Skip to content

Suresi Bakara - Page: 29

Al-Baqarah

(al-Baq̈arah)

281

وَاتَّقُوْا يَوْمًا تُرْجَعُوْنَ فِيْهِ اِلَى اللّٰهِ ۗثُمَّ تُوَفّٰى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُوْنَ ࣖ ٢٨١

wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
sakının
yawman
يَوْمًا
şu günden
tur'jaʿūna
تُرْجَعُونَ
döndürüleceğiniz
fīhi
فِيهِ
onda
ilā l-lahi
إِلَى ٱللَّهِۖ
Allah'a
thumma
ثُمَّ
sonra
tuwaffā
تُوَفَّىٰ
tastamam verilecektir
kullu
كُلُّ
her
nafsin
نَفْسٍ
kişiye
مَّا
ne
kasabat
كَسَبَتْ
kazandıysa
wahum
وَهُمْ
ve onlara
lā yuẓ'lamūna
لَا يُظْلَمُونَ
haksızlık edilmeyecektir
Allah'a döneceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazancının kendisine eksiksiz verileceği günden korkunuz. ([2] Bakara: 281)
Tefsir
282

يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْٓا اِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ اِلٰٓى اَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوْهُۗ وَلْيَكْتُبْ بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌۢ بِالْعَدْلِۖ وَلَا يَأْبَ كَاتِبٌ اَنْ يَّكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّٰهُ فَلْيَكْتُبْۚ وَلْيُمْلِلِ الَّذِيْ عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهٗ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْـًٔاۗ فَاِنْ كَانَ الَّذِيْ عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيْهًا اَوْ ضَعِيْفًا اَوْ لَا يَسْتَطِيْعُ اَنْ يُّمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهٗ بِالْعَدْلِۗ وَاسْتَشْهِدُوْا شَهِيْدَيْنِ مِنْ رِّجَالِكُمْۚ فَاِنْ لَّمْ يَكُوْنَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَّامْرَاَتٰنِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَۤاءِ اَنْ تَضِلَّ اِحْدٰىهُمَا فَتُذَكِّرَ اِحْدٰىهُمَا الْاُخْرٰىۗ وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَۤاءُ اِذَا مَا دُعُوْا ۗ وَلَا تَسْـَٔمُوْٓا اَنْ تَكْتُبُوْهُ صَغِيْرًا اَوْ كَبِيْرًا اِلٰٓى اَجَلِهٖۗ ذٰلِكُمْ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَاَدْنٰىٓ اَلَّا تَرْتَابُوْٓا اِلَّآ اَنْ تَكُوْنَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيْرُوْنَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَلَّا تَكْتُبُوْهَاۗ وَاَشْهِدُوْٓا اِذَا تَبَايَعْتُمْ ۖ وَلَا يُضَاۤرَّ كَاتِبٌ وَّلَا شَهِيْدٌ ەۗ وَاِنْ تَفْعَلُوْا فَاِنَّهٗ فُسُوْقٌۢ بِكُمْ ۗ وَاتَّقُوا اللّٰهَ ۗ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُ ۗ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيْمٌ ٢٨٢

