Skip to content

Suresi Bakara - Page: 24

Al-Baqarah

(al-Baq̈arah)

231

وَاِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاۤءَ فَبَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوْهُنَّ بِمَعْرُوْفٍ اَوْ سَرِّحُوْهُنَّ بِمَعْرُوْفٍۗ وَلَا تُمْسِكُوْهُنَّ ضِرَارًا لِّتَعْتَدُوْا ۚ وَمَنْ يَّفْعَلْ ذٰلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهٗ ۗ وَلَا تَتَّخِذُوْٓا اٰيٰتِ اللّٰهِ هُزُوًا وَّاذْكُرُوْا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَمَآ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتٰبِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُمْ بِهٖ ۗوَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوْٓا اَنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيْمٌ ࣖ ٢٣١

wa-idhā
وَإِذَا
zaman
ṭallaqtumu
طَلَّقْتُمُ
boşadığınız
l-nisāa
ٱلنِّسَآءَ
kadınları
fabalaghna
فَبَلَغْنَ
ulaştıklarında
ajalahunna
أَجَلَهُنَّ
(iddetlerinin) sonuna
fa-amsikūhunna
فَأَمْسِكُوهُنَّ
ya onları tutun
bimaʿrūfin
بِمَعْرُوفٍ
iyilikle
aw
أَوْ
ya da
sarriḥūhunna
سَرِّحُوهُنَّ
bırakın
bimaʿrūfin
بِمَعْرُوفٍۚ
iyilikle
walā tum'sikūhunna
وَلَا تُمْسِكُوهُنَّ
onları (yanınızda) tutmayın
ḍirāran
ضِرَارًا
zarar vermek için
litaʿtadū
لِّتَعْتَدُوا۟ۚ
haklarına tecavüz edip
waman
وَمَن
kim
yafʿal
يَفْعَلْ
yaparsa
dhālika
ذَٰلِكَ
bunu
faqad
فَقَدْ
muhakkak
ẓalama
ظَلَمَ
zulmetmiştir
nafsahu
نَفْسَهُۥۚ
kendine
walā tattakhidhū
وَلَا تَتَّخِذُوٓا۟
edinmeyin
āyāti
ءَايَٰتِ
ayetlerini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
huzuwan
هُزُوًاۚ
eğlence
wa-udh'kurū
وَٱذْكُرُوا۟
düşünün
niʿ'mata
نِعْمَتَ
ni'metini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size olan
wamā anzala
وَمَآ أَنزَلَ
indirdiklerini
ʿalaykum
عَلَيْكُم
size
mina l-kitābi
مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ
Kitaptan
wal-ḥik'mati
وَٱلْحِكْمَةِ
ve Hikmet(ten)
yaʿiẓukum
يَعِظُكُم
size öğüt vermek için
bihi
بِهِۦۚ
onunla
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
ve korkun
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
wa-iʿ'lamū
وَٱعْلَمُوٓا۟
ve bilin ki
anna
أَنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
bikulli
بِكُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şeyi
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilir
Kadınları boşadığınızda, müddetleri sona ererken, onları güzellikle tutun, ya da güzellikle bırakın, haklarına tecavüz etmek için onlara zararlı olacak şekilde tutmayın; böyle yapan şüphesiz kendisine yazık etmiş olur. Allah'ın ayetlerini de alaya almayın; Allah'ın üzerinize olan nimetini, öğüt vermek üzere size indirdiği Kitap ve hikmeti anın, Allah'tan sakının, Allah'ın her şeyi bildiğini bilin. ([2] Bakara: 231)
Tefsir
232

وَاِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاۤءَ فَبَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوْهُنَّ اَنْ يَّنْكِحْنَ اَزْوَاجَهُنَّ اِذَا تَرَاضَوْا بَيْنَهُمْ بِالْمَعْرُوْفِ ۗ ذٰلِكَ يُوْعَظُ بِهٖ مَنْ كَانَ مِنْكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ ۗ ذٰلِكُمْ اَزْكٰى لَكُمْ وَاَطْهَرُ ۗ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُوْنَ ٢٣٢

