Skip to content

Suresi Hac - Kelime kelime

Al-Hajj

(al-Ḥajj)

bismillaahirrahmaanirrahiim
1

يٰٓاَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوْا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيْمٌ ١

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
l-nāsu
ٱلنَّاسُ
insanlar
ittaqū
ٱتَّقُوا۟
korkun
rabbakum
رَبَّكُمْۚ
Rabbinizden
inna
إِنَّ
çünkü
zalzalata
زَلْزَلَةَ
depremi
l-sāʿati
ٱلسَّاعَةِ
sa'atin
shayon
شَىْءٌ
bir şeydir
ʿaẓīmun
عَظِيمٌ
cidden korkunç
Ey insanlar! Rabbinizden sakının; doğrusu kıyamet gününün sarsıntısı büyük şeydir. ([22] Hac: 1)
Tefsir
2

يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّآ اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكٰرٰى وَمَا هُمْ بِسُكٰرٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللّٰهِ شَدِيْدٌ ٢

yawma
يَوْمَ
gün
tarawnahā
تَرَوْنَهَا
onu gördüğünüz
tadhhalu
تَذْهَلُ
unutur
kullu
كُلُّ
her
mur'ḍiʿatin
مُرْضِعَةٍ
emziren
ʿammā arḍaʿat
عَمَّآ أَرْضَعَتْ
emzirdiğini
wataḍaʿu
وَتَضَعُ
ve bırakır
kullu
كُلُّ
her
dhāti
ذَاتِ
(sahibi) gebe
ḥamlin
حَمْلٍ
(yük) gebe
ḥamlahā
حَمْلَهَا
yükünü
watarā
وَتَرَى
ve görürsün
l-nāsa
ٱلنَّاسَ
insanları
sukārā
سُكَٰرَىٰ
sarhoş
wamā
وَمَا
oysa değillerdir
hum
هُم
onlar
bisukārā
بِسُكَٰرَىٰ
sarhoş
walākinna
وَلَٰكِنَّ
ama
ʿadhāba
عَذَابَ
azabı
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
shadīdun
شَدِيدٌ
şiddetlidir
Kıyameti gören her emzikli kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş gibi görürsün oysa sarhoş değildirler, fakat bu sadece Allah'ın azabının çetin olmasındandır. ([22] Hac: 2)
Tefsir
3

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُّجَادِلُ فِى اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَّيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطٰنٍ مَّرِيْدٍۙ ٣

wamina
وَمِنَ
ve
l-nāsi
ٱلنَّاسِ
insanlardan
man
مَن
kimi
yujādilu
يُجَٰدِلُ
tartışır
فِى
hakkında
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
bighayri
بِغَيْرِ
olmaksızın
ʿil'min
عِلْمٍ
bilgisi
wayattabiʿu
وَيَتَّبِعُ
ve uyar
kulla
كُلَّ
her
shayṭānin
شَيْطَٰنٍ
şeytana
marīdin
مَّرِيدٍ
kaba (şarlatan)
Allah hakkında bilmeden taşıyan ve her azılı şeytana uyan insanlar vardır. ([22] Hac: 3)
Tefsir
4

كُتِبَ عَلَيْهِ اَنَّهٗ مَنْ تَوَلَّاهُ فَاَنَّهٗ يُضِلُّهٗ وَيَهْدِيْهِ اِلٰى عَذَابِ السَّعِيْرِ ٤

kutiba
كُتِبَ
yazılmıştır
ʿalayhi
عَلَيْهِ
onun hakkında
annahu
أَنَّهُۥ
şüphesiz o
man
مَن
kim
tawallāhu
تَوَلَّاهُ
onu takibederse
fa-annahu
فَأَنَّهُۥ
muhakkak bu
yuḍilluhu
يُضِلُّهُۥ
onu saşırtır
wayahdīhi
وَيَهْدِيهِ
ve onu götürür
ilā ʿadhābi
إِلَىٰ عَذَابِ
azabına
l-saʿīri
ٱلسَّعِيرِ
alevli ateş
Onun hakkında şöyle yazılmıştır: O kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli azaba götürür. ([22] Hac: 4)
Tefsir
5