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوٓا۟
iman eden(ler)
idhā
إِذَا
zaman
tadāyantum
تَدَايَنتُم
birbirinize verdiğiniz
bidaynin
بِدَيْنٍ
borç
ilā
إِلَىٰٓ
kadar
ajalin
أَجَلٍ
süreye
musamman
مُّسَمًّى
belirli bir
fa-uk'tubūhu
فَٱكْتُبُوهُۚ
onu yazın
walyaktub
وَلْيَكْتُب
ve yazsın
baynakum
بَّيْنَكُمْ
aranızda
kātibun
كَاتِبٌۢ
bir yazıcı
bil-ʿadli
بِٱلْعَدْلِۚ
adaletle
walā yaba
وَلَا يَأْبَ
kaçınmasın (yazsın)
kātibun
كَاتِبٌ
yazıcı
an yaktuba
أَن يَكْتُبَ
yazmaktan
kamā
كَمَا
şekilde
ʿallamahu
عَلَّمَهُ
kendisine öğrettiği
l-lahu
ٱللَّهُۚ
Allah'ın
falyaktub
فَلْيَكْتُبْ
yazdırsın
walyum'lili
وَلْيُمْلِلِ
yazdırsın
alladhī
ٱلَّذِى
kimse
ʿalayhi
عَلَيْهِ
üzerinde
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
hak olan (borçlu)
walyattaqi
وَلْيَتَّقِ
korksun
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
rabbahu
رَبَّهُۥ
Rabbi olan
walā yabkhas
وَلَا يَبْخَسْ
eksik etmesin
min'hu
مِنْهُ
ondan (borcundan)
shayan
شَيْـًٔاۚ
hiçbir şeyi
fa-in
فَإِن
eğer
kāna
كَانَ
ise
alladhī
ٱلَّذِى
kimse
ʿalayhi l-ḥaqu
عَلَيْهِ ٱلْحَقُّ
borçlu olan
safīhan
سَفِيهًا
aklı ermez
aw
أَوْ
yahut
ḍaʿīfan
ضَعِيفًا
zayıf
aw
أَوْ
ya da
lā yastaṭīʿu
لَا يَسْتَطِيعُ
güç yetiremiyecek
an yumilla
أَن يُمِلَّ
kendisi yazdırmaya
huwa
هُوَ
o
falyum'lil
فَلْيُمْلِلْ
yazdırsın
waliyyuhu
وَلِيُّهُۥ
onun velisi
bil-ʿadli
بِٱلْعَدْلِۚ
adaletle
wa-is'tashhidū
وَٱسْتَشْهِدُوا۟
şahid tutun
shahīdayni
شَهِيدَيْنِ
iki şahidi
min rijālikum
مِن رِّجَالِكُمْۖ
erkeklerinizden
fa-in
فَإِن
eğer
lam yakūnā
لَّمْ يَكُونَا
yoksa
rajulayni
رَجُلَيْنِ
iki erkek
farajulun
فَرَجُلٌ
(o zaman) bir erkek
wa-im'ra-atāni
وَٱمْرَأَتَانِ
iki kadın
mimman
مِمَّن
kimse
tarḍawna
تَرْضَوْنَ
razı olduğunuz
mina l-shuhadāi
مِنَ ٱلشُّهَدَآءِ
şahidlerden
an
أَن
ta ki
taḍilla
تَضِلَّ
şaşırırsa
iḥ'dāhumā
إِحْدَىٰهُمَا
kadınlardan biri
fatudhakkira
فَتُذَكِّرَ
hatırlatması için
iḥ'dāhumā
إِحْدَىٰهُمَا
biri
l-ukh'rā
ٱلْأُخْرَىٰۚ
diğerine
walā yaba
وَلَا يَأْبَ
kaçınmasınlar
l-shuhadāu
ٱلشُّهَدَآءُ
şahidler
idhā
إِذَا
zaman
مَا
bir şeye
duʿū
دُعُوا۟ۚ
çağrıldıkları
walā tasamū
وَلَا تَسْـَٔمُوٓا۟
üşenmeyin
an taktubūhu
أَن تَكْتُبُوهُ
yazmaktan
ṣaghīran
صَغِيرًا
az olsun
aw
أَوْ
veya
kabīran
كَبِيرًا
çok olsun
ilā
إِلَىٰٓ
kadar
ajalihi
أَجَلِهِۦۚ
onu süresine
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
