Skip to content

Suresi Suara - Page: 16

Ash-Shu'ara

(aš-Šuʿarāʾ)

151

وَلَا تُطِيْعُوْٓا اَمْرَ الْمُسْرِفِيْنَ ۙ ١٥١

walā tuṭīʿū
وَلَا تُطِيعُوٓا۟
uymayın
amra
أَمْرَ
emrine
l-mus'rifīna
ٱلْمُسْرِفِينَ
aşırıların
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. ([26] Suara: 151)
Tefsir
152

الَّذِيْنَ يُفْسِدُوْنَ فِى الْاَرْضِ وَلَا يُصْلِحُوْنَ ١٥٢

alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerin
yuf'sidūna
يُفْسِدُونَ
bozgunculuk yapan
fī l-arḍi
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
walā
وَلَا
ve
yuṣ'liḥūna
يُصْلِحُونَ
ıslah etmeyenlerin
Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi. ([26] Suara: 152)
Tefsir
153

قَالُوْٓا اِنَّمَآ اَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِيْنَ ۙ ١٥٣

qālū
قَالُوٓا۟
dediler
innamā
إِنَّمَآ
doğrusu
anta
أَنتَ
sen
mina l-musaḥarīna
مِنَ ٱلْمُسَحَّرِينَ
iyice büyülenmişlerdensin
"Sen şüphesiz büyülenmişin birisin; bizim gibi bir insandan başka birşey değilsin. Eğer doğru sözlü isen bir belge getir" dediler. ([26] Suara: 153)
Tefsir
154

مَآ اَنْتَ اِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَاۙ فَأْتِ بِاٰيَةٍ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصّٰدِقِيْنَ ١٥٤

مَآ
değilsin
anta
أَنتَ
sen
illā
إِلَّا
başka
basharun
بَشَرٌ
bir insandan
mith'lunā
مِّثْلُنَا
bizim gibi
fati
فَأْتِ
bize getir
biāyatin
بِـَٔايَةٍ
bir mu'cize
in
إِن
eğer
kunta
كُنتَ
isen
mina l-ṣādiqīna
مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
doğrulardan
"Sen şüphesiz büyülenmişin birisin; bizim gibi bir insandan başka birşey değilsin. Eğer doğru sözlü isen bir belge getir" dediler. ([26] Suara: 154)
Tefsir
155

قَالَ هٰذِهٖ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَّلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُوْمٍ ۚ ١٥٥

qāla
قَالَ
dedi ki
hādhihi
هَٰذِهِۦ
işte bu
nāqatun
نَاقَةٌ
dişi devedir
lahā
لَّهَا
onun vardır
shir'bun
شِرْبٌ
su içme hakkı
walakum
وَلَكُمْ
ve sizin vardır
shir'bu
شِرْبُ
su içme hakkı
yawmin
يَوْمٍ
bir gün
maʿlūmin
مَّعْلُومٍ
belli
Salih: " İşte belge bu devedir. Kuyudan su içmek hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün de sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük günün azabı yakalar" dedi. ([26] Suara: 155)
Tefsir
156

وَلَا تَمَسُّوْهَا بِسُوْۤءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيْمٍ ١٥٦

walā
وَلَا
sakın
tamassūhā
تَمَسُّوهَا
ona dokundurmayın
bisūin
بِسُوٓءٍ
bir kötülük
fayakhudhakum
فَيَأْخُذَكُمْ
sonra sizi yakalar
ʿadhābu
عَذَابُ
azabı
yawmin
يَوْمٍ
bir günün
ʿaẓīmin
عَظِيمٍ
büyük
Salih: " İşte belge bu devedir. Kuyudan su içmek hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün de sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük günün azabı yakalar" dedi. ([26] Suara: 156)
Tefsir
157

فَعَقَرُوْهَا فَاَصْبَحُوْا نٰدِمِيْنَ ۙ ١٥٧

faʿaqarūhā
فَعَقَرُوهَا
nihayet onu kestiler
fa-aṣbaḥū
فَأَصْبَحُوا۟
ama oldular
nādimīna
نَٰدِمِينَ
pişman
Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular. ([26] Suara: 157)
Tefsir
158

فَاَخَذَهُمُ الْعَذَابُۗ اِنَّ فِيْ ذٰلِكَ لَاٰيَةً ۗوَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُّؤْمِنِيْنَ ١٥٨

fa-akhadhahumu
فَأَخَذَهُمُ
ve onları yakaladı
l-ʿadhābu
ٱلْعَذَابُۗ
azab
inna
إِنَّ
muhakkak ki
فِى
vardır
dhālika
ذَٰلِكَ
bunda
laāyatan
لَءَايَةًۖ
bir ibret
wamā
وَمَا
ama yine
kāna
كَانَ
değildir
aktharuhum
أَكْثَرُهُم
çokları
mu'minīna
مُّؤْمِنِينَ
inananlardan
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır, fakat çoğu inanmamıştır. ([26] Suara: 158)
Tefsir
159

وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيْزُ الرَّحِيْمُ ࣖ ١٥٩

wa-inna
وَإِنَّ
şüphesiz
rabbaka
رَبَّكَ
Rabbin
lahuwa
لَهُوَ
işte O'dur
l-ʿazīzu
ٱلْعَزِيزُ
üstün olan
l-raḥīmu
ٱلرَّحِيمُ
merhamet eden
Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir. ([26] Suara: 159)
Tefsir
160

كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوْطِ ِۨالْمُرْسَلِيْنَ ۖ ١٦٠

kadhabat
كَذَّبَتْ
yalanladı
qawmu
قَوْمُ
kavmi
lūṭin
لُوطٍ
Lut
l-mur'salīna
ٱلْمُرْسَلِينَ
gönderilen elçileri
Lut milleti de peygamberleri yalanladı. ([26] Suara: 160)
Tefsir