wa-idhā
وَإِذَا
ve zaman
ṭallaqtumu
طَلَّقْتُمُ
boşadığınız
l-nisāa
ٱلنِّسَآءَ
kadınları
fabalaghna
فَبَلَغْنَ
ulaştıklarında
ajalahunna
أَجَلَهُنَّ
(iddetlerinin) sonuna
falā taʿḍulūhunna
فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ
engel olmayın
an yankiḥ'na
أَن يَنكِحْنَ
evlenmelerine
azwājahunna
أَزْوَٰجَهُنَّ
(eski) kocalarıyla
idhā
إِذَا
takdirde
tarāḍaw
تَرَٰضَوْا۟
anlaştıkları
baynahum
بَيْنَهُم
kendi aralarında
bil-maʿrūfi
بِٱلْمَعْرُوفِۗ
güzelce
dhālika
ذَٰلِكَ
bu
yūʿaẓu
يُوعَظُ
verilen bir öğüttür
bihi
بِهِۦ
onunla
man
مَن
kimseye
kāna
كَانَ
olan
minkum
مِنكُمْ
içinizden
yu'minu
يُؤْمِنُ
inanan
bil-lahi
بِٱللَّهِ
Allah'a
wal-yawmi
وَٱلْيَوْمِ
ve gününe
l-ākhiri
ٱلْءَاخِرِۗ
ahiret
dhālikum
ذَٰلِكُمْ
bu
azkā
أَزْكَىٰ
daha iyi
lakum
لَكُمْ
sizin için
wa-aṭharu
وَأَطْهَرُۗ
ve daha temizdir
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
wa-antum
وَأَنتُمْ
ve siz
lā taʿlamūna
لَا تَعْلَمُونَ
bilmezsiniz
Kadınları boşadığınızda, müddetleri sona ermişse, kocaları ile birbirleriyle güzellikle anlaşmışlarsa evlenmelerine engel olmayın. İçinizden Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse bundan ibret alır. Bu sizin için daha nezih ve daha paktır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. ([2] Bakara: 232)
Tefsir
233

۞ وَالْوَالِدٰتُ يُرْضِعْنَ اَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يُّتِمَّ الرَّضَاعَةَ ۗ وَعَلَى الْمَوْلُوْدِ لَهٗ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوْفِۗ لَا تُكَلَّفُ نَفْسٌ اِلَّا وُسْعَهَا ۚ لَا تُضَاۤرَّ وَالِدَةٌ ۢبِوَلَدِهَا وَلَا مَوْلُوْدٌ لَّهٗ بِوَلَدِهٖ وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذٰلِكَ ۚ فَاِنْ اَرَادَا فِصَالًا عَنْ تَرَاضٍ مِّنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا ۗوَاِنْ اَرَدْتُّمْ اَنْ تَسْتَرْضِعُوْٓا اَوْلَادَكُمْ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِذَا سَلَّمْتُمْ مَّآ اٰتَيْتُمْ بِالْمَعْرُوْفِۗ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوْٓا اَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُوْنَ بَصِيْرٌ ٢٣٣

