Skip to content

Suresi Meryem - Page: 6

Maryam

(Maryam)

51

وَاذْكُرْ فِى الْكِتٰبِ مُوْسٰٓىۖ اِنَّهٗ كَانَ مُخْلَصًا وَّكَانَ رَسُوْلًا نَّبِيًّا ٥١

wa-udh'kur
وَٱذْكُرْ
an
fī l-kitābi
فِى ٱلْكِتَٰبِ
Kitapta
mūsā
مُوسَىٰٓۚ
Musa'yı da
innahu
إِنَّهُۥ
çünkü o
kāna
كَانَ
idi
mukh'laṣan
مُخْلَصًا
içi temiz
wakāna
وَكَانَ
ve idi
rasūlan
رَسُولًا
bir peygamber
nabiyyan
نَّبِيًّا
nebi
Kitap'da Musa'ya dair anlattıklarımızı da an. O seçkin kılınmış bir insan, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi. ([19] Meryem: 51)
Tefsir
52

وَنَادَيْنٰهُ مِنْ جَانِبِ الطُّوْرِ الْاَيْمَنِ وَقَرَّبْنٰهُ نَجِيًّا ٥٢

wanādaynāhu
وَنَٰدَيْنَٰهُ
ve ona seslendik
min jānibi
مِن جَانِبِ
tarafından
l-ṭūri
ٱلطُّورِ
Tur'un
l-aymani
ٱلْأَيْمَنِ
sağ
waqarrabnāhu
وَقَرَّبْنَٰهُ
ve onu yaklaştırdık
najiyyan
نَجِيًّا
özel konuşmak için
Ona Tur'un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık. ([19] Meryem: 52)
Tefsir
53

وَوَهَبْنَا لَهٗ مِنْ رَّحْمَتِنَآ اَخَاهُ هٰرُوْنَ نَبِيًّا ٥٣

wawahabnā
وَوَهَبْنَا
ve armağan ettik
lahu
لَهُۥ
ona
min
مِن
dolayı
raḥmatinā
رَّحْمَتِنَآ
acıdığımızdan
akhāhu
أَخَاهُ
kardeşi
hārūna
هَٰرُونَ
Harun'u
nabiyyan
نَبِيًّا
peygamber olarak
Rahmetimizden, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ona bağışladık. ([19] Meryem: 53)
Tefsir
54

وَاذْكُرْ فِى الْكِتٰبِ اِسْمٰعِيْلَ ۖاِنَّهٗ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُوْلًا نَّبِيًّا ۚ ٥٤

wa-udh'kur
وَٱذْكُرْ
an
fī l-kitābi
فِى ٱلْكِتَٰبِ
Kitapta
is'māʿīla
إِسْمَٰعِيلَۚ
İsma'il'i de
innahu
إِنَّهُۥ
çünkü o
kāna
كَانَ
idi
ṣādiqa
صَادِقَ
sadık
l-waʿdi
ٱلْوَعْدِ
sözünde
wakāna
وَكَانَ
ve idi
rasūlan
رَسُولًا
bir peygamber
nabiyyan
نَّبِيًّا
nebi
Kitap'da İsmail'e dair anlattıklarımızı da an. Çünkü o sözünde doğru bir kimse idi, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi. ([19] Meryem: 54)
Tefsir
55

وَكَانَ يَأْمُرُ اَهْلَهٗ بِالصَّلٰوةِ وَالزَّكٰوةِۖ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهٖ مَرْضِيًّا ٥٥

wakāna
وَكَانَ
ve
yamuru
يَأْمُرُ
emrederdi
ahlahu
أَهْلَهُۥ
halkına
bil-ṣalati
بِٱلصَّلَوٰةِ
namaz kılmayı
wal-zakati
وَٱلزَّكَوٰةِ
zekat vermeyi
wakāna
وَكَانَ
ve idi
ʿinda
عِندَ
yanında
rabbihi
رَبِّهِۦ
Rabbi
marḍiyyan
مَرْضِيًّا
beğenilmişlerden
Çevresinde bulunanlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti. ([19] Meryem: 55)
Tefsir
56

وَاذْكُرْ فِى الْكِتٰبِ اِدْرِيْسَۖ اِنَّهٗ كَانَ صِدِّيْقًا نَّبِيًّا ۙ ٥٦

wa-udh'kur
وَٱذْكُرْ
ve an
fī l-kitābi
فِى ٱلْكِتَٰبِ
Kitapta
id'rīsa
إِدْرِيسَۚ
İdris'i de
innahu
إِنَّهُۥ
çünkü o
kāna
كَانَ
idi
ṣiddīqan
صِدِّيقًا
çok doğru
nabiyyan
نَّبِيًّا
bir peygamber
Kitap'da İdris'i de zikret, çünkü o dosdoğru bir peygamberdi. ([19] Meryem: 56)
Tefsir
57

