Skip to content

Suresi Furkan - Page: 3

Al-Furqan

(al-Furq̈ān)

21

۞ وَقَالَ الَّذِيْنَ لَا يَرْجُوْنَ لِقَاۤءَنَا لَوْلَآ اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلٰۤىِٕكَةُ اَوْ نَرٰى رَبَّنَا ۗ لَقَدِ اسْتَكْبَرُوْا فِيْٓ اَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْ عُتُوًّا كَبِيْرًا ٢١

waqāla
وَقَالَ
ve dedi(ler)
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
lā yarjūna
لَا يَرْجُونَ
ummayan(lar)
liqāanā
لِقَآءَنَا
bizimle karşılaşmayı
lawlā
لَوْلَآ
değil mi?
unzila
أُنزِلَ
indirilmeli
ʿalaynā
عَلَيْنَا
bize
l-malāikatu
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
melekler
aw
أَوْ
yahut
narā
نَرَىٰ
görmeliydik
rabbanā
رَبَّنَاۗ
Rabbimizi
laqadi
لَقَدِ
andolsun ki
is'takbarū
ٱسْتَكْبَرُوا۟
onlar büyüklük tasladılar
فِىٓ
içlerinde
anfusihim
أَنفُسِهِمْ
kendi
waʿataw
وَعَتَوْ
ve haddi aştılar
ʿutuwwan
عُتُوًّا
bir azgınlıkla
kabīran
كَبِيرًا
büyük
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar: "Bize ya melekler indirilmeli, ya da Rabbimiz'i görmeliyiz" derler. And olsun ki kendi kendilerine büyüklenmişler, azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir. ([25] Furkan: 21)
Tefsir
22

يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلٰۤىِٕكَةَ لَا بُشْرٰى يَوْمَىِٕذٍ لِّلْمُجْرِمِيْنَ وَيَقُوْلُوْنَ حِجْرًا مَّحْجُوْرًا ٢٢

yawma
يَوْمَ
gün
yarawna
يَرَوْنَ
gördükleri
l-malāikata
ٱلْمَلَٰٓئِكَةَ
melekleri
لَا
yoktur
bush'rā
بُشْرَىٰ
müjde
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
işte o gün
lil'muj'rimīna
لِّلْمُجْرِمِينَ
suçlulara
wayaqūlūna
وَيَقُولُونَ
ve onlar derler
ḥij'ran
حِجْرًا
yasaktır
maḥjūran
مَّحْجُورًا
yasaklanmıştır
Melekleri gördükleri gün, işte o gün, suçlulara iyi haber yoktur. Melekler: "İyi haber size yasaktır, yasak!" derler. ([25] Furkan: 22)
Tefsir
23

وَقَدِمْنَآ اِلٰى مَا عَمِلُوْا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنٰهُ هَبَاۤءً مَّنْثُوْرًا ٢٣

waqadim'nā
وَقَدِمْنَآ
önüne geçiririz
ilā mā
إِلَىٰ مَا
şeyi
ʿamilū
عَمِلُوا۟
yaptıkları
min
مِنْ
her
ʿamalin
عَمَلٍ
işin
fajaʿalnāhu
فَجَعَلْنَٰهُ
ve onu getiririrz
habāan
هَبَآءً
toz zerreleri haline
manthūran
مَّنثُورًا
saçılmış
Yaptıkları her işi ele alır, onu toz duman ederiz. ([25] Furkan: 23)
Tefsir
24

اَصْحٰبُ الْجَنَّةِ يَوْمَىِٕذٍ خَيْرٌ مُّسْتَقَرًّا وَّاَحْسَنُ مَقِيْلًا ٢٤

aṣḥābu
أَصْحَٰبُ
halkının
l-janati
ٱلْجَنَّةِ
cennet
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
khayrun
خَيْرٌ
daha iyidir
mus'taqarran
مُّسْتَقَرًّا
kalacakları yer
wa-aḥsanu
وَأَحْسَنُ
ve daha güzeldir
maqīlan
مَقِيلًا
dinlenecekleri yer
O gün, cennetliklerin kalacağı yer çok iyi, dinlenecekleri yer çok güzeldir. ([25] Furkan: 24)
Tefsir
25

وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاۤءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلٰۤىِٕكَةُ تَنْزِيْلًا ٢٥

wayawma
وَيَوْمَ
ve gün
tashaqqaqu
تَشَقَّقُ
parçalandığı
l-samāu
ٱلسَّمَآءُ
göğün
bil-ghamāmi
بِٱلْغَمَٰمِ
bulutları
wanuzzila
وَنُزِّلَ
ve indirildiği
l-malāikatu
ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
meleklerin
tanzīlan
تَنزِيلًا
bir indirilişle
O gün, gök beyaz bulutlar halinde parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir. ([25] Furkan: 25)
Tefsir
26

اَلْمُلْكُ يَوْمَىِٕذِ ِۨالْحَقُّ لِلرَّحْمٰنِۗ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكٰفِرِيْنَ عَسِيْرًا ٢٦

al-mul'ku
ٱلْمُلْكُ
mülk
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
gerçek
lilrraḥmāni
لِلرَّحْمَٰنِۚ
Rahmanın'dır
wakāna
وَكَانَ
ve
yawman
يَوْمًا
bir gündür
ʿalā
عَلَى
için
l-kāfirīna
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirler
ʿasīran
عَسِيرًا
çetin
O gün gerçek hükümdarlık Rahman'ındır. İnkarcılar için yaman bir gündür. ([25] Furkan: 26)
Tefsir
27

وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلٰى يَدَيْهِ يَقُوْلُ يٰلَيْتَنِى اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُوْلِ سَبِيْلًا ٢٧

wayawma
وَيَوْمَ
ve o gün
yaʿaḍḍu
يَعَضُّ
ısırır
l-ẓālimu
ٱلظَّالِمُ
zalim
ʿalā yadayhi
عَلَىٰ يَدَيْهِ
ellerini
yaqūlu
يَقُولُ
der
yālaytanī
يَٰلَيْتَنِى
ey! ne olurdu keşke
ittakhadhtu
ٱتَّخَذْتُ
ben edineydim
maʿa
مَعَ
beraber
l-rasūli
ٱلرَّسُولِ
elçiyle
sabīlan
سَبِيلًا
bir yol
O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der. ([25] Furkan: 27)
Tefsir
28

يٰوَيْلَتٰى لَيْتَنِيْ لَمْ اَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيْلًا ٢٨

yāwaylatā
يَٰوَيْلَتَىٰ
eyvah bana
laytanī
لَيْتَنِى
ne olurdu
lam attakhidh
لَمْ أَتَّخِذْ
ben tutmasaydım
fulānan
فُلَانًا
falanı
khalīlan
خَلِيلًا
dost
O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der. ([25] Furkan: 28)
Tefsir
29

لَقَدْ اَضَلَّنِيْ عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ اِذْ جَاۤءَنِيْۗ وَكَانَ الشَّيْطٰنُ لِلْاِنْسَانِ خَذُوْلًا ٢٩

laqad
لَّقَدْ
gerçekten
aḍallanī
أَضَلَّنِى
o beni saptırdı
ʿani l-dhik'ri
عَنِ ٱلذِّكْرِ
Zikirden
baʿda
بَعْدَ
sonra
idh jāanī
إِذْ جَآءَنِىۗ
bana gelen
wakāna
وَكَانَ
zaten
l-shayṭānu
ٱلشَّيْطَٰنُ
şeytan
lil'insāni
لِلْإِنسَٰنِ
insan için
khadhūlan
خَذُولًا
yüzüstü bırakandır
O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der. ([25] Furkan: 29)
Tefsir
30

وَقَالَ الرَّسُوْلُ يٰرَبِّ اِنَّ قَوْمِى اتَّخَذُوْا هٰذَا الْقُرْاٰنَ مَهْجُوْرًا ٣٠

waqāla
وَقَالَ
ve dedi ki
l-rasūlu
ٱلرَّسُولُ
Elçi
yārabbi
يَٰرَبِّ
ya Rabbi
inna
إِنَّ
şüphesiz
qawmī
قَوْمِى
kavmim
ittakhadhū
ٱتَّخَذُوا۟
bıraktılar
hādhā
هَٰذَا
bu
l-qur'āna
ٱلْقُرْءَانَ
Kur'an'ı
mahjūran
مَهْجُورًا
terk edilmiş
Peygamber: "Ey Rabbim! Doğrusu milletim bu Kuran'ı terketmişti" der. ([25] Furkan: 30)
Tefsir