Skip to content

Suresi Bakara - Page: 15

Al-Baqarah

(al-Baq̈arah)

141

تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ ۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَّا كَسَبْتُمْ ۚ وَلَا تُسْـَٔلُوْنَ عَمَّا كَانُوْا يَعْمَلُوْنَ ࣖ ۔ ١٤١

til'ka
تِلْكَ
İşte onlar
ummatun
أُمَّةٌ
bir ümmetti
qad
قَدْ
ki
khalat
خَلَتْۖ
gelip geçti
lahā
لَهَا
onlarındır
مَا
şeyler
kasabat
كَسَبَتْ
kazandıkları
walakum
وَلَكُم
ve sizindir
مَّا
şeyler
kasabtum
كَسَبْتُمْۖ
sizin kazandıklarınız
walā tus'alūna
وَلَا تُسْـَٔلُونَ
sorulmazsınız
ʿammā
عَمَّا
şeylerden
kānū
كَانُوا۟
oldukları
yaʿmalūna
يَعْمَلُونَ
onların yapıyor
Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz. ([2] Bakara: 141)
Tefsir
142

۞ سَيَقُوْلُ السُّفَهَاۤءُ مِنَ النَّاسِ مَا وَلّٰىهُمْ عَنْ قِبْلَتِهِمُ الَّتِيْ كَانُوْا عَلَيْهَا ۗ قُلْ لِّلّٰهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُۗ يَهْدِيْ مَنْ يَّشَاۤءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيْمٍ ١٤٢

sayaqūlu
سَيَقُولُ
diyecekler ki
l-sufahāu
ٱلسُّفَهَآءُ
bazı beyinsizler
mina l-nāsi
مِنَ ٱلنَّاسِ
insanlardan
مَا
nedir
wallāhum
وَلَّىٰهُمْ
onları çeviren
ʿan qib'latihimu
عَن قِبْلَتِهِمُ
kıblelerinden
allatī
ٱلَّتِى
o ki
kānū
كَانُوا۟
bulunurlar
ʿalayhā
عَلَيْهَاۚ
üzerinde
qul
قُل
de ki
lillahi
لِّلَّهِ
Allah'ındır
l-mashriqu
ٱلْمَشْرِقُ
doğu
wal-maghribu
وَٱلْمَغْرِبُۚ
ve batı
yahdī
يَهْدِى
O iletir
man
مَن
kimseyi
yashāu
يَشَآءُ
dilediğini (dileyeni)
ilā ṣirāṭin
إِلَىٰ صِرَٰطٍ
yola
mus'taqīmin
مُّسْتَقِيمٍ
doğru
İnsanların beyinsizleri, "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?" diyecekler; de ki: "Doğu ve batı Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola eriştirir". ([2] Bakara: 142)
Tefsir
143

وَكَذٰلِكَ جَعَلْنٰكُمْ اُمَّةً وَّسَطًا لِّتَكُوْنُوْا شُهَدَاۤءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُوْنَ الرَّسُوْلُ عَلَيْكُمْ شَهِيْدًا ۗ وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِيْ كُنْتَ عَلَيْهَآ اِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَّتَّبِعُ الرَّسُوْلَ مِمَّنْ يَّنْقَلِبُ عَلٰى عَقِبَيْهِۗ وَاِنْ كَانَتْ لَكَبِيْرَةً اِلَّا عَلَى الَّذِيْنَ هَدَى اللّٰهُ ۗوَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُضِيْعَ اِيْمَانَكُمْ ۗ اِنَّ اللّٰهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوْفٌ رَّحِيْمٌ ١٤٣

