Skip to content

Suresi Bakara - Page: 20

Al-Baqarah

(al-Baq̈arah)

191

وَاقْتُلُوْهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوْهُمْ وَاَخْرِجُوْهُمْ مِّنْ حَيْثُ اَخْرَجُوْكُمْ وَالْفِتْنَةُ اَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ ۚ وَلَا تُقَاتِلُوْهُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ حَتّٰى يُقٰتِلُوْكُمْ فِيْهِۚ فَاِنْ قٰتَلُوْكُمْ فَاقْتُلُوْهُمْۗ كَذٰلِكَ جَزَاۤءُ الْكٰفِرِيْنَ ١٩١

wa-uq'tulūhum
وَٱقْتُلُوهُمْ
ve onları öldürün
ḥaythu
حَيْثُ
nerede
thaqif'tumūhum
ثَقِفْتُمُوهُمْ
yakalarsanız
wa-akhrijūhum
وَأَخْرِجُوهُم
ve onları çıkarın
min ḥaythu
مِّنْ حَيْثُ
yer(Mekke)den
akhrajūkum
أَخْرَجُوكُمْۚ
sizi çıkardıkları
wal-fit'natu
وَٱلْفِتْنَةُ
ve fitne
ashaddu
أَشَدُّ
daha kötüdür
mina l-qatli
مِنَ ٱلْقَتْلِۚ
adam öldürmekten
walā tuqātilūhum
وَلَا تُقَٰتِلُوهُمْ
onlarla savaşmayın
ʿinda
عِندَ
yanında
l-masjidi
ٱلْمَسْجِدِ
Mescid-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِ
Haram
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yuqātilūkum
يُقَٰتِلُوكُمْ
sizinle savaşıncaya
fīhi
فِيهِۖ
orada
fa-in
فَإِن
fakat eğer
qātalūkum
قَٰتَلُوكُمْ
onlar sizinle savaşırlarsa
fa-uq'tulūhum
فَٱقْتُلُوهُمْۗ
hemen onları öldürün
kadhālika
كَذَٰلِكَ
böyledir
jazāu
جَزَآءُ
cezası
l-kāfirīna
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirlerin
Onları bulduğunuz yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescidi Haram'ın yanında, onlar savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa onları öldürün. İnkar edenlerin cezası böyledir. ([2] Bakara: 191)
Tefsir
192

فَاِنِ انْتَهَوْا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُوْرٌ رَّحِيْمٌ ١٩٢

fa-ini
فَإِنِ
eğer
intahaw
ٱنتَهَوْا۟
(saldırılarına) son verirlerse
fa-inna
فَإِنَّ
gerçekten
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
bağışlayandır
raḥīmun
رَّحِيمٌ
esirgeyendir
Vazgeçerlerse onları bağışlayın; şüphesiz Allah bağışlar ve merhamet eder. ([2] Bakara: 192)
Tefsir
193

وَقٰتِلُوْهُمْ حَتّٰى لَا تَكُوْنَ فِتْنَةٌ وَّيَكُوْنَ الدِّيْنُ لِلّٰهِ ۗ فَاِنِ انْتَهَوْا فَلَا عُدْوَانَ اِلَّا عَلَى الظّٰلِمِيْنَ ١٩٣

waqātilūhum
وَقَٰتِلُوهُمْ
onlarla savaşın
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
lā takūna
لَا تَكُونَ
kalmayıncaya
fit'natun
فِتْنَةٌ
fitne
wayakūna
وَيَكُونَ
ve oluncaya (kadar)
l-dīnu
ٱلدِّينُ
din
lillahi
لِلَّهِۖ
Allah'ın
fa-ini
فَإِنِ
eğer
intahaw
ٱنتَهَوْا۟
(saldırılarına) son verirlerse
falā
فَلَا
artık olmaz
ʿud'wāna
عُدْوَٰنَ
düşmanlık
illā
إِلَّا
başkasına
ʿalā l-ẓālimīna
عَلَى ٱلظَّٰلِمِينَ
zalimlerden
Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini ortada kalana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse sataşmayın. Zulmedenlerden başkasına düşmanlık yoktur. ([2] Bakara: 193)
Tefsir
194

