Skip to content

Suresi Enbiya - Page: 7

Al-Anbya

(al-ʾAnbiyāʾ)

61

قَالُوْا فَأْتُوْا بِهٖ عَلٰٓى اَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُوْنَ ٦١

qālū
قَالُوا۟
dediler
fatū
فَأْتُوا۟
getirin
bihi
بِهِۦ
onu
ʿalā
عَلَىٰٓ
önüne
aʿyuni
أَعْيُنِ
gözü
l-nāsi
ٱلنَّاسِ
insanların
laʿallahum
لَعَلَّهُمْ
böylece onlar
yashhadūna
يَشْهَدُونَ
tanık olsunlar
Bazıları: "İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" deyince, "O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin" dediler. ([21] Enbiya: 61)
Tefsir
62

قَالُوْٓا ءَاَنْتَ فَعَلْتَ هٰذَا بِاٰلِهَتِنَا يٰٓاِبْرٰهِيْمُ ۗ ٦٢

qālū
قَالُوٓا۟
dediler ki
a-anta
ءَأَنتَ
sen mi?
faʿalta
فَعَلْتَ
yaptın
hādhā
هَٰذَا
bunu
biālihatinā
بِـَٔالِهَتِنَا
tanrılarımıza
yāib'rāhīmu
يَٰٓإِبْرَٰهِيمُ
ey İbrahim
İbrahim gelince, ona: "Ey İbrahim, bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?" dediler. ([21] Enbiya: 62)
Tefsir
63

قَالَ بَلْ فَعَلَهٗ كَبِيْرُهُمْ هٰذَا فَسْـَٔلُوْهُمْ اِنْ كَانُوْا يَنْطِقُوْنَ ٦٣

qāla
قَالَ
dedi
bal
بَلْ
hayır
faʿalahu
فَعَلَهُۥ
yapmış
kabīruhum
كَبِيرُهُمْ
büyükleri
hādhā
هَٰذَا
işte şu
fasalūhum
فَسْـَٔلُوهُمْ
onlara sorun
in
إِن
eğer
kānū
كَانُوا۟
onlar
yanṭiqūna
يَنطِقُونَ
konuşurlarsa
İbrahim: "Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi. ([21] Enbiya: 63)
Tefsir
64

فَرَجَعُوْٓا اِلٰٓى اَنْفُسِهِمْ فَقَالُوْٓا اِنَّكُمْ اَنْتُمُ الظّٰلِمُوْنَ ۙ ٦٤

farajaʿū
فَرَجَعُوٓا۟
döndüler
ilā anfusihim
إِلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ
kendi vicdanlarına
faqālū
فَقَالُوٓا۟
ve dediler
innakum
إِنَّكُمْ
hakikaten siz
antumu
أَنتُمُ
sizler
l-ẓālimūna
ٱلظَّٰلِمُونَ
haksızsınız
Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler. ([21] Enbiya: 64)
Tefsir
65

ثُمَّ نُكِسُوْا عَلٰى رُءُوْسِهِمْۚ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هٰٓؤُلَاۤءِ يَنْطِقُوْنَ ٦٥

thumma
ثُمَّ
sonra yine
nukisū
نُكِسُوا۟
döndürüldüler
ʿalā
عَلَىٰ
üzerine
ruūsihim
رُءُوسِهِمْ
eski kafaları
laqad
لَقَدْ
muhakkak
ʿalim'ta
عَلِمْتَ
bilirsin ki
mā hāulāi
مَا هَٰٓؤُلَآءِ
bunlar
yanṭiqūna
يَنطِقُونَ
konuşmazlar
Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler. ([21] Enbiya: 65)
Tefsir
66

قَالَ اَفَتَعْبُدُوْنَ مِنْ دُوْنِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْـًٔا وَّلَا يَضُرُّكُمْ ۗ ٦٦

qāla
قَالَ
dedi ki
afataʿbudūna
أَفَتَعْبُدُونَ
tapıyor musunuz?
min dūni
مِن دُونِ
bırakıp da
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ı
مَا
şeylere
لَا
asla
yanfaʿukum
يَنفَعُكُمْ
size fayda vermeyen
shayan
شَيْـًٔا
hiçbir
walā
وَلَا
ve
yaḍurrukum
يَضُرُّكُمْ
zarar vermeyen
İbrahim: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Akletmiyor musunuz?" dedi. ([21] Enbiya: 66)
Tefsir
67

اُفٍّ لَّكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُوْنَ مِنْ دُوْنِ اللّٰهِ ۗاَفَلَا تَعْقِلُوْنَ ٦٧

uffin
أُفٍّ
yuh olsun
lakum
لَّكُمْ
size
walimā
وَلِمَا
ve
taʿbudūna
تَعْبُدُونَ
taptıklarınıza
min dūni
مِن دُونِ
dışında
l-lahi
ٱللَّهِۖ
Allah'tan
afalā taʿqilūna
أَفَلَا تَعْقِلُونَ
aklınızı kullanmıyor musunuz siz?
İbrahim: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Akletmiyor musunuz?" dedi. ([21] Enbiya: 67)
Tefsir
68

قَالُوْا حَرِّقُوْهُ وَانْصُرُوْٓا اٰلِهَتَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ فٰعِلِيْنَ ٦٨

qālū
قَالُوا۟
dediler ki
ḥarriqūhu
حَرِّقُوهُ
onu (İbrahim'i) yakın
wa-unṣurū
وَٱنصُرُوٓا۟
ve yardım edin
ālihatakum
ءَالِهَتَكُمْ
tanrılarınıza
in
إِن
eğer
kuntum
كُنتُمْ
siz
fāʿilīna
فَٰعِلِينَ
(bir iş) yapacaksanız
Onlar: "Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin" dediler. ([21] Enbiya: 68)
Tefsir
69

قُلْنَا يَا نَارُ كُوْنِيْ بَرْدًا وَّسَلٰمًا عَلٰٓى اِبْرٰهِيْمَ ۙ ٦٩

qul'nā
قُلْنَا
biz de dedik ki
yānāru
يَٰنَارُ
ey ateş
kūnī
كُونِى
ol
bardan
بَرْدًا
serin
wasalāman
وَسَلَٰمًا
ve esenlik
ʿalā ib'rāhīma
عَلَىٰٓ إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim'e
Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik. ([21] Enbiya: 69)
Tefsir
70

وَاَرَادُوْا بِهٖ كَيْدًا فَجَعَلْنٰهُمُ الْاَخْسَرِيْنَ ۚ ٧٠

wa-arādū
وَأَرَادُوا۟
ve istediler
bihi
بِهِۦ
ona
kaydan
كَيْدًا
bir tuzak kurmak
fajaʿalnāhumu
فَجَعَلْنَٰهُمُ
biz de kendilerini uğrattık
l-akhsarīna
ٱلْأَخْسَرِينَ
hüsrana
Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık. ([21] Enbiya: 70)
Tefsir