wakadhālika
وَكَذَٰلِكَ
ve böylece
jaʿalnākum
جَعَلْنَٰكُمْ
sizi kıldık
ummatan
أُمَّةً
bir ümmet
wasaṭan
وَسَطًا
vasat
litakūnū
لِّتَكُونُوا۟
olmanız için
shuhadāa
شُهَدَآءَ
şahit
ʿalā l-nāsi
عَلَى ٱلنَّاسِ
insanlara
wayakūna
وَيَكُونَ
ve olması için
l-rasūlu
ٱلرَّسُولُ
rasulün (de)
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
shahīdan
شَهِيدًاۗ
şahit
wamā jaʿalnā
وَمَا جَعَلْنَا
ve yap(ma)dık
l-qib'lata
ٱلْقِبْلَةَ
bir kıble
allatī kunta
ٱلَّتِى كُنتَ
olduğunuzu
ʿalayhā
عَلَيْهَآ
üzerinde
illā
إِلَّا
sadece (yaptık)
linaʿlama
لِنَعْلَمَ
bilmek için
man
مَن
kimseyi
yattabiʿu
يَتَّبِعُ
uyan
l-rasūla
ٱلرَّسُولَ
Elçi'ye
mimman
مِمَّن
kimseden
yanqalibu
يَنقَلِبُ
geriye dönen
ʿalā
عَلَىٰ
üzerinde
ʿaqibayhi
عَقِبَيْهِۚ
ökçesi
wa-in
وَإِن
ve elbette
kānat lakabīratan
كَانَتْ لَكَبِيرَةً
ağır gelir
illā
إِلَّا
başkasına
ʿalā alladhīna
عَلَى ٱلَّذِينَ
kimseye
hadā
هَدَى
yol gösterdiği
l-lahu
ٱللَّهُۗ
Allah'ın
wamā
وَمَا
değildir
kāna l-lahu
كَانَ ٱللَّهُ
Allah
liyuḍīʿa
لِيُضِيعَ
zayi edecek
īmānakum
إِيمَٰنَكُمْۚ
sizin imanınızı
inna
إِنَّ
şüphesiz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
bil-nāsi
بِٱلنَّاسِ
insanlara
laraūfun
لَرَءُوفٌ
şefkatlidir
raḥīmun
رَّحِيمٌ
merhametlidir
Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Peygamber de size şahid ve örnektir. Senin yöneldiğin yönü, Peygambere uyanları, cayacaklardan ayırdetmek için kıble yaptık. Doğrusu Allah'ın yola koyduğu kimselerden başkasına bu ağır bir şeydir. Allah ibadetlerinizi boşa çıkaracak değildir. Doğrusu Allah insanlara şefkat gösterir, merhamet eder. ([2] Bakara: 143)
Tefsir
144

قَدْ نَرٰى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِى السَّمَاۤءِۚ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضٰىهَا ۖ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۗ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوْا وُجُوْهَكُمْ شَطْرَهٗ ۗ وَاِنَّ الَّذِيْنَ اُوْتُوا الْكِتٰبَ لَيَعْلَمُوْنَ اَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَّبِّهِمْ ۗ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُوْنَ ١٤٤

qad
قَدْ
elbette
narā
نَرَىٰ
görüyoruz
taqalluba
تَقَلُّبَ
çevrilip durduğunu
wajhika
وَجْهِكَ
yüzünün
فِى
doğru
l-samāi
ٱلسَّمَآءِۖ
göğe
falanuwalliyannaka
فَلَنُوَلِّيَنَّكَ
elbette seni döndüreceğiz
qib'latan
قِبْلَةً
bir kıbleye
tarḍāhā
تَرْضَىٰهَاۚ
hoşlanacağın
fawalli
فَوَلِّ
(Bundan böyle) çevir
wajhaka
وَجْهَكَ
yüzünü
shaṭra
شَطْرَ
tarafına
l-masjidi
ٱلْمَسْجِدِ
Mescid-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِۚ
Haram'a
waḥaythu
وَحَيْثُ
ve nerede
mā kuntum
مَا كُنتُمْ
olursanız
fawallū
فَوَلُّوا۟
çevirin
wujūhakum
وُجُوهَكُمْ
yüzlerinizi
shaṭrahu
شَطْرَهُۥۗ
o yöne
wa-inna
وَإِنَّ
şüphesiz
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
ūtū
أُوتُوا۟
verilen
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
kitap
layaʿlamūna
لَيَعْلَمُونَ
elbette bilirler
annahu
أَنَّهُ
bunun
l-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
bir gerçek olduğunu
min rabbihim
مِن رَّبِّهِمْۗ
Rablerinden
wamā
وَمَا
değildir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
bighāfilin
بِغَٰفِلٍ
habersiz
ʿammā yaʿmalūna
عَمَّا يَعْمَلُونَ
onların yaptıklarından
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnud olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir; bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin. Doğrusu Kitap verilenler, bunun Rab'lerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir. ([2] Bakara: 144)
Tefsir
145

