Skip to content

Suresi Muminun - Page: 6

Al-Mu'minun

(al-Muʾminūn)

51

يٰٓاَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوْا مِنَ الطَّيِّبٰتِ وَاعْمَلُوْا صَالِحًاۗ اِنِّيْ بِمَا تَعْمَلُوْنَ عَلِيْمٌ ۗ ٥١

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
l-rusulu
ٱلرُّسُلُ
elçiler
kulū
كُلُوا۟
yeyin
mina l-ṭayibāti
مِنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ
güzel şeylerden
wa-iʿ'malū
وَٱعْمَلُوا۟
ve yapın
ṣāliḥan
صَٰلِحًاۖ
yararlı iş
innī
إِنِّى
çünkü ben
bimā
بِمَا
şeyleri
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilmekteyim
Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı bilirim. ([23] Muminun: 51)
Tefsir
52

وَاِنَّ هٰذِهٖٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَّاحِدَةً وَّاَنَا۠ رَبُّكُمْ فَاتَّقُوْنِ ٥٢

wa-inna
وَإِنَّ
ve şüphesiz
hādhihi
هَٰذِهِۦٓ
bu
ummatukum
أُمَّتُكُمْ
sizin ümmetiniz
ummatan
أُمَّةً
ümmettir
wāḥidatan
وَٰحِدَةً
bir tek
wa-anā
وَأَنَا۠
ve ben de
rabbukum
رَبُّكُمْ
sizin Rabbinizim
fa-ittaqūni
فَٱتَّقُونِ
benden korkun
Şüphesiz bu Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim; öyleyse Benden sakının. ([23] Muminun: 52)
Tefsir
53

فَتَقَطَّعُوْٓا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۗ كُلُّ حِزْبٍۢ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُوْنَ ٥٣

fataqaṭṭaʿū
فَتَقَطَّعُوٓا۟
fakat parçalayıp ayırdılar
amrahum
أَمْرَهُم
işlerini
baynahum
بَيْنَهُمْ
aralarında
zuburan
زُبُرًاۖ
Kitaplara
kullu
كُلُّ
her
ḥiz'bin
حِزْبٍۭ
gurup
bimā
بِمَا
bulunanla
ladayhim
لَدَيْهِمْ
kendi yanında
fariḥūna
فَرِحُونَ
sevinmektedir
Ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur. ([23] Muminun: 53)
Tefsir
54

فَذَرْهُمْ فِيْ غَمْرَتِهِمْ حَتّٰى حِيْنٍ ٥٤

fadharhum
فَذَرْهُمْ
onları bırak
فِى
içinde
ghamratihim
غَمْرَتِهِمْ
gafletleri
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
ḥīnin
حِينٍ
bir süreye
Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak. ([23] Muminun: 54)
Tefsir
55

اَيَحْسَبُوْنَ اَنَّمَا نُمِدُّهُمْ بِهٖ مِنْ مَّالٍ وَّبَنِيْنَ ۙ ٥٥

ayaḥsabūna
أَيَحْسَبُونَ
onlar sanıyorlar mı?
annamā
أَنَّمَا
ile
numidduhum
نُمِدُّهُم
kendilerine verdiğimiz
bihi min mālin
بِهِۦ مِن مَّالٍ
mal
wabanīna
وَبَنِينَ
ve oğullar
Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller. ([23] Muminun: 55)
Tefsir
56

نُسَارِعُ لَهُمْ فِى الْخَيْرٰتِۗ بَلْ لَّا يَشْعُرُوْنَ ٥٦

nusāriʿu
نُسَارِعُ
koşuyoruz
lahum
لَهُمْ
onların
fī l-khayrāti
فِى ٱلْخَيْرَٰتِۚ
iyiliklerine
bal
بَل
bilakis
لَّا
değiller
yashʿurūna
يَشْعُرُونَ
onlar farkında
Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller. ([23] Muminun: 56)
Tefsir
57

اِنَّ الَّذِيْنَ هُمْ مِّنْ خَشْيَةِ رَبِّهِمْ مُّشْفِقُوْنَ ۙ ٥٧

inna
إِنَّ
şüphesiz
alladhīna
ٱلَّذِينَ
onlar ki
hum
هُم
onlar
min khashyati
مِّنْ خَشْيَةِ
saygıdan
rabbihim
رَبِّهِم
Rablerine
mush'fiqūna
مُّشْفِقُونَ
titrerler
Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. ([23] Muminun: 57)
Tefsir
58

وَالَّذِيْنَ هُمْ بِاٰيٰتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُوْنَ ۙ ٥٨

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve onlar ki
hum
هُم
onlar
biāyāti
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerine
rabbihim
رَبِّهِمْ
Rablerinin
yu'minūna
يُؤْمِنُونَ
inanırlar
Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. ([23] Muminun: 58)
Tefsir
59

وَالَّذِيْنَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُوْنَ ۙ ٥٩

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve onlar ki
hum
هُم
onlar
birabbihim
بِرَبِّهِمْ
Rablerine
lā yush'rikūna
لَا يُشْرِكُونَ
ortak koşmazlar
Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. ([23] Muminun: 59)
Tefsir
60

وَالَّذِيْنَ يُؤْتُوْنَ مَآ اٰتَوْا وَّقُلُوْبُهُمْ وَجِلَةٌ اَنَّهُمْ اِلٰى رَبِّهِمْ رٰجِعُوْنَ ۙ ٦٠

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve onlar ki
yu'tūna
يُؤْتُونَ
verirler
مَآ
şeyi
ātaw
ءَاتَوا۟
verdikleri
waqulūbuhum
وَّقُلُوبُهُمْ
kalbleri
wajilatun
وَجِلَةٌ
ürpererek
annahum
أَنَّهُمْ
şüphesiz onlar
ilā rabbihim
إِلَىٰ رَبِّهِمْ
Rablerinin huzuruna
rājiʿūna
رَٰجِعُونَ
dönecekler
Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler. ([23] Muminun: 60)
Tefsir