Skip to content

Suresi Bakara - Page: 19

Al-Baqarah

(al-Baq̈arah)

181

فَمَنْۢ بَدَّلَهٗ بَعْدَمَا سَمِعَهٗ فَاِنَّمَآ اِثْمُهٗ عَلَى الَّذِيْنَ يُبَدِّلُوْنَهٗ ۗ اِنَّ اللّٰهَ سَمِيْعٌ عَلِيْمٌ ۗ ١٨١

faman
فَمَنۢ
artık kim
baddalahu
بَدَّلَهُۥ
(vasiyyeti) değiştirirse
baʿdamā
بَعْدَمَا
sonra bir şey
samiʿahu
سَمِعَهُۥ
işittikten
fa-innamā
فَإِنَّمَآ
elbette
ith'muhu
إِثْمُهُۥ
günahı
ʿalā
عَلَى
üzerinedir
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerin
yubaddilūnahu
يُبَدِّلُونَهُۥٓۚ
onu değiştiren
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
samīʿun
سَمِيعٌ
işitendir
ʿalīmun
عَلِيمٌ
bilendir
Vasiyeti işittikten sonra değiştiren olursa, bunun günahı değiştirenin üzerinedir. Allah şüphesiz işitir ve bilir. ([2] Bakara: 181)
Tefsir
182

فَمَنْ خَافَ مِنْ مُّوْصٍ جَنَفًا اَوْ اِثْمًا فَاَصْلَحَ بَيْنَهُمْ فَلَآ اِثْمَ عَلَيْهِ ۗ اِنَّ اللّٰهَ غَفُوْرٌ رَّحِيْمٌ ࣖ ١٨٢

faman
فَمَنْ
her kim de
khāfa
خَافَ
korkar da
min mūṣin
مِن مُّوصٍ
vasiyyet edenden
janafan
جَنَفًا
hata(sından)
aw
أَوْ
veya
ith'man
إِثْمًا
günah(ından)
fa-aṣlaḥa
فَأَصْلَحَ
ve düzeltirse
baynahum
بَيْنَهُمْ
aralarını
falā
فَلَآ
yoktur
ith'ma
إِثْمَ
günah
ʿalayhi
عَلَيْهِۚ
ona
inna
إِنَّ
elbette
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ghafūrun
غَفُورٌ
bağışlayandır
raḥīmun
رَّحِيمٌ
esirgeyendir
Vasiyet edenin yanılacağından veya günaha gireceğinden endişe duyan kimse, ilgililerin arasını düzeltirse ona günah yoktur. Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder. ([2] Bakara: 182)
Tefsir
183

يٰٓاَيُّهَا الَّذِيْنَ اٰمَنُوْا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِيْنَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُوْنَۙ ١٨٣

yāayyuhā
يَٰٓأَيُّهَا
ey
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
āmanū
ءَامَنُوا۟
iman eden
kutiba
كُتِبَ
yazıldı
ʿalaykumu
عَلَيْكُمُ
sizin üzerinize de
l-ṣiyāmu
ٱلصِّيَامُ
oruç
kamā
كَمَا
gibi
kutiba
كُتِبَ
yazıldığı
ʿalā
عَلَى
üzerine
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
min qablikum
مِن قَبْلِكُمْ
sizden önceki(ler)
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki siz
tattaqūna
تَتَّقُونَ
korunursunuz
Ey İnananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamıyanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız eğer bilirseniz sizin için hayırlıdır. ([2] Bakara: 183)
Tefsir
184

اَيَّامًا مَّعْدُوْدٰتٍۗ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَّرِيْضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ اَيَّامٍ اُخَرَ ۗ وَعَلَى الَّذِيْنَ يُطِيْقُوْنَهٗ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِيْنٍۗ فَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَّهٗ ۗ وَاَنْ تَصُوْمُوْا خَيْرٌ لَّكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُوْنَ ١٨٤

