Skip to content

Suresi Bakara - Page: 22

Al-Baqarah

(al-Baq̈arah)

211

سَلْ بَنِيْٓ اِسْرَاۤءِيْلَ كَمْ اٰتَيْنٰهُمْ مِّنْ اٰيَةٍ ۢ بَيِّنَةٍ ۗ وَمَنْ يُّبَدِّلْ نِعْمَةَ اللّٰهِ مِنْۢ بَعْدِ مَا جَاۤءَتْهُ فَاِنَّ اللّٰهَ شَدِيْدُ الْعِقَابِ ٢١١

sal
سَلْ
sor
banī
بَنِىٓ
oğullarına
is'rāīla
إِسْرَٰٓءِيلَ
İsrail
kam
كَمْ
nice
ātaynāhum
ءَاتَيْنَٰهُم
onlara verdik
min āyatin
مِّنْ ءَايَةٍۭ
ayetlerden
bayyinatin
بَيِّنَةٍۗ
açık
waman
وَمَن
ve kim
yubaddil
يُبَدِّلْ
değiştirirse
niʿ'mata
نِعْمَةَ
ni'metini
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
min baʿdi
مِنۢ بَعْدِ
sonra
mā jāathu
مَا جَآءَتْهُ
geldikten
fa-inna
فَإِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ın
shadīdu
شَدِيدُ
çetindir
l-ʿiqābi
ٱلْعِقَابِ
cezası
İsrailoğullarına sor; onlara apaçık nice ayetler verdik, Allah'ın nimetini, kendisine geldikten sonra kim değiştirirse, bilsin ki, Allah'ın cezası şüphesiz şiddetlidir. ([2] Bakara: 211)
Tefsir
212

زُيِّنَ لِلَّذِيْنَ كَفَرُوا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُوْنَ مِنَ الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا ۘ وَالَّذِيْنَ اتَّقَوْا فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ۗ وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَّشَاۤءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ ٢١٢

zuyyina
زُيِّنَ
süslü gösterildi
lilladhīna
لِلَّذِينَ
kimselere
kafarū
كَفَرُوا۟
inkar edenlere
l-ḥayatu
ٱلْحَيَوٰةُ
hayatı
l-dun'yā
ٱلدُّنْيَا
dünya
wayaskharūna
وَيَسْخَرُونَ
ve alay ederler
mina alladhīna
مِنَ ٱلَّذِينَ
kimselerle
āmanū
ءَامَنُواۘ
inanan(lar)
wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve kimselerle
ittaqaw
ٱتَّقَوْا۟
takva sahipleri
fawqahum
فَوْقَهُمْ
onlardan üstündürler
yawma
يَوْمَ
gününde
l-qiyāmati
ٱلْقِيَٰمَةِۗ
kıyamet
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
yarzuqu
يَرْزُقُ
rızık verir
man
مَن
kimseye
yashāu
يَشَآءُ
dilediği
bighayri ḥisābin
بِغَيْرِ حِسَابٍ
hesapsız
İnkar edenlere, dünya hayatı güzel görünür, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar kıyamet günü onların üstünde olacaklardır. Allah dilediğini hesabsız şekilde rızıklandırır. ([2] Bakara: 212)
Tefsir
213

كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَّاحِدَةً ۗ فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّٖنَ مُبَشِّرِيْنَ وَمُنْذِرِيْنَ ۖ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتٰبَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيْمَا اخْتَلَفُوْا فِيْهِ ۗ وَمَا اخْتَلَفَ فِيْهِ اِلَّا الَّذِيْنَ اُوْتُوْهُ مِنْۢ بَعْدِ مَا جَاۤءَتْهُمُ الْبَيِّنٰتُ بَغْيًا ۢ بَيْنَهُمْ ۚ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا لِمَا اخْتَلَفُوْا فِيْهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِهٖ ۗ وَاللّٰهُ يَهْدِيْ مَنْ يَّشَاۤءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيْمٍ ٢١٣