wal-wālidātu
وَٱلْوَٰلِدَٰتُ
ve anneler
yur'ḍiʿ'na
يُرْضِعْنَ
emzirirler
awlādahunna
أَوْلَٰدَهُنَّ
çocuklarını
ḥawlayni
حَوْلَيْنِ
iki yıl
kāmilayni
كَامِلَيْنِۖ
tam
liman
لِمَنْ
kimse için
arāda
أَرَادَ
isteyen
an yutimma
أَن يُتِمَّ
tamamlamak
l-raḍāʿata
ٱلرَّضَاعَةَۚ
emzirmeyi
waʿalā
وَعَلَى
üzerinedir
l-mawlūdi
ٱلْمَوْلُودِ
babanın
lahu
لَهُۥ
(çocuk kendisine ait olan)
riz'quhunna
رِزْقُهُنَّ
onların yiyecekleri
wakis'watuhunna
وَكِسْوَتُهُنَّ
ve giyecekleri
bil-maʿrūfi
بِٱلْمَعْرُوفِۚ
uygun biçimde
lā tukallafu
لَا تُكَلَّفُ
yükümlü tutulmaz
nafsun
نَفْسٌ
hiç kimse
illā
إِلَّا
başka
wus'ʿahā
وُسْعَهَاۚ
gücünün yettiğinden
lā tuḍārra
لَا تُضَآرَّ
zarara sokulmasın
wālidatun
وَٰلِدَةٌۢ
(ne) anne
biwaladihā
بِوَلَدِهَا
çocuğu yüzünden
walā
وَلَا
ve (ne de)
mawlūdun
مَوْلُودٌ
baba
lahu
لَّهُۥ
(çocuğun aidolduğu)
biwaladihi
بِوَلَدِهِۦۚ
çocuğu yüzünden
waʿalā
وَعَلَى
ve üzerinde
l-wārithi
ٱلْوَارِثِ
mirasçının
mith'lu
مِثْلُ
aynı (yükümlülük var)dır
dhālika
ذَٰلِكَۗ
bunun
fa-in
فَإِنْ
eğer
arādā
أَرَادَا
isterlerse
fiṣālan
فِصَالًا
sütten kesmek
ʿan tarāḍin
عَن تَرَاضٍ
rızalarıyla
min'humā
مِّنْهُمَا
kendi aralarında
watashāwurin
وَتَشَاوُرٍ
ve danışarak
falā
فَلَا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
günah
ʿalayhimā
عَلَيْهِمَاۗ
kendilerine
wa-in
وَإِنْ
eğer
aradttum
أَرَدتُّمْ
isterseniz
an tastarḍiʿū
أَن تَسْتَرْضِعُوٓا۟
(sütannesi tutup) emzirtmek
awlādakum
أَوْلَٰدَكُمْ
çocuklarınızı
falā
فَلَا
yine yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
üzerinize
idhā
إِذَا
sonra
sallamtum
سَلَّمْتُم
verdikten
مَّآ
şeyi (ücreti)
ātaytum
ءَاتَيْتُم
verdiğiniz
bil-maʿrūfi
بِٱلْمَعْرُوفِۗ
güzelce
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
ve korkun
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
wa-iʿ'lamū
وَٱعْلَمُوٓا۟
ve bilin ki
anna
أَنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
bimā
بِمَا
her şeyi
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yaptığınız
baṣīrun
بَصِيرٌ
görmektedir
Anneler çocuklarını, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba için, tam iki sene emzirirler. Anaların yiyecek ve giyeceğini uygun bir şekilde sağlamak çocuk kendisinin olan babaya borçtur. Herkese ancak gücü nisbetinde teklifte bulunulur. Ana çocuğundan, çocuk kendisinin olan baba da çocuğundan dolayı zarara sokulmasın. Mirasçıya da aynı şeyi yapmak borçtur. Ana baba aralarında danışarak ve anlaşarak sütten kesmek isterlerse, ikisine de sorumluluk yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun bir şekilde öderseniz, size sorumluluk yoktur. Allah'tan sakının, yaptıklarınızı gördüğünü bilin. ([2] Bakara: 233)
Tefsir
234

وَالَّذِيْنَ يُتَوَفَّوْنَ مِنْكُمْ وَيَذَرُوْنَ اَزْوَاجًا يَّتَرَبَّصْنَ بِاَنْفُسِهِنَّ اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ وَّعَشْرًا ۚ فاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيْمَا فَعَلْنَ فِيْٓ اَنْفُسِهِنَّ بِالْمَعْرُوْفِۗ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُوْنَ خَبِيْرٌ ٢٣٤

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
kimselerin
yutawaffawna
يُتَوَفَّوْنَ
ölen(ler)
minkum
مِنكُمْ
içinizden
wayadharūna
وَيَذَرُونَ
geriye bıraktıkları
azwājan
أَزْوَٰجًا
eşleri
yatarabbaṣna
يَتَرَبَّصْنَ
(bekleyip) gözetlerler
bi-anfusihinna
بِأَنفُسِهِنَّ
kendilerini
arbaʿata
أَرْبَعَةَ
dört
ashhurin
أَشْهُرٍ
ay
waʿashran
وَعَشْرًاۖ
ve on (gün)
fa-idhā
فَإِذَا
zaman
balaghna
بَلَغْنَ
bitirdiği
ajalahunna
أَجَلَهُنَّ
sürelerini
falā
فَلَا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
fīmā faʿalna
فِيمَا فَعَلْنَ
yapmalarında
فِىٓ
için
anfusihinna
أَنفُسِهِنَّ
kendileri
bil-maʿrūfi
بِٱلْمَعْرُوفِۗ
uygun olanı
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
bimā taʿmalūna
بِمَا تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızdan
khabīrun
خَبِيرٌ
haberdardır
İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler; müddetleri sona erdiğinde, onların kendi haklarında uygun şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah işlediklerinizden haberdardır. ([2] Bakara: 234)
Tefsir
235

وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيْمَا عَرَّضْتُمْ بِهٖ مِنْ خِطْبَةِ النِّسَاۤءِ اَوْ اَكْنَنْتُمْ فِيْٓ اَنْفُسِكُمْ ۗ عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُمْ سَتَذْكُرُوْنَهُنَّ وَلٰكِنْ لَّا تُوَاعِدُوْهُنَّ سِرًّا اِلَّآ اَنْ تَقُوْلُوْا قَوْلًا مَّعْرُوْفًا ەۗ وَلَا تَعْزِمُوْا عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتّٰى يَبْلُغَ الْكِتٰبُ اَجَلَهٗ ۗوَاعْلَمُوْٓا اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِيْٓ اَنْفُسِكُمْ فَاحْذَرُوْهُ ۚوَاعْلَمُوْٓا اَنَّ اللّٰهَ غَفُوْرٌ حَلِيْمٌ ࣖ ٢٣٥

walā
وَلَا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
fīmā ʿarraḍtum
فِيمَا عَرَّضْتُم
üstü kapalı biçimde bildirmenizden
bihi
بِهِۦ
ona
min khiṭ'bati
مِنْ خِطْبَةِ
evlenme isteğinizi
l-nisāi
ٱلنِّسَآءِ
kadınlara
aw
أَوْ
yahut
aknantum
أَكْنَنتُمْ
gizlemenizden
fī anfusikum
فِىٓ أَنفُسِكُمْۚ
içinizde
ʿalima
عَلِمَ
bilir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
annakum
أَنَّكُمْ
şüphesiz sizin
satadhkurūnahunna
سَتَذْكُرُونَهُنَّ
onları anacağınızı
walākin
وَلَٰكِن
fakat
lā tuwāʿidūhunna
لَّا تُوَاعِدُوهُنَّ
sakın onlarla sözleşmeyin
sirran
سِرًّا
gizli(buluşma)ya
illā
إِلَّآ
dışında
an taqūlū
أَن تَقُولُوا۟
söylemeniz
qawlan
قَوْلًا
bir söz
maʿrūfan
مَّعْرُوفًاۚ
iyi (meşru)
walā taʿzimū
وَلَا تَعْزِمُوا۟
ve kalkışmayın
ʿuq'data
عُقْدَةَ
akdine (kıymaya)
l-nikāḥi
ٱلنِّكَاحِ
nikah
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yablugha
يَبْلُغَ
ulaşıncaya
l-kitābu
ٱلْكِتَٰبُ
yazılanın (iddetinin)
ajalahu
أَجَلَهُۥۚ
sonuna
wa-iʿ'lamū
وَٱعْلَمُوٓا۟
ve bilin ki
anna
أَنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
مَا
şeyi
fī anfusikum
فِىٓ أَنفُسِكُمْ
içinizden geçen
fa-iḥ'dharūhu
فَٱحْذَرُوهُۚ
O'ndan sakının
wa-iʿ'lamū
وَٱعْلَمُوٓا۟
ve yine bilin ki
anna
أَنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
bağışlayandır
ḥalīmun
حَلِيمٌ
halimdir
Böyle kadınlara kapalı bir şekilde evlenme teklif etmenizde veya içinizden onlarla evlenmeyi geçirmenizde size sorumluluk yoktur. Allah onları anacağınızı bilir. Sakın meşru sözler dışında onlarla gizlice sözleşmeyin, müddet sona erene kadar nikah akdine kalkışmayın. İçinizde olanı Allah'ın bildiğini bilin de O'ndan çekinin. Allah'ın bağışlayan ve Halim olduğunu bilin. ([2] Bakara: 235)
Tefsir
236

لَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ طَلَّقْتُمُ النِّسَاۤءَ مَا لَمْ تَمَسُّوْهُنَّ اَوْ تَفْرِضُوْا لَهُنَّ فَرِيْضَةً ۖ وَّمَتِّعُوْهُنَّ عَلَى الْمُوْسِعِ قَدَرُهٗ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدَرُهٗ ۚ مَتَاعًا ۢبِالْمَعْرُوْفِۚ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِنِيْنَ ٢٣٦

