Skip to content

Suresi Meryem - Page: 5

Maryam

(Maryam)

41

وَاذْكُرْ فِى الْكِتٰبِ اِبْرٰهِيْمَ ەۗ اِنَّهٗ كَانَ صِدِّيْقًا نَّبِيًّا ٤١

wa-udh'kur
وَٱذْكُرْ
an (hatırla)
fī l-kitābi
فِى ٱلْكِتَٰبِ
Kitapta
ib'rāhīma
إِبْرَٰهِيمَۚ
İbrahim'i
innahu
إِنَّهُۥ
gerçekten o
kāna
كَانَ
idi
ṣiddīqan
صِدِّيقًا
çok doğru
nabiyyan
نَّبِيًّا
bir peygamber
Kitap'da İbrahim'e dair anlattıklarımızı da an, o şüphesiz dosdoğru bir peygamberdi. ([19] Meryem: 41)
Tefsir
42

اِذْ قَالَ لِاَبِيْهِ يٰٓاَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِيْ عَنْكَ شَيْـًٔا ٤٢

idh
إِذْ
hani
qāla
قَالَ
demişti ki
li-abīhi
لِأَبِيهِ
babasına
yāabati
يَٰٓأَبَتِ
ey babacığım
lima
لِمَ
niçin?
taʿbudu
تَعْبُدُ
tapıyorsun
مَا
şeylere
lā yasmaʿu
لَا يَسْمَعُ
işitmeyen
walā
وَلَا
ve
yub'ṣiru
يُبْصِرُ
görmeyen
walā
وَلَا
ve
yugh'nī
يُغْنِى
yararı olmayan
ʿanka
عَنكَ
sana
shayan
شَيْـًٔا
hiçbir
Babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" ([19] Meryem: 42)
Tefsir
43

يٰٓاَبَتِ اِنِّي قَدْ جَاۤءَنِيْ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِيْٓ اَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا ٤٣

yāabati
يَٰٓأَبَتِ
ey babacığım
innī
إِنِّى
bana
qad
قَدْ
elbette
jāanī
جَآءَنِى
bana geldi
mina l-ʿil'mi
مِنَ ٱلْعِلْمِ
bir bilgi
mā lam yatika
مَا لَمْ يَأْتِكَ
sana gelmeyen
fa-ittabiʿ'nī
فَٱتَّبِعْنِىٓ
bana uy
ahdika
أَهْدِكَ
seni ileteyim
ṣirāṭan
صِرَٰطًا
bir yola
sawiyyan
سَوِيًّا
düzgün
"Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy, seni doğru yola eriştireyim." ([19] Meryem: 43)
Tefsir
44

يٰٓاَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطٰنَۗ اِنَّ الشَّيْطٰنَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِيًّا ٤٤

yāabati
يَٰٓأَبَتِ
ey babacığım
lā taʿbudi
لَا تَعْبُدِ
tapma
l-shayṭāna
ٱلشَّيْطَٰنَۖ
şeytana
inna
إِنَّ
çünkü
l-shayṭāna
ٱلشَّيْطَٰنَ
şeytan
kāna lilrraḥmāni
كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ
Rahman'a
ʿaṣiyyan
عَصِيًّا
isyan etmiştir
"Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahman'a baş kaldırmıştır" ([19] Meryem: 44)
Tefsir
45

يٰٓاَبَتِ اِنِّيْٓ اَخَافُ اَنْ يَّمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمٰنِ فَتَكُوْنَ لِلشَّيْطٰنِ وَلِيًّا ٤٥

yāabati
يَٰٓأَبَتِ
ey babacığım
innī
إِنِّىٓ
elbette ben
akhāfu
أَخَافُ
korkuyorum
an
أَن
diye
yamassaka
يَمَسَّكَ
sana dokunacak
ʿadhābun
عَذَابٌ
bir azab
mina l-raḥmāni
مِّنَ ٱلرَّحْمَٰنِ
Rahmandan
fatakūna
فَتَكُونَ
o zaman olursun
lilshayṭāni
لِلشَّيْطَٰنِ
şeytanın
waliyyan
وَلِيًّا
dostu
"Babacığım! Doğrusu sana Rahman katından bir azabın gelmesinden korkuyorum ki böylece şeytanın dostu olarak kalırsın." ([19] Meryem: 45)
Tefsir
46

