Kuran-i Kerim Suresi Muminun ayet 41
Qur'an Surah Al-Mu'minun Verse 41
Muminun [23]: 41 ~ TÜRKÇE - DİYANET KURAN MEALİ (Word by Word)
فَاَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنٰهُمْ غُثَاۤءًۚ فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظّٰلِمِيْنَ (المؤمنون : ٢٣)
- fa-akhadhathumu
- فَأَخَذَتْهُمُ
- So seized them
- derken onları yakaladı
- l-ṣayḥatu
- ٱلصَّيْحَةُ
- the awful cry
- o korkunç ses
- bil-ḥaqi
- بِٱلْحَقِّ
- in truth
- gerçekten
- fajaʿalnāhum
- فَجَعَلْنَٰهُمْ
- and We made them
- ve onları getirdik
- ghuthāan
- غُثَآءًۚ
- (as) rubbish of dead leaves
- sel süprüntüsü haline
- fabuʿ'dan
- فَبُعْدًا
- So away
- uzak olsun
- lil'qawmi
- لِّلْقَوْمِ
- with the people -
- kavim
- l-ẓālimīna
- ٱلظَّٰلِمِينَ
- the wrongdoers
- o zalim
Transliteration:
Fa akhazat humus saihatu bilhaqqi faja'alnaahum ghusaaa'aa; fabu;dal lilqaw miz zaalimeen(QS. al-Muʾminūn:41)
English Sahih International:
So the shriek seized them in truth, and We made them as [plant] stubble. Then away with the wrongdoing people. (QS. Al-Mu'minun, Ayah 41)
Diyanet Isleri:
Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun! (Muminun, ayet 41)
Abdulbaki Gölpınarlı
Gerçek ve yerinde gelen bir bağırışla onları helak ediverdik de selle sürüklenip gelen çerçöpe döndürdük; artık uzaklık, zulmeden topluluğa.
Adem Uğur
Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Ali Bulaç
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Ali Fikri Yavuz
Derken onları korkunç bir azab gürültüsü, Allah’dan adalet olarak, yakalayıverdi. Böylece onları bir sel süpürüntüsü yaptık. Artık helâk olsun öyle zalimler!...
Celal Yıldırım
Derken korkunç bir ses gerçekten onları yakaladı da bu yüzden onları (kıyılara atılıp itilmiş) çerçöp haline getirdik. Zâlim kavme (rahmet ve yardımdan) uzaklık!.
Diyanet Vakfı
Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Edip Yüksel
Korkunç felaket onları eşitçe yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı hakketmişti.
Elmalılı Hamdi Yazır
Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Fizilal-il Kuran
Derken ansızın hakettikleri müthiş bir gürültüye tutuluverdiler de kendilerini sel süprüntüsüne dönüştürdük. Kahrolsun zalimler güruhu!
Gültekin Onan
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Hasan Basri Çantay
İşte onları o müdhiş (azâb) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu!
İbni Kesir
Gerçekten onları müthiş bir çığlık yakaladı. Ve onları bir süprüntü yığını haline getirdik. Zulmeden kavim uzak olsun.
İskender Ali Mihr
Böylece hak ile (hakettikleri) bir sayha onları aldı (yakaladı). Onları gusa kıldık (zerreler haline getirdik). Artık zalim kavim, (Allah´ın rahmetinden) uzak olsun.
Muhammed Esed
Ve ani bir darbe şeklinde gelen (cezamız) tam yerinde ve kaçınılmaz olarak onları kıskıvrak yakalayıverir; ve böylece onları sel önünde sürüklenen çerçöp ve köpüğe çeviririz: uzak olsun, böyle bir zalimler toplumu!
Muslim Shahin
Nitekim, vuku kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Ömer Nasuhi Bilmen
Derken onları bihakkın bir sayha yakaladı da Biz onları bir sel süprüntüsü kıldık. Artık zalimler olan kavim için bir uzaklık olsun.
Rowwad Translation Center
Derken onları, gerçekleşmesi hak/kaçınılmaz olan bir çığlık yakaladı ve onları bir (sel) süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun öyle zâlim bir kavim!
Şaban Piriş
Derken onları müthiş bir çığlık yakaladı. Onları bir süprüntü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!
Shaban Britch
Derken onları hak (olan) bir çığlık yakaladı. Onları bir (sel) süprüntüsü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!
Suat Yıldırım
Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme! [40,78]
Süleyman Ateş
Derken o korkunç ses, onları gerçekten yakaladı da onları sel süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun o zalim kavim!.
Tefhim-ul Kuran
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun!
Yaşar Nuri Öztürk
Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!