Skip to content

Suresi Muminun - Page: 11

Al-Mu'minun

(al-Muʾminūn)

101

فَاِذَا نُفِخَ فِى الصُّوْرِ فَلَآ اَنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَىِٕذٍ وَّلَا يَتَسَاۤءَلُوْنَ ١٠١

fa-idhā
فَإِذَا
zaman
nufikha
نُفِخَ
üflendiği
fī l-ṣūri
فِى ٱلصُّورِ
Sur'a
falā
فَلَآ
artık yoktur
ansāba
أَنسَابَ
soylar
baynahum
بَيْنَهُمْ
aralarında
yawma-idhin
يَوْمَئِذٍ
o gün
walā
وَلَا
ve
yatasāalūna
يَتَسَآءَلُونَ
sormazlar
Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar. ([23] Muminun: 101)
Tefsir
102

فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِيْنُهٗ فَاُولٰۤىِٕكَ هُمُ الْمُفْلِحُوْنَ ١٠٢

faman
فَمَن
kimlerin
thaqulat
ثَقُلَتْ
ağır gelirse
mawāzīnuhu
مَوَٰزِينُهُۥ
tartıları
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
humu
هُمُ
onlar
l-muf'liḥūna
ٱلْمُفْلِحُونَ
kurtuluşa erenlerdir
Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır. ([23] Muminun: 102)
Tefsir
103

وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِيْنُهٗ فَاُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ خَسِرُوْٓا اَنْفُسَهُمْ فِيْ جَهَنَّمَ خٰلِدُوْنَ ۚ ١٠٣

waman
وَمَنْ
ve kimlerin
khaffat
خَفَّتْ
hafif gelirse
mawāzīnuhu
مَوَٰزِينُهُۥ
tartıları
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerdir
khasirū
خَسِرُوٓا۟
ziyana sokan(lar)
anfusahum
أَنفُسَهُمْ
kendilerini
fī jahannama
فِى جَهَنَّمَ
cehennemde
khālidūna
خَٰلِدُونَ
sürekli kalanlardır
Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler. ([23] Muminun: 103)
Tefsir
104

تَلْفَحُ وُجُوْهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيْهَا كَالِحُوْنَ ١٠٤

talfaḥu
تَلْفَحُ
yalar
wujūhahumu
وُجُوهَهُمُ
yüzlerini
l-nāru
ٱلنَّارُ
ateş
wahum
وَهُمْ
ve onların
fīhā
فِيهَا
(ateşin) içinde
kāliḥūna
كَٰلِحُونَ
dişleri açıkta kalır
Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. ([23] Muminun: 104)
Tefsir
105

اَلَمْ تَكُنْ اٰيٰتِيْ تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُوْنَ ١٠٥

alam takun
أَلَمْ تَكُنْ
değil mi?
āyātī
ءَايَٰتِى
ayetlerim
tut'lā
تُتْلَىٰ
okunurdu
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
fakuntum
فَكُنتُم
oysa siz
bihā
بِهَا
onları
tukadhibūna
تُكَذِّبُونَ
yalanlardınız
Allah: "Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?" der. ([23] Muminun: 105)
Tefsir
106

قَالُوْا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَاۤلِّيْنَ ١٠٦

qālū
قَالُوا۟
dediler
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
ghalabat
غَلَبَتْ
yendi
ʿalaynā
عَلَيْنَا
bizi
shiq'watunā
شِقْوَتُنَا
bahtsızlığımız
wakunnā
وَكُنَّا
ve biz olduk
qawman
قَوْمًا
bir topluluk
ḍāllīna
ضَآلِّينَ
sapık
Şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bedbahtlığımız yenmişti; sapık bir millet olmuştuk." ([23] Muminun: 106)
Tefsir
107

رَبَّنَآ اَخْرِجْنَا مِنْهَا فَاِنْ عُدْنَا فَاِنَّا ظٰلِمُوْنَ ١٠٧

rabbanā
رَبَّنَآ
Rabbimiz
akhrij'nā
أَخْرِجْنَا
bizi çıkar
min'hā
مِنْهَا
bundan
fa-in
فَإِنْ
eğer
ʿud'nā
عُدْنَا
bir daha dönersek
fa-innā
فَإِنَّا
artık biz gerçekten
ẓālimūna
ظَٰلِمُونَ
zalimleriz
"Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz." ([23] Muminun: 107)
Tefsir
108

قَالَ اخْسَـُٔوْا فِيْهَا وَلَا تُكَلِّمُوْنِ ١٠٨

qāla
قَالَ
buyurdu ki
ikh'saū
ٱخْسَـُٔوا۟
sinin
fīhā
فِيهَا
orada
walā
وَلَا
ve
tukallimūni
تُكَلِّمُونِ
bana bir şey söylemeyin
Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. ([23] Muminun: 108)
Tefsir
109

اِنَّهٗ كَانَ فَرِيْقٌ مِّنْ عِبَادِيْ يَقُوْلُوْنَ رَبَّنَآ اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الرّٰحِمِيْنَ ۚ ١٠٩

innahu
إِنَّهُۥ
gerçek şu ki
kāna
كَانَ
idi
farīqun
فَرِيقٌ
bir zümre
min ʿibādī
مِّنْ عِبَادِى
kullarımdan
yaqūlūna
يَقُولُونَ
diyorlar
rabbanā
رَبَّنَآ
Rabbimiz
āmannā
ءَامَنَّا
inandık
fa-igh'fir
فَٱغْفِرْ
bağışla
lanā
لَنَا
bizi
wa-ir'ḥamnā
وَٱرْحَمْنَا
ve bize acı
wa-anta
وَأَنتَ
ve sen
khayru
خَيْرُ
en hayırlısısın
l-rāḥimīna
ٱلرَّٰحِمِينَ
acıyanların
Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. ([23] Muminun: 109)
Tefsir
110

فَاتَّخَذْتُمُوْهُمْ سِخْرِيًّا حَتّٰٓى اَنْسَوْكُمْ ذِكْرِيْ وَكُنْتُمْ مِّنْهُمْ تَضْحَكُوْنَ ١١٠

fa-ittakhadhtumūhum
فَٱتَّخَذْتُمُوهُمْ
siz onları aldınız
sikh'riyyan
سِخْرِيًّا
alaya
ḥattā
حَتَّىٰٓ
nihayet
ansawkum
أَنسَوْكُمْ
size unutturdular
dhik'rī
ذِكْرِى
beni anmayı
wakuntum
وَكُنتُم
ve siz
min'hum
مِّنْهُمْ
onlara
taḍḥakūna
تَضْحَكُونَ
daima gülüyordunuz
Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. ([23] Muminun: 110)
Tefsir