وَلَىِٕنْ اَتَيْتَ الَّذِيْنَ اُوْتُوا الْكِتٰبَ بِكُلِّ اٰيَةٍ مَّا تَبِعُوْا قِبْلَتَكَ ۚ وَمَآ اَنْتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ ۚ وَمَا بَعْضُهُمْ بِتَابِعٍ قِبْلَةَ بَعْضٍۗ وَلَىِٕنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَاۤءَهُمْ مِّنْۢ بَعْدِ مَاجَاۤءَكَ مِنَ الْعِلْمِ ۙ اِنَّكَ اِذًا لَّمِنَ الظّٰلِمِيْنَ ۘ ١٤٥

wala-in
وَلَئِنْ
ve eğer
atayta
أَتَيْتَ
sen getirsen
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselere
ūtū
أُوتُوا۟
verilen
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
Kitap
bikulli
بِكُلِّ
her türlü
āyatin
ءَايَةٍ
ayeti
مَّا
değildir
tabiʿū
تَبِعُوا۟
uyacak
qib'lataka
قِبْلَتَكَۚ
senin kıblene
wamā
وَمَآ
ve değilsin
anta
أَنتَ
sen (de)
bitābiʿin
بِتَابِعٍ
uyacak
qib'latahum
قِبْلَتَهُمْۚ
onların kıblesine
wamā
وَمَا
ve değildir
baʿḍuhum
بَعْضُهُم
onların bazısı
bitābiʿin
بِتَابِعٍ
uymazlar
qib'lata
قِبْلَةَ
kıblesine
baʿḍin
بَعْضٍۚ
diğerlerinin
wala-ini
وَلَئِنِ
ve eğer
ittabaʿta
ٱتَّبَعْتَ
uyarsan
ahwāahum
أَهْوَآءَهُم
onların keyiflerine
min baʿdi
مِّنۢ بَعْدِ
sonraden
مَا
şey(den)
jāaka
جَآءَكَ
sana gelen
mina l-ʿil'mi
مِنَ ٱلْعِلْمِۙ
ilimden
innaka
إِنَّكَ
şüphesiz sen
idhan
إِذًا
o takdirde
lamina l-ẓālimīna
لَّمِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ
zalimlerden (olursun)
Sen, Kitap verilenlere her türlü delili getirsen, yine de kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. And olsun ki, eğer sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, şüphesiz o zaman zulmedenlerden olursun. ([2] Bakara: 145)
Tefsir
146

اَلَّذِيْنَ اٰتَيْنٰهُمُ الْكِتٰبَ يَعْرِفُوْنَهٗ كَمَا يَعْرِفُوْنَ اَبْنَاۤءَهُمْ ۗ وَاِنَّ فَرِيْقًا مِّنْهُمْ لَيَكْتُمُوْنَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُوْنَ ١٤٦

alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimseler
ātaynāhumu
ءَاتَيْنَٰهُمُ
kendilerine verdiğimiz
l-kitāba
ٱلْكِتَٰبَ
Kitap
yaʿrifūnahu
يَعْرِفُونَهُۥ
onu tanırlar
kamā
كَمَا
gibi
yaʿrifūna
يَعْرِفُونَ
tanıdıkları
abnāahum
أَبْنَآءَهُمْۖ
oğullarını
wa-inna
وَإِنَّ
ve (yine) elbette
farīqan
فَرِيقًا
bir grup
min'hum
مِّنْهُمْ
onlardan
layaktumūna
لَيَكْتُمُونَ
gizlerler
l-ḥaqa
ٱلْحَقَّ
gerçeği
wahum
وَهُمْ
onlar
yaʿlamūna
يَعْلَمُونَ
bildikleri (halde)
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir takımı, doğrusu bile bile hakkı gizlerler. ([2] Bakara: 146)
Tefsir
147

اَلْحَقُّ مِنْ رَّبِّكَ فَلَا تَكُوْنَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِيْنَ ࣖ ١٤٧

al-ḥaqu
ٱلْحَقُّ
Gerçek
min rabbika
مِن رَّبِّكَۖ
Rabbindendir
falā takūnanna
فَلَا تَكُونَنَّ
artık olma
mina l-mum'tarīna
مِنَ ٱلْمُمْتَرِينَ
kuşkulananlardan
Gerçek Rabb'indendir, sakın şüphelenenlerden olma. ([2] Bakara: 147)
Tefsir
148