kāna
كَانَ
idi
l-nāsu
ٱلنَّاسُ
insanlar
ummatan
أُمَّةً
ümmet
wāḥidatan
وَٰحِدَةً
bir tek
fabaʿatha
فَبَعَثَ
sonra gönderdi
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
l-nabiyīna
ٱلنَّبِيِّۦنَ
peygamberleri
mubashirīna
مُبَشِّرِينَ
müjdeciler
wamundhirīna
وَمُنذِرِينَ
ve uyarıcılar olarak
wa-anzala
وَأَنزَلَ
ve indirdi
maʿahumu
مَعَهُمُ
onlarla beraber
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
bil-ḥaqi
بِٱلْحَقِّ
hak olarak
liyaḥkuma
لِيَحْكُمَ
hükmetmek üzere
bayna
بَيْنَ
arasında
l-nāsi
ٱلنَّاسِ
insanlar
fīmā
فِيمَا
(konularda)
ikh'talafū
ٱخْتَلَفُوا۟
anlaşmazlığa düştükleri
fīhi
فِيهِۚ
onda
wamā
وَمَا
ve
ikh'talafa
ٱخْتَلَفَ
anlaşmazlığa düştü(ler)
fīhi
فِيهِ
o(Kitap hakkı)nda
illā
إِلَّا
dışında
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kendilerine
ūtūhu
أُوتُوهُ
(Kitap) verilmiş olanlar
min baʿdi
مِنۢ بَعْدِ
sonra
mā jāathumu
مَا جَآءَتْهُمُ
kendilerine geldikten
l-bayinātu
ٱلْبَيِّنَٰتُ
açık deliller
baghyan
بَغْيًۢا
sırf kıskançlıktan ötürü
baynahum
بَيْنَهُمْۖ
aralarındaki
fahadā
فَهَدَى
bunun üzerine iletti
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseleri
āmanū
ءَامَنُوا۟
iman eden
limā ikh'talafū
لِمَا ٱخْتَلَفُوا۟
ayrılığa düştükleri
fīhi
فِيهِ
kendisinde
mina l-ḥaqi
مِنَ ٱلْحَقِّ
gerçeğe
bi-idh'nihi
بِإِذْنِهِۦۗ
kendi izniyle
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
yahdī
يَهْدِى
iletir
man
مَن
kimseyi
yashāu
يَشَآءُ
dilediği
ilā ṣirāṭin
إِلَىٰ صِرَٰطٍ
yola
mus'taqīmin
مُّسْتَقِيمٍ
doğru
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak Kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir. ([2] Bakara: 213)
Tefsir
214

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَّثَلُ الَّذِيْنَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ ۗ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَاۤءُ وَالضَّرَّاۤءُ وَزُلْزِلُوْا حَتّٰى يَقُوْلَ الرَّسُوْلُ وَالَّذِيْنَ اٰمَنُوْا مَعَهٗ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِ ۗ اَلَآ اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَرِيْبٌ ٢١٤

am
أَمْ
yoksa
ḥasib'tum
حَسِبْتُمْ
sandınız (mı)
an
أَن
ki
tadkhulū
تَدْخُلُوا۟
gireceksiniz
l-janata
ٱلْجَنَّةَ
cennete
walammā yatikum
وَلَمَّا يَأْتِكُم
başınıza gelmeden
mathalu
مَّثَلُ
durumu
alladhīna khalaw
ٱلَّذِينَ خَلَوْا۟
geçenlerin
min qablikum
مِن قَبْلِكُمۖ
sizden önce
massathumu
مَّسَّتْهُمُ
onlara dokunmuştu
l-basāu
ٱلْبَأْسَآءُ
sıkıntı
wal-ḍarāu
وَٱلضَّرَّآءُ
ve yoksulluk
wazul'zilū
وَزُلْزِلُوا۟
ve sarsılmışlardı ki
ḥattā
حَتَّىٰ
nihayet
yaqūla
يَقُولَ
diyorlardı
l-rasūlu
ٱلرَّسُولُ
peygamber
wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
inanan
maʿahu
مَعَهُۥ
onunla birlikte
matā
مَتَىٰ
ne zaman
naṣru
نَصْرُ
yardımı
l-lahi
ٱللَّهِۗ
Allah'ın
alā
أَلَآ
İyi bilin ki
inna
إِنَّ
şüphesiz
naṣra
نَصْرَ
yardımı
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
qarībun
قَرِيبٌ
yakındır
Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır. ([2] Bakara: 214)
Tefsir
215

