يٰٓاَبَتِ اسْتَأْجِرْهُ ۖاِنَّ خَيْرَ مَنِ اسْتَأْجَرْتَ الْقَوِيُّ الْاَمِيْنُ ٢٦

qālat
قَالَتْ
dedi
iḥ'dāhumā
إِحْدَىٰهُمَا
o (kız)lardan biri
yāabati
يَٰٓأَبَتِ
ey babacağım
is'tajir'hu
ٱسْتَـْٔجِرْهُۖ
bunu (çoban) tut
inna
إِنَّ
muhakkak
khayra
خَيْرَ
en hayırlısıdır
mani is'tajarta
مَنِ ٱسْتَـْٔجَرْتَ
ücretle tuttuklarının
l-qawiyu
ٱلْقَوِىُّ
en güçlüsüdür
l-amīnu
ٱلْأَمِينُ
en güveniliridir
İki kadından biri: "Babacığım! Onu ücretli olarak tut; ücretle tuttuklarının en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdır" dedi. ([28] Kasas: 26)
Tefsir
27

قَالَ اِنِّيْٓ اُرِيْدُ اَنْ اُنْكِحَكَ اِحْدَى ابْنَتَيَّ هٰتَيْنِ عَلٰٓى اَنْ تَأْجُرَنِيْ ثَمٰنِيَ حِجَجٍۚ فَاِنْ اَتْمَمْتَ عَشْرًا فَمِنْ عِنْدِكَۚ وَمَآ اُرِيْدُ اَنْ اَشُقَّ عَلَيْكَۗ سَتَجِدُنِيْٓ اِنْ شَاۤءَ اللّٰهُ مِنَ الصّٰلِحِيْنَ ٢٧

qāla
قَالَ
dedi ki
innī
إِنِّىٓ
elbette
urīdu
أُرِيدُ
istiyorum
an unkiḥaka
أَنْ أُنكِحَكَ
sana nikahlamak
iḥ'dā
إِحْدَى
birini
ib'natayya
ٱبْنَتَىَّ
kızımdan
hātayni
هَٰتَيْنِ
şu iki
ʿalā
عَلَىٰٓ
karşılığında
an tajuranī
أَن تَأْجُرَنِى
bana hizmet etmen
thamāniya
ثَمَٰنِىَ
sekiz
ḥijajin
حِجَجٍۖ
yıl
fa-in
فَإِنْ
eğer
atmamta
أَتْمَمْتَ
tamamlarsan
ʿashran
عَشْرًا
on(yıl)a
famin
فَمِنْ
artık
ʿindika
عِندِكَۖ
o sendendir
wamā urīdu
وَمَآ أُرِيدُ
ben istemem
an ashuqqa
أَنْ أَشُقَّ
zahmet vermek
ʿalayka
عَلَيْكَۚ
sana
satajidunī
سَتَجِدُنِىٓ
beni bulacaksın
in
إِن
eğer (İnşallah)
shāa
شَآءَ
dilerse (İnşallah)
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah (İnşallah)
mina l-ṣāliḥīna
مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
iyilerden
Kadınların babası: "Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan o senden bir lütuf olur. Ama sana ağırlık vermek istemem. İnşallah beni iyi kimselerden bulacaksın" dedi. ([28] Kasas: 27)
Tefsir
28

قَالَ ذٰلِكَ بَيْنِيْ وَبَيْنَكَۗ اَيَّمَا الْاَجَلَيْنِ قَضَيْتُ فَلَا عُدْوَانَ عَلَيَّۗ وَاللّٰهُ عَلٰى مَا نَقُوْلُ وَكِيْلٌ ࣖ ٢٨

qāla
قَالَ
(Musa) dedi
dhālika
ذَٰلِكَ
bu
baynī
بَيْنِى
benimle aramızdadır
wabaynaka
وَبَيْنَكَۖ
senin arasında
ayyamā
أَيَّمَا
hangi
l-ajalayni
ٱلْأَجَلَيْنِ
süreyi
qaḍaytu
قَضَيْتُ
yerine getirsem
falā
فَلَا
yoktur
ʿud'wāna
عُدْوَٰنَ
düşmanlık
ʿalayya
عَلَىَّۖ
bana
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
ʿalā
عَلَىٰ
karşı
مَا
şeye
naqūlu
نَقُولُ
dediğimiz
wakīlun
وَكِيلٌ
vekildir
Musa: "Bu seninle benim aramdadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım bir kötülüğe uğramayacağım. Söylediklerimize Allah vekildir" dedi. ([28] Kasas: 28)
Tefsir
29

۞ فَلَمَّا قَضٰى مُوْسَى الْاَجَلَ وَسَارَ بِاَهْلِهٖٓ اٰنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّوْرِ نَارًاۗ قَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُوْٓا اِنِّيْٓ اٰنَسْتُ نَارًا لَّعَلِّيْٓ اٰتِيْكُمْ مِّنْهَا بِخَبَرٍ اَوْ جَذْوَةٍ مِّنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُوْنَ ٢٩

falammā
فَلَمَّا
ne zaman ki
qaḍā
قَضَىٰ
bitirince
mūsā
مُوسَى
Musa
l-ajala
ٱلْأَجَلَ
süreyi
wasāra
وَسَارَ
ve yola çıkınca
bi-ahlihi
بِأَهْلِهِۦٓ
ailesiyle
ānasa
ءَانَسَ
gördü
min jānibi
مِن جَانِبِ
(sağ) yanında
l-ṭūri
ٱلطُّورِ
Tur'un
nāran
نَارًا
bir ateş
qāla
قَالَ
dedi ki
li-ahlihi
لِأَهْلِهِ
ailesine
um'kuthū
ٱمْكُثُوٓا۟
siz durun
innī
إِنِّىٓ
ben
ānastu
ءَانَسْتُ
gördüm
nāran
نَارًا
bir ateş
laʿallī
لَّعَلِّىٓ
belki
ātīkum
ءَاتِيكُم
size getiririm
min'hā
مِّنْهَا
ondan
bikhabarin
بِخَبَرٍ
bir haber
aw
أَوْ
yahut
jadhwatin
جَذْوَةٍ
bir kor (getiririm)
mina l-nāri
مِّنَ ٱلنَّارِ
ateşten
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
böylece
taṣṭalūna
تَصْطَلُونَ
ısınırsınız
Musa süreyi doldurunca, ailesiyle birlikte yola çıktı. Tur tarafından bir ateş gördü. Ailesine: "Durunuz, ben bir ateş gördüm; belki oradan size bir haber yahut tutuşmuş bir odun getiririm de ısınabilirsiniz" dedi. ([28] Kasas: 29)
Tefsir
30

فَلَمَّآ اَتٰىهَا نُوْدِيَ مِنْ شَاطِئِ الْوَادِ الْاَيْمَنِ فِى الْبُقْعَةِ الْمُبٰرَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ اَنْ يّٰمُوْسٰٓى اِنِّيْٓ اَنَا اللّٰهُ رَبُّ الْعٰلَمِيْنَ ۙ ٣٠

falammā
فَلَمَّآ
ne zaman ki
atāhā
أَتَىٰهَا
oraya gelince
nūdiya
نُودِىَ
şöyle seslenildi
min shāṭi-i
مِن شَٰطِئِ
kıyısından
l-wādi
ٱلْوَادِ
vadinin
l-aymani
ٱلْأَيْمَنِ
sağdaki
fī l-buq'ʿati
فِى ٱلْبُقْعَةِ
yerdeki
l-mubārakati
ٱلْمُبَٰرَكَةِ
mübarek
mina l-shajarati
مِنَ ٱلشَّجَرَةِ
ağaçtan
an
أَن
diye
yāmūsā
يَٰمُوسَىٰٓ
ey Musa
innī
إِنِّىٓ
muhakkak ben
anā
أَنَا
benim
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
rabbu
رَبُّ
Rabbi
l-ʿālamīna
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin
Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: "Ey Musa! Şüphesiz Ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'ım" diye seslenildi. ([28] Kasas: 30)
Tefsir