وَلِكُلٍّ وِّجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيْهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرٰتِۗ اَيْنَ مَا تَكُوْنُوْا يَأْتِ بِكُمُ اللّٰهُ جَمِيْعًا ۗ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيْرٌ ١٤٨

walikullin
وَلِكُلٍّ
her (ümmetin) vardır
wij'hatun
وِجْهَةٌ
bir yönü
huwa
هُوَ
o(nun)
muwallīhā
مُوَلِّيهَاۖ
yöneldiği
fa-is'tabiqū
فَٱسْتَبِقُوا۟
O halde koşun
l-khayrāti
ٱلْخَيْرَٰتِۚ
hayır işlerine
ayna
أَيْنَ
nerede
mā takūnū
مَا تَكُونُوا۟
olsanız
yati
يَأْتِ
getirir
bikumu
بِكُمُ
sizi
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
jamīʿan
جَمِيعًاۚ
bir araya
inna
إِنَّ
kuşkusuz
l-laha
ٱللَّهَ
Allah
ʿalā
عَلَىٰ
üzerine
kulli
كُلِّ
her
shayin
شَىْءٍ
şey
qadīrun
قَدِيرٌ
kadirdir
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya toplar, Allah şüphesiz her şeye Kadir'dir. ([2] Bakara: 148)
Tefsir
149

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۗ وَاِنَّهٗ لَلْحَقُّ مِنْ رَّبِّكَ ۗ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُوْنَ ١٤٩

wamin
وَمِنْ
ve
ḥaythu
حَيْثُ
nereden
kharajta
خَرَجْتَ
çıkarsan (yola)
fawalli
فَوَلِّ
çevir
wajhaka
وَجْهَكَ
yüzünü
shaṭra
شَطْرَ
tarafına
l-masjidi
ٱلْمَسْجِدِ
Mescid-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِۖ
Haram
wa-innahu
وَإِنَّهُۥ
bu elbette
lalḥaqqu
لَلْحَقُّ
bir gerçektir
min rabbika
مِن رَّبِّكَۗ
Rabbinden
wamā
وَمَا
ve değildir
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah
bighāfilin
بِغَٰفِلٍ
habersiz
ʿammā taʿmalūna
عَمَّا تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızdan
Her nereden yola çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir, şüphesiz bu Rabbinden bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. ([2] Bakara: 149)
Tefsir
150

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۗ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوْا وُجُوْهَكُمْ شَطْرَهٗ ۙ لِئَلَّا يَكُوْنَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ اِلَّا الَّذِيْنَ ظَلَمُوْا مِنْهُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِيْ وَلِاُتِمَّ نِعْمَتِيْ عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُوْنَۙ ١٥٠

wamin
وَمِنْ
ve
ḥaythu
حَيْثُ
nereden
kharajta
خَرَجْتَ
çıkarsan (yola)
fawalli
فَوَلِّ
çevir
wajhaka
وَجْهَكَ
yüzünü
shaṭra
شَطْرَ
doğru
l-masjidi
ٱلْمَسْجِدِ
Mescid-i
l-ḥarāmi
ٱلْحَرَامِۚ
Haram'a
waḥaythu
وَحَيْثُ
ve nerede
mā kuntum
مَا كُنتُمْ
olursanız
fawallū
فَوَلُّوا۟
çevirin
wujūhakum
وُجُوهَكُمْ
yüzünüzü
shaṭrahu
شَطْرَهُۥ
o yana
li-allā
لِئَلَّا
diye
yakūna
يَكُونَ
olmasın
lilnnāsi
لِلنَّاسِ
hiç kimsenin
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
aleyhinizde
ḥujjatun
حُجَّةٌ
bir delili
illā
إِلَّا
başkasının
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerden
ẓalamū
ظَلَمُوا۟
zalim olan
min'hum
مِنْهُمْ
onlardan
falā takhshawhum
فَلَا تَخْشَوْهُمْ
onlardan çekinmeyin
wa-ikh'shawnī
وَٱخْشَوْنِى
benden çekinin
wali-utimma
وَلِأُتِمَّ
ve tamamlayayım
niʿ'matī
نِعْمَتِى
ni'metimi
ʿalaykum
عَلَيْكُمْ
size
walaʿallakum
وَلَعَلَّكُمْ
umulur ki
tahtadūna
تَهْتَدُونَ
hidayete erersiniz
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir. İnsanların zulmedenlerinden başkalarının size karşı gösterecekleri bir hüccet olmaması için, her nerede olursanız, yüzlerinizi oranın semtine çevirin, bu hususta onlardan korkmayın. Benden korkun da size olan nimetimi tamamlayayım. Böylece doğru yolu bulursunuz. ([2] Bakara: 150)
Tefsir