Skip to content

Suresi Enbiya - Page: 10

Al-Anbya

(al-ʾAnbiyāʾ)

91

وَالَّتِيْٓ اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيْهَا مِنْ رُّوْحِنَا وَجَعَلْنٰهَا وَابْنَهَآ اٰيَةً لِّلْعٰلَمِيْنَ ٩١

wa-allatī
وَٱلَّتِىٓ
olanı (Meryemi)
aḥṣanat
أَحْصَنَتْ
korumuş
farjahā
فَرْجَهَا
ırzını
fanafakhnā
فَنَفَخْنَا
ve üflemiştik
fīhā
فِيهَا
ona
min rūḥinā
مِن رُّوحِنَا
ruhumuzdan
wajaʿalnāhā
وَجَعَلْنَٰهَا
ve onu yapmıştık
wa-ib'nahā
وَٱبْنَهَآ
ve oğlunu
āyatan
ءَايَةً
bir ibret
lil'ʿālamīna
لِّلْعَٰلَمِينَ
alemlere
Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir mucize kılmıştık. ([21] Enbiya: 91)
Tefsir
92

اِنَّ هٰذِهٖٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَّاحِدَةًۖ وَّاَنَا۠ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوْنِ ٩٢

inna
إِنَّ
işte
hādhihi
هَٰذِهِۦٓ
bu
ummatukum
أُمَّتُكُمْ
sizin ümmetiniz
ummatan
أُمَّةً
ümmettir
wāḥidatan
وَٰحِدَةً
bir tek
wa-anā
وَأَنَا۠
şüphesiz benim
rabbukum
رَبُّكُمْ
sizin Rabbiniz
fa-uʿ'budūni
فَٱعْبُدُونِ
yalnız bana kulluk edin
Doğrusu tevhid dini olan Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim, artık Bana kulluk edin. ([21] Enbiya: 92)
Tefsir
93

وَتَقَطَّعُوْٓا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْۗ كُلٌّ اِلَيْنَا رَاجِعُوْنَ ࣖ ٩٣

wataqaṭṭaʿū
وَتَقَطَّعُوٓا۟
ve parçaladılar
amrahum
أَمْرَهُم
işlerini
baynahum
بَيْنَهُمْۖ
aralarında
kullun
كُلٌّ
hepsi
ilaynā
إِلَيْنَا
bize
rājiʿūna
رَٰجِعُونَ
döneceklerdir
Ama insanlar, din konusunda aralarında bölüklere ayrıldılar, hepsi Bize döneceklerdir. ([21] Enbiya: 93)
Tefsir
94

فَمَنْ يَّعْمَلْ مِنَ الصّٰلِحٰتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهٖۚ وَاِنَّا لَهٗ كَاتِبُوْنَ ٩٤

faman
فَمَن
kim
yaʿmal
يَعْمَلْ
yaparsa
mina l-ṣāliḥāti
مِنَ ٱلصَّٰلِحَٰتِ
iyi işlerden
wahuwa
وَهُوَ
ve o
mu'minun
مُؤْمِنٌ
inanmış olarak
falā
فَلَا
asla
kuf'rāna
كُفْرَانَ
nankörlük edilmez
lisaʿyihi
لِسَعْيِهِۦ
onun çabasına
wa-innā
وَإِنَّا
şüphesiz biz
lahu
لَهُۥ
onu (çalışmasını)
kātibūna
كَٰتِبُونَ
yazmaktayız
İnanmış olarak yararlı iş işleyenin ameli inkar edilmeyecektir. Biz onu yazmaktayız. ([21] Enbiya: 94)
Tefsir
95

وَحَرَامٌ عَلٰى قَرْيَةٍ اَهْلَكْنٰهَآ اَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُوْنَ ٩٥

waḥarāmun
وَحَرَٰمٌ
ve (yaşamak) haramdır
ʿalā qaryatin
عَلَىٰ قَرْيَةٍ
bir ülkeye
ahlaknāhā
أَهْلَكْنَٰهَآ
helak ettiğimiz
annahum
أَنَّهُمْ
onlar
lā yarjiʿūna
لَا يَرْجِعُونَ
bir daha geri dönemezler
Yok ettiğimiz kasaba halkının ahirette ceza görmek üzere Bize dönmemesi imkansızdır. ([21] Enbiya: 95)
Tefsir
96