يَسْـَٔلُوْنَكَ مَاذَا يُنْفِقُوْنَ ۗ قُلْ مَآ اَنْفَقْتُمْ مِّنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبِيْنَ وَالْيَتٰمٰى وَالْمَسٰكِيْنِ وَابْنِ السَّبِيْلِ ۗ وَمَا تَفْعَلُوْا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلِيْمٌ ٢١٥

yasalūnaka
يَسْـَٔلُونَكَ
sana soruyorlar
mādhā
مَاذَا
ne
yunfiqūna
يُنفِقُونَۖ
(Allah yolunda) harcayacaklarını
qul
قُلْ
de ki
مَآ
şey
anfaqtum
أَنفَقْتُم
vereceğiniz
min khayrin
مِّنْ خَيْرٍ
hayırdan
falil'wālidayni
فَلِلْوَٰلِدَيْنِ
ana-baba içindir
wal-aqrabīna
وَٱلْأَقْرَبِينَ
ve yakınlar
wal-yatāmā
وَٱلْيَتَٰمَىٰ
ve öksüzler
wal-masākīni
وَٱلْمَسَٰكِينِ
ve yoksullar
wa-ib'ni l-sabīli
وَٱبْنِ ٱلسَّبِيلِۗ
ve yolda kalmış(lar)
wamā
وَمَا
ve ne
tafʿalū
تَفْعَلُوا۟
yaparsanız
min khayrin
مِنْ خَيْرٍ
hayırdan
fa-inna
فَإِنَّ
muhakkak
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
bihi
بِهِۦ
onunla birlikte
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilir
Sana, ne sarfedeceklerini sorarlar, de ki: "Sarfedeceğiniz mal, ana baba, yakınlar, yetimler, düşkünler, yolcular içindir. Yaptığınız her iyiliği Allah şüphesiz bilir". ([2] Bakara: 215)
Tefsir
216

كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ ۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوْا شَيْـًٔا وَّهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ ۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوْا شَيْـًٔا وَّهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ ۗ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُوْنَ ࣖ ٢١٦

kutiba
كُتِبَ
yazıldı (farz kılındı)
ʿalaykumu
عَلَيْكُمُ
size
l-qitālu
ٱلْقِتَالُ
savaş
wahuwa
وَهُوَ
halbuki o
kur'hun
كُرْهٌ
hoşunuza gitmez
lakum
لَّكُمْۖ
sizin
waʿasā
وَعَسَىٰٓ
olur ki bazen
an takrahū
أَن تَكْرَهُوا۟
hoşlanmadığınız
shayan
شَيْـًٔا
bir şey
wahuwa
وَهُوَ
o
khayrun
خَيْرٌ
hayırlıdır
lakum
لَّكُمْۖ
sizin için
waʿasā
وَعَسَىٰٓ
ve olur ki
an tuḥibbū
أَن تُحِبُّوا۟
hoşlandığınız
shayan
شَيْـًٔا
bir şey (de)
wahuwa
وَهُوَ
o
sharrun
شَرٌّ
kötüdür
lakum
لَّكُمْۗ
sizin için
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
wa-antum
وَأَنتُمْ
siz ise
lā taʿlamūna
لَا تَعْلَمُونَ
bilmezsiniz
Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir. ([2] Bakara: 216)
Tefsir
217

يَسْـَٔلُوْنَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيْهِۗ قُلْ قِتَالٌ فِيْهِ كَبِيْرٌ ۗ وَصَدٌّ عَنْ سَبِيْلِ اللّٰهِ وَكُفْرٌۢ بِهٖ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَاِخْرَاجُ اَهْلِهٖ مِنْهُ اَكْبَرُ عِنْدَ اللّٰهِ ۚ وَالْفِتْنَةُ اَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ ۗ وَلَا يَزَالُوْنَ يُقَاتِلُوْنَكُمْ حَتّٰى يَرُدُّوْكُمْ عَنْ دِيْنِكُمْ اِنِ اسْتَطَاعُوْا ۗ وَمَنْ يَّرْتَدِدْ مِنْكُمْ عَنْ دِيْنِهٖ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَاُولٰۤىِٕكَ حَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ ۚ وَاُولٰۤىِٕكَ اَصْحٰبُ النَّارِۚ هُمْ فِيْهَا خٰلِدُوْنَ ٢١٧

