Skip to content

Suresi Suara - Page: 2

Ash-Shu'ara

(aš-Šuʿarāʾ)

11

قَوْمَ فِرْعَوْنَ ۗ اَلَا يَتَّقُوْنَ ١١

qawma
قَوْمَ
kavmine
fir'ʿawna
فِرْعَوْنَۚ
Fir'avn'ın
alā yattaqūna
أَلَا يَتَّقُونَ
onlar korunmayacaklar mı?
Rabbin Musa'ya: "Haksızlık eden millete, Firavun'un milletine git" diye nida etmişti. "Haksızlıktan sakınmazlar mı?" ([26] Suara: 11)
Tefsir
12

قَالَ رَبِّ اِنِّيْٓ اَخَافُ اَنْ يُّكَذِّبُوْنِ ۗ ١٢

qāla
قَالَ
(Musa) dedi
rabbi
رَبِّ
Rabbim
innī
إِنِّىٓ
şüphesiz ben
akhāfu
أَخَافُ
korkuyorum
an
أَن
diye
yukadhibūni
يُكَذِّبُونِ
beni yalanlayacaklar
Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti. ([26] Suara: 12)
Tefsir
13

وَيَضِيْقُ صَدْرِيْ وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِيْ فَاَرْسِلْ اِلٰى هٰرُوْنَ ١٣

wayaḍīqu
وَيَضِيقُ
ve daralıyor
ṣadrī
صَدْرِى
göğsüm
walā
وَلَا
ve
yanṭaliqu
يَنطَلِقُ
açılmıyor
lisānī
لِسَانِى
dilim
fa-arsil
فَأَرْسِلْ
onun için elçilik ver
ilā hārūna
إِلَىٰ هَٰرُونَ
Harun'a da
Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti. ([26] Suara: 13)
Tefsir
14

وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْۢبٌ فَاَخَافُ اَنْ يَّقْتُلُوْنِ ۚ ١٤

walahum
وَلَهُمْ
ve onların var
ʿalayya
عَلَىَّ
bana yükledikleri
dhanbun
ذَنۢبٌ
bir suç
fa-akhāfu
فَأَخَافُ
korkuyorum
an
أَن
diye
yaqtulūni
يَقْتُلُونِ
beni öldürecekler
Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti. ([26] Suara: 14)
Tefsir
15

قَالَ كَلَّاۚ فَاذْهَبَا بِاٰيٰتِنَآ اِنَّا مَعَكُمْ مُّسْتَمِعُوْنَ ۙ ١٥

qāla
قَالَ
(Allah) dedi
kallā
كَلَّاۖ
hayır
fa-idh'habā
فَٱذْهَبَا
ikiniz de gidin
biāyātinā
بِـَٔايَٰتِنَآۖ
ayetlerimizle
innā
إِنَّا
şüphesiz biz
maʿakum
مَعَكُم
sizinle beraberiz
mus'tamiʿūna
مُّسْتَمِعُونَ
dinliyoruz
Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin Rabbinin elçisiyiz; İsrailoğullarını bizimle beraber gönder, deyiniz" demişti. ([26] Suara: 15)
Tefsir
16

فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُوْلَآ اِنَّا رَسُوْلُ رَبِّ الْعٰلَمِيْنَ ۙ ١٦

fatiyā
فَأْتِيَا
gidin ikiniz
fir'ʿawna
فِرْعَوْنَ
Fir'avn'e
faqūlā
فَقُولَآ
ve deyin ki
innā
إِنَّا
gerçekten biz
rasūlu
رَسُولُ
elçisiyiz
rabbi
رَبِّ
Rabbinin
l-ʿālamīna
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin
Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin Rabbinin elçisiyiz; İsrailoğullarını bizimle beraber gönder, deyiniz" demişti. ([26] Suara: 16)
Tefsir
17

اَنْ اَرْسِلْ مَعَنَا بَنِيْٓ اِسْرَاۤءِيْلَ ۗ ١٧

an arsil
أَنْ أَرْسِلْ
gönder
maʿanā
مَعَنَا
bizimle beraber
banī
بَنِىٓ
oğullarını
is'rāīla
إِسْرَٰٓءِيلَ
İsrail
Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin Rabbinin elçisiyiz; İsrailoğullarını bizimle beraber gönder, deyiniz" demişti. ([26] Suara: 17)
Tefsir
18

قَالَ اَلَمْ نُرَبِّكَ فِيْنَا وَلِيْدًا وَّلَبِثْتَ فِيْنَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِيْنَ ۗ ١٨

qāla
قَالَ
(Fir'avn) dedi ki
alam nurabbika
أَلَمْ نُرَبِّكَ
biz seni yetiştirmedik mi?
fīnā
فِينَا
içimizden
walīdan
وَلِيدًا
bir çocuk olarak
walabith'ta
وَلَبِثْتَ
ve kalmadın mı?
fīnā
فِينَا
aramızda
min ʿumurika
مِنْ عُمُرِكَ
ömründen
sinīna
سِنِينَ
nice yıllar
Firavun Musa'ya: "Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankörün birisin" dedi. ([26] Suara: 18)
Tefsir
19

وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِيْ فَعَلْتَ وَاَنْتَ مِنَ الْكٰفِرِيْنَ ١٩

wafaʿalta
وَفَعَلْتَ
ve yaptın
faʿlataka
فَعْلَتَكَ
yaptığın
allatī faʿalta
ٱلَّتِى فَعَلْتَ
o (kötü) işi
wa-anta
وَأَنتَ
ve sen
mina l-kāfirīna
مِنَ ٱلْكَٰفِرِينَ
nankörlerden(sin)
Firavun Musa'ya: "Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankörün birisin" dedi. ([26] Suara: 19)
Tefsir
20

قَالَ فَعَلْتُهَآ اِذًا وَّاَنَا۠ مِنَ الضَّاۤلِّيْنَ ٢٠

qāla
قَالَ
(Musa) dedi
faʿaltuhā
فَعَلْتُهَآ
onu yaptığım
idhan
إِذًا
zaman
wa-anā
وَأَنَا۠
ben
mina l-ḍālīna
مِنَ ٱلضَّآلِّينَ
dalalette idim
Musa: "O işi kasden yaptımsa sapıklardan biri sayılırım. Bu yüzden sizden korkunca aranızdan kaçtım. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yaptı. Başıma kaktığın bu nimet, İsrailoğullarını kendine köle ettiğinden ötürüdür" dedi. ([26] Suara: 20)
Tefsir