ayyāman
أَيَّامًا
günlerdir
maʿdūdātin
مَّعْدُودَٰتٍۚ
sayılı
faman
فَمَن
kim
kāna
كَانَ
olursa
minkum
مِنكُم
sizden
marīḍan
مَّرِيضًا
hasta
aw
أَوْ
veya
ʿalā safarin
عَلَىٰ سَفَرٍ
seferde
faʿiddatun
فَعِدَّةٌ
sayısınca tutar
min ayyāmin
مِّنْ أَيَّامٍ
günlerde
ukhara
أُخَرَۚ
başka
waʿalā
وَعَلَى
ve (lazımdır)
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerin
yuṭīqūnahu
يُطِيقُونَهُۥ
ona (güç) dayanan(lar)
fid'yatun
فِدْيَةٌ
fidye vermesi
ṭaʿāmu
طَعَامُ
doyuracak
mis'kīnin
مِسْكِينٍۖ
bir yoksulu
faman
فَمَن
artık kim
taṭawwaʿa
تَطَوَّعَ
gönülden
khayran
خَيْرًا
bir iyilik yaparsa
fahuwa
فَهُوَ
o
khayrun
خَيْرٌ
hayırlıdır
lahu
لَّهُۥۚ
kendisi için
wa-an
وَأَن
ve
taṣūmū
تَصُومُوا۟
oruç tutmanız
khayrun
خَيْرٌ
daha hayırlıdır
lakum
لَّكُمْۖ
sizin için
in
إِن
eğer
kuntum
كُنتُمْ
siz
taʿlamūna
تَعْلَمُونَ
bilirseniz
Ey İnananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamıyanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız eğer bilirseniz sizin için hayırlıdır. ([2] Bakara: 184)
Tefsir
185

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيْٓ اُنْزِلَ فِيْهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنٰتٍ مِّنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ ۗ وَمَنْ كَانَ مَرِيْضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ اَيَّامٍ اُخَرَ ۗ يُرِيْدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرِيْدُ بِكُمُ الْعُسْرَ ۖ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰىكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُوْنَ ١٨٥

shahru
شَهْرُ
ayı
ramaḍāna
رَمَضَانَ
ramazan
alladhī
ٱلَّذِىٓ
ki
unzila
أُنزِلَ
indirilmiştir
fīhi
فِيهِ
onda
l-qur'ānu
ٱلْقُرْءَانُ
Kur'an
hudan
هُدًى
hidayet olarak
lilnnāsi
لِّلنَّاسِ
insanlara
wabayyinātin
وَبَيِّنَٰتٍ
ve açıklayıcı
mina l-hudā
مِّنَ ٱلْهُدَىٰ
hidayeti
wal-fur'qāni
وَٱلْفُرْقَانِۚ
doğruyu ve yanlışı ayırdetmeyi
faman
فَمَن
kim
shahida
شَهِدَ
şahit olursa
minkumu
مِنكُمُ
içinizden
l-shahra
ٱلشَّهْرَ
o aya
falyaṣum'hu
فَلْيَصُمْهُۖ
oruç tutsun
waman
وَمَن
kim
kāna
كَانَ
olur
marīḍan
مَرِيضًا
hasta
aw
أَوْ
yahut
ʿalā
عَلَىٰ
üzere olursa
safarin
سَفَرٍ
sefer
faʿiddatun
فَعِدَّةٌ
sayısınca tutsun
min ayyāmin
مِّنْ أَيَّامٍ
günlerde
ukhara
أُخَرَۗ
başka
yurīdu
يُرِيدُ
ister
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
bikumu
بِكُمُ
sizin için
l-yus'ra
ٱلْيُسْرَ
kolaylık
walā yurīdu
وَلَا يُرِيدُ
istemez
bikumu
بِكُمُ
sizin için
l-ʿus'ra
ٱلْعُسْرَ
güçlük
walituk'milū
وَلِتُكْمِلُوا۟
ve tamamlamanızı (ister)
l-ʿidata
ٱلْعِدَّةَ
sayıyı
walitukabbirū
وَلِتُكَبِّرُوا۟
ve yüceltmenizi (ister)
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'ı
ʿalā
عَلَىٰ
dolayı
mā hadākum
مَا هَدَىٰكُمْ
size doğru yolu gösterdiğinden
walaʿallakum
وَلَعَلَّكُمْ
ve umulur ki siz
tashkurūna
تَشْكُرُونَ
şükredersiniz
Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi. Sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. Bu kolaylıkları, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğine karşılık O'nu ululamanız için meşru kılmıştır; ola ki şükredersiniz. ([2] Bakara: 185)
Tefsir
186

وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَادِيْ عَنِّيْ فَاِنِّيْ قَرِيْبٌ ۗ اُجِيْبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَجِيْبُوْا لِيْ وَلْيُؤْمِنُوْا بِيْ لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُوْنَ ١٨٦

wa-idhā
وَإِذَا
ve ne zaman
sa-alaka
سَأَلَكَ
sana sorar(lar)sa
ʿibādī
عِبَادِى
kullarım
ʿannī
عَنِّى
benden
fa-innī
فَإِنِّى
şüphesiz ben
qarībun
قَرِيبٌۖ
(onlara) yakınım
ujību
أُجِيبُ
karşılık veririm
daʿwata
دَعْوَةَ
du'asına
l-dāʿi
ٱلدَّاعِ
du'a edenin
idhā
إِذَا
zaman
daʿāni
دَعَانِۖ
bana du'a ettiği
falyastajībū
فَلْيَسْتَجِيبُوا۟
O halde onlar da karşılık versinler
لِى
bana
walyu'minū
وَلْيُؤْمِنُوا۟
inansınlar ki
بِى
bana
laʿallahum
لَعَلَّهُمْ
böylece onlar
yarshudūna
يَرْشُدُونَ
doğru yola erişirler
Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar. ([2] Bakara: 186)
Tefsir
187

اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ اِلٰى نِسَاۤىِٕكُمْ ۗ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ ۗ عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُوْنَ اَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ ۚ فَالْـٰٔنَ بَاشِرُوْهُنَّ وَابْتَغُوْا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْ ۗ وَكُلُوْا وَاشْرَبُوْا حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْاَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْاَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِۖ ثُمَّ اَتِمُّوا الصِّيَامَ اِلَى الَّيْلِۚ وَلَا تُبَاشِرُوْهُنَّ وَاَنْتُمْ عَاكِفُوْنَۙ فِى الْمَسٰجِدِ ۗ تِلْكَ حُدُوْدُ اللّٰهِ فَلَا تَقْرَبُوْهَاۗ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ اٰيٰتِهٖ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُوْنَ ١٨٧

uḥilla
أُحِلَّ
helal kılındı
lakum
لَكُمْ
size
laylata
لَيْلَةَ
gecesi
l-ṣiyāmi
ٱلصِّيَامِ
oruç
l-rafathu
ٱلرَّفَثُ
yaklaşmak
ilā nisāikum
إِلَىٰ نِسَآئِكُمْۚ
kadınlarınıza
hunna
هُنَّ
onlar
libāsun
لِبَاسٌ
elbisenizdir
lakum
لَّكُمْ
sizin
wa-antum
وَأَنتُمْ
ve siz de
libāsun
لِبَاسٌ
elbisesisiniz
lahunna
لَّهُنَّۗ
onların
ʿalima
عَلِمَ
bildi
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
annakum
أَنَّكُمْ
gerçekten siz
kuntum
كُنتُمْ
olduğunuzu
takhtānūna
تَخْتَانُونَ
yazık ediyorsunuz
anfusakum
أَنفُسَكُمْ
kendinize
fatāba
فَتَابَ
tevbenizi kabul etti
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
sizden
waʿafā
وَعَفَا
ve affetti
ʿankum
عَنكُمْۖ
sizi
fal-āna
فَٱلْـَٰٔنَ
artık şimdi
bāshirūhunna
بَٰشِرُوهُنَّ
onlara yaklaşın
wa-ib'taghū
وَٱبْتَغُوا۟
ve arayın
مَا
şeyleri
kataba
كَتَبَ
yaz(ıp takdir etmiş ol)duğu
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah'ın
lakum
لَكُمْۚ
sizin için
wakulū
وَكُلُوا۟
ve yiyin
wa-ish'rabū
وَٱشْرَبُوا۟
ve için
ḥattā
حَتَّىٰ
kadar
yatabayyana
يَتَبَيَّنَ
ayırdelinceye
lakumu
لَكُمُ
sizce
l-khayṭu
ٱلْخَيْطُ
iplik
l-abyaḍu
ٱلْأَبْيَضُ
beyaz
mina l-khayṭi
مِنَ ٱلْخَيْطِ
iplikten
l-aswadi
ٱلْأَسْوَدِ
siyah
mina l-fajri
مِنَ ٱلْفَجْرِۖ
şafağın
thumma
ثُمَّ
sonra
atimmū
أَتِمُّوا۟
tamamlayın
l-ṣiyāma
ٱلصِّيَامَ
orucu
ilā
إِلَى
dek
al-layli
ٱلَّيْلِۚ
gece (oluncaya)
walā tubāshirūhunna
وَلَا تُبَٰشِرُوهُنَّ
(kadınlara) yaklaşmayın
wa-antum
وَأَنتُمْ
siz
ʿākifūna
عَٰكِفُونَ
ibadete çekilmiş iken
fī l-masājidi
فِى ٱلْمَسَٰجِدِۗ
mescidlerde
til'ka
تِلْكَ
bunlar
ḥudūdu
حُدُودُ
sınırlarıdır
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'ın
falā taqrabūhā
فَلَا تَقْرَبُوهَاۗ
bunlara yaklaşmayın
kadhālika
كَذَٰلِكَ
işte böyle
yubayyinu
يُبَيِّنُ
açıklar ki
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
āyātihi
ءَايَٰتِهِۦ
ayetlerini
lilnnāsi
لِلنَّاسِ
insanlara
laʿallahum
لَعَلَّهُمْ
umulur ki
yattaqūna
يَتَّقُونَ
korunup sakınırlar
Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah, nefsinize güvenemiyeceğinizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artık onlara yaklaşabilirsiniz. Allah'ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın. Allah insanlara yasaklardan sakınsınlar diye ayetlerini böylece apaçık bildirir. ([2] Bakara: 187)
Tefsir
188

