Skip to content

Suresi Taha - Page: 7

Taha

(Ṭāʾ Hāʾ)

61

قَالَ لَهُمْ مُّوْسٰى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوْا عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍۚ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرٰى ٦١

qāla
قَالَ
dedi
lahum
لَهُم
onlara
mūsā
مُّوسَىٰ
Musa
waylakum
وَيْلَكُمْ
yazık size
lā taftarū
لَا تَفْتَرُوا۟
uydurmayın
ʿalā
عَلَى
karşı
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'a
kadhiban
كَذِبًا
yalan
fayus'ḥitakum
فَيُسْحِتَكُم
sonra kökünüzü keser
biʿadhābin
بِعَذَابٍۖ
bir azab ile
waqad
وَقَدْ
ve doğrusu
khāba
خَابَ
perişan olmuştur
mani
مَنِ
kimse
if'tarā
ٱفْتَرَىٰ
iftira eden
Musa onlara: "Size yazıklar olsun! Allah'a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azabla yok eder. Allah'a iftira eden hüsrana uğrar" dedi. ([20] Taha: 61)
Tefsir
62

فَتَنَازَعُوْٓا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ وَاَسَرُّوا النَّجْوٰى ٦٢

fatanāzaʿū
فَتَنَٰزَعُوٓا۟
sonra tartıştılar
amrahum
أَمْرَهُم
işlerini
baynahum
بَيْنَهُمْ
kendi aralarında
wa-asarrū
وَأَسَرُّوا۟
ve gizlice
l-najwā
ٱلنَّجْوَىٰ
konuştular
Sihirbazlar işi aralarında tartıştılar ve konuşmalarını gizli tuttular. ([20] Taha: 62)
Tefsir
63

قَالُوْٓا اِنْ هٰذٰنِ لَسٰحِرَانِ يُرِيْدَانِ اَنْ يُّخْرِجٰكُمْ مِّنْ اَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِمَا وَيَذْهَبَا بِطَرِيْقَتِكُمُ الْمُثْلٰى ٦٣

qālū
قَالُوٓا۟
dediler ki
in
إِنْ
gerçekten
hādhāni
هَٰذَٰنِ
bunlar
lasāḥirāni
لَسَٰحِرَٰنِ
iki büyücüdür
yurīdāni
يُرِيدَانِ
istiyorlar
an
أَن
ki
yukh'rijākum
يُخْرِجَاكُم
sizi çıkarsınlar
min arḍikum
مِّنْ أَرْضِكُم
yurdunuzdan
bisiḥ'rihimā
بِسِحْرِهِمَا
büyüleriyle
wayadhhabā
وَيَذْهَبَا
ve gidersinler
biṭarīqatikumu
بِطَرِيقَتِكُمُ
sizin yolunuzu
l-muth'lā
ٱلْمُثْلَىٰ
örnek
Musa ile Harun'u göstererek: "Bu iki sihirbaz, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak, sizin en üstün dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar; onun için tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra sırayla gelin. Bugün üstün gelen başarıya erecektir" dediler. ([20] Taha: 63)
Tefsir
64

فَاَجْمِعُوْا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوْا صَفًّاۚ وَقَدْ اَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلٰى ٦٤

fa-ajmiʿū
فَأَجْمِعُوا۟
siz toplayın
kaydakum
كَيْدَكُمْ
hilenizi
thumma
ثُمَّ
sonra
i'tū
ٱئْتُوا۟
gelin
ṣaffan
صَفًّاۚ
sıra halinde
waqad
وَقَدْ
ve muhakkak
aflaḥa
أَفْلَحَ
başarmıştır
l-yawma
ٱلْيَوْمَ
bugün
mani
مَنِ
kimse
is'taʿlā
ٱسْتَعْلَىٰ
üstün gelen
Musa ile Harun'u göstererek: "Bu iki sihirbaz, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak, sizin en üstün dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar; onun için tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra sırayla gelin. Bugün üstün gelen başarıya erecektir" dediler. ([20] Taha: 64)
Tefsir
65

قَالُوْا يٰمُوْسٰٓى اِمَّآ اَنْ تُلْقِيَ وَاِمَّآ اَنْ نَّكُوْنَ اَوَّلَ مَنْ اَلْقٰى ٦٥

qālū
قَالُوا۟
dediler ki
yāmūsā
يَٰمُوسَىٰٓ
Ey Musa
immā
إِمَّآ
ya
an
أَن
(ki)
tul'qiya
تُلْقِىَ
sen at
wa-immā
وَإِمَّآ
yahut
an
أَن
(ki)
nakūna
نَّكُونَ
biz olalım
awwala
أَوَّلَ
önce
man
مَنْ
kimse
alqā
أَلْقَىٰ
atan
"Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy, ya da önce biz koyalım" dediler. ([20] Taha: 65)
Tefsir
66

قَالَ بَلْ اَلْقُوْاۚ فَاِذَا حِبَالُهُمْ وَعِصِيُّهُمْ يُخَيَّلُ اِلَيْهِ مِنْ سِحْرِهِمْ اَنَّهَا تَسْعٰى ٦٦

qāla
قَالَ
(Musa) dedi ki
bal
بَلْ
hayır
alqū
أَلْقُوا۟ۖ
siz atın
fa-idhā
فَإِذَا
(bir de ne görsün)
ḥibāluhum
حِبَالُهُمْ
onların ipleri
waʿiṣiyyuhum
وَعِصِيُّهُمْ
ve sopaları
yukhayyalu
يُخَيَّلُ
gibi görünüyor
ilayhi
إِلَيْهِ
ona
min
مِن
ötürü
siḥ'rihim
سِحْرِهِمْ
büyülerinden
annahā
أَنَّهَا
gerçekten
tasʿā
تَسْعَىٰ
koşuyor
Musa: "Siz koyun" dedi. Hemen, değnekleri ve ipleri, sihirleri yüzünden, Musa'ya sanki yürüyorlarmış gibi geldi. ([20] Taha: 66)
Tefsir
67

فَاَوْجَسَ فِيْ نَفْسِهٖ خِيْفَةً مُّوْسٰى ٦٧

fa-awjasa
فَأَوْجَسَ
bu yüzden duydu
fī nafsihi
فِى نَفْسِهِۦ
içinde
khīfatan
خِيفَةً
bir korku
mūsā
مُّوسَىٰ
Musa
Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti. ([20] Taha: 67)
Tefsir
68

قُلْنَا لَا تَخَفْ اِنَّكَ اَنْتَ الْاَعْلٰى ٦٨

qul'nā
قُلْنَا
dedik
lā takhaf
لَا تَخَفْ
korkma
innaka
إِنَّكَ
şüphesiz sensin
anta
أَنتَ
sen
l-aʿlā
ٱلْأَعْلَىٰ
üstün gelecek
"Korkma, sen muhakkak daha üstünsün" dedik. ([20] Taha: 68)
Tefsir
69

وَاَلْقِ مَا فِيْ يَمِيْنِكَ تَلْقَفْ مَا صَنَعُوْاۗ اِنَّمَا صَنَعُوْا كَيْدُ سٰحِرٍۗ وَلَا يُفْلِحُ السّٰحِرُ حَيْثُ اَتٰى ٦٩

wa-alqi
وَأَلْقِ
ve at
مَا
olanı
fī yamīnika
فِى يَمِينِكَ
sağ elinde
talqaf
تَلْقَفْ
yutsun
مَا
şeyleri
ṣanaʿū
صَنَعُوٓا۟ۖ
onların yaptıkları
innamā
إِنَّمَا
çünkü
ṣanaʿū
صَنَعُوا۟
onların yaptıkları
kaydu
كَيْدُ
hilesidir
sāḥirin
سَٰحِرٍۖ
bir büyücünün
walā
وَلَا
ve asla
yuf'liḥu
يُفْلِحُ
iflah olmaz
l-sāḥiru
ٱلسَّاحِرُ
büyücü
ḥaythu
حَيْثُ
nereye
atā
أَتَىٰ
varsa
"Sağ elindekini at da onların yaptıklarını yutsun, yaptıkları sadece sihirbaz düzenidir. Sihirbaz nereden gelirse gelsin başarı kazanamaz." ([20] Taha: 69)
Tefsir
70

فَاُلْقِيَ السَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوْٓا اٰمَنَّا بِرَبِّ هٰرُوْنَ وَمُوْسٰى ٧٠

fa-ul'qiya
فَأُلْقِىَ
sonra kapandılar
l-saḥaratu
ٱلسَّحَرَةُ
büyücüler
sujjadan
سُجَّدًا
secdeye
qālū
قَالُوٓا۟
dediler
āmannā
ءَامَنَّا
inandık
birabbi
بِرَبِّ
Rabbine
hārūna
هَٰرُونَ
Harun'un
wamūsā
وَمُوسَىٰ
ve Musa'nın
Sonunda sihirbazlar: "Biz Musa ve Harun'un Rabbine inandık" deyip secdeye kapandılar. ([20] Taha: 70)
Tefsir