yasalūnaka
يَسْـَٔلُونَكَ
sana soruyorlar
ʿani l-shahri
عَنِ ٱلشَّهْرِ
ayında
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِ
haram
qitālin
قِتَالٍ
savaşmaktan
fīhi
فِيهِۖ
onda
qul
قُلْ
de ki
qitālun
قِتَالٌ
savaş
fīhi
فِيهِ
O (aylar)da
kabīrun
كَبِيرٌۖ
büyük bir günahtır
waṣaddun
وَصَدٌّ
ve alıkoymak
ʿan sabīli
عَن سَبِيلِ
yolundan
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
wakuf'run
وَكُفْرٌۢ
ve inkar etmek
bihi
بِهِۦ
O'nu
wal-masjidi
وَٱلْمَسْجِدِ
ve Mescid-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِ
Haram(dan)
wa-ikh'rāju
وَإِخْرَاجُ
sürüp çıkarmak
ahlihi
أَهْلِهِۦ
halkını
min'hu
مِنْهُ
ondan (Mekke'den)
akbaru
أَكْبَرُ
daha büyük (bir günahtır)
ʿinda
عِندَ
yanında
l-lahi
ٱللَّهِۚ
Allah
wal-fit'natu
وَٱلْفِتْنَةُ
ve fitne
akbaru
أَكْبَرُ
daha büyük(bir günah)tır
mina l-qatli
مِنَ ٱلْقَتْلِۗ
öldürmekten
walā yazālūna
وَلَا يَزَالُونَ
vazgeçmezler
yuqātilūnakum
يُقَٰتِلُونَكُمْ
sizinle savaşmaktan
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yaruddūkum
يَرُدُّوكُمْ
sizi döndürünceye
ʿan dīnikum
عَن دِينِكُمْ
dininizden
ini
إِنِ
eğer
is'taṭāʿū
ٱسْتَطَٰعُوا۟ۚ
güçleri yetse
waman
وَمَن
ve kim
yartadid
يَرْتَدِدْ
döner
minkum
مِنكُمْ
sizden
ʿan dīnihi
عَن دِينِهِۦ
dininden
fayamut
فَيَمُتْ
ve ölürse
wahuwa
وَهُوَ
ve o
kāfirun
كَافِرٌ
kafir olarak
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte
ḥabiṭat
حَبِطَتْ
boşa çıkmıştır
aʿmāluhum
أَعْمَٰلُهُمْ
onların bütün yaptıkları
fī l-dun'yā
فِى ٱلدُّنْيَا
dünyada (da)
wal-ākhirati
وَٱلْءَاخِرَةِۖ
ahirette (de)
wa-ulāika
وَأُو۟لَٰٓئِكَ
ve onlar
aṣḥābu
أَصْحَٰبُ
halkıdır
l-nāri
ٱلنَّارِۖ
ateş
hum
هُمْ
ve onlar
fīhā
فِيهَا
orada
khālidūna
خَٰلِدُونَ
sürekli kalacaklardır
Sana hürmet edilen ayı, o aydaki savaşı sorarlar. De ki: "O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur. Fitne çıkarmak ise öldürmekten daha büyüktür". Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler. ([2] Bakara: 217)
Tefsir
218

اِنَّ الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا وَالَّذِيْنَ هَاجَرُوْا وَجَاهَدُوْا فِيْ سَبِيْلِ اللّٰهِ ۙ اُولٰۤىِٕكَ يَرْجُوْنَ رَحْمَتَ اللّٰهِ ۗوَاللّٰهُ غَفُوْرٌ رَّحِيْمٌ ٢١٨

inna
إِنَّ
muhakkak
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
iman edenler
wa-alladhīna
وَٱلَّذِينَ
ve kimseler
hājarū
هَاجَرُوا۟
ve hicret edenler
wajāhadū
وَجَٰهَدُوا۟
ve cihat edenler
fī sabīli
فِى سَبِيلِ
yolunda
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
yarjūna
يَرْجُونَ
umarlar
raḥmata
رَحْمَتَ
rahmetini
l-lahi
ٱللَّهِۚ
Allah'ın
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
çok bağışlayan
raḥīmun
رَّحِيمٌ
çok merhamet edendir
İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder. ([2] Bakara: 218)
Tefsir
219

۞ يَسْـَٔلُوْنَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِۗ قُلْ فِيْهِمَآ اِثْمٌ كَبِيْرٌ وَّمَنَافِعُ لِلنَّاسِۖ وَاِثْمُهُمَآ اَكْبَرُ مِنْ نَّفْعِهِمَاۗ وَيَسْـَٔلُوْنَكَ مَاذَا يُنْفِقُوْنَ ەۗ قُلِ الْعَفْوَۗ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيٰتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُوْنَۙ ٢١٩

yasalūnaka
يَسْـَٔلُونَكَ
sana soruyorlar
ʿani l-khamri
عَنِ ٱلْخَمْرِ
şaraptan
wal-maysiri
وَٱلْمَيْسِرِۖ
ve kumardan
qul
قُلْ
de ki
fīhimā
فِيهِمَآ
o ikisinde vardır
ith'mun
إِثْمٌ
günah
kabīrun
كَبِيرٌ
büyük
wamanāfiʿu
وَمَنَٰفِعُ
ve bazı yararlar
lilnnāsi
لِلنَّاسِ
insanlar için
wa-ith'muhumā
وَإِثْمُهُمَآ
fakat onların günahı
akbaru
أَكْبَرُ
daha büyüktür
min nafʿihimā
مِن نَّفْعِهِمَاۗ
yararından
wayasalūnaka
وَيَسْـَٔلُونَكَ
ve sana soruyorlar
mādhā
مَاذَا
ne
yunfiqūna
يُنفِقُونَ
infak edeceklerini
quli
قُلِ
de ki
l-ʿafwa
ٱلْعَفْوَۗ
Af (ihtiyaçlarınızdan fazlasını)
kadhālika
كَذَٰلِكَ
böyle
yubayyinu
يُبَيِّنُ
açıklıyor
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
lakumu
لَكُمُ
size
l-āyāti
ٱلْءَايَٰتِ
ayetleri
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
tatafakkarūna
تَتَفَكَّرُونَ
düşünürsünüz
Sana içki ve kumarı sorarlar, de ki: "İkisinde hem büyük günah ve hem insanlara bazı faydalar vardır. Günahları faydasından daha büyüktür". Ne sarfedeceklerini sana sorarlar, de ki: "Artanı". Böylece Allah, dünya ve ahiret hususunda düşünesiniz diye size ayetleri açıklar. ([2] Bakara: 219)
Tefsir
220

فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ ۗ وَيَسْـَٔلُوْنَكَ عَنِ الْيَتٰمٰىۗ قُلْ اِصْلَاحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ ۗ وَاِنْ تُخَالِطُوْهُمْ فَاِخْوَانُكُمْ ۗ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِ ۗ وَلَوْ شَاۤءَ اللّٰهُ لَاَعْنَتَكُمْ اِنَّ اللّٰهَ عَزِيْزٌ حَكِيْمٌ ٢٢٠

فِى
(hakkında)
l-dun'yā
ٱلدُّنْيَا
dünya
wal-ākhirati
وَٱلْءَاخِرَةِۗ
ve ahiret
wayasalūnaka
وَيَسْـَٔلُونَكَ
ve sana soruyarlar
ʿani l-yatāmā
عَنِ ٱلْيَتَٰمَىٰۖ
öksüzlerden
qul
قُلْ
de ki
iṣ'lāḥun
إِصْلَاحٌ
ıslah etmek
lahum
لَّهُمْ
onları(n durumlarını)
khayrun
خَيْرٌۖ
hayırlıdır
wa-in
وَإِن
ve eğer
tukhāliṭūhum
تُخَالِطُوهُمْ
onlara karışırsanız
fa-ikh'wānukum
فَإِخْوَٰنُكُمْۚ
sizin kardeşlerinizdir
wal-lahu
وَٱللَّهُ
Allah
yaʿlamu
يَعْلَمُ
bilir
l-muf'sida
ٱلْمُفْسِدَ
bozanı
mina l-muṣ'liḥi
مِنَ ٱلْمُصْلِحِۚ
ıslah edenden
walaw
وَلَوْ
ve eğer
shāa
شَآءَ
dileseydi
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
la-aʿnatakum
لَأَعْنَتَكُمْۚ
sizi zora sokardı
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ʿazīzun
عَزِيزٌ
daima üstündür
ḥakīmun
حَكِيمٌ
hüküm ve hikmet sahibidir
Sana yetimleri sorarlar, de ki: "Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır". Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah düzeltenden bozanı ayırdetmesini bilir. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Allah şüphesiz güçlüdür, Hakim'dir. ([2] Bakara: 220)
Tefsir