اَلشَّهْرُ الْحَرَامُ بِالشَّهْرِ الْحَرَامِ وَالْحُرُمٰتُ قِصَاصٌۗ فَمَنِ اعْتَدٰى عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُوْا عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدٰى عَلَيْكُمْ ۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوْٓا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّقِيْنَ ١٩٤

al-shahru
ٱلشَّهْرُ
ayı
l-ḥarāmu
ٱلْحَرَامُ
haram
bil-shahri
بِٱلشَّهْرِ
aya karşılıktır
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِ
haram
wal-ḥurumātu
وَٱلْحُرُمَٰتُ
ve hürmetler
qiṣāṣun
قِصَاصٌۚ
karşılıklıdır
famani
فَمَنِ
kim;
iʿ'tadā
ٱعْتَدَىٰ
saldırırsa
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
fa-iʿ'tadū
فَٱعْتَدُوا۟
siz de saldırın
ʿalayhi
عَلَيْهِ
ona
bimith'li
بِمِثْلِ
gibi
mā iʿ'tadā
مَا ٱعْتَدَىٰ
saldırdığı
ʿalaykum
عَلَيْكُمْۚ
size
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
korkun
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
wa-iʿ'lamū
وَٱعْلَمُوٓا۟
bilin ki
anna
أَنَّ
gerçekten
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
maʿa
مَعَ
beraberdir
l-mutaqīna
ٱلْمُتَّقِينَ
muttakilerle
Hürmetli ay, hürmetli aya mukabildir, hürmetler karşılıklıdır; o halde, size tecavüz edene (saldırana), size saldırdıkları gibi saldırın. Allah'tan sakının ve Allah'ın sakınanlarla beraber olduğunu bilin. ([2] Bakara: 194)
Tefsir
195

وَاَنْفِقُوْا فِيْ سَبِيْلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوْا بِاَيْدِيْكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِ ۛ وَاَحْسِنُوْا ۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِيْنَ ١٩٥

wa-anfiqū
وَأَنفِقُوا۟
infak edin
fī sabīli
فِى سَبِيلِ
yolunda
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
walā tul'qū
وَلَا تُلْقُوا۟
kendinizi atmayın
bi-aydīkum
بِأَيْدِيكُمْ
kendi ellerinizle
ilā l-tahlukati
إِلَى ٱلتَّهْلُكَةِۛ
tehlikeye
wa-aḥsinū
وَأَحْسِنُوٓا۟ۛ
ve iyilik edin
inna
إِنَّ
doğrusu
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
yuḥibbu
يُحِبُّ
sever
l-muḥ'sinīna
ٱلْمُحْسِنِينَ
iyilik edenleri
Allah yolunda sarf edin, kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın, işlerinizi iyi yapın. Şüphesiz Allah iyi iş yapanları sever. ([2] Bakara: 195)
Tefsir
196

وَاَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّٰهِ ۗ فَاِنْ اُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ وَلَا تَحْلِقُوْا رُءُوْسَكُمْ حَتّٰى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهٗ ۗ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَّرِيْضًا اَوْ بِهٖٓ اَذًى مِّنْ رَّأْسِهٖ فَفِدْيَةٌ مِّنْ صِيَامٍ اَوْ صَدَقَةٍ اَوْ نُسُكٍ ۚ فَاِذَآ اَمِنْتُمْ ۗ فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ اِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ فَمَنْ لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِى الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ اِذَا رَجَعْتُمْ ۗ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌ ۗذٰلِكَ لِمَنْ لَّمْ يَكُنْ اَهْلُهٗ حَاضِرِى الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۗ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوْٓا اَنَّ اللّٰهَ شَدِيْدُ الْعِقَابِ ࣖ ١٩٦