bu
aqsaṭu
أَقْسَطُ
daha adaletli
ʿinda
عِندَ
katında
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
wa-aqwamu
وَأَقْوَمُ
ve daha sağlam
lilshahādati
لِلشَّهَٰدَةِ
şahidlik için
wa-adnā
وَأَدْنَىٰٓ
ve daha elverişlidir
allā tartābū
أَلَّا تَرْتَابُوٓا۟ۖ
kuşkulanmamanız için
illā
إِلَّآ
ancak
an takūna
أَن تَكُونَ
olursa
tijāratan
تِجَٰرَةً
ticaret
ḥāḍiratan
حَاضِرَةً
peşin
tudīrūnahā
تُدِيرُونَهَا
hemen alıp vereceğiniz
baynakum
بَيْنَكُمْ
aranızda
falaysa
فَلَيْسَ
yoktur
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
üzerinize
junāḥun
جُنَاحٌ
bir günah
allā
أَلَّا
ötürü
taktubūhā
تَكْتُبُوهَاۗ
onu yazmamanızdan
wa-ashhidū
وَأَشْهِدُوٓا۟
ve şahid tutun
idhā
إِذَا
zaman da
tabāyaʿtum
تَبَايَعْتُمْۚ
alışveriş yaptığınız
walā yuḍārra
وَلَا يُضَآرَّ
asla zarar verilmesin
kātibun
كَاتِبٌ
yazana da
walā
وَلَا
ve
shahīdun
شَهِيدٌۚ
şahide de
wa-in
وَإِن
eğer
tafʿalū
تَفْعَلُوا۟
(bir zarar) yaparsanız
fa-innahu
فَإِنَّهُۥ
şüphesiz
fusūqun
فُسُوقٌۢ
kötülük olur
bikum
بِكُمْۗ
kendinize
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
korkun
l-laha
ٱللَّهَۖ
Allah'tan
wayuʿallimukumu
وَيُعَلِّمُكُمُ
ve size öğretiyor
l-lahu
ٱللَّهُۗ
Allah
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
bikulli
بِكُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeyi
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilir
Ey İnananlar! Birbirinize belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. İçinizden bir katip doğru olarak yazsın; katip onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu, aptal veya aciz, ya da yazdıramıyacak durumda ise, velisi, doğru olarak yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahid tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, şahidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir. Şahidler çağırıldıklarında çekinmesinler. Borç büyük veya küçük olsun, onu süresiyle beraber yazmaya üşenmeyin; bu, Allah katında en doğru, şahidlik için en sağlam ve şüphelenmenizden en uzak olandır. Ancak aranızdaki alışveriş peşin olursa, onu yazmamanızda size bir sorumluluk yoktur. Alışveriş yaptığınızda şahid tutun. Katibe de şahide de zarar verilmesin; eğer zarar verirseniz, o zaman doğru yoldan çıkmış olursunuz. Allah'tan sakının, Allah size öğretiyor; Allah her şeyi bilir. ([2] Bakara: 282)
Tefsir
283

