Skip to content

Suresi Furkan - Page: 7

Al-Furqan

(al-Furq̈ān)

61

تَبٰرَكَ الَّذِيْ جَعَلَ فِى السَّمَاۤءِ بُرُوْجًا وَّجَعَلَ فِيْهَا سِرَاجًا وَّقَمَرًا مُّنِيْرًا ٦١

tabāraka
تَبَارَكَ
yücedir
alladhī
ٱلَّذِى
O ki
jaʿala
جَعَلَ
yaptı
fī l-samāi
فِى ٱلسَّمَآءِ
gökte
burūjan
بُرُوجًا
burçlar
wajaʿala
وَجَعَلَ
ve var etti
fīhā
فِيهَا
orada
sirājan
سِرَٰجًا
bir kandil
waqamaran
وَقَمَرًا
ve bir ay
munīran
مُّنِيرًا
aydınlatıcı
Gökte burçlar vareden, orada ışık saçan güneş ve aydınlatan ayı yaratan Allah, yücelerin yücesidir. ([25] Furkan: 61)
Tefsir
62

وَهُوَ الَّذِيْ جَعَلَ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ اَرَادَ اَنْ يَّذَّكَّرَ اَوْ اَرَادَ شُكُوْرًا ٦٢

wahuwa
وَهُوَ
ve O
alladhī
ٱلَّذِى
ki
jaʿala
جَعَلَ
yaptı
al-layla
ٱلَّيْلَ
geceyi
wal-nahāra
وَٱلنَّهَارَ
ve gündüzü
khil'fatan
خِلْفَةً
birbirini izler
liman
لِّمَنْ
için
arāda
أَرَادَ
isteyenler
an yadhakkara
أَن يَذَّكَّرَ
öğüt almak
aw
أَوْ
veya
arāda
أَرَادَ
isteyenler için
shukūran
شُكُورًا
şükretmek
İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur. ([25] Furkan: 62)
Tefsir
63

وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذِيْنَ يَمْشُوْنَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْنًا وَّاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجٰهِلُوْنَ قَالُوْا سَلٰمًا ٦٣

waʿibādu
وَعِبَادُ
ve kulları
l-raḥmāni
ٱلرَّحْمَٰنِ
Rahman'ın
alladhīna
ٱلَّذِينَ
öyle kimselerdir ki
yamshūna
يَمْشُونَ
yürürler
ʿalā l-arḍi
عَلَى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
hawnan
هَوْنًا
mütevazi olarak
wa-idhā
وَإِذَا
ne zaman ki
khāṭabahumu
خَاطَبَهُمُ
kendilerine laf atarsa
l-jāhilūna
ٱلْجَٰهِلُونَ
cahiller
qālū
قَالُوا۟
derler
salāman
سَلَٰمًا
Selam
Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler. ([25] Furkan: 63)
Tefsir
64

وَالَّذِيْنَ يَبِيْتُوْنَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَّقِيَامًا ٦٤

wa-alladhīna yabītūna
وَٱلَّذِينَ يَبِيتُونَ
gecelerini geçirirler
lirabbihim
لِرَبِّهِمْ
Rablerine
sujjadan
سُجَّدًا
secde ederek
waqiyāman
وَقِيَٰمًا
ve (Onun divanında) durarak
Onlar, gecelerini Rableri için kıyama durarak ve secdeye vararak geçirirler. ([25] Furkan: 64)
Tefsir
65

وَالَّذِيْنَ يَقُوْلُوْنَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۖ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا ۖ ٦٥

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve
yaqūlūna
يَقُولُونَ
derler
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
iṣ'rif
ٱصْرِفْ
uzaklaştır
ʿannā
عَنَّا
bizden
ʿadhāba
عَذَابَ
azabını
jahannama
جَهَنَّمَۖ
cehennemin
inna
إِنَّ
doğrusu
ʿadhābahā
عَذَابَهَا
onun azabı
kāna gharāman
كَانَ غَرَامًا
sargındır
Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır" derler. ([25] Furkan: 65)
Tefsir
66