wa-atimmū
وَأَتِمُّوا۟
ve tamamlayın
l-ḥaja
ٱلْحَجَّ
haccı
wal-ʿum'rata
وَٱلْعُمْرَةَ
ve ömreyi
lillahi
لِلَّهِۚ
Allah için
fa-in
فَإِنْ
eğer
uḥ'ṣir'tum
أُحْصِرْتُمْ
engellenmiş olursanız
famā
فَمَا
şeyi (kesin)
is'taysara
ٱسْتَيْسَرَ
kolayınıza gelen
mina l-hadyi
مِنَ ٱلْهَدْىِۖ
kurbandan
walā taḥliqū
وَلَا تَحْلِقُوا۟
tıraş etmeyin
ruūsakum
رُءُوسَكُمْ
başlarınızı
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yablugha
يَبْلُغَ
varıncaya
l-hadyu
ٱلْهَدْىُ
kurban
maḥillahu
مَحِلَّهُۥۚ
yerine
faman
فَمَن
kim (varsa)
kāna
كَانَ
olan
minkum
مِنكُم
içinizden
marīḍan
مَّرِيضًا
hasta
aw
أَوْ
ya da
bihi
بِهِۦٓ
bulunan
adhan
أَذًى
bir rahatsızlığı
min rasihi
مِّن رَّأْسِهِۦ
başından
fafid'yatun
فَفِدْيَةٌ
fidye (versin)
min ṣiyāmin
مِّن صِيَامٍ
oruçtan
aw
أَوْ
veya
ṣadaqatin
صَدَقَةٍ
sadakadan
aw
أَوْ
veya
nusukin
نُسُكٍۚ
kurbandan
fa-idhā
فَإِذَآ
zaman
amintum
أَمِنتُمْ
güvene kavuştuğunuz
faman
فَمَن
kimse
tamattaʿa
تَمَتَّعَ
faydalanmak isteyen
bil-ʿum'rati
بِٱلْعُمْرَةِ
ömre ile
ilā
إِلَى
kadar
l-ḥaji
ٱلْحَجِّ
hac (zamanın)a
famā
فَمَا
şeyi (kessin)
is'taysara
ٱسْتَيْسَرَ
kolayına geleni
mina l-hadyi
مِنَ ٱلْهَدْىِۚ
kurbandan
faman
فَمَن
kimse
lam yajid
لَّمْ يَجِدْ
(kurban) bulamayan
faṣiyāmu
فَصِيَامُ
oruç tutar
thalāthati
ثَلَٰثَةِ
üç
ayyāmin
أَيَّامٍ
gün
fī l-ḥaji
فِى ٱلْحَجِّ
hacda
wasabʿatin
وَسَبْعَةٍ
ve yedi gün
idhā
إِذَا
zaman
rajaʿtum
رَجَعْتُمْۗ
döndüğünüz
til'ka
تِلْكَ
böylece
ʿasharatun
عَشَرَةٌ
on (gündür)
kāmilatun
كَامِلَةٌۗ
tamamı
dhālika
ذَٰلِكَ
bu
liman
لِمَن
kimseler içindir
lam yakun
لَّمْ يَكُنْ
olmayanlar
ahluhu
أَهْلُهُۥ
ailesi
ḥāḍirī
حَاضِرِى
hazır
l-masjidi
ٱلْمَسْجِدِ
Mescid-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِۚ
Haram'da
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
sakının
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
wa-iʿ'lamū
وَٱعْلَمُوٓا۟
ve bilin ki
anna
أَنَّ
gerçekten
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ın
shadīdu
شَدِيدُ
şiddetlidir
l-ʿiqābi
ٱلْعِقَابِ
cezası
Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. Alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, yerine ulaşıncaya kadar, başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizde hasta olan veya başından rahatsız bulunan varsa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde olursanız, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasında üç gün ve döndüğünüzde yedi gün, ki o tam on gündür oruç tutmak gerekir. Bu, ailesi Mescidi Haram'da oturmayan kimseler içindir. Allah'tan sakının ve Allah'ın cezasının şiddetli olacağını bilin. ([2] Bakara: 196)
Tefsir
197

اَلْحَجُّ اَشْهُرٌ مَّعْلُوْمٰتٌ ۚ فَمَنْ فَرَضَ فِيْهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوْقَ وَلَا جِدَالَ فِى الْحَجِّ ۗ وَمَا تَفْعَلُوْا مِنْ خَيْرٍ يَّعْلَمْهُ اللّٰهُ ۗ وَتَزَوَّدُوْا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰىۖ وَاتَّقُوْنِ يٰٓاُولِى الْاَلْبَابِ ١٩٧

al-ḥaju
ٱلْحَجُّ
Hac
ashhurun
أَشْهُرٌ
aylardadır
maʿlūmātun
مَّعْلُومَٰتٌۚ
bilinen
faman
فَمَن
kim
faraḍa
فَرَضَ
farz ederse (kendisine)
fīhinna
فِيهِنَّ
onda (o aylarda)
l-ḥaja
ٱلْحَجَّ
haccı
falā
فَلَا
yoktur
rafatha
رَفَثَ
kadına yaklaşmak
walā
وَلَا
ve yoktur
fusūqa
فُسُوقَ
günaha sapmak
walā
وَلَا
yoktur
jidāla
جِدَالَ
kavga etmek
fī l-ḥaji
فِى ٱلْحَجِّۗ
hacda
wamā
وَمَا
ne varsa
tafʿalū
تَفْعَلُوا۟
yaptığınız
min khayrin
مِنْ خَيْرٍ
iyilikten
yaʿlamhu
يَعْلَمْهُ
onu bilir
l-lahu
ٱللَّهُۗ
Allah
watazawwadū
وَتَزَوَّدُوا۟
ve yanınıza azık alın
fa-inna
فَإِنَّ
şüphesiz
khayra
خَيْرَ
en hayırlısı
l-zādi
ٱلزَّادِ
azığın
l-taqwā
ٱلتَّقْوَىٰۚ
takvadır
wa-ittaqūni
وَٱتَّقُونِ
ve benden sakının
yāulī
يَٰٓأُو۟لِى
Ey sahipleri
l-albābi
ٱلْأَلْبَٰبِ
akıl
Hac bilinen aylardadır. O aylarda hacca girişen kimse bilmelidir ki, hacda kadına yaklaşmak, sövüşmek, dövüşmek yoktur. Ne iyilik yaparsanız Allah onu bilir. Kendinize azık edinin, şüphe yok ki azığın en iyisi Allah korkusudur. Ey akıl sahibleri! Benden korkun. ([2] Bakara: 197)
Tefsir
198

لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَبْتَغُوْا فَضْلًا مِّنْ رَّبِّكُمْ ۗ فَاِذَآ اَفَضْتُمْ مِّنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ ۖ وَاذْكُرُوْهُ كَمَا هَدٰىكُمْ ۚ وَاِنْ كُنْتُمْ مِّنْ قَبْلِهٖ لَمِنَ الضَّاۤلِّيْنَ ١٩٨

laysa
لَيْسَ
yoktur
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
sizin için
junāḥun
جُنَاحٌ
bir günah
an tabtaghū
أَن تَبْتَغُوا۟
aramanızda
faḍlan
فَضْلًا
lutfunu
min rabbikum
مِّن رَّبِّكُمْۚ
Rabbinizin
fa-idhā
فَإِذَآ
zaman
afaḍtum
أَفَضْتُم
ayrılıp akın ettiğiniz
min ʿarafātin
مِّنْ عَرَفَٰتٍ
Arafattan
fa-udh'kurū
فَٱذْكُرُوا۟
anın (hatırlayın)
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ı
ʿinda
عِندَ
yanında
l-mashʿari
ٱلْمَشْعَرِ
Meş'ar-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِۖ
Haram
wa-udh'kurūhu
وَٱذْكُرُوهُ
O'nu anın
kamā
كَمَا
gibi
hadākum
هَدَىٰكُمْ
sizi hidayet ettiği
wa-in
وَإِن
ve
kuntum
كُنتُم
siz idiniz
min qablihi
مِّن قَبْلِهِۦ
O'ndan önce
lamina l-ḍālīna
لَمِنَ ٱلضَّآلِّينَ
sapıklardan
Rabbiniz'den refah istemenizde bir engel yoktur. Arafat'tan indiğinizde, Allah'ı Meşari Haram'da anın; O'nu, size gösterdiği şekilde zikredin. Nitekim siz önceleri hiç şüphesiz sapıklardandınız. ([2] Bakara: 198)
Tefsir
199

ثُمَّ اَفِيْضُوْا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ ۗ اِنَّ اللّٰهَ غَفُوْرٌ رَّحِيْمٌ ١٩٩

thumma
ثُمَّ
sonra
afīḍū
أَفِيضُوا۟
siz de akın edin
min ḥaythu
مِنْ حَيْثُ
yerden
afāḍa
أَفَاضَ
akın ettiği
l-nāsu
ٱلنَّاسُ
insanların
wa-is'taghfirū
وَٱسْتَغْفِرُوا۟
ve mağfiret dileyin
l-laha
ٱللَّهَۚ
Allah'tan
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
Gafurdur
raḥīmun
رَّحِيمٌ
Rahimdir
Sonra, insanların toplu olarak akın ettiği yerden, siz de akın edin. Allah'tan mağfiret dileyin. Allah bağışlar ve merhamet eder. ([2] Bakara: 199)
Tefsir
200

فَاِذَا قَضَيْتُمْ مَّنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَذِكْرِكُمْ اٰبَاۤءَكُمْ اَوْ اَشَدَّ ذِكْرًا ۗ فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَّقُوْلُ رَبَّنَآ اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا وَمَا لَهٗ فِى الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ ٢٠٠

fa-idhā
فَإِذَا
zaman
qaḍaytum
قَضَيْتُم
bitirince
manāsikakum
مَّنَٰسِكَكُمْ
ibadetlerinizi
fa-udh'kurū
فَٱذْكُرُوا۟
anın
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ı
kadhik'rikum
كَذِكْرِكُمْ
andığınız gibi
ābāakum
ءَابَآءَكُمْ
atalarınızı
aw
أَوْ
veya
ashadda
أَشَدَّ
daha kuvvetli
dhik'ran
ذِكْرًاۗ
bir anışla
famina l-nāsi
فَمِنَ ٱلنَّاسِ
insanlardan
man
مَن
kimi
yaqūlu
يَقُولُ
der ki
rabbanā
رَبَّنَآ
Rabbimiz
ātinā
ءَاتِنَا
bize ver
fī l-dun'yā
فِى ٱلدُّنْيَا
dünyada
wamā
وَمَا
ve yoktur
lahu
لَهُۥ
onun
fī l-ākhirati
فِى ٱلْءَاخِرَةِ
ahirette
min
مِنْ
hiçbir
khalāqin
خَلَٰقٍ
nasibi
Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anın. "Rabbimiz! Bize sadece dünyada ver" diyen insanlar vardır, öylesine, ahirette bir pay yoktur. ([2] Bakara: 200)
Tefsir