Skip to content

Suresi Nur - Page: 7

An-Nur

(an-Nūr)

61

لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَّلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَّلَا عَلَى الْمَرِيْضِ حَرَجٌ وَّلَا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَنْ تَأْكُلُوْا مِنْۢ بُيُوْتِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ اٰبَاۤىِٕكُمْ اَوْ بُيُوْتِ اُمَّهٰتِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ اِخْوَانِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ اَخَوٰتِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ اَعْمَامِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ عَمّٰتِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ اَخْوَالِكُمْ اَوْ بُيُوْتِ خٰلٰتِكُمْ اَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَّفَاتِحَهٗٓ اَوْ صَدِيْقِكُمْۗ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَأْكُلُوْا جَمِيْعًا اَوْ اَشْتَاتًاۗ فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوْتًا فَسَلِّمُوْا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِّنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُبٰرَكَةً طَيِّبَةً ۗ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيٰتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُوْنَ ࣖ ٦١

laysa
لَّيْسَ
yoktur
ʿalā
عَلَى
üzerine
l-aʿmā
ٱلْأَعْمَىٰ
kör
ḥarajun
حَرَجٌ
bir güçlük
walā
وَلَا
ve yoktur
ʿalā
عَلَى
üzerine
l-aʿraji
ٱلْأَعْرَجِ
topal
ḥarajun
حَرَجٌ
bir güçlük
walā
وَلَا
ve yoktur
ʿalā
عَلَى
üzerine
l-marīḍi
ٱلْمَرِيضِ
hasta
ḥarajun
حَرَجٌ
güçlük
walā
وَلَا
ve (bir güçlük) yoktur
ʿalā
عَلَىٰٓ
üzerinize
anfusikum
أَنفُسِكُمْ
sizin
an takulū
أَن تَأْكُلُوا۟
yemenizde
min buyūtikum
مِنۢ بُيُوتِكُمْ
kendi evlerinizden
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
ābāikum
ءَابَآئِكُمْ
babalarınızın
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
ummahātikum
أُمَّهَٰتِكُمْ
annelerinizin
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
ikh'wānikum
إِخْوَٰنِكُمْ
kardeşlerinizin
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
akhawātikum
أَخَوَٰتِكُمْ
kızkardeşlerinizin
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
aʿmāmikum
أَعْمَٰمِكُمْ
amcalarınızın
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
ʿammātikum
عَمَّٰتِكُمْ
halalarınızın
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
akhwālikum
أَخْوَٰلِكُمْ
dayılarınızın
aw
أَوْ
yahut
buyūti
بُيُوتِ
evlerinden
khālātikum
خَٰلَٰتِكُمْ
teyzelerinizin
aw
أَوْ
yahut
mā malaktum
مَا مَلَكْتُم
sahip olduğunuzun
mafātiḥahu
مَّفَاتِحَهُۥٓ
anahtarlarına
aw
أَوْ
yahut
ṣadīqikum
صَدِيقِكُمْۚ
arkadaşınızın
laysa
لَيْسَ
yoktur
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
üzerinize
junāḥun
جُنَاحٌ
bir günah
an takulū
أَن تَأْكُلُوا۟
yemenizde
jamīʿan
جَمِيعًا
toplu olarak
aw
أَوْ
yahut
ashtātan
أَشْتَاتًاۚ
ayrı ayrı
fa-idhā
فَإِذَا
zaman
dakhaltum
دَخَلْتُم
girdiğiniz
buyūtan
بُيُوتًا
evlere
fasallimū
فَسَلِّمُوا۟
selam verin;
ʿalā anfusikum
عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمْ
kendinize
taḥiyyatan
تَحِيَّةً
(bir yaşam) dileğiyle
min ʿindi
مِّنْ عِندِ
tarafından
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
mubārakatan
مُبَٰرَكَةً
bereketli
ṭayyibatan
طَيِّبَةًۚ
güzel
kadhālika
كَذَٰلِكَ
işte böyle
yubayyinu
يُبَيِّنُ
açıklıyor
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
lakumu
لَكُمُ
size
l-āyāti
ٱلْءَايَٰتِ
ayetleri
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
taʿqilūna
تَعْقِلُونَ
aklınızı kullanırsınız
Kör için bir sorumluluk yoktur. Topal için bir sorumluluk yoktur. Hastaya da bir sorumluluk yoktur. Evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya kahyası olup anahtarları elinde olan evlerde, ya da dostlarınızın evlerinde izinsiz yemek yemenizde bir sorumluluk yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir sorumluluk yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, kendinize ehlinize Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selam verin. Allah size ayetleri, düşünesiniz diye böylece açıklar. ([24] Nur: 61)
Tefsir
62

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُوْنَ الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا بِاللّٰهِ وَرَسُوْلِهٖ وَاِذَا كَانُوْا مَعَهٗ عَلٰٓى اَمْرٍ جَامِعٍ لَّمْ يَذْهَبُوْا حَتّٰى يَسْتَأْذِنُوْهُۗ اِنَّ الَّذِيْنَ يَسْتَأْذِنُوْنَكَ اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ يُؤْمِنُوْنَ بِاللّٰهِ وَرَسُوْلِهٖۚ فَاِذَا اسْتَأْذَنُوْكَ لِبَعْضِ شَأْنِهِمْ فَأْذَنْ لِّمَنْ شِئْتَ مِنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمُ اللّٰهَ ۗاِنَّ اللّٰهَ غَفُوْرٌ رَّحِيْمٌ ٦٢

