81
وَالَّذِيْ يُمِيْتُنِيْ ثُمَّ يُحْيِيْنِ ۙ ٨١
- wa-alladhī
- وَٱلَّذِى
- O'dur
- yumītunī
- يُمِيتُنِى
- beni öldürecek olan
- thumma
- ثُمَّ
- sonra
- yuḥ'yīni
- يُحْيِينِ
- diriltecek olan
İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. ([26] Suara: 81)Tefsir
82
وَالَّذِيْٓ اَطْمَعُ اَنْ يَّغْفِرَ لِيْ خَطِيْۤـَٔتِيْ يَوْمَ الدِّيْنِ ۗ ٨٢
- wa-alladhī
- وَٱلَّذِىٓ
- ve O'dur
- aṭmaʿu
- أَطْمَعُ
- umduğum
- an yaghfira
- أَن يَغْفِرَ
- afftmesini
- lī
- لِى
- beni
- khaṭīatī
- خَطِيٓـَٔتِى
- hatamı
- yawma
- يَوْمَ
- günü
- l-dīni
- ٱلدِّينِ
- din (ceza)
İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. ([26] Suara: 82)Tefsir
83
رَبِّ هَبْ لِيْ حُكْمًا وَّاَلْحِقْنِيْ بِالصّٰلِحِيْنَ ۙ ٨٣
- rabbi
- رَبِّ
- Rabbim
- hab
- هَبْ
- ver
- lī
- لِى
- bana
- ḥuk'man
- حُكْمًا
- hüküm
- wa-alḥiq'nī
- وَأَلْحِقْنِى
- ve beni kat
- bil-ṣāliḥīna
- بِٱلصَّٰلِحِينَ
- Salihler arasına
İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. ([26] Suara: 83)Tefsir
84
وَاجْعَلْ لِّيْ لِسَانَ صِدْقٍ فِى الْاٰخِرِيْنَ ۙ ٨٤
- wa-ij'ʿal
- وَٱجْعَل
- ve nasib eyle
- lī
- لِّى
- bana
- lisāna
- لِسَانَ
- dili
- ṣid'qin
- صِدْقٍ
- doğruluk
- fī
- فِى
- içinde
- l-ākhirīna
- ٱلْءَاخِرِينَ
- sonra gelenler
Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. ([26] Suara: 84)Tefsir
85
وَاجْعَلْنِيْ مِنْ وَّرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيْمِ ۙ ٨٥
- wa-ij'ʿalnī
- وَٱجْعَلْنِى
- ve beni kıl
- min warathati
- مِن وَرَثَةِ
- varislerinden
- jannati
- جَنَّةِ
- cennetinin
- l-naʿīmi
- ٱلنَّعِيمِ
- ni'met(i bol olan)
Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. ([26] Suara: 85)Tefsir
86
وَاغْفِرْ لِاَبِيْٓ اِنَّهٗ كَانَ مِنَ الضَّاۤلِّيْنَ ۙ ٨٦
- wa-igh'fir
- وَٱغْفِرْ
- ve bağışla
- li-abī
- لِأَبِىٓ
- babamı
- innahu
- إِنَّهُۥ
- çünkü o
- kāna
- كَانَ
- -dandır
- mina l-ḍālīna
- مِنَ ٱلضَّآلِّينَ
- sapıklardandır
Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. ([26] Suara: 86)Tefsir
87
وَلَا تُخْزِنِيْ يَوْمَ يُبْعَثُوْنَۙ ٨٧
- walā tukh'zinī
- وَلَا تُخْزِنِى
- beni utandırma
- yawma
- يَوْمَ
- gün
- yub'ʿathūna
- يُبْعَثُونَ
- diriltilecekleri
Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. ([26] Suara: 87)Tefsir
88
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَّلَا بَنُوْنَ ۙ ٨٨
- yawma
- يَوْمَ
- o gün
- lā yanfaʿu
- لَا يَنفَعُ
- fayda vermez
- mālun
- مَالٌ
- (ne) mal
- walā
- وَلَا
- ne de
- banūna
- بَنُونَ
- oğullar
Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. ([26] Suara: 88)Tefsir
89
اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلِيْمٍ ۗ ٨٩
- illā
- إِلَّا
- dışındakine
- man
- مَنْ
- kimse
- atā
- أَتَى
- getiren
- l-laha
- ٱللَّهَ
- Allah'a
- biqalbin
- بِقَلْبٍ
- kalb
- salīmin
- سَلِيمٍ
- sağlam ve temiz
Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti. ([26] Suara: 89)Tefsir
90
وَاُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِيْنَ ۙ ٩٠
- wa-uz'lifati
- وَأُزْلِفَتِ
- ve yaklaştırılır
- l-janatu
- ٱلْجَنَّةُ
- cennet
- lil'muttaqīna
- لِلْمُتَّقِينَ
- muttakiler için
O gün cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır. Cehennem de azgınlara gösterilir. ([26] Suara: 90)Tefsir