حَتّٰىٓ اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوْجُ وَمَأْجُوْجُ وَهُمْ مِّنْ كُلِّ حَدَبٍ يَّنْسِلُوْنَ ٩٦

ḥattā
حَتَّىٰٓ
nihayet
idhā
إِذَا
zaman
futiḥat
فُتِحَتْ
önü açıldığı
yajūju
يَأْجُوجُ
Ye'cuc'un
wamajūju
وَمَأْجُوجُ
ve Me'cuc'un
wahum
وَهُم
ve onlar
min kulli
مِّن كُلِّ
her
ḥadabin
حَدَبٍ
tepeden
yansilūna
يَنسِلُونَ
akın etmeye başladıkları
Yecüc ve Mecüc'ün seddi yıkıldığı zaman her dere ve tepeden boşanırlar. ([21] Enbiya: 96)
Tefsir
97

وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَاِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ اَبْصَارُ الَّذِيْنَ كَفَرُوْاۗ يٰوَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِيْ غَفْلَةٍ مِّنْ هٰذَا بَلْ كُنَّا ظٰلِمِيْنَ ٩٧

wa-iq'taraba
وَٱقْتَرَبَ
ve yaklaşır
l-waʿdu
ٱلْوَعْدُ
va'd
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
gerçek
fa-idhā
فَإِذَا
birden
hiya
هِىَ
o
shākhiṣatun
شَٰخِصَةٌ
donup kalır
abṣāru
أَبْصَٰرُ
gözleri
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerin
kafarū
كَفَرُوا۟
inkar eden(lerin)
yāwaylanā
يَٰوَيْلَنَا
vah bize
qad
قَدْ
gerçekten
kunnā
كُنَّا
biz idik
فِى
içinde
ghaflatin
غَفْلَةٍ
gaflet
min hādhā
مِّنْ هَٰذَا
bundan
bal
بَلْ
meğer
kunnā
كُنَّا
biz
ẓālimīna
ظَٰلِمِينَ
zulmediyormuşuz
Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: "Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik" derler. ([21] Enbiya: 97)
Tefsir
98

اِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُوْنَ مِنْ دُوْنِ اللّٰهِ حَصَبُ جَهَنَّمَۗ اَنْتُمْ لَهَا وَارِدُوْنَ ٩٨

innakum
إِنَّكُمْ
şüphesiz siz
wamā
وَمَا
ve
taʿbudūna
تَعْبُدُونَ
taptıklarınız
min dūni
مِن دُونِ
başka
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'tan
ḥaṣabu
حَصَبُ
odunusunuz
jahannama
جَهَنَّمَ
cehennemin
antum
أَنتُمْ
siz
lahā
لَهَا
oraya
wāridūna
وَٰرِدُونَ
gireceksiniz
Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz. ([21] Enbiya: 98)
Tefsir
99

لَوْ كَانَ هٰٓؤُلَاۤءِ اٰلِهَةً مَّا وَرَدُوْهَاۗ وَكُلٌّ فِيْهَا خٰلِدُوْنَ ٩٩

law
لَوْ
eğer
kāna
كَانَ
olsalardı
hāulāi
هَٰٓؤُلَآءِ
onlar
ālihatan
ءَالِهَةً
tanrılar
mā waradūhā
مَّا وَرَدُوهَاۖ
oraya girmezlerdi
wakullun
وَكُلٌّ
oysa hepsi
fīhā
فِيهَا
orada
khālidūna
خَٰلِدُونَ
sürekli kalacaklardır
Eğer bunlar tanrı olsaydı cehenneme girmezlerdi; hepsi orada temelli kalacaktır. ([21] Enbiya: 99)
Tefsir
100

لَهُمْ فِيْهَا زَفِيْرٌ وَّهُمْ فِيْهَا لَا يَسْمَعُوْنَ ١٠٠

lahum
لَهُمْ
onlar için vardır
fīhā
فِيهَا
orada
zafīrun
زَفِيرٌ
bir inleme
wahum
وَهُمْ
ve onlar
fīhā
فِيهَا
orada
لَا
hiçbir şey
yasmaʿūna
يَسْمَعُونَ
işitmezler
Orada onlara ah etmek vardır; birşey de işitemezler. ([21] Enbiya: 100)
Tefsir