يٰٓاَيُّهَا النَّاسُ اِنْ كُنْتُمْ فِيْ رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَاِنَّا خَلَقْنٰكُمْ مِّنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَّغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْۗ وَنُقِرُّ فِى الْاَرْحَامِ مَا نَشَاۤءُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوْٓا اَشُدَّكُمْۚ وَمِنْكُمْ مَّنْ يُّتَوَفّٰى وَمِنْكُمْ مَّنْ يُّرَدُّ اِلٰٓى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْۢ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْـًٔاۗ وَتَرَى الْاَرْضَ هَامِدَةً فَاِذَآ اَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاۤءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَاَنْۢبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍۢ بَهِيْجٍ ٥

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
l-nāsu
ٱلنَّاسُ
insanlar
in
إِن
eğer
kuntum
كُنتُمْ
iseniz
فِى
içinde
raybin
رَيْبٍ
kuşku
mina l-baʿthi
مِّنَ ٱلْبَعْثِ
yeniden dirilmekten
fa-innā
فَإِنَّا
(bilin ki) biz
khalaqnākum
خَلَقْنَٰكُم
sizi yarattık
min turābin
مِّن تُرَابٍ
(önce) topraktan
thumma
ثُمَّ
sonra
min nuṭ'fatin
مِن نُّطْفَةٍ
nutfe(sperm)den
thumma
ثُمَّ
sonra
min ʿalaqatin
مِنْ عَلَقَةٍ
alaka(embriyo)dan
thumma
ثُمَّ
sonra
min muḍ'ghatin
مِن مُّضْغَةٍ
bir çiğnem et parçasından
mukhallaqatin
مُّخَلَّقَةٍ
biçimlenmiş
waghayri
وَغَيْرِ
ve
mukhallaqatin
مُخَلَّقَةٍ
biçimlenmemiş
linubayyina
لِّنُبَيِّنَ
açıkça göstermek için
lakum
لَكُمْۚ
size
wanuqirru
وَنُقِرُّ
ve tutarız
fī l-arḥāmi
فِى ٱلْأَرْحَامِ
rahimlerde
mā nashāu
مَا نَشَآءُ
dilediğimizi
ilā ajalin
إِلَىٰٓ أَجَلٍ
bir süreye kadar
musamman
مُّسَمًّى
belirtilmiş
thumma
ثُمَّ
sonra
nukh'rijukum
نُخْرِجُكُمْ
sizi çıkarırız;
ṭif'lan
طِفْلًا
bir bebek olarak
thumma
ثُمَّ
sonra
litablughū
لِتَبْلُغُوٓا۟
ermeniz için
ashuddakum
أَشُدَّكُمْۖ
güçlerinize
waminkum
وَمِنكُم
ve içinizden
man
مَّن
kimi
yutawaffā
يُتَوَفَّىٰ
öldürülür
waminkum
وَمِنكُم
ve içinizden
man
مَّن
kimi de
yuraddu
يُرَدُّ
itilir
ilā ardhali
إِلَىٰٓ أَرْذَلِ
en kötü çağına
l-ʿumuri
ٱلْعُمُرِ
ömrün
likaylā
لِكَيْلَا
hale gelmesi için
yaʿlama
يَعْلَمَ
bilmez
min baʿdi
مِنۢ بَعْدِ
sonra
ʿil'min
عِلْمٍ
bilen kimse iken
shayan
شَيْـًٔاۚ
bir şey
watarā
وَتَرَى
ve görürsün
l-arḍa
ٱلْأَرْضَ
yeri
hāmidatan
هَامِدَةً
kurumuş ölmüş
fa-idhā
فَإِذَآ
zaman
anzalnā
أَنزَلْنَا
biz indirdiğimiz
ʿalayhā
عَلَيْهَا
onun üzerine
l-māa
ٱلْمَآءَ
suyu
ih'tazzat
ٱهْتَزَّتْ
titreşir
warabat
وَرَبَتْ
ve kabarır
wa-anbatat
وَأَنۢبَتَتْ
ve bitirir
min kulli
مِن كُلِّ
her
zawjin
زَوْجٍۭ
çifti
bahījin
بَهِيجٍ
güzel
Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi topraktan sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra da yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip erginlik çağına varırsınız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken birşey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır, her güzel bitkiden çift çift yetiştirir. ([22] Hac: 5)
Tefsir
6

ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ وَاَنَّهٗ يُحْيِ الْمَوْتٰى وَاَنَّهٗ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيْرٌ ۙ ٦

dhālika
ذَٰلِكَ
bu böyledir
bi-anna
بِأَنَّ
çünkü
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
huwa
هُوَ
O
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
tek gerçektir
wa-annahu
وَأَنَّهُۥ
ve O
yuḥ'yī
يُحْىِ
diriltir
l-mawtā
ٱلْمَوْتَىٰ
ölüleri
wa-annahu
وَأَنَّهُۥ
ve O
ʿalā
عَلَىٰ
üzerine
kulli
كُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şey
qadīrun
قَدِيرٌ
kadirdir
Bunlar, yalnız Allah'ın gerçek olduğunu, ölüleri dirilttiğini, gücünün herşeye yettiğini, şüphe götürmeyen kıyamet saatinin geleceğini, Allah'ın kabirlerde olanı dirilteceğini gösterir. ([22] Hac: 6)
Tefsir
7

وَّاَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيْهَاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ فِى الْقُبُوْرِ ٧

wa-anna
وَأَنَّ
ve muhakkak
l-sāʿata
ٱلسَّاعَةَ
o sa'at
ātiyatun
ءَاتِيَةٌ
gelecektir
لَّا
yoktur
rayba
رَيْبَ
şüphe
fīhā
فِيهَا
onda
wa-anna
وَأَنَّ
ve şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
yabʿathu
يَبْعَثُ
diriltecektir
man
مَن
olanları
fī l-qubūri
فِى ٱلْقُبُورِ
kabirlerde
Bunlar, yalnız Allah'ın gerçek olduğunu, ölüleri dirilttiğini, gücünün herşeye yettiğini, şüphe götürmeyen kıyamet saatinin geleceğini, Allah'ın kabirlerde olanı dirilteceğini gösterir. ([22] Hac: 7)
Tefsir
8

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُّجَادِلُ فِى اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَّلَا هُدًى وَّلَا كِتٰبٍ مُّنِيْرٍ ۙ ٨

wamina l-nāsi
وَمِنَ ٱلنَّاسِ
insanlardan
man
مَن
kimi
yujādilu
يُجَٰدِلُ
tartışır
فِى
hakkında
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
bighayri
بِغَيْرِ
olmaksızın
ʿil'min
عِلْمٍ
bilgisi
walā
وَلَا
ve olmadan
hudan
هُدًى
bir yol göstereni
walā
وَلَا
ve olmadan
kitābin
كِتَٰبٍ
bir Kitabı
munīrin
مُّنِيرٍ
aydınlatıcı
Bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan Allah yolundan saptırmak için büyüklük taslayarak Allah hakkında tartışan insan vardır. Dünyada rezillik onadır; ona kıyamet günü yakıcı azabı tattırırız. ([22] Hac: 8)
Tefsir
9

ثَانِيَ عِطْفِهٖ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيْلِ اللّٰهِ ۗ لَهٗ فِى الدُّنْيَا خِزْيٌ وَّنُذِيْقُهٗ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ عَذَابَ الْحَرِيْقِ ٩

thāniya
ثَانِىَ
öteye döndürür
ʿiṭ'fihi
عِطْفِهِۦ
boynunu
liyuḍilla
لِيُضِلَّ
şaşırtmak için
ʿan sabīli
عَن سَبِيلِ
yolundan
l-lahi
ٱللَّهِۖ
Allah'ın
lahu
لَهُۥ
onun için vardır
fī l-dun'yā
فِى ٱلدُّنْيَا
dünyada
khiz'yun
خِزْىٌۖ
bir kepazelik
wanudhīquhu
وَنُذِيقُهُۥ
ve ona taddıracağız
yawma
يَوْمَ
günü
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
ʿadhāba
عَذَابَ
azabını
l-ḥarīqi
ٱلْحَرِيقِ
yangın
Bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan Allah yolundan saptırmak için büyüklük taslayarak Allah hakkında tartışan insan vardır. Dünyada rezillik onadır; ona kıyamet günü yakıcı azabı tattırırız. ([22] Hac: 9)
Tefsir
10

ذٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدٰكَ وَاَنَّ اللّٰهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيْدِ ࣖ ١٠

dhālika
ذَٰلِكَ
işte bu
bimā
بِمَا
yüzündendir
qaddamat
قَدَّمَتْ
önceden yaptıkları
yadāka
يَدَاكَ
senin ellerinin
wa-anna
وَأَنَّ
ve şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
laysa
لَيْسَ
değildir
biẓallāmin
بِظَلَّٰمٍ
zulmedici
lil'ʿabīdi
لِّلْعَبِيدِ
kullara
Ona: "Bunlar senin yaptıklarından ötürüdür" denir, yoksa Allah, kullarına karşı hiç de zalim değildir. ([22] Hac: 10)
Tefsir