۞ وَاِنْ كُنْتُمْ عَلٰى سَفَرٍ وَّلَمْ تَجِدُوْا كَاتِبًا فَرِهٰنٌ مَّقْبُوْضَةٌ ۗفَاِنْ اَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِى اؤْتُمِنَ اَمَانَتَهٗ وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهٗ ۗ وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَۗ وَمَنْ يَّكْتُمْهَا فَاِنَّهٗٓ اٰثِمٌ قَلْبُهٗ ۗ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُوْنَ عَلِيْمٌ ࣖ ٢٨٣

wa-in
وَإِن
ve eğer
kuntum
كُنتُمْ
olur da
ʿalā safarin
عَلَىٰ سَفَرٍ
seferde
walam tajidū
وَلَمْ تَجِدُوا۟
bulamazsanız
kātiban
كَاتِبًا
yazacak birini
farihānun
فَرِهَٰنٌ
rehinler (yeter)
maqbūḍatun
مَّقْبُوضَةٌۖ
alınan
fa-in
فَإِنْ
eğer
amina
أَمِنَ
güvenirseniz
baʿḍukum
بَعْضُكُم
biriniz
baʿḍan
بَعْضًا
diğerinize
falyu-addi
فَلْيُؤَدِّ
ödesin
alladhī
ٱلَّذِى
kimse
u'tumina
ٱؤْتُمِنَ
kendisine güvenilen
amānatahu
أَمَٰنَتَهُۥ
emanetini
walyattaqi
وَلْيَتَّقِ
ve korksun
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
rabbahu
رَبَّهُۥۗ
Rabbi olan
walā taktumū
وَلَا تَكْتُمُوا۟
gizlemeyin
l-shahādata
ٱلشَّهَٰدَةَۚ
şahidliği
waman
وَمَن
ve kimse
yaktum'hā
يَكْتُمْهَا
onu gizleyen
fa-innahu
فَإِنَّهُۥٓ
şüphesiz o
āthimun
ءَاثِمٌ
günahkardır
qalbuhu
قَلْبُهُۥۗ
onun kalbi
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
bimā
بِمَا
şeyleri
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilir
Eğer yolculukta olup katip bulamazsanız alınan rehin yeter. Şayet birbirinize güvenirseniz, güvenilen kimse borcunu ödesin. Rabbi olan Allah'tan sakınsın. Şahidliği gizlemeyin, onu kim gizlerse şüphesiz kalbi günah işlemiş olur. Allah işlediklerinizi bilir. ([2] Bakara: 283)
Tefsir
284

لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوٰتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ ۗ وَاِنْ تُبْدُوْا مَا فِيْٓ اَنْفُسِكُمْ اَوْ تُخْفُوْهُ يُحَاسِبْكُمْ بِهِ اللّٰهُ ۗ فَيَغْفِرُ لِمَنْ يَّشَاۤءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَّشَاۤءُ ۗ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيْرٌ ٢٨٤

lillahi
لِّلَّهِ
Allah'ındır
مَا
ne
فِى
varsa
l-samāwāti
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
wamā
وَمَا
ve ne
فِى
varsa
l-arḍi
ٱلْأَرْضِۗ
yerde
wa-in
وَإِن
ve eğer
tub'dū
تُبْدُوا۟
açıklasanız da
مَا
şeyi
fī anfusikum
فِىٓ أَنفُسِكُمْ
içlerinizdeki
aw
أَوْ
veya
tukh'fūhu
تُخْفُوهُ
gizleseniz de
yuḥāsib'kum
يُحَاسِبْكُم
sizi hesaba çeker
bihi
بِهِ
onunla
l-lahu
ٱللَّهُۖ
Allah
fayaghfiru
فَيَغْفِرُ
bağışlar
liman
لِمَن
kimseyi
yashāu
يَشَآءُ
dilediği
wayuʿadhibu
وَيُعَذِّبُ
azabeder
man
مَن
kimseyi
yashāu
يَشَآءُۗ
dilediği
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
ʿalā kulli
عَلَىٰ كُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeye
qadīrun
قَدِيرٌ
kadirdir
Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azabeder. Allah her şeye Kadir'dir. ([2] Bakara: 284)
Tefsir
285

اٰمَنَ الرَّسُوْلُ بِمَآ اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَّبِّهٖ وَالْمُؤْمِنُوْنَۗ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰۤىِٕكَتِهٖ وَكُتُبِهٖ وَرُسُلِهٖۗ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِّنْ رُّسُلِهٖ ۗ وَقَالُوْا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَصِيْرُ ٢٨٥