قَالَ اَرَاغِبٌ اَنْتَ عَنْ اٰلِهَتِيْ يٰٓاِبْرٰهِيْمُ ۚ لَىِٕنْ لَّمْ تَنْتَهِ لَاَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِيْ مَلِيًّا ٤٦

qāla
قَالَ
dedi ki
arāghibun
أَرَاغِبٌ
yüz mü çeviriyorsun?
anta
أَنتَ
sen
ʿan ālihatī
عَنْ ءَالِهَتِى
benim tanrılarımdan
yāib'rāhīmu
يَٰٓإِبْرَٰهِيمُۖ
Ey İbrahim
la-in
لَئِن
eğer
lam tantahi
لَّمْ تَنتَهِ
vazgeçmezsen
la-arjumannaka
لَأَرْجُمَنَّكَۖ
andolsun seni taşlarım
wa-uh'jur'nī
وَٱهْجُرْنِى
benden ayrıl git'
maliyyan
مَلِيًّا
uzun süre
Babası: "Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz çevirmek mi istiyorsun? Bundan vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım; uzun bir süre benden uzaklaş git." dedi. ([19] Meryem: 46)
Tefsir
47

قَالَ سَلٰمٌ عَلَيْكَۚ سَاَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّيْۗ اِنَّهٗ كَانَ بِيْ حَفِيًّا ٤٧

qāla
قَالَ
dedi
salāmun
سَلَٰمٌ
selam
ʿalayka
عَلَيْكَۖ
sana
sa-astaghfiru
سَأَسْتَغْفِرُ
mağfiret dileyeceğim
laka
لَكَ
senin için
rabbī
رَبِّىٓۖ
Rabbimden
innahu
إِنَّهُۥ
çünkü O
kāna bī
كَانَ بِى
bana
ḥafiyyan
حَفِيًّا
çok lutufkardır
İbrahim şöyle cevap verdi: "Sana selam olsun. Senin için Rabbim'den mağfiret dileyeceğim, çünkü O, bana karşı çok lütufkardır." ([19] Meryem: 47)
Tefsir
48

وَاَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُوْنَ مِنْ دُوْنِ اللّٰهِ وَاَدْعُوْ رَبِّيْۖ عَسٰٓى اَلَّآ اَكُوْنَ بِدُعَاۤءِ رَبِّيْ شَقِيًّا ٤٨

wa-aʿtazilukum
وَأَعْتَزِلُكُمْ
sizden ayrılıyorum
wamā
وَمَا
ve
tadʿūna
تَدْعُونَ
yalvardıklarınızdan
min dūni
مِن دُونِ
başka
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'tan
wa-adʿū
وَأَدْعُوا۟
ve yalnız yalvarıyorum
rabbī
رَبِّى
Rabbime
ʿasā
عَسَىٰٓ
umarım ki
allā akūna
أَلَّآ أَكُونَ
olmam
biduʿāi
بِدُعَآءِ
yalvarmakla
rabbī
رَبِّى
Rabbime
shaqiyyan
شَقِيًّا
bahtsız
"Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime yalvarırım. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım." ([19] Meryem: 48)
Tefsir
49

فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُوْنَ مِنْ دُوْنِ اللّٰهِ ۙوَهَبْنَا لَهٗٓ اِسْحٰقَ وَيَعْقُوْبَۗ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا ٤٩

falammā
فَلَمَّا
ne zaman ki
iʿ'tazalahum
ٱعْتَزَلَهُمْ
onlardan ayrıldı
wamā
وَمَا
ve
yaʿbudūna
يَعْبُدُونَ
onların taptıklarından
min dūni
مِن دُونِ
başka
l-lahi
ٱللَّهِ
Allah'tan
wahabnā
وَهَبْنَا
biz armağan ettik
lahu
لَهُۥٓ
ona
is'ḥāqa
إِسْحَٰقَ
İshak'ı
wayaʿqūba
وَيَعْقُوبَۖ
ve Ya'kub'u
wakullan
وَكُلًّا
ve hepsini
jaʿalnā
جَعَلْنَا
yaptık
nabiyyan
نَبِيًّا
peygamber
İbrahim onları Allah'tan başka taptıklarıyla başbaşa bırakıp çekilince ona İshak ve Yakub'u bahşettik ve her birini peygamber yaptık. ([19] Meryem: 49)
Tefsir
50

وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِّنْ رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا ࣖ ٥٠

wawahabnā
وَوَهَبْنَا
ve lutfettik
lahum
لَهُم
onlara
min raḥmatinā
مِّن رَّحْمَتِنَا
rahmetimizden
wajaʿalnā
وَجَعَلْنَا
ve verdik
lahum
لَهُمْ
onlar için
lisāna
لِسَانَ
dili
ṣid'qin
صِدْقٍ
bir doğruluk
ʿaliyyan
عَلِيًّا
yüce
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onların her dilde üstün şekilde anılmalarını sağladık. ([19] Meryem: 50)
Tefsir