وَلَا تَأْكُلُوْٓا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُوْا بِهَآ اِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُوْا فَرِيْقًا مِّنْ اَمْوَالِ النَّاسِ بِالْاِثْمِ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُوْنَ ࣖ ١٨٨

walā takulū
وَلَا تَأْكُلُوٓا۟
yemeyin
amwālakum
أَمْوَٰلَكُم
mallarınızı
baynakum
بَيْنَكُم
aranızda
bil-bāṭili
بِٱلْبَٰطِلِ
batıl (sebepler) ile
watud'lū
وَتُدْلُوا۟
ve atmayın
bihā
بِهَآ
onları
ilā l-ḥukāmi
إِلَى ٱلْحُكَّامِ
hakimler(in önün)e
litakulū
لِتَأْكُلُوا۟
yemeniz için
farīqan
فَرِيقًا
bir kısmını
min amwāli
مِّنْ أَمْوَٰلِ
mallarından
l-nāsi
ٱلنَّاسِ
insanların
bil-ith'mi
بِٱلْإِثْمِ
günah bir biçimde
wa-antum
وَأَنتُمْ
ve siz
taʿlamūna
تَعْلَمُونَ
bildiğiniz halde
Aranızda mallarınızı haksızlıkla yemeyin; bildiğiniz halde günaha girerek insanların mallarından bir kısmını yemek için onu hakimlere aktarmayın. ([2] Bakara: 188)
Tefsir
189

۞ يَسـَٔلُوْنَكَ عَنِ الْاَهِلَّةِ ۗ قُلْ هِيَ مَوَاقِيْتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ ۗ وَلَيْسَ الْبِرُّ بِاَنْ تَأْتُوا الْبُيُوْتَ مِنْ ظُهُوْرِهَا وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقٰىۚ وَأْتُوا الْبُيُوْتَ مِنْ اَبْوَابِهَا ۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُوْنَ ١٨٩

yasalūnaka
يَسْـَٔلُونَكَ
sana soruyorlar
ʿani l-ahilati
عَنِ ٱلْأَهِلَّةِۖ
hilallerden
qul
قُلْ
de ki
hiya
هِىَ
onlar
mawāqītu
مَوَٰقِيتُ
vakit ölçüleridir
lilnnāsi
لِلنَّاسِ
insanlar için
wal-ḥaji
وَٱلْحَجِّۗ
ve hac
walaysa
وَلَيْسَ
ve değildir
l-biru
ٱلْبِرُّ
iyilik
bi-an tatū
بِأَن تَأْتُوا۟
girmek
l-buyūta
ٱلْبُيُوتَ
evlere
min ẓuhūrihā
مِن ظُهُورِهَا
arkalarından
walākinna
وَلَٰكِنَّ
fakat
l-bira
ٱلْبِرَّ
iyilik
mani
مَنِ
kişinin
ittaqā
ٱتَّقَىٰۗ
takvasıdır
watū
وَأْتُوا۟
ve girin
l-buyūta
ٱلْبُيُوتَ
evlere
min abwābihā
مِنْ أَبْوَٰبِهَاۚ
kapılarından
wa-ittaqū
وَٱتَّقُوا۟
ve sakının
l-laha
ٱللَّهَ
Allah'tan
laʿallakum
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
tuf'liḥūna
تُفْلِحُونَ
kurtuluşa erersiniz
Sana hilal halindeki ayları sorarlar. De ki: "Onlar, insanların ve hac vakitlerinin ölçüsüdür". Evlere arkalarından girmeniz iyilik değildir; iyi kimse kötülükten sakınan kimsedir. Evlere kapılarından girin; Allah'tan sakının ki muradınıza erersiniz. ([2] Bakara: 189)
Tefsir
190

وَقَاتِلُوْا فِيْ سَبِيْلِ اللّٰهِ الَّذِيْنَ يُقَاتِلُوْنَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوْا ۗ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدِيْنَ ١٩٠

waqātilū
وَقَٰتِلُوا۟
ve savaşın
fī sabīli
فِى سَبِيلِ
yolunda
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerle
yuqātilūnakum
يُقَٰتِلُونَكُمْ
sizinle savaşan(lar)
walā taʿtadū
وَلَا تَعْتَدُوٓا۟ۚ
aşırı gitmeyin
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
lā yuḥibbu
لَا يُحِبُّ
sevmez
l-muʿ'tadīna
ٱلْمُعْتَدِينَ
aşırı gidenleri
Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez. ([2] Bakara: 190)
Tefsir