اِنَّهَا سَاۤءَتْ مُسْتَقَرًّا وَّمُقَامًا ٦٦

innahā
إِنَّهَا
orası
sāat
سَآءَتْ
ne kötü
mus'taqarran
مُسْتَقَرًّا
bir karargahtır
wamuqāman
وَمُقَامًا
ve bir makamdır
Onlar, "Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır; doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır" derler. ([25] Furkan: 66)
Tefsir
67

وَالَّذِيْنَ اِذَآ اَنْفَقُوْا لَمْ يُسْرِفُوْا وَلَمْ يَقْتُرُوْا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَامًا ٦٧

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve
idhā
إِذَآ
zaman
anfaqū
أَنفَقُوا۟
infak ettikleri
lam yus'rifū
لَمْ يُسْرِفُوا۟
israf etmezler
walam
وَلَمْ
ve etmezler
yaqturū
يَقْتُرُوا۟
cimrilik
wakāna
وَكَانَ
ve olur
bayna
بَيْنَ
arasında
dhālika
ذَٰلِكَ
bu (ikisinin)
qawāman
قَوَامًا
dengeli
Onlar, sarfettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar. ([25] Furkan: 67)
Tefsir
68

وَالَّذِيْنَ لَا يَدْعُوْنَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ وَلَا يَقْتُلُوْنَ النَّفْسَ الَّتِيْ حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُوْنَۚ وَمَنْ يَّفْعَلْ ذٰلِكَ يَلْقَ اَثَامًا ۙ ٦٨

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve onlar
lā yadʿūna
لَا يَدْعُونَ
yalvarmazlar
maʿa
مَعَ
ile beraber
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
ilāhan
إِلَٰهًا
tanrıya
ākhara
ءَاخَرَ
başka
walā
وَلَا
ve
yaqtulūna
يَقْتُلُونَ
öldürmezler
l-nafsa
ٱلنَّفْسَ
canı
allatī
ٱلَّتِى
öyle ki
ḥarrama
حَرَّمَ
haram ettiği
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah'ın
illā
إِلَّا
dışında
bil-ḥaqi
بِٱلْحَقِّ
hak(lı sebep)
walā
وَلَا
ve
yaznūna
يَزْنُونَۚ
zina etmezler
waman
وَمَن
ve kim
yafʿal
يَفْعَلْ
yaparsa
dhālika
ذَٰلِكَ
bunları
yalqa
يَلْقَ
bulur
athāman
أَثَامًا
cezasını
Onlar, Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş olur. ([25] Furkan: 68)
Tefsir
69

يُّضٰعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَيَخْلُدْ فِيْهٖ مُهَانًا ۙ ٦٩

yuḍāʿaf
يُضَٰعَفْ
kat kat yapılır
lahu
لَهُ
onun için
l-ʿadhābu
ٱلْعَذَابُ
azab
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
wayakhlud
وَيَخْلُدْ
ve kalır
fīhi
فِيهِۦ
onun içinde
muhānan
مُهَانًا
hor ve hakir olarak
Kıyamet günü azabı kat kat olur, orada, alçaltılarak temelli kalır. ([25] Furkan: 69)
Tefsir
70

اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُولٰۤىِٕكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّاٰتِهِمْ حَسَنٰتٍۗ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوْرًا رَّحِيْمًا ٧٠

illā
إِلَّا
dışında
man
مَن
kimse(ler)
tāba
تَابَ
tevbe eden
waāmana
وَءَامَنَ
ve iman eden
waʿamila
وَعَمِلَ
ve yapanlar
ʿamalan
عَمَلًا
bir iş
ṣāliḥan
صَٰلِحًا
faydalı
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
yubaddilu
يُبَدِّلُ
değiştirecektir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
sayyiātihim
سَيِّـَٔاتِهِمْ
onların kötülüklerini
ḥasanātin
حَسَنَٰتٍۗ
iyiliklere
wakāna
وَكَانَ
ve
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
ghafūran
غَفُورًا
çok bağışlayandır
raḥīman
رَّحِيمًا
çok esirgeyendir
Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder. ([25] Furkan: 70)
Tefsir