Kuran-i Kerim Suresi Nur ayet 37
Qur'an Surah An-Nur Verse 37
Nur [24]: 37 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)
رِجَالٌ لَّا تُلْهِيْهِمْ تِجَارَةٌ وَّلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَاِيْتَاۤءِ الزَّكٰوةِ ۙيَخَافُوْنَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيْهِ الْقُلُوْبُ وَالْاَبْصَارُ ۙ (النور : ٢٤)
- rijālun
- رِجَالٌ
- Men
- erkekler (ki)
- lā tul'hīhim
- لَّا تُلْهِيهِمْ
- not distracts them
- kendilerini alıkoymaz
- tijāratun
- تِجَٰرَةٌ
- trade
- ticaret
- walā
- وَلَا
- and not
- ve ne de
- bayʿun
- بَيْعٌ
- sale
- alışveriş
- ʿan dhik'ri
- عَن ذِكْرِ
- from (the) remembrance of Allah
- anmaktan
- l-lahi
- ٱللَّهِ
- (the) remembrance of Allah
- Allah'ı
- wa-iqāmi
- وَإِقَامِ
- and (from) establishing
- ve kılmaktan
- l-ṣalati
- ٱلصَّلَوٰةِ
- the prayer
- namaz
- waītāi
- وَإِيتَآءِ
- and giving
- ve vermekten
- l-zakati
- ٱلزَّكَوٰةِۙ
- zakah
- zekat
- yakhāfūna
- يَخَافُونَ
- They fear
- onlar korkarlar
- yawman
- يَوْمًا
- a Day
- günden
- tataqallabu
- تَتَقَلَّبُ
- will turn about
- ters döneceği
- fīhi
- فِيهِ
- therein
- onda
- l-qulūbu
- ٱلْقُلُوبُ
- the hearts
- yüreklerin
- wal-abṣāru
- وَٱلْأَبْصَٰرُ
- and the eyes
- ve gözlerin
Transliteration:
Rinjaalul laa tulheehim tijaaratunw wa laa bai'un 'an zikril laahi wa iqaamis Salaati wa eetaaa'iz Zakaati yakkhaafoona Yawman tataqallabu feehil quloobu wal absaar(QS. an-Nūr:37)
English Sahih International:
[Are] men whom neither commerce nor sale distracts from the remembrance of Allah and performance of prayer and giving of Zakah. They fear a Day in which the hearts and eyes will [fearfully] turn about. (QS. An-Nur, Ayah 37)
Diyanet Isleri:
Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar. (Nur, ayet 37)
Abdulbaki Gölpınarlı
Öyle erler vardır ki onları ne ticaret, ne alımsatım, Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkar onlar.
Adem Uğur
Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah´ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Ali Bulaç
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.
Ali Fikri Yavuz
Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alış-veriş, Allah’ı anmaktan (O’na ibadet etmekten ve emirlerine bağlanmaktan), namazı gereği üzre kılmaktan ve zekât vermekten kendilerini alıkoymaz. Onlar, bir günden (kıyametten) korkarlar ki, o günde kalbler ve gözler korkudan halden hale döner kıvranır.
Celal Yıldırım
Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alım-satım onları Allah´ı anmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Kalblerin ve gözlerin (korkudan) döneceği günden korkarlar.
Diyanet Vakfı
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Edip Yüksel
Kişiler vardır. Onları, ALLAH'ı anmaktan, namazı gözetmekten ve zekatı vermekten ne bir iş ne de bir ticaret alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.
Elmalılı Hamdi Yazır
Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Fizilal-il Kuran
Bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş, Allah´ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin hoplayacakları ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden korkarlar.
Gültekin Onan
(Öyle) Erkekler ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Tanrı´yı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ´tutkuya kaptırıp alıkoymaz´; onlar kalplerin ve gözlerin çevrileceği (tetekallebu )[dehşetten allak bullak olacağı] günden korkarlar.
Hasan Basri Çantay
(Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticâret, ne bir alış veriş Allâhı zikretmeliden, dosdoğru namaz kılmakdan, zekâtı vermekden alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği gönden korkarlar.
İbni Kesir
Öyle erler ki; ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah´ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.
İskender Ali Mihr
Ticaretin ve alışverişin, onları Allah´ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gözlerin (dehşetten) döneceği günden korkarlar.
Muhammed Esed
kimseler (vardır ki,) bunları ne ticaret ne de kazanma hırsı Allah´ı anmaktan, salatta devamlı ve duyarlı olmaktan, arınmak için verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; böyleleri kalplerin ve gözlerin dehşetle döneceği Gün´den korkarlar;
Muslim Shahin
Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen
Birçok erler ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir ticaret Allah Teâlânın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar.
Rowwad Translation Center
Kendilerini ticaretin de, alışverişin de Allah’ı zikretmekten, namazdan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı erlerdir. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.
Şaban Piriş
Ticaretin, alışverişin, kendilerini Allah’ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamadığı adamlar... Onlar, gönüllerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.
Shaban Britch
(Onlar) Ticaretin, alışverişin, kendilerini Allah’ın zikrinden, namazı ikame etmekten, zekat vermekten alıkoyamadığı adamlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.
Suat Yıldırım
O nûra, Allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler. [39,47; 73,40; 18,14,42; 76,10; 62,9; 63, 9; 72,18]
Süleyman Ateş
Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymadığı erkekler. (Onlar), yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar.
Tefhim-ul Kuran
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah´ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten ´tutkuya kaptırıp alıkoymaz´; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.
Yaşar Nuri Öztürk
Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, namazı/duayı yerine getirmekten, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar.