Skip to content

Suresi Taha - Page: 4

Taha

(Ṭāʾ Hāʾ)

31

اشْدُدْ بِهٖٓ اَزْرِيْ ۙ ٣١

ush'dud
ٱشْدُدْ
kuvvetlendir
bihi
بِهِۦٓ
onunla
azrī
أَزْرِى
arkamı
Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi. ([20] Taha: 31)
Tefsir
32

وَاَشْرِكْهُ فِيْٓ اَمْرِيْ ۙ ٣٢

wa-ashrik'hu
وَأَشْرِكْهُ
ve onu ortak yap
fī amrī
فِىٓ أَمْرِى
işime
Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi. ([20] Taha: 32)
Tefsir
33

كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيْرًا ۙ ٣٣

kay
كَىْ
ki
nusabbiḥaka
نُسَبِّحَكَ
seni tesbih edelim
kathīran
كَثِيرًا
çok
Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi. ([20] Taha: 33)
Tefsir
34

وَّنَذْكُرَكَ كَثِيْرًا ۗ ٣٤

wanadhkuraka
وَنَذْكُرَكَ
ve seni analım
kathīran
كَثِيرًا
çok
Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi. ([20] Taha: 34)
Tefsir
35

اِنَّكَ كُنْتَ بِنَا بَصِيْرًا ٣٥

innaka
إِنَّكَ
şüphesiz sen
kunta
كُنتَ
sensin
binā
بِنَا
bizi
baṣīran
بَصِيرًا
gören
Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi. ([20] Taha: 35)
Tefsir
36

قَالَ قَدْ اُوْتِيْتَ سُؤْلَكَ يٰمُوْسٰى ٣٦

qāla
قَالَ
buyurdu ki
qad
قَدْ
muhakkak
ūtīta
أُوتِيتَ
sana verildi
su'laka
سُؤْلَكَ
istediğin
yāmūsā
يَٰمُوسَىٰ
Ey Musa
Allah: "Ey Musa! İstediğin sana verildi" dedi, "Zaten sana başka bir defa da iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik: Musa'yı bir sandığa koy da suya bırak; su onu kıyıya atar, Bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Gözümün önünde yetişesin diye seni sevimli kıldım." ([20] Taha: 36)
Tefsir
37

وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً اُخْرٰىٓ ۙ ٣٧

walaqad
وَلَقَدْ
zaten
manannā
مَنَنَّا
biz lutufta bulunmuştuk
ʿalayka
عَلَيْكَ
sana
marratan
مَرَّةً
bir kez
ukh'rā
أُخْرَىٰٓ
daha
Allah: "Ey Musa! İstediğin sana verildi" dedi, "Zaten sana başka bir defa da iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik: Musa'yı bir sandığa koy da suya bırak; su onu kıyıya atar, Bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Gözümün önünde yetişesin diye seni sevimli kıldım." ([20] Taha: 37)
Tefsir
38

اِذْ اَوْحَيْنَآ اِلٰٓى اُمِّكَ مَا يُوْحٰىٓ ۙ ٣٨

idh
إِذْ
hani
awḥaynā
أَوْحَيْنَآ
vahyetmiştik
ilā ummika
إِلَىٰٓ أُمِّكَ
annene
مَا
şeyi
yūḥā
يُوحَىٰٓ
vahyedilen
Allah: "Ey Musa! İstediğin sana verildi" dedi, "Zaten sana başka bir defa da iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik: Musa'yı bir sandığa koy da suya bırak; su onu kıyıya atar, Bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Gözümün önünde yetişesin diye seni sevimli kıldım." ([20] Taha: 38)
Tefsir
39