لَّا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
in
إِن
eğer
ṭallaqtumu
طَلَّقْتُمُ
boşarsınız
l-nisāa
ٱلنِّسَآءَ
kadınları
mā lam tamassūhunna
مَا لَمْ تَمَسُّوهُنَّ
henüz dokunmadan
aw
أَوْ
ya da
tafriḍū
تَفْرِضُوا۟
belirlemeden
lahunna
لَهُنَّ
onlara
farīḍatan
فَرِيضَةًۚ
mehir(lerini)
wamattiʿūhunna
وَمَتِّعُوهُنَّ
ve onları faydalandırsın
ʿalā l-mūsiʿi
عَلَى ٱلْمُوسِعِ
eli geniş olan
qadaruhu
قَدَرُهُۥ
kendi gücü nisbetinde
waʿalā l-muq'tiri
وَعَلَى ٱلْمُقْتِرِ
eli dar olan da
qadaruhu
قَدَرُهُۥ
kendi gücü nisbetinde
matāʿan
مَتَٰعًۢا
bir geçimlikle
bil-maʿrūfi
بِٱلْمَعْرُوفِۖ
güzel
ḥaqqan
حَقًّا
bu bir borçtur
ʿalā
عَلَى
üzerine
l-muḥ'sinīna
ٱلْمُحْسِنِينَ
iyilik edenlerin
Kadınlara el sürmeden ve mehirlerini biçmeden onları boşarsanız size sorumluluk yoktur. Onları zengin kendi çapına, fakir kendi çapına uygun bir şekilde faydalandırın. Bu iyi davrananların şanına yakışır bir borçtur. ([2] Bakara: 236)
Tefsir
237

وَاِنْ طَلَّقْتُمُوْهُنَّ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَمَسُّوْهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرِيْضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ اِلَّآ اَنْ يَّعْفُوْنَ اَوْ يَعْفُوَا الَّذِيْ بِيَدِهٖ عُقْدَةُ النِّكَاحِ ۗ وَاَنْ تَعْفُوْٓا اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۗ وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ ۗ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُوْنَ بَصِيْرٌ ٢٣٧

wa-in
وَإِن
ve eğer
ṭallaqtumūhunna
طَلَّقْتُمُوهُنَّ
onları boşarsanız
min qabli
مِن قَبْلِ
önce
an tamassūhunna
أَن تَمَسُّوهُنَّ
henüz dokunmadan
waqad
وَقَدْ
takdirde
faraḍtum
فَرَضْتُمْ
(bir mehir) tesbit ettiğiniz
lahunna
لَهُنَّ
onlar için
farīḍatan
فَرِيضَةً
vermeniz gerekir
faniṣ'fu
فَنِصْفُ
yarısını
مَا
şeyin (mehrin)
faraḍtum
فَرَضْتُمْ
tesbit ettiğiniz
illā
إِلَّآ
hariç
an yaʿfūna
أَن يَعْفُونَ
(kadının) vazgeçmesi
aw
أَوْ
veya
yaʿfuwā
يَعْفُوَا۟
vazgeçmesi
alladhī
ٱلَّذِى
kimsenin (erkeğin)
biyadihi
بِيَدِهِۦ
elinde olan
ʿuq'datu
عُقْدَةُ
akdi
l-nikāḥi
ٱلنِّكَاحِۚ
nikah
wa-an taʿfū
وَأَن تَعْفُوٓا۟
(erkekler) sizin affetmeniz
aqrabu
أَقْرَبُ
daha yakındır
lilttaqwā
لِلتَّقْوَىٰۚ
takvaya
walā tansawū
وَلَا تَنسَوُا۟
unutmayın
l-faḍla
ٱلْفَضْلَ
iyilik etmeyi
baynakum
بَيْنَكُمْۚ
birbirinize
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
bimā
بِمَا
şeyleri
taʿmalūna
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
baṣīrun
بَصِيرٌ
görür
Eğer onlara mehir biçer de el sürmeden onları boşarsanız, kendileri veya nikah akdi elinde olan erkeğin bağışlaması hali müstesna biçtiğinizin yarısını verin, bağışlamanız Allah'tan sakınmaya daha uygundur. Aranızdaki iyiliği unutmayın. Allah şüphesiz işlediklerinizi görür. ([2] Bakara: 237)
Tefsir
238

حَافِظُوْا عَلَى الصَّلَوٰتِ وَالصَّلٰوةِ الْوُسْطٰى وَقُوْمُوْا لِلّٰهِ قٰنِتِيْنَ ٢٣٨