innamā
إِنَّمَا
şüphesiz
l-mu'minūna
ٱلْمُؤْمِنُونَ
mü'minler
alladhīna āmanū
ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟
inanırlar
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'a
warasūlihi
وَرَسُولِهِۦ
ve Elçisine
wa-idhā
وَإِذَا
ve ne zaman ki
kānū
كَانُوا۟
olurlar
maʿahu
مَعَهُۥ
onunla beraber
ʿalā
عَلَىٰٓ
için
amrin
أَمْرٍ
bir iş
jāmiʿin
جَامِعٍ
toplumsal
lam yadhhabū
لَّمْ يَذْهَبُوا۟
gitmezler
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yastadhinūhu
يَسْتَـْٔذِنُوهُۚ
ondan izin alıncaya
inna
إِنَّ
şüphesiz
alladhīna yastadhinūnaka
ٱلَّذِينَ يَسْتَـْٔذِنُونَكَ
senden izin alanlar
ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlardır
alladhīna yu'minūna
ٱلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ
inananlar
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'a
warasūlihi
وَرَسُولِهِۦۚ
ve Elçisine
fa-idhā
فَإِذَا
zaman
is'tadhanūka
ٱسْتَـْٔذَنُوكَ
senden izin istedikleri
libaʿḍi
لِبَعْضِ
bazı
shanihim
شَأْنِهِمْ
işleri için
fadhan
فَأْذَن
izin ver
liman
لِّمَن
kimseye
shi'ta
شِئْتَ
dilediğin
min'hum
مِنْهُمْ
onlardan
wa-is'taghfir
وَٱسْتَغْفِرْ
ve mağfiret dile
lahumu
لَهُمُ
onlar için
l-laha
ٱللَّهَۚ
Allah'tan
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
çok bağışlayandır
raḥīmun
رَّحِيمٌ
çok esirgeyendir
Doğrusu Allah'a ve Peygamberine inanan Müminler, Peygamberle beraber bir işe karar vermek için toplandıklarında, ondan izin almaksızın gitmezler. Senden izin isteyenler, işte onlar, Allah'a ve Peygamberine inananlardır. Bazı işleri için senden izin isterlerse, içlerinden dilediğine izin ver, Allah'tan, onların bağışlanmalarını dile. Allah şüphesiz bağışlar, merhamet eder. ([24] Nur: 62)
Tefsir
63

لَا تَجْعَلُوْا دُعَاۤءَ الرَّسُوْلِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاۤءِ بَعْضِكُمْ بَعْضًاۗ قَدْ يَعْلَمُ اللّٰهُ الَّذِيْنَ يَتَسَلَّلُوْنَ مِنْكُمْ لِوَاذًاۚ فَلْيَحْذَرِ الَّذِيْنَ يُخَالِفُوْنَ عَنْ اَمْرِهٖٓ اَنْ تُصِيْبَهُمْ فِتْنَةٌ اَوْ يُصِيْبَهُمْ عَذَابٌ اَلِيْمٌ ٦٣

lā tajʿalū
لَّا تَجْعَلُوا۟
bir tutmayın
duʿāa
دُعَآءَ
davetini
l-rasūli
ٱلرَّسُولِ
Rasulün
baynakum
بَيْنَكُمْ
aranızda
kaduʿāi
كَدُعَآءِ
daveti gibi
baʿḍikum
بَعْضِكُم
herhangi birinizin
baʿḍan
بَعْضًاۚ
diğerini
qad
قَدْ
andolsun
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
alladhīna yatasallalūna
ٱلَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ
sıvışıp gidenleri
minkum
مِنكُمْ
içinizden
liwādhan
لِوَاذًاۚ
birbirinin arkasına gizlenerek
falyaḥdhari
فَلْيَحْذَرِ
o halde sakınsınlar
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
yukhālifūna
يُخَالِفُونَ
aykırı davranan(lar)
ʿan amrihi
عَنْ أَمْرِهِۦٓ
onun emrine
an tuṣībahum
أَن تُصِيبَهُمْ
kendilerine uğramasından
fit'natun
فِتْنَةٌ
bir belanın
aw
أَوْ
yahut
yuṣībahum
يُصِيبَهُمْ
onlara çarpmasından
ʿadhābun
عَذَابٌ
bir azabın
alīmun
أَلِيمٌ
acıklı
Peygamberin çağrısını, kendi aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. Allah, içinizden sıvışıp gidenleri şüphesiz bilir. O'nun buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar. ([24] Nur: 63)
Tefsir
64

اَلَآ اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوٰتِ وَالْاَرْضِۗ قَدْ يَعْلَمُ مَآ اَنْتُمْ عَلَيْهِۗ وَيَوْمَ يُرْجَعُوْنَ اِلَيْهِ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوْاۗ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيْمٌ ࣖ ٦٤

alā
أَلَآ
iyi bilinki
inna
إِنَّ
şüphesiz
lillahi
لِلَّهِ
Allah'ındır
مَا
olanlar
fī l-samāwāti
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
wal-arḍi
وَٱلْأَرْضِۖ
ve yerde
qad
قَدْ
andolsun
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
مَآ
ne iş
antum
أَنتُمْ
sizin
ʿalayhi
عَلَيْهِ
üzerinde olduğunuzu
wayawma
وَيَوْمَ
ve gün
yur'jaʿūna
يُرْجَعُونَ
döndürül(üp götürül)dükleri
ilayhi
إِلَيْهِ
O'na
fayunabbi-uhum
فَيُنَبِّئُهُم
onlara haber verir
bimā
بِمَا
ne
ʿamilū
عَمِلُوا۟ۗ
yaptıklarını
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
bikulli
بِكُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeyi
ʿalīmun
عَلِيمٌۢ
bilendir
Dikkat edin; göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. O, içinde bulunduğunuz durumu da, kendisine döndürüleceğiniz günü de gerçekten bilir. Onlara işlediklerini haber verir. Allah herşeyi bilir. ([24] Nur: 64)
Tefsir