Skip to content

Suresi Suara - Page: 5

Ash-Shu'ara

(aš-Šuʿarāʾ)

41

فَلَمَّا جَاۤءَ السَّحَرَةُ قَالُوْا لِفِرْعَوْنَ اَىِٕنَّ لَنَا لَاَجْرًا اِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغٰلِبِيْنَ ٤١

falammā
فَلَمَّا
ne zaman ki
jāa
جَآءَ
geldi(ler)
l-saḥaratu
ٱلسَّحَرَةُ
büyücüler
qālū
قَالُوا۟
dediler
lifir'ʿawna
لِفِرْعَوْنَ
Fir'avn'a
a-inna
أَئِنَّ
var değil mi?
lanā
لَنَا
bize
la-ajran
لَأَجْرًا
bir ücret
in
إِن
eğer
kunnā
كُنَّا
olursak
naḥnu
نَحْنُ
biz
l-ghālibīna
ٱلْغَٰلِبِينَ
üstün gelenler
Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a; "Biz üstün gelirsek, şüphesiz bize bir ücret vardır değil mi?" dediler. ([26] Suara: 41)
Tefsir
42

قَالَ نَعَمْ وَاِنَّكُمْ اِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِيْنَ ٤٢

qāla
قَالَ
dedi
naʿam
نَعَمْ
evet
wa-innakum
وَإِنَّكُمْ
şüphesiz siz
idhan
إِذًا
o takdirde
lamina l-muqarabīna
لَّمِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ
yakınlardan olacaksınız
Firavun: "Evet; o takdirde siz gözde kimselerden olacaksınız" dedi. ([26] Suara: 42)
Tefsir
43

قَالَ لَهُمْ مُّوْسٰٓى اَلْقُوْا مَآ اَنْتُمْ مُّلْقُوْنَ ٤٣

qāla
قَالَ
dedi
lahum
لَهُم
onlara
mūsā
مُّوسَىٰٓ
Musa
alqū
أَلْقُوا۟
atın
مَآ
şeyi
antum
أَنتُم
siz
mul'qūna
مُّلْقُونَ
atacağınız
Musa onlara: "Ne atacaksanız atın" dedi. ([26] Suara: 43)
Tefsir
44

فَاَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوْا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ اِنَّا لَنَحْنُ الْغٰلِبُوْنَ ٤٤

fa-alqaw
فَأَلْقَوْا۟
sonra attılar
ḥibālahum
حِبَالَهُمْ
iplerini
waʿiṣiyyahum
وَعِصِيَّهُمْ
ve değneklerini
waqālū
وَقَالُوا۟
ve dediler
biʿizzati
بِعِزَّةِ
şerefine
fir'ʿawna
فِرْعَوْنَ
Fir'avn'ın
innā
إِنَّا
biz
lanaḥnu
لَنَحْنُ
elbette biz
l-ghālibūna
ٱلْغَٰلِبُونَ
galib geleceğiz
Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: "Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz" dediler. ([26] Suara: 44)
Tefsir
45

فَاَلْقٰى مُوْسٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُوْنَ ۚ ٤٥

fa-alqā
فَأَلْقَىٰ
attı
mūsā
مُوسَىٰ
Musa
ʿaṣāhu
عَصَاهُ
asasını
fa-idhā
فَإِذَا
birden
hiya
هِىَ
o
talqafu
تَلْقَفُ
yutmağa başladı
مَا
şey(ler)i
yafikūna
يَأْفِكُونَ
onların uydurdukları
Bunun üzerine Musa değneğini attı; onların uydurduklarını yutmağa başlayıverdi. ([26] Suara: 45)
Tefsir
46

فَاُلْقِيَ السَّحَرَةُ سٰجِدِيْنَ ۙ ٤٦

fa-ul'qiya
فَأُلْقِىَ
derhal kapandılar
l-saḥaratu
ٱلسَّحَرَةُ
büyücüler
sājidīna
سَٰجِدِينَ
secdeye
Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler. ([26] Suara: 46)
Tefsir
47

قَالُوْٓا اٰمَنَّا بِرَبِّ الْعٰلَمِيْنَ ۙ ٤٧

qālū
قَالُوٓا۟
dediler
āmannā
ءَامَنَّا
inandık
birabbi
بِرَبِّ
Rabbine
l-ʿālamīna
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin
Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler. ([26] Suara: 47)
Tefsir
48

رَبِّ مُوْسٰى وَهٰرُوْنَ ٤٨

rabbi
رَبِّ
Rabbine
mūsā
مُوسَىٰ
Musa'nın
wahārūna
وَهَٰرُونَ
ve Harun'un
Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler. ([26] Suara: 48)
Tefsir
49

قَالَ اٰمَنْتُمْ لَهٗ قَبْلَ اَنْ اٰذَنَ لَكُمْۚ اِنَّهٗ لَكَبِيْرُكُمُ الَّذِيْ عَلَّمَكُمُ السِّحْرَۚ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُوْنَ ەۗ لَاُقَطِّعَنَّ اَيْدِيَكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ مِّنْ خِلَافٍ وَّلَاُصَلِّبَنَّكُمْ اَجْمَعِيْنَۚ ٤٩

qāla
قَالَ
(Fir'avn) dedi
āmantum
ءَامَنتُمْ
inandınız mı?
lahu
لَهُۥ
ona
qabla
قَبْلَ
önce
an ādhana
أَنْ ءَاذَنَ
ben izin vermeden
lakum
لَكُمْۖ
size
innahu
إِنَّهُۥ
şüphesiz O
lakabīrukumu
لَكَبِيرُكُمُ
büyüğünüzdür
alladhī ʿallamakumu
ٱلَّذِى عَلَّمَكُمُ
size öğreten
l-siḥ'ra
ٱلسِّحْرَ
büyüyü
falasawfa
فَلَسَوْفَ
öyleyse yakında
taʿlamūna
تَعْلَمُونَۚ
bileceksiniz
la-uqaṭṭiʿanna
لَأُقَطِّعَنَّ
mutlaka keseceğim
aydiyakum
أَيْدِيَكُمْ
ellerinizi
wa-arjulakum
وَأَرْجُلَكُم
ve ayaklarınızı
min khilāfin
مِّنْ خِلَٰفٍ
çapraz olarak
wala-uṣallibannakum
وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ
ve asacağım
ajmaʿīna
أَجْمَعِينَ
hepinizi
Firavun: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Muhakkak ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarınızı, and olsun, çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım" dedi. ([26] Suara: 49)
Tefsir
50

قَالُوْا لَا ضَيْرَ ۖاِنَّآ اِلٰى رَبِّنَا مُنْقَلِبُوْنَ ۚ ٥٠

qālū
قَالُوا۟
dediler
لَا
yok
ḍayra
ضَيْرَۖ
zarar
innā
إِنَّآ
muhakkak biz
ilā rabbinā
إِلَىٰ رَبِّنَا
Rabbimize
munqalibūna
مُنقَلِبُونَ
döneceğiz
İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler. ([26] Suara: 50)
Tefsir