āmana
ءَامَنَ
inandı
l-rasūlu
ٱلرَّسُولُ
Resul
bimā
بِمَآ
şeye
unzila
أُنزِلَ
indirilen
ilayhi
إِلَيْهِ
kendisine
min rabbihi
مِن رَّبِّهِۦ
Rabbinden
wal-mu'minūna
وَٱلْمُؤْمِنُونَۚ
ve mü'minler (de)
kullun
كُلٌّ
hepsi
āmana
ءَامَنَ
inandı
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'a
wamalāikatihi
وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ
ve meleklerine
wakutubihi
وَكُتُبِهِۦ
ve Kitaplarına
warusulihi
وَرُسُلِهِۦ
ve peygamberlerine
lā nufarriqu
لَا نُفَرِّقُ
ayırdetmeyiz (dediler)
bayna
بَيْنَ
arasını
aḥadin
أَحَدٍ
hiçbirini
min rusulihi
مِّن رُّسُلِهِۦۚ
O'nun elçilerinden
waqālū
وَقَالُوا۟
ve dediler ki
samiʿ'nā
سَمِعْنَا
İşittik
wa-aṭaʿnā
وَأَطَعْنَاۖ
ve ita'at ettik
ghuf'rānaka
غُفْرَانَكَ
bağışlamanı dileriz
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
wa-ilayka
وَإِلَيْكَ
sanadır
l-maṣīru
ٱلْمَصِيرُ
dönüş(ümüz)
Peygamber ve inananlar, ona Rabb'inden indirilene inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. "Peygamberleri arasından hiçbirini ayırdetmeyiz, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş Sanadır" dediler. ([2] Bakara: 285)
Tefsir
286

لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا ۗ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ ۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَآ اِنْ نَّسِيْنَآ اَوْ اَخْطَأْنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَآ اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهٗ عَلَى الَّذِيْنَ مِنْ قَبْلِنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهٖۚ وَاعْفُ عَنَّاۗ وَاغْفِرْ لَنَاۗ وَارْحَمْنَا ۗ اَنْتَ مَوْلٰىنَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكٰفِرِيْنَ ࣖ ٢٨٦

lā yukallifu
لَا يُكَلِّفُ
teklif etmez
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
nafsan
نَفْسًا
kimseye
illā
إِلَّا
başkasını
wus'ʿahā
وُسْعَهَاۚ
gücünün yettiğinden
lahā
لَهَا
(herkesin) kendine
مَا
şey
kasabat
كَسَبَتْ
kazandığı
waʿalayhā
وَعَلَيْهَا
ve aleyhinedir
مَا
şey (kötülük)
ik'tasabat
ٱكْتَسَبَتْۗ
işlediği
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
lā tuākhidh'nā
لَا تُؤَاخِذْنَآ
bizi sorumlu tutma
in
إِن
eğer
nasīnā
نَّسِينَآ
unutursak
aw
أَوْ
ya da
akhṭanā
أَخْطَأْنَاۚ
yanılırsak
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
walā taḥmil
وَلَا تَحْمِلْ
yük yükleme
ʿalaynā
عَلَيْنَآ
bize
iṣ'ran
إِصْرًا
ağır
kamā
كَمَا
gibi
ḥamaltahu
حَمَلْتَهُۥ
yüklediğin
ʿalā
عَلَى
üzerine
alladhīna min qablinā
ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِنَاۚ
bizden öncekilerin
rabbanā
رَبَّنَا
Rabbimiz
walā tuḥammil'nā
وَلَا تُحَمِّلْنَا
bize yükleme
مَا
şeyleri
lā ṭāqata
لَا طَاقَةَ
gücümüzün yetmediğimiz
lanā
لَنَا
bizim
bihi
بِهِۦۖ
ona
wa-uʿ'fu
وَٱعْفُ
ve affet
ʿannā
عَنَّا
bizi
wa-igh'fir
وَٱغْفِرْ
bağışla
lanā
لَنَا
bizi
wa-ir'ḥamnā
وَٱرْحَمْنَآۚ
bize merhamet et
anta
أَنتَ
sen
mawlānā
مَوْلَىٰنَا
bizim sahibimizsin
fa-unṣur'nā
فَٱنصُرْنَا
bize yardım eyle
ʿalā
عَلَى
karşı
l-qawmi
ٱلْقَوْمِ
toplumuna
l-kāfirīna
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirler
Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım et. ([2] Bakara: 286)
Tefsir