اَنِ اقْذِفِيْهِ فِى التَّابُوْتِ فَاقْذِفِيْهِ فِى الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِّيْ وَعَدُوٌّ لَّهٗ ۗوَاَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِّنِّيْ ەۚ وَلِتُصْنَعَ عَلٰى عَيْنِيْ ۘ ٣٩

ani
أَنِ
ki
iq'dhifīhi
ٱقْذِفِيهِ
onu koy
fī l-tābūti
فِى ٱلتَّابُوتِ
sandığa
fa-iq'dhifīhi
فَٱقْذِفِيهِ
ve at
fī l-yami
فِى ٱلْيَمِّ
suya
falyul'qihi
فَلْيُلْقِهِ
onu bıraksın
l-yamu
ٱلْيَمُّ
su
bil-sāḥili
بِٱلسَّاحِلِ
sahile
yakhudh'hu
يَأْخُذْهُ
onu alacaktır
ʿaduwwun
عَدُوٌّ
düşman olan
لِّى
bana
waʿaduwwun
وَعَدُوٌّ
ve düşman olan
lahu
لَّهُۥۚ
ona
wa-alqaytu
وَأَلْقَيْتُ
ve koydum
ʿalayka
عَلَيْكَ
senin üzerine
maḥabbatan
مَحَبَّةً
bir sevgi
minnī
مِّنِّى
benden
walituṣ'naʿa
وَلِتُصْنَعَ
yetiştirilmen için
ʿalā
عَلَىٰ
önünde
ʿaynī
عَيْنِىٓ
gözümün
Allah: "Ey Musa! İstediğin sana verildi" dedi, "Zaten sana başka bir defa da iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik: Musa'yı bir sandığa koy da suya bırak; su onu kıyıya atar, Bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Gözümün önünde yetişesin diye seni sevimli kıldım." ([20] Taha: 39)
Tefsir
40

اِذْ تَمْشِيْٓ اُخْتُكَ فَتَقُوْلُ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَّكْفُلُهٗ ۗفَرَجَعْنٰكَ اِلٰٓى اُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ ەۗ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنٰكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنّٰكَ فُتُوْنًا ەۗ فَلَبِثْتَ سِنِيْنَ فِيْٓ اَهْلِ مَدْيَنَ ەۙ ثُمَّ جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ يّٰمُوْسٰى ٤٠

idh
إِذْ
hani
tamshī
تَمْشِىٓ
gidiyordu
ukh'tuka
أُخْتُكَ
kızkardeşin
fataqūlu
فَتَقُولُ
ve diyordu
hal
هَلْ
mi?
adullukum
أَدُلُّكُمْ
size göstereyim
ʿalā man
عَلَىٰ مَن
birini
yakfuluhu
يَكْفُلُهُۥۖ
ona bakacak
farajaʿnāka
فَرَجَعْنَٰكَ
böylece seni geri verdik
ilā ummika
إِلَىٰٓ أُمِّكَ
annene
kay
كَىْ
ki
taqarra
تَقَرَّ
aydın olsun
ʿaynuhā
عَيْنُهَا
gözü
walā
وَلَا
ve asla
taḥzana
تَحْزَنَۚ
üzülmesin
waqatalta
وَقَتَلْتَ
ve sen öldürmüştün
nafsan
نَفْسًا
bir adam
fanajjaynāka
فَنَجَّيْنَٰكَ
seni kurtarmıştık
mina l-ghami
مِنَ ٱلْغَمِّ
tasadan
wafatannāka
وَفَتَنَّٰكَ
ve seni denemiştik
futūnan
فُتُونًاۚ
(iyi bir) deneyişle
falabith'ta
فَلَبِثْتَ
sonra kaldın
sinīna
سِنِينَ
yıllarca
فِىٓ
arasında
ahli
أَهْلِ
halkı
madyana
مَدْيَنَ
Medyen
thumma
ثُمَّ
sonra
ji'ta
جِئْتَ
bize geldin
ʿalā qadarin
عَلَىٰ قَدَرٍ
belirlediğimiz vakitte
yāmūsā
يَٰمُوسَىٰ
ey Musa
Kızkardeşin Firavun'un sarayına giderek: "Ona bakacak birini size göstereyim mi?" diyordu. Böylece, annen üzülmesin, sevinsin diye, seni ona iade etmiştik. Sen bir cana kıymıştın, seni üzüntüden kurtarmış ve seni birçok musibetlerle denemiştik. Bunun için, Medyen halkı arasında yıllarca kalmıştın. Sonra, ey Musa, peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa gelince dönüp geldin. ([20] Taha: 40)
Tefsir