ḥāfiẓū
حَٰفِظُوا۟
koruyun
ʿalā l-ṣalawāti
عَلَى ٱلصَّلَوَٰتِ
namazları
wal-ṣalati
وَٱلصَّلَوٰةِ
ve namazı
l-wus'ṭā
ٱلْوُسْطَىٰ
orta
waqūmū
وَقُومُوا۟
ve durun
lillahi
لِلَّهِ
Allah('ın huzurun)a
qānitīna
قَٰنِتِينَ
gönülden bağlılık ve saygı ile
Namazlara ve orta namaza devam edin; gönülden boyun eğerek Allah için namaza durun. ([2] Bakara: 238)
Tefsir
239

فَاِنْ خِفْتُمْ فَرِجَالًا اَوْ رُكْبَانًا ۚ فَاِذَآ اَمِنْتُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَمَا عَلَّمَكُمْ مَّا لَمْ تَكُوْنُوْا تَعْلَمُوْنَ ٢٣٩

fa-in
فَإِنْ
eğer
khif'tum
خِفْتُمْ
(bir tehlikeden) korkarsanız
farijālan
فَرِجَالًا
yaya
aw
أَوْ
yahut
ruk'bānan
رُكْبَانًاۖ
binmiş olarak
fa-idhā
فَإِذَآ
zaman da
amintum
أَمِنتُمْ
güvene kavuştuğunuz
fa-udh'kurū
فَٱذْكُرُوا۟
anın
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ı
kamā
كَمَا
şekilde
ʿallamakum
عَلَّمَكُم
size öğrettiği
مَّا
şeyleri
lam takūnū
لَمْ تَكُونُوا۟
olmadığınız
taʿlamūna
تَعْلَمُونَ
biliyor
Eğer korkarsanız, yaya yahut binekte iken kılın, güvene erişince, bilmediklerinizi öğrettiği gibi Allah'ı anın. ([2] Bakara: 239)
Tefsir
240

وَالَّذِيْنَ يُتَوَفَّوْنَ مِنْكُمْ وَيَذَرُوْنَ اَزْوَاجًاۖ وَّصِيَّةً لِّاَزْوَاجِهِمْ مَّتَاعًا اِلَى الْحَوْلِ غَيْرَ اِخْرَاجٍ ۚ فَاِنْ خَرَجْنَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيْ مَا فَعَلْنَ فِيْٓ اَنْفُسِهِنَّ مِنْ مَّعْرُوْفٍۗ وَاللّٰهُ عَزِيْزٌ حَكِيْمٌ ٢٤٠

wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve kimseler
yutawaffawna
يُتَوَفَّوْنَ
ölen
minkum
مِنكُمْ
içinizden
wayadharūna
وَيَذَرُونَ
ve geriye bırakan(erkek)ler
azwājan
أَزْوَٰجًا
eşler
waṣiyyatan
وَصِيَّةً
vasiyyet etsinler
li-azwājihim
لِّأَزْوَٰجِهِم
eşlerinin
matāʿan
مَّتَٰعًا
geçimlerinin sağlanmasını
ilā
إِلَى
kadar
l-ḥawli
ٱلْحَوْلِ
bir yıla
ghayra ikh'rājin
غَيْرَ إِخْرَاجٍۚ
(evlerinden) çıkarılmadan
fa-in
فَإِنْ
şayet
kharajna
خَرَجْنَ
kendileri çıkarlarsa
falā
فَلَا
yoktur
junāḥa
جُنَاحَ
bir günah
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
sizin için
fī mā
فِى مَا
bir şey
faʿalna
فَعَلْنَ
yapmalarında
فِىٓ
hakkında
anfusihinna
أَنفُسِهِنَّ
kendileri
min maʿrūfin
مِن مَّعْرُوفٍۗ
uygun olanı
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
ʿazīzun
عَزِيزٌ
daima üstündür
ḥakīmun
حَكِيمٌ
hüküm ve hikmet sahibidir
İçinizden ölüp, eşler bırakacak olanlar, evlerinden çıkarılmaksızın, senesine kadar eşlerinin geçimini sağlayacak şeyi vasiyet etsinler; eğer çıkarlarsa kendilerinin meşru olarak yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlüdür, Hakim'dir. ([2] Bakara: 240)
Tefsir