وَّرَفَعْنٰهُ مَكَانًا عَلِيًّا ٥٧

warafaʿnāhu
وَرَفَعْنَٰهُ
onu yükseltmiştik
makānan
مَكَانًا
bir yere
ʿaliyyan
عَلِيًّا
yüce
Biz onu yüce bir yere yükselttik. ([19] Meryem: 57)
Tefsir
58

اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِّنَ النَّبِيّٖنَ مِنْ ذُرِّيَّةِ اٰدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوْحٍۖ وَّمِنْ ذُرِّيَّةِ اِبْرٰهِيْمَ وَاِسْرَاۤءِيْلَ ۖوَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَاۗ اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيٰتُ الرَّحْمٰنِ خَرُّوْا سُجَّدًا وَّبُكِيًّا ۩ ٥٨

ulāika
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte bunlar
alladhīna
ٱلَّذِينَ
kimselerdir
anʿama
أَنْعَمَ
ni'met verdiği
l-lahu
ٱللَّهُ
Allah'ın
ʿalayhim
عَلَيْهِم
kendilerine
mina l-nabiyīna
مِّنَ ٱلنَّبِيِّۦنَ
peygamberlerden
min dhurriyyati
مِن ذُرِّيَّةِ
neslinden
ādama
ءَادَمَ
Adem
wamimman
وَمِمَّنْ
ve kimselerdendir
ḥamalnā
حَمَلْنَا
taşıdıklarımız
maʿa
مَعَ
ile beraber
nūḥin
نُوحٍ
Nuh
wamin
وَمِن
ve
dhurriyyati
ذُرِّيَّةِ
neslindendir
ib'rāhīma
إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim
wa-is'rāīla
وَإِسْرَٰٓءِيلَ
ve İsrail (Ya'kub)
wamimman
وَمِمَّنْ
ve kimselerdendir
hadaynā
هَدَيْنَا
yol gösterdiğimiz
wa-ij'tabaynā
وَٱجْتَبَيْنَآۚ
ve seçtiğimiz
idhā
إِذَا
zaman
tut'lā
تُتْلَىٰ
okunduğu
ʿalayhim
عَلَيْهِمْ
onlara
āyātu
ءَايَٰتُ
ayetleri
l-raḥmāni
ٱلرَّحْمَٰنِ
Rahman'ın
kharrū
خَرُّوا۟
kapanırlardı
sujjadan
سُجَّدًا
secdeye
wabukiyyan
وَبُكِيًّا۩
ağlayarak
İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimetler sunduğu peygamberler; Adem'in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ve İsmail'in neslinden ve doğru yola erdirdiğimizden, seçip beğendiklerimizdendirler. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. ([19] Meryem: 58)
Tefsir
59

۞ فَخَلَفَ مِنْۢ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ اَضَاعُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوٰتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا ۙ ٥٩

fakhalafa
فَخَلَفَ
yerlerine geldi
min baʿdihim
مِنۢ بَعْدِهِمْ
onlardan sonra
khalfun
خَلْفٌ
öyle bir nesil
aḍāʿū
أَضَاعُوا۟
onlar zayi ettiler
l-ṣalata
ٱلصَّلَوٰةَ
namazı
wa-ittabaʿū
وَٱتَّبَعُوا۟
ve uydular
l-shahawāti
ٱلشَّهَوَٰتِۖ
şehvetlerine
fasawfa
فَسَوْفَ
yakında
yalqawna
يَلْقَوْنَ
onlar bulacaklardır
ghayyan
غَيًّا
kötülük
Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir. ([19] Meryem: 59)
Tefsir
60

اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَاُولٰۤىِٕكَ يَدْخُلُوْنَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُوْنَ شَيْـًٔا ۙ ٦٠

illā
إِلَّا
ancak
man
مَن
kimseler
tāba
تَابَ
tevbe eden
waāmana
وَءَامَنَ
ve inananlar
waʿamila
وَعَمِلَ
ve yapanlar
ṣāliḥan
صَٰلِحًا
iyi işler
fa-ulāika
فَأُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
yadkhulūna
يَدْخُلُونَ
girecekler
l-janata
ٱلْجَنَّةَ
cennete
walā
وَلَا
ve
yuẓ'lamūna
يُظْلَمُونَ
haksızlığa uğratılmayacaklardır
shayan
شَيْـًٔا
hiç
Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır. ([